Avrupada Nüfussuzluk Tehlikssi » Parizer Tageblattan « Avrupada doğumun mütemadiyen gerilcmesi, beyaz ırk medeniyeti için * müthiş bir tehlike teşkil ettiği hak- kında İtalyan Başvekili Musolininin az zaman evvel neşretliği heyecan verici makalesinden sonra nüfus mes- eleleri kakkında Fransada başlıyan mübahaso ve münakaşalar henöz ni- bayet bulmamıştır. Esasen Polincare, Horriot, Lyautey ve emsali gibi yüksek şahsiyetler ta- rafından imzalanmış olarak Temmuzda neşredilen ve doğum geriliğine karşı mücadeleyi Amir olan — beyanaame memlekette kuvvetli akisler uyandır- miştı. Şimdi de, Petit Journal garete- sinde naşredilen çok mühim — bir makalede Avrupanın nüfusauz kalması tehlikesi mevzuubahsedilmektedir. Bu makalenin — başlıca noktaları aşağıdadır : “Doğumu arttırma meellsi âlisi,, nin reiz vekili Boverat, beyaz ırkın bulunduğu bütün memleketlerde bir nüfas ihtilâli vukubulmakta olduğu- nu tesbit ötmiştir. Doğum rakkam- larında bilâlsti: müthiş bir gerllik görülmektedir. Bu demoğrafik tera- hür, garip ve nadir bir halettir. Bu tezahürün şimdiki gibi ani ve umum? şeklinde cihan tarihinde bir mlsli daha görülmüş değildir. Alman do- ğum rakamı oldukça zayıftır. “Bu rakam 1932 senesinde Alman- yada 1,000 nüfusta 15,1 doğum göste- riyor. 1933 te ise doğum miktarı 1000 nüfusta 14.7 dir. Bu hal, Almanyadaki doğum miktarının Fransadaki doğuma narzaran hayli az olduğunu ifade edi- yor. Yani Fransada doğum adedi 1932 de 1,000 de 17,£ ve 1933 te binde 16,3 tür. Avrupanın diğer bütün memleketlerinde doğum ıdıdı umu- miy düşmektedir. de hal böyledir. Lehistanda doğum 1932 de binde 35,5 ten 1933 te binde 28,7 ye düşmüştür. Okraynada 1925te binde 42,7 den 1932 de binde 34 e düşmüştür. “İşte bu suretlö Avrupada doğum | adedi mütemadiyen azalmakta iken dünyada bir millet vardır ki onun nü- fusu birçok senelerdenberi dalma art- maktadır. O millet: Japn — milletidir. Onun doğum rakamlarındaki tezayüt #on on senede değişmemiştir. Bu ra- kamlar hemen daima 3? milyon etra« fında dönmektedir. Japonyada döğum, vefiyatın üç misli daha fazladır. 1933 sencsinde bu fazlalık bir. milyonu $ Gençlerindir Burhan Cahit Pencereden pencereye asılarak | o hizaya geçmek İsteyen Reşit bu tecrübenin tehlikeli olacağını düşünmedi. Panjura asıldı. Vücudunu - bıraktı. Fakat panjurun kancasız ka- nadı bu ağırlıkla açıldı ve Reşldi de beraber sürükleyerek büyük bir gürültüyle kaplamaya çarptı. Bu sarsıntı ile Reşit merdiven- “lere fırlamıştı. Atlet delikanlı daha düşerken “Yaziyeli hesaplayarak kendini bir Hlçe Çibi mermer basamaklara "””“*tıı kurtardı. Ve iki ayak üzeri düşerken "'l gevşek — birakarak Bükine gibi esnedi. Blr ayağa kalktı. he Püncereye koşan 'î'kın gördü. geleceğine ihti- mal vermediği | Liçin &:—!ltüdıı çok kofklllu!“' — Reşit SseN hisinl Diye baykırdı Ve derhal GilŞarak kapıyı Genç kız. ol Yahudilere |(Karşı Tedbir Berlin, 23 (A.A.) — Polla müdürü “Yahudi gençlik birlikleri, azasına, Üniforma taşımayı, hep bir arada talimler yapmayı, alayla sokaklardan geçmeyi, bayrak bulundurmayı, kamp kurmayı, gazete neşretmeyi ve filim | çevirip göstermeyi yazak etmiştir. Milletler Cemiyetinde Sovyet Rusyanın İlk Teşebbüsü Cenevre, 28 (A A.) — Sovyet Rusyanın — Milletler Cemiyetindeki murahhası M. Litvinof ilk teşebbüsünü kadınlar lehinde yapmıştır. M. Litvinof | Cenubi Amerika devletleri arasında imzalanan kadınlara hukuk müsavatı veren mukavelenin Milletler Cemiye- tinde tetkikini istemiş ve dünyanın her tarafında kadınların kazanç hayatına atılmal fakat bu haklarının - tal söylemiştir. Bu teklif gelecek sene tetkik olunacaktır. İngiliz Hava Kuvvetleri Her Tarafta Teftiş Ediliyor Londra, 23 (A. A.) — Hava müs- teşarı Sir Filp Sasun, uzak Şurkta bulunan — İngiliz. hava kuvvetlerini teftiş için tayyare ile hareket etmiş- tir. Bu seyahat kara kuvvetlerini teftiş maksadile — dominyonlarda bulunan Rir Moris Henleyin seyahati ile beras bar manidar görülmektedir. Son Facialar Kasırgada 1661, Maden Kazasında 111 Kişi Öldü Tokyo, 23 (A.A.) — Son tayfunda ölenler 1661, yaralılar 6414 kişidir. 