23 Ağuüfstos mm — - Siyaset Âlemi Almanlık İtalyanlık Mücadelesi Alman harici siyasetinin mâzırıla- rından ve M. pen Ee yakın dost ve müşavirlerinden M. Rosenberg'in bir beyanatı intişar etti. Bu beyanat İtalyaya ve son Avusturya hâdi münasebetile Almanları hücum eden İtalyan © gazetelerine bir covaptır. İtalyan gazeteleri, bu neşriyatlarında Almanlığı barbarlıkla ittiham ediyor ve yüksek bir medeniyete sahip olan | Roma kültürünün bu barbarları yola getirmesi icap ettiğini kaydediyordu. M. Rosenberg, bu yüksekten otan meşriyata kestirme cevap vermektedir. Diyor ki: okuma, başkaları için O medeniyet kabul etmek isteyen İtalyaya ederiz: Evvelâ, bu, nüfusu! yüzde yirmi ikisi bile okuma meyen kütleye evvelâ okuma yazma öğretmekle uğraşsın. Ve sonra, yine Almen barbarlığın- | dan şikâyet eden İtalyanlara söyleriz | ki hava Mareşalı Balbonun hatıralarını okusunlar. Faşist hareket kollarının geçtikleri köylerin yerinde duman ve bir yığın ankazdan başka bir şey kalmadığım söyleyen bu hatıralar, her halde ibret uyandıracak mahiyet- | tedir. , Bilmükabil İtalyan gazetelerinin de daha şiddetli cevabım davet eden bu neşriyat, nihayet İtalya ile Alman- Yayı karşı karşıya getirmiştir. İtalya, Avusturyayı da ilhak ederek Bren- here inebilecek bir Alman tehlikesi önünde, Fransızliğın sırtından temin *tmeye çalıştığı menfaatları şimdilik ir tarafa bırakmış görünüyor. Bu Ii, millf sosyalizmin Örtn Avrupada atettiği mesafe karşısında birçok Billetlerin nasıl bir müdefan vaziyeti almıya başladığım göstermek itibarile #ayamdikkattir. Avrupa, yeni bir si- Yasi musaraaya şahit oluyor. Daha doğrusu cereyan eden musaraanın yeni bir safhası inkişaf etmeye baş» lamıştır. — Süreyya İspanyanın Vaziyeti Kıraliyetçiler Hâlâ Faaliyette Madrit, 22 (A. A.) — Parlâmento açilinea Kraliyet taraftarlarının hü- ümete karşı taarruza göçöceği an- lâşıliyor. Halk çiftçi fırkası mensup- 'anndan bir kısmı da Kıraliyetçi olduğu için Kıralolar, bu fırkayı hükümete muzaheretten vazgeçirmek İşin ellerinden geleni yapacaklardır. , Kartajnen (İspanyada), 22 — Bah- tiye erkânından bazılarının tâşvikile F komünist İsyanı (hazırlandığı Meydana çıkarılmış, 28 kişi tevkif edilmiştir. Milli ve edebi tefrika Mebrure M. Musolini İle Avusturya Başve- kilinin Mülâkatı Floransa, 22 (A, A.) — Avusturya Başvekili M. Şuşnig buraya gelmiş, istasyonda merasimle karşılanmıştır. M Şuşnig ila M. Musolini arasında ilk görüşme üç sart sürmüştür. Bu görüşmede iki memleketi siyasi ve Iktımadi sahalarda alâkadar eden | bütün meseleler konuşulmus, neticede Avusturyanın istiklâli hakkında her cihetten f'ilt bir birlik hasıl olmuş | © tur. İktınadi sahada da, geçende Ro- | mada imzalanan protokol teyit edile | miştir. İki memleket arasında ça- | Işma (o beraberliğinin daha (ziyade | genişletilmesi hakkında iki Başvekil | uygun kalmışlardır. * Floransa, 22 (A. A.) — M. Şuşnig bugün Cenövreye hareket edecek, eski Avusturya İmparatorliçesi Zita mn oturduğu Vlersji'ye uğramadan birkaç gün kal dönecektir. Resmi Tebliğ Viyana, 22 (A. A) — Dün Flo ronsa'da M. Musolini ile M. Şuşniz arasında yapılan mulâkat hakkında neşredilen resmi tebliğde, bu mülâ- katın çok mühim bir neticesi olarak, iki devlat adamının, iki mem arasında fa'al bir teşriki messiyâ karar vermiş oldukları bildirilmekte- ir, Gazetelere Göre Roma, 22 (A. A) — İtalyan mat- buatı, | Musolini * Şuşmig o mülâkatını gayet tabii ve son hadiselerin muhik gösterdiği bir keyfiyet olarak talâkki etmekle beraber buna büyük bir ehemmiyet