Ahbap Çav-uşlar Palabıyıkla köye Srik bir. | gittiler. — Arabayı durdurdular - ve bir oda- ya misafir edildiler. #areressesessescAn. Masalcık | Çoban Kızı | Çok eskiden Altay eteklerinde | bir çoban kızı vardı. Ormanlarda, kırlarda bayırlarda gezer, gür doğusundan akşamlara kadar gü- zel sesile şarkılar söylerdi. Niha- yet bir. gün yine böyle - şarkılar #öylerken, Gün Hanın oğlu çoban kızının şarkısını düydü, — yanına geldi: — Güzel kız, dedi, Niçin şar- kını kesfin?. - Söylesene, devam $tsene.. Ben kuzuların kadar kıy- metli doğil miyim?. Haydi söyle, sana — elmastan vereceğim. — Hayır. — Sana bütün bu ormauları, bağları, bahçeleri vereceğim.. lemem.. ğ — Söyle, sana saraylar, mü- cevherler, halayıklar vereceğim.. — Hayır, hayır, hayırl.. Gün Hanın oğlu çoban kızının şarkısını okadar sevmişti ki, eğer onu duymazsa, ölürdü. Nihayet düşündü, çok düşündü; bu çoban kızından ayrılamıyacağını anladı: — Haydi, dedi. Söyle.. Sana kalbimi vereceğiml. Çoban kızı güldü: — Şimdi söylerim. Çünkü ey îehude senin kalbin her şeyden ymetlidir. Çoban kızı Şehzade ile bera- ber büyük saraya gittiler. bir gerdanlık I kazığa bağladı. ÇA Palabıyık arabanın atı- pencere dibinde bir vi ne görsün! olan evin Hayvanlar Konuşuyor!.. l | İ Sivrisincerr.. — Bugünlerde sen çok zayıf- ladın komşu? — Ne yaparsın, bizim evde- kiler sayfiyeye gittiler, yiyecek kimseyi bulamıyorum. Aç kaldım. Her Katta Afacan Beyoğlunda büyük bir apartımanın kapısı önünde durdu. Akrabası olan bir kızı arıyordu. Kapıcı sordu: — Ne istiyorsum oğlnm.. — Bir kızı arıyorum. Güzel yüzlü, delişme nbir kız. — Anladım, çık öyle ise.. — Kaçıncı katta. Ci Tebrik Avrupada a- dettir. İyl bir- şeyi tebrik etti- ler mi, tebrik eden, tebrik edile- cek olana bir at nalı gönderir. İşte, küçük bir çocuğun do- ğum — gününde çocuğa — halası bir at nalı gön- dermişti. Çocuk arkadaşı- na dert yar — Hâlâ esski kafalı insanlar var. Bugünkü asri za- manda biç at nalı — Amcam öldü. Fakat bizim zengin gönderllir mi? r.ıg.uğtîriz_ bahane ederek bütün servetini fakir- — Peki ne Afacan — İ gündırıt_okll? demez miydim?, sana © kalpsiz bir adamdiır mob; l?:n ıioıo. Şapkacıda Afacanın babası Hasan Be. yin başını bilirsiniz, koskocaman- dır. Bir gün Afacanla babası bir Şapkacıya gittiler. Hasan Bey şapka seçmiye başladı. Fakat bötün şapkalar tepesinde kalı- Yordu. Nihayet kızdı: — Bu ne rezalell.. Bana göre şapka yok mu?. Afacan da şapkacıya çıkıştı: — Böyle küçücük şapkalar verdikçe, babamın başı kosko- Saman oluyor!. Dedi. Aptal beygir bir gün yolda giderken bir ata rasgeldi. Atın başında güzel bir hasır şapka vardı. Fakat iki üç saat son- ra - birdenbire kafasını çıkarmıştı. uyanınca ler. At, saman damını yemiş, kâtibi olmuştu. Mitralyöz Babası Afacana fona halde kızmıştı. Artık bu olur gşey — değildi.. Afacan Sokaktan — ayrılmıyordu. Mahallenin - çocuklarile denize, arsalara, futbol meydanlarına gi- diyor, ezandan sonra yara bere, içinde eve dönüyordu. Babası, o akşam Afacanı kar- şısına aldı. — Bana bak, dedi. Bundan | sonra ne sokak, ne deniz, ne top, ne arkadaş hiçbir şey yok. —Eğer bir daha o