Büyük Milift Ronan TOMBUL MİRASYEDİ No 11 Ü Nabi Ef. Bol Bol Konyak İçiyordu ... Nabi Efendi, o dakikaya kadar şaşkın şapalak, bilmem nesini yemiş ispinoz gibi pinekleyip dururken, bu sözü duyar duymaz, gözleri fırıl fırıl döndü; silkinip canlandı; dilsiz orucunu bozdu: — Emret, irade et sultanım.. Her emrine semina ve atana!. Pürneş'e ve neşat, yanındakk | * lere ağzını açtı : — Şehzadem, — kâtipçiğim, şimdiye kadar ketmettim, ızharı- mafizzamir — eyliyemedim, kendi kendime ballühamur oldum. Fakat hakikalti söyliyeyim mi?.. Mutat cisem kurusun, zıkkım yalınkat geldi mi gereği gibi meskenet veriyor; nevima gözlerime âma tar'ı ediyor; basireti fakiranemi zirüzeber eyliyor.. Lütfedin kon- yak şişesini de kıvamımı ve ka- rarımı bulayım. Şişeyl kaptı; kadehe değil, bardağın yarısına kadar doldurdu; bir yudumda diktl Yumruk me- zesine dayanırken : — Eyvallah — erenler, — şimdi tamam ! Diye makamlı bir sayha attı. Gecelik entarisinin eteklerini uçura uçura, soluğu aşağıda aldı. Vehbi Beyle kâtip Raif te, peşi #ra, merdivenleri üçer beşer atlı- yarak, alt kata saldırdılar. ©O bızla kendilerini tutamadık- larından, taşlık ta Toşcana oldu- ğundan, yağ fıçısı kadar gövdeli cambazla mükemmel bir karan- bol yaptılar, Beşi de bir araya katılıp, kürt oyunu oynar gibi, omuz omuza ve katar halinde, haydi kapıdan dışarı, Rus kadanalarının Yanl... Yağızlar, setin altındaki cad- dede — tramvay — yolile aya kaldırımının arasında, arabaya koşulu duruyordu. O zamanin cambaz arabaları malüm, (Brik ) dedikleri şekilde, önü iki kişilik; arkasi tramvayvari ve altı kişilik. Bunlara talim arabası deni- | yordu. Cambaz Ahmedinki de bu nevidendi. At cambazları, beygirlerini arabalarına koşarlar, ramazanda Divanyolu, Beyazıt, Aksaraydan | Direklerarası piyasasına vururlar, Kandil günlerinde, Cülüs ve Ve- lâdet donanmalarında, bütün Is- tanbul içini çarh çevirirler, bahar gelince de Beyoğlunu, Şişliyi, Tepeyi üç beş kere devrettiktep- sonra, en — civcivli miadında, Kâğıthanenin tozuna, toprağına dalarlardı. Cambaz efendide, arkasındaki malyetinde ne caka, ne fiyaka.. Rus yahut Macar çift, gelin gibi süslenmiş. Yeleleri evvelâ kavrılmış, sonra kabartılmış; ara- larına mavi boncuklar - takılmış. Öyle bir tımar edilmişler ki tüy- leri ayna; yüzünü yaklaştır kendini seyret, Tırnaklar, yağlı ocak isile rugan gibi ışıldıyor. Koşumlar — vernikli boya ile boyanmış; nikelleri Moskof top- rağile parlatılmış, okla hamutların arasında, yine Moskof toprağile gümüşe döndürülmüş, — şıngırtılı zimcirler. Terbiyeleri ele alan ve araba kullanan cambaz efendiye gelince: Kışsa kürk yakalı gocuğunu, yazsa, — kaz tersi rengi, yardan ayrıldım biçimde — yeleğini, kol aklarının içi mor kadife, açık Yazanı Sermet Muhtar Eski devir tiplerinden: Seyyar kahveciyi -görünce hemen oturup kahvesini höpürdeten bir tiryaki grl ceketini giymiş; sıra sıra par- mak kalınlığındaki gümlüş kösteği