562 kişi kaybolmuştur. * Londra, 23 (A. A.) — Son maden facıasında 111 kişi ölmüştür. Şimdi panjurun aralığına 8- kışıp ezilen parmağını alkolle yı- karken soruyordu: — Peki, niçin hapıyı çalma- dın. O pencerede ne arıyordün! Reşit iki kelime ile onu nasıl seyrettiğini, yüzünü daha iyi gör- mek için öteki pençereye geçmek istediğini anlattı. Delikanlı koltuğa gömlülmüş, “Leylâ ayakta parmağına pansu- man yapıyordu. Kenç kızın başı yavaş yavaş eğildi dudakları onun saçlarına temas edecek kadar eğildi. Odanın havası boşalmış gibi, nabızları durmuş gibi ve nefesleri bir göğüsten işler gibiydi. Bu bir an süren temas vücut- larında biribirini arayan bütün sevgi kabiliyetlerini şahlandırmıştı. Biribirinin olmak isteyenlerin duy- dukları o ifade edilmez gönül buhranı madde haline gelmiş gibi kemiklerine varıncıya kadar onları saratı. Ve ilk defa tehlikeyi sezen Leylâ doğruldu. ri çekildi ve piyııııııııııı tabaresine olıırdu. | | mezarlıkta gördüğü caninin )N POSTA — L &P VA - Kica ederim ejendim (D ERA A — Rica ederim efendim HD — Haydi karakola Hayatta her ricanın mukabelesi ayni değildir. “Lindbergin Jek karikatürü) Öldürülen Çocugu Meselesi Nevyork, 23 (A A) — Yaz mü- tebassısları, Lindbergin çocuğu kaçi- rıldığı zaman fidye için gönderilen n mevkuf Havptman'ın ka- çikmiş — olduğunu — söyle- Fidye mürakerelerinde eden &ık(oı Kondon, vaktile Havpt- mana az benzediğini söylemiştir. Lindberg, unun — muühakeme- sinde bulunmak üzere buraya gele- cektir. Zabıta Havptman'ın bir. ban- kaya 25 bin dolar yatırmış olduğunu meydana çıkarmış. suçlu olarak Ühlik isminde biri daha tevkif edilmiştir. Bu meselde bir de kadın karişık- tır. Lâkin polis benüz izini bulama- mıştır. — Söylendiğine göre çocuğun kaçırıldığı akşam pencerenin dibinde kışlada geçen hayatını mektup- larında yazdıklarını anlatıyordu. Leylâ onun niçin böyle ken- disini kışlaya hapsettiğini biliyor- du. Acıyan ve bu acıya iştirak eden P & | bir iç çekişle: — Alışacağız, dedi. Mahru- miyete âlışacağız Reşit. Ve sonra gülerek ilâve etti: — Ne yapalım bizim çiftlik davası henüz bitmedi. Kendimiz- den evvel yengemi memnun ede- ceğiz” Ve ederek.. — Amma ben yengemi bir noktadan hakli buluyorum. Dedi, Ister ki hayatının istirahat devir- lerinde artık maddi gaileden kortulsun... Sonra Türkân... Onu da düşünmek Jlâzım. Reşit başı önünde dinliyordu ! Leylâ devam ettir — Geçen gün bir arkadaşım. bana bahsetti. Nişantaşında büyük bir ailenin kızımı görmeğe kit-« miş.. İstihza etmişler.. Bu hare- ketl bana ıstırap veriyor diye değil. Fakat seninde şerefini düşündü- güm için müteessir oldum. Yengem zengin kız arayabilir. Fakat ev- lenmek nihayet iki aile arasında bir insan mübadelesi ise bunda da biraz uygunluk aranıyor. Seni küçük gördüğm için değill Bunu halırına gouımo. fakat yengemin bö D incin — ailelardan onu — incittiğini tahmin SDi ayak izleri “görüldüğü gibi, Dr. Kondonu — mahut — mezarlığâ götüren de yine bir kadın olmuştur. Kolombüs, 23 (A. A.) — Burada bulunan mevkuflardan biri 1982 Jpti- dasında Havptman'dan — şifreli — bir mektup almış ve bu mektubu ha- pishane müdürüne vermiştir. Havptman, bu — mektupta Lind- berg'in çocuğunu kaçırmak niyetinde olduğunu — bildiriyordu. O vakit keye fiyet polise bildirilmiş; fakat - ehem- miyetle telâkki olunmamıştır. Stratosfere Bir Sofer Daha Detroit, 28 (A. A.) — Mösyö Pi- karla