arkadaşın- İa seni görürsem öldürürüm. Seni de onları da öldürürüm.. Afacan boöş bulundü: — Na ile baba? — Tabanca ile.. — Ah babacığım. Tabanca ile | mitralyöz | olmaz. Yanında — bir taşıyabilecek misin? Mademki şeker Afacan hastalığın var, şekerli şeyler ye- iğ M*'Cingöz — Fakat şimdi yedi- ğgim şekerli şey değil ki, balıkl. — İyi amma, tatlı su balığı!. Çöpbacak Hâdiye ötel bir müşteri geldi. İyi va manzeralı bir oda istedi, a Te seesesasAsAs AAA SA AA LA AAA GAS ASA AAA AAA SA dA SA e SAA G aBa se eee R AAAT SA GA SAA SA sA Bir gün Çöpbacak: Hayvanlar Konuşuyor!.. Köpokler.. — Senin efendinin çocuğu ne yapıyor?, — Bugünlerde ona tuhaf bir- | şeyler oldu. Benim sahanımdaki yemekleri yemiye başlayalıdan- beri benim gibi havlayor!.. Aile Afacanla Cingöz yolda gidi- orlardı. Karşı köşeden bir sürü alabalık çıktı.. sakallı bir ihti- yardan, tâ ktiçük çocuklara kadar.. —'Kim bunlar? | —Hleps imi tüccar.Fakat | evvel btyük babası iflâs etlırx:. | kasından baba, daha arkasından amca, ondan sonra dayı iflâs et- Çöpbacak onu 5 inci kata çıkardı. Fakat adam: — Hani manzara, dedi. ÖOtel Kâtibi — Manzara görmek — bera- ber tavan arasına çıkar, seyredersiniz, dedi. kkereer aa YA AAA AYA LA AAA Hikâyecik Hakikat Bilinmez Afacanla Cingöz Flurya plâjına gitmişlerdi. Kumlarda berâber oynıyor, denize giriyor, yorulunca sabhile çıkıyorlardı. Sabahtan akşama kadar oöy- namadıkları oyun kalmamıştı: Birdirbir, koştmaca, uzuneşek, futbol, seksek, voleybol, su topu, güreş, boks, yüzme hepsini oyna- mışlardı. Nihayet oyun kalmadı, kumlar Üzerine oturarak — konuşmıya başladılar : — Ne oynasak, ne oynasak?, — Oynıyacak bir şey kalma- di kil. Afacan düşündü, düşündü: — Buldum, dedi. Şey oynıya- hm. İsterseniz dürbinle — Ne?. — Sen Blü olursun, ben seni toprağa gömerim. p—!l"ıîn.. Benim — toprağın altında canım sıkılır. — Sıkılmaz, — oynarsın. Sana babamın tespihini veririm, oynarsın. — Fakat kiminle oynarım? — Başın üÜstündeki kumlarla,, İşte, çocuklar ölümün hakika- ti. Şimdi de sıra şu adamda, oda | ti bilmez, insanlar da böyledir!, oğulları.. Cingöz güldü: — Bak gördün mü?.Tam aile.. ve naeaşse e arenreeme saeninenı eat her hususta - biribirlerini takibe- den, birleşmiş bir aile., Oyun Soguk — bir kış günü.. Afa- can odada otu- ruyor. Fakat yalnız olmadığı için canı sıkılıyor. Anneci- gim, müsaade eder misin? gi- dip yemek oda- mnda — oynaya- çaktım. — Olmar, çok soğuk var. Soba henliz yanmadı. ' — Fakat an- neciğim, — ben soba ile oyna- mayacağım ki, odada oynaya- cağım, — Affedersiniz. bey amca, siz artist misiniz? — Nerden anladın çocuğum?.. Aptal beygirin hoşuna gitti. Ne yapsın, ne yapsın?. Nihayet gözüne ihtiyar bir çiçekçinin çiçek sepeti İlişti. Çiçekçi alış veriş yaparken birdenbire koştu, başını sepetin sapına geçirdi, gururla yürümiyo başladı. Polisle çiçekçi kadın arkadan koşuyorlardı. Yazlık Serseri bir çocuk parkta bir kanapenin Üstüne bir şemsiye bağlamış, uzanmıştı. Polis çocu- ğu görünce bağırdı: — Hey,ne yapıyorsun orada ba?. Çocuk gülerek cevap verdi: — Kendime yazlık ev yap- tımi, Buyurun siz de gelin İster- seniz polis amcal.