sallandırmış, Tarablus kuşağının püskülleri sarkmada, ayaklarında çizme; elinde ipek uçlu hezaren kamçı; ha babam şaklatıyor, hay- vanlar şahin gibi uçuyor. Arabanın arkasındaki, üç, dört hattâ bazan beğ ve altı yardak ta mosturalık. Başlarında vişne — renginin | siyaha yakını, dar Beyoğlu kalıpta fes. Hepsinde zülüf, kâhkül, per- | çem. Yanaklar sinekkaydı traş. Galata, köprü üstü, Eminönü gibi kalabalık — bir yere di mi — hemen cıgaralar dudaklara - sıkıştırılıyor; hep bir arada, milimetresi milimet- _* resine içiliyor. Tenha sokaklarda cimnastik adım yürüyüş; bin bir ayağa karışınca tırıs ve marş marş. Cambaz Ahmet, namı diğerle Duba cambaxr, Istanbuluon at satıcıları içinde en sayılılardaıdı. şebzadelere, — sultanlara, — vekil vükelâya, vezir vüzeraya en na- dide ve lüks beygirleri tedarik eden ve gelirten, Çifte sakallı frenkle yalnız oydu. Mirasyedi Vehbi beyimiz at | arabâ — sevdasına düşünce — bu | meşbur. cambazı ilk hatırlatan | Nabi efendi olmuştu. Demişti ki: — Bana kalırsa İstanbul 2 nci iflâs memur- luğundan: — Beşiktaşta oturmakta ve Mahmutpaşada Çorapçılık meşgul bulusmakta olan Enis Veli iflân 19/R/934 tarihinde açılıp tasfiye- nin adf şekilde yapılmasına karar verilmiş olduğundan: 1 - Müflisi cağı olanların ve istihkak tddi bulunanların alacaklarını ve latihkak. larını İlândan bir ay içinde 2 nci iflâs dairezine gelerek kaydettirmeleri ve delillerini (senet ve defter hulâsaları | ve eaire) asıl veya musaddak m lerini tevdi — eylemeleri. “I|2-. Hilâfına harekat cozal — mes'u- Hyeti müstelzim olmak üzerâ müf İlsin borçlularının aymı müddet içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri 3 - Müflisin mallarıni her ne sıfatla olursa olsun ellerinde bulunduranların © mallar üzerindeki haklarm malhfuz ârtile bunları aynı müddet emrine tevdi etmeleri ve madıkça cezaf mes'uliyete uğrayacak- ları ve rüçhan kaklarından mahrum kalacakları. 4 3/9/934 tarihinö müsadif Pazartesi günü saat M te alacaklıların — ilk içümasa gelmeleri ve müflis ile müş- terök borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcunu tekeffül eden salr klmse- lerin toplanmada bulunmağa hakları olduğu ilân olunuz. (2122) () Pok uzak yerlerde veya yaban- ci memleketlerde ikamet eden ala- caklılar için müddet uzatılabilir. gelin- | paket açılıyor; | evelemirde | Efendi | 26 - & -984 Düubaya müracaat eyleyelim. Ar- zumuz gibi bir çift esp mevcutsa ne Aâlâ, derhal Jİiraları sayar, iştira ederiz. Şayet değilse sipa- rişimizi veririz. Malum a mumai- leyh bu nevi müstesna kıratta ve yüksek bahada beygirleri Rusya- dan, Macaristandan celbetmekte- dir. Bunları zikretmekle beraber ihtar edeyim ki Ahmetle fazla emişkamış olmağa da gelmez. Sesini — yavaşlatmış, — kulağa eğilerek ilâve etmişti: — Hliç işitmemiş olan ve ma- beynimizde kalsın, istihbaratıma nazaren, allah —âlemü bissavp, bazı tekinsiz makamata esp füiruht ide geldiğinden sigaya