vermektedirler, Paris, 22 (A, A.) — İtalya Hariciye Müsteşarı M. Suviç, Floransada iki Başvekil arasında Ansturya Kırallığı m inin mevzuubahs olmadığını, bunun günün meselesi olmadığı husu- sunda beraberliği olduğunu şöy- İemiştir. Parla, 22 (A. A.) — Fransız gaze“ teleri Floransa görüşmelerini geniş | Bir ehemmiyetle tahlil ediyorlar. Macaristanın Vaziyeti | Peşte, 22 (A.A.) — Hüükmet ma- hafili Avusturya Başvekili M. Şuşnig'in Floransa seyahatini büyük bir dik- katle takip etmektedir. Matbut İse çok ihtiyatlı da yor. Ancak Macaristan, Hitlercl Alma yaya karşı muhabbet göstermek lü; munu duyduğundan Avusturya işlerine karşı biraz soğuk davranmakta ve bu | sebeple İtalya mütcesir olmaktadrı. / | Sami 90 Bir aydır, yataktan bile kal- Kamadım. Hapishane doktoru a ne Nk Buranın adeti böyle — iliçlme” yaaa gibi cl de i. uğunu öldür- mekten mahküm yeme kıcılığımı yaptı. Gözlerim yamulu sırtımda o İapalar, öksüre tıksıra yatarken, nekadar çok hasta Yaralıya, bereliye, sızııya o baktı- ğımı, ne çol e, kana, irine İğrenme hissimi bile kaybetmiş bir halde değdiğimi düşünüyor. dum Nesrin. Demek ki ben bütün o yap- arımlada (Allaha kendimi affettirememiştim ki çocuğum, ilk astalığımı, adına galiba zatürree dikleri şeyi burada, bir hapis- ane odasında, varlığıma kıymetli bir &v kedisi kadar bile aldırış *dilmeyen böyle bir yerde ge- Şirdim. Ölseydim, "bir damla gözyaşı enim bile olmayacaktı. Hal i bem elimde can veren nice abancının arkasından ağlamış > Bu kadar dolmıyan çile de Urmuş meğerse Nesrin! yle halsizim ki; artık seninle dök, ÇÖL GİBİ gu kâğıt üzerindeki o dertleşmele- rimi bile kesecektim. Hem bilmem neden ölüm korkusu içime sindi. Bu his beni yenecek sanıyo- rum. Havaların bu karanlığı, ga- mı bitmeden, sanki sönüp bitive- receğimi zannediyorum. lim sanki damarlarima, ka- nıma, İliğime girdi. Her gün ahtapot gibi dört bir yanımdan beni daha sıkı sıkı sardığını du- yuyorum. Allaha yalvarıyorum: Ya- rabbi, bahar bu yıl çabuk gönder... Belki otunu ağacını, her şeyini diril- ten o kuvvet, kanıma da biraz can, şel bie ein getirir! ar! u içi - leri Bilene içimi donduran gün nra da, yeni bir tahammül ilâcı icat etmiye uğraşıyorum. 20 gün sonra yılı tamamlanan hepishene günlerimin o koca, yük- lü hüküm sayısını değil Nesrin, sade tek bir ayın günlerini sayı- yorum. Kendime bir mühlet ve- riyorum. Yalnız bir ayı bekle say, diyorum. Sade oayın günlerini, sanki sonunda beklenilmedik bir güne erecekmişim gibi tesbihime ketiyor ve çekiyorum. Cezairdeki Müslüman Ve Yahudilerin Kavgası YAR OE ek Geçenlörde Cözair Müslümanlarile Yahudiler arasında bir arbede çıktı. Bir Yahudi askerin camiye girerek küfür etmesindön çıkan bu arbede, kısa bir zamanda memleketin dört bir tarafına sirayet etti, Araplarla Yahudiler biribirlerine girdiler. Koes Amerikada Orman Yangınları Binlerce İnsan Ateşle Mücadelede Vaşington 22 (A. A, ) — Birçok eyaletlerde müthiş orman yangınları hüküm sürüyor. On bin kişi ve birçok tayyareler bu yangınları söndürmek için uğraşıyorlar. Serbest Mahkümlar Berlin, 22 (A. A.) —25 siyasi mahküm serbest bırakılmıştır. Bir Avusturya Nazırının Tevkifi Viyana, 22 (A. A) — Dolfüs ka- binesinin ilk zamani, a hazır olan M. Buşinger #0: " tevkif edilmiştir. m mes'ullerine karşı şiddetle hareket etmiye karar vermiştir. 