zevcesi bugün Stratosferde bir ebbüsünde bulunacaklardır. kendisine gelin arayışı kendisini gülünç mevkie sokuyer. Bunu be- ki de onun saflığına, yahut fazla analık şefkatine verebilirler. Fa- kat ortadâ senin de ismin dola- #yor, Reşit bu habere çok sinirlendi: — Terbiyesizlik, saygısızlık! Diye haykırdı. Artık tahammlil edemiyece- gim Leylâ.. annem ne düşünürse düşünsün.. biz seninle evleneceğiz. Leylâ bu bahsi açtığına Adeta nâdim olmuştu. Reşidi bu suretle annesine karşı yürütmek gururu- na dokunuyordu. Ona yine yak- laştı ve parmaklarile — saçlarını sevdi : — Hislerine kapılma Reşit. Bana verdiğin sözü tutacaksın, Acele etme onun da gönlü olur elbet.. Bizim çiftlik işi öyle tah- min ediyorum ki yakında bitecek, Bu iş olursa yengem fikrini de- giştirecektir. Bu şartlar, bu kayıtlar Reşidi lsyan ettiriyordu. Kendini âdeta satılık bir iİnsan, — bir esir gibi görüyor, çileden çıkıyordu. Onun içinden kinini gözlerin- den seren Leylâ ilâve etti : — Sevgimiz bizim olsun, fakat mademki yengem böyle istedi, onun da gönlü olsun. Reşit içini çektik: — Sevgiye, aşka para katmak ne çirkin, ne gülünç şey. Sanki insanların saadati ancak nara ila Faydalı Aşk, Zararlı Aşk Bir Ingiliz muharriri sevi ve sevilmekten bahsederken * Aşk kanun — tanımaz, k | deye tabi değildir. Ne vakit b layıp ne vakit bittiği bilinmez,, diyor. Umumiyet itibarile mub kemesi doğrudur, bununla bera- ber ameli hayatta aşkı iki sınıfa ayırmak lâzımdır. Birincisi fay- dalıdir, ikincisi ise zararlı olabi- lir. — Okuyucularımdan — aldığımı mektuplarda dalma dikkat ede ritn : & — Bir kızı seviyorum, Veya: — Bir genci seviyorum, elime — lesile başlarlar. Bu mektupların hemen yüzde doksanında başla- yan veya başladığı sanılan aşkın — gayesi tasrih edilmiş değildir. Niçin seviyorsun? Ayak bastığı! | sevda yolunda varmak İstediğin —— hedef ne ? Birkaç gün, niha- yet birkaç hafta eğlenmek, heyecanlanmak, birlikte gezip d Taşmak mı? Yoksa bir hayat şir« keti kurmak mı? Bence bu suallerin ilk kısmıma cevap veren aşk zarar verebilir. Daha doğrusunu mu istiyorsunuz, bu aşk değil, sâdece bir heves- tir. Gelip geçer, yeri aşk kitabı değil, eğlence faslıdır. Ancak so- nuncu suale cevap veren gönül- dür ki aşk sayılmalıdır. fayda verir. Bir gayeye varacaktır. ,4 Şükrü Tevlik Beyer Ne diyeyim? Saçlarınıza ak düşünceye kadar, vaziyeti muha« faza ediniz, yaş, yorgunluk, usanç — sizi ilk günler, ayrılmamatız. ica- — beden noktaya yine götürecektir, fakat korkarım, biraz yeç olmasın! * N. B. Hanıma: Bence samimidir. Fakat ne olursa olsun karar verildikten son- ra nikâh tacil edilmelidir. * P. P. Hanımaı Babası, arada nikâh olmadan da çocuğu tanıyabilir. Tereddüt etmeyiniz, mecburidir. HANIMTEYZE ölçülürmüş gibi. Ben o kanaat- teyim ki benim yetmiş beş İlralık zabit maaşım bir yuvaya sığınan çiftleri mesut etmeğe kâfidir. Leylânın ince dudakları bü- küldü: — Haklısın Reşit, bu o kadar doğrudur ki bütün gençleri sev« gilerinde ilk harareti ile kaynaş- tıran iman da buradan gelir. Bir evimir var. Kendimize lâzım olacak her — şeyimiz — hazır,, “Bütün bunlar bizi düşündüremez. Fakat... — Evet. Bizi düşündüren biz- den başkaları diyeceksin değil ııu- Leylâ boynunu büktü. Reşit hiddetle yerinden kalk- mıştı: — Bunu sen istiyorsun, sen ısrar ediyorsun. Benim için bu bir dava değil. Bırak ben herşeyi halledeceğim, Ve Leylânın cevabını bekle- meden fırladı. Salondan çıktı. Leylâ da! Diye yalvarırken o biraz evvel düştüğü merdivenden süzülmüş bahçe kapısından çıkıyordı. Moda iskelesi ile altı yol ağzını sürat relonı kırarcasına E”!' 'e gelen w annesini enüz yatmamış buldu. Hasibe hanım biribirinden yak- tığı agaralarla odayı zebirli gaz depoıımı çevirmişti. FARA Ş î * | ?