çekildiği, mimliler meyanına girdiği de mervi, Seti inip hayvanları karşıdan görür görmez, Vehbi Beyden başlayarak, silsilel meratip Üzere, maşallahlar yağmıya başladı: — Maşallah, maşallah!.. İkisi de ceylan, ikisl de sülün.. gu boya bosa, bele kıça, gösterişe endama bakın yahul. — Hay maşallah hay, ikiz olsalar bu kadardır. beyciğezim. Kafalara, boyunlara, gövertelere, | bacaklara bak. Örnek olursa bu derece olur. Dünyada eşi bulun- maz çiftim var zanneden yaver Rakım Bey-andavallısı gelsin de beygir görsün, ç Pehbarekâllâhi.. Feteba- rekâliahü ahsenülhalikin!.. Bakındı rabbimin azametine, kırk beşimi bitirdim kırk altıma kademnihade oldum, < finanmayın ha, — Nabi Efendi ferah ferah 55, 58 likti) bu müşabehet ve mümaselette, bu tenasüp ve tevazünde, korkma Ahmet B. birader. Nazargâh deği- lim, ayni zamanda tu, tu diyorum, bu şirinlik ve — civeleklikte bir çifte müsadif olmadım. — Vehbi Beyciğim inan ki, vallahi billahi, düsseyi de attık, dübeşi de, düşeşi de; fiyaka kapı- | larının alayını aldık... Allasen iyi bak ta söyle, hani Karagözdeki (Bahçe oyunu ) nda atlı acem babalar çıkar. Onların minare kırığı gibli beygirlerini | andırmıyorlar mı? (Arkamı var) İstanbul 2.ci İflâs Memur- luğundanı İx Haçoplo — Hanında oturmakta ve meşgül bulunmakta olan Biftor ticarethanesi şirketi iflâsı 16-8-934 tarihinde açılıp tasfiyenin adi şekilde yapılmasına karar verilmiş olduğundanı 1 — Müfliste alacağı olanların ve İstihkak İddiasında bu- luanların alacaklarını ve istihkaklarını ilândan bir ay içinde 2Znel İflâs dalresine k kaydettirmeleri ve lefter hulâsaları ire ) aml veya musaddak suret. erini tevdi eylemeleri. (*) 2 — Hilâ. fına hareket cezal mes'üliyeti müstol- zim olmak Üzere müflisin borçlularının ayni — müddet — içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri, 8 — Müflisin mallarım her ne sıfatla olursa olsun — ellerinde bulunduranla- eki hakları mahe aynl müd- rime tevdi etme- leri ve etme: makbul — mazeret- leri bulunmadıl cezal —mes'uliyete uğrıyacakları ve ruçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 — 3/9/934 tarihine müsadif Pazartesi günü #aât (15) te alocaklıların ilk içtiman gel. meleri ve müflls ile müşterek borçlu olanlar va keflilerinin ve borcunu tekeffül eden salr kimselorin toplan« mada bulunmağa hakları olduğu ilân | olunur. (2123) (1 Pek uzak yerlerde veya yabancı | memleketlerde İkamek eden alacak. hlar içle müddet uzatılabilir. det içinde 26 Ağustos: Büyük Taarruz İki Milleti Dost Yapan Savlet Bugün (Baştarafı 1 inci sayfada ) ! Türk ve Yunan orduları 26 | Ağustosta kahramanca çarpıştı- lar. Her iyi . dostluk, büyük bir kavgadan doğar, derler. Türk ve | Yunman ordularımı zafer ve mağ- lâbiyet denilen mukadder Akibete Şmlluıı © büyük kavga, Türk ve unan milletlerini dost yapmıştır. | Bugün biz ve onlar kendi yurt- larımızdayız. Fakat ara yerde hu- düt tanımıyacak — bir yakınlık vardır. Bundan sonraki satırları, sa- dece Türk milli tarihini doğuran, canlandıran bir kavganın hikâyesi olarak yazıyoruz. Öyle bir kavga ki, bugün dost Yunan milletinin tarihinde bile geniş bir fasıl yeri almaktadır. * 26 Ağustosun 922 hamlesinin bizi ulaştırdığı — neticeye tarih “İstiklâl zaferi,, adını vermiştir. 914 te başlayıp dört uzun yıl süren büyük hapten sonra o kara yüzlü mütareke imzalandığı za- man ordu bitkin, millet peri- şandı. Bu iğrenç mütarekenin bir maddesi mucibince, düşman kuv- vetleri bu yurdun her hangi bir noktasını işgal edebileceklerdi. Bu maddenin Şaametli hneticesl olarak bir müddet sonra Fram sızlar: Adana, Meraş, Antep, Urfa ve havalisini, Tngilizler: Merzifon, Samsun, Erzurüm, Trabzon, Eskişehir ve Izmit taraflarını, Italyanlar: Antalya ve Konya cıvarını, Yunanlılar İse: 15 mayıs 919'da İzmire asker çıkararak 12 haziran 919 tarihine kadar Urla, Seferihisar, Çeşme, Menemen, Manisa, Akhi- sar, Bergama, Ayvalık, Bayındır, Tire, Ödemiş, Aydın, Nazilli ve havilisini işgal ettiler. Bu sayımız işgallerin veticesi olarak Istanbul ve Anadolunun mühim sevkulceyş noktalarındaki silâh ve cephane de işgal — ordularının — ellerine geçti. Osmanlı hükümeti, bu elemli günlerde cansızdı, acız içindeydi. Osmanlı hükümdarı ise milletin ölümü karşısında sadece tahtını düşünüyordu. bu sıralarda Mustafa Kemal Paşa, — üçüncü ordu müfettişi olarak Samsun iskelesinden — Anadoluya — ayak basıyordu. Mirliva Mustafa Kemal Paşa Anadoluda milli kudretleri derhal canlandırdı. Her tarafta mlilli teşekküllere vücut verdi ve İstanbulun işgali üzerinde 23 Nisan 920 de Ankarada “ Büyük Millet Meclisi ,, açıldı. Bu suretle mem- leketin idaresi * Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti ,, ismin- deki müstakil Türkiye devletinin eline geçmiş oluyordu. Bu tarihten sonra yeni müstakil ve milli hükümetin orduları, yurdu kurtarmak, istiklâlimizi cihana ta- nıtmak vazifesini ele aldı. Yeni milli hükümetin orduları 11 İkincikânun 921 de İnönünde, rüc'at etmemek, bilâkis düşmanı şaşırtmak ve kaçırtmak — suretile Ük büyük zafere ulaştı. Bundan sonra ikinci İnönü ve 921 Ağus- tosunda da Sakarya zaferleri ka- zanıldı. Sakarya zaferi, milli or- duları en büyük zafere ulaştıran ilk esaslı merhaledir. Bu zaferde Başkumandan — büyük — Gazil cephe kumandanı İsmet Paşaya yazdığı son emirde hülâsa olarak töyle denilmektedir: “ Düşmanı imha edinciyoka- dar kovalamanızı, zafere — ulaş- tıktan sonra ordu teşekküllerinin ilga edildiğini, yerlerine falân ve filân kolorduların teşkil olundu- ğunu bildiriyorum. ,, İşte bu emirden bir sene sonra 26 Ağustos taarruzuna başlıyan Türk ordusunun — Özü, Sakarya zaferile beraber - teşkil edilmişti. Aradan geçen bir sene mirliva Başlamıştı içinde büyük ve kat'i neticeli mu- harebeler yapılmadı, Milli bükü- met bu bir senede ordunun ek- siklerini tamamladı, zabitler kurs- lara giderek yeni bilgiler elde ettiler. Bu müddet içinde hattâ kolordu manevraları bile yapıla- rak ordunun harp kabiliyeti yük- seltildi vo Türk ordusu Yunan ordusile kuvvet, silâh beraberliği, bilgi, —tecrübe — ve maneviyet yüksekliği kazandı. Başkumandan Büyük Gazi ve çalışma arkadaşları Milli ordu için 26 Ağustos 922yi taarruz tarihi olarak tesbit etmişlerdi. Bu seferkl taarruz, son ve kat'i neticeli taaruz olacaktı. Türk or- dusu, nihat zafere ulaşmak — için bütün varlığını verecekti. Tasrruzda kazanmak için bir esas kaide vardırı Düşmanı cepheden bastırmak, iki yanından kuşatmak - ve gerisini çovir- mek. Ancak cephe şimalde Gemlikten, cenupta Kaşadası kıyılarına kadar uzan- dığı için bu kaldeyi tatbik etmek, bu geniş cepbede imkansızdı. Bu vaziyet karşısında yüksek kumanda heyeti kararını şu şe- kilde aldı : Yunan cephesinin Afyonkara- hisar cenubundaki Afyon - Tok-« lusivrisindeki parçasına cenuptan şimale doğru bir yarma hamlesi yapılacak, bu kısım yarılarak Türk ordusu düşmanın gerisini çevirecek, kat"1 neticeyi alacak. Âyni zamanda düşman ordusunun İzmire kaçmaması için de Afyon - İzmir demiryolu kapatılacak. Her taarruz baskın şeklinde bir« denbire başlar, takip ve imha ile bi ter. İmha edilemiyan bir düşman ore dusu, cehenneme kadar elirilse zafere ulaşılımş sayılamaz. Çönkü tübha edk lemeden kaçırılan ordu günün birinde tekrar cepbe kurar ve elzin zalerinice engel olur. Şurasını da söyliyelim ki düş- manın biribir! arkasına — sıra ile dört müdafan hattı vardı. Bizim müdafaa hatlarımz da üçtü. İki tarafin kuvvetleri : Yunan ordusu (922) Ağustoa başlangıcında (200) bin neferden ibaretti. Bunun (83) bini tüfek ve süngü, ( 3000 ) 1 kılıç ( süvari ), (3200) hafif makineli tüfek, (1000)i mitralyoz ve (350) si top. Ancak Türk ordusunun yarma taarruru yapacağı yerde düşman cephesi müthiş bir şekilde tahkim edilmiş bulunuyordu. Türk ordusu (17) piyade fır- kası ve 4 süvari fırkası ki nefer ve silâh sayısı noktasından Yunan ordusuna müsavi bulunuyordu. 26 Ağustos sabahı, benlz gü- neş doğmadan — Başkumandan Büyük Gazi Kocatepedeki karar- gâhından : “ Hücum? Hedefiniz. Akdeniz- diri,, emrini verdi. Bu emir Üze- rine kahraman Türk topçusu on beş dakika #süren bir tanzim atışı, sonra da bir buçuk saat kadar; bir hazırlık atışı - başardı. Hanırlık atışı biterbitmez, geniş cephe üzerinde «iperlerde bekli- yen bütün piyade kuvvetlerimiz bücuma kalktılar. Bu bücum oka« dar şiddetli ve okadar kuvvetli oldu ki daha (26) Ağustos saba- hınin ilk 1 etrafa yayılırken, yani saat (9) sularında, ileri hat- taki hücum kıt'alarımız, Yunan cephesinin esasını teşkil eden bütün hâkim tepeleri ele geçir- diler. Bu iepeler Afyonun cenu- bunda garba doğru giden Kale- ciksivrisi, Belentepe, Tıaaztepe, Kılıçaslanbelidir. Yalnız bu tepe- lerin hizasında ve daha garpte bulunan Çekiltepe henüz alına- mamıştı. Buna memur olan (57)aci fırkamız kahramanca ileriye atık miş, uğraşıyordu. ( Arkası yarım )