25 Temmuz- da konulan örfi idare kaldırılmıştır. Sonra bu ay bitince... Tabii yine hiçbir şeyler olmuyor, bir yenilik, bir ışık doğmuyor! O vakit de yine 30 günlük yeni bir budut çiziyorum... Yeniden bu sayının gününü çekiyorum. Ya Nesrin, bi da doktor aklının eremiyeceği bir ilâç, tahammül ilâcı iştel Bir nevi saçma ve me- nasız aldanma oyunu. Bunaklaş- mağa yüz tutan, çektiği acının yükü ile galiba biraz muvazenesini bozan bir kafanın icat ettiği bir şey! Bir deli hesabı bu Nesrin, art ayını saymak, tesbihime onun günlerini de birer birer katmak en zoru olacak... Çünkü Mart ayı, bu benim, adam öldür- düğüm ay! Alnıma kara damgayı taktığım, senelerce sade iyilik yapmasını öğrenen, ellerime kendi öldürdüğüm bir insanın kanını bulaştırdığım, cana kıydığım gün lerin dönümü! | 7 Bak yine ateşim var.. Ellerim buz. Sırtım, sanki karlar yağıyor gibi ü ken, alnım terli, yanakla- ME kızgın iğnelerin acısı, alevi var. ıklayanların gözlerine vuran Gil toplanmışlar da sanki etrafımda dönüyorlar. bir ho- murtu, bir soluma duyar gibi oluyorum, yerimden siçriyorum, içimde köpüklü deniz dalgalarının hatırasını uyandıran mavili be- yazlı ıhlamur ibriği taşıyormuş meğerse Nesrin! o Homurdanan, Şehri, Kısmen Harab Arbedeler eye Çevirdi | | | Kostantin şehrinin altı üstüne geldi. Fransızlar vaziyete hâkim olmak için süratle asker ve tayyare gönderme- miş olsalardı, kim bilir, iş meye da- yenırdı. Resmimiz, şehrin gayet mun- tazam bir enddesinin, arbede neticesi kaldırım ve ağaçları sökülmek sure- tile, çöle çevrildiğini gösteriyor. Amerikada Milli Kalkınma Islahat İşleri İhtilâflar Doğuruyor Vaşlngton, 22 (A. A.) — M. Ruzvelt İcra Meclisini toplanmıya çağırmıştır. Bu toplantıda Milf Kalkınma İdare- sinde yapılacak ıslahat görüşülecektir. Milli Kalkınma İdaresi Reisi M. Con- son ile Mesai Nazırı Mis Parkins arasında ciddi ihtilâflar vârdir. M. Conson umumt ıslahata lüzum olma» diğımı, muhalifleri ise idarenin baştan başa ıslaha muhtaç olduğunu söy- lüyorlar, Cenubi Amerika Boğuşması Assompsiyon, 22 (A.A.) — Harbiye nezareti şu tebliği neşretmiştir Ordumuz hiç mukavemet görmek» sizin Bolivya mıntakasında kilometre ilerlemiş ve birçok esir almıştır. soluyan o imiş! Fatma yeni icat ettiği boncuk falından başını kaldırıyor : — Ne oldu hanım? Ne var? diyor. — Bir şey yok. İbrik taşıyor- muş.. diye cevap veriyor, sırıta” rak yerime oturuyorum. İçimde, ölmek, delirmek korkusu ile, kendi kendime : — Anlatayım da bari bitsin artık.. Bu son kara yaprakla, kapatayım, zavallı bir ömrün ki- tabını, bitsin! diyorum. * Zaferden sonra, epey bir za- man İzmirde, en güzel, yüksek binalara kurulan harp sonu yara- lıların hastanesinde çalıştım Nesrin. Sonra Ankaraya gittim. Himayei Etfal teşekkülünde, Nümune has- tanesinde bulundum. Bir Italyan vapuru İle çıktığım İstanbula tam beş sene sonra döndüm. Müdire Ariz ölmüştü. Mezarına gittim. Alnımdaki mukaddes muskası ile ağlıyarak ona dua ettim: Memnun musun (benden? Yaptıklarımı işittin mi, (o duydun mu? dedim. Yanimda getirdiğim mahfazayı açtım, bana beyaz üstüne işlen- miş kan rengindeki bir Hilâli ilk veren bu İnsanın toprağına ben de kırmızı kurdeleli nişammı sürdüm. Bunu bana “o, verdi, “ Onların , en büyüğü, en eşi olmıyanı! dedim. Sen o aralık baban ve Nec- | : racaat ettikleri başlıca Okuyucularıma Cevaplarım ! *Bir sebil yehrindem samânl sarfiş mektup gönderen Hanıma, Kızım, Aşkta beklemedikleri bir iha- nete uğrayanların ilk işleri inti- kam almayı düşünmek olur. Mü- vasıta, karşılarına çıkanla yeni bir gönül oyununa girmek ve bu yeni mü- nasebeti “eskisine, göstermektir. Yüzde doksan istical ederler. Gözleri bulutlu, kafaları duman- İıdır, mutlaka aldanırlar ve ken- dilerini daha büyük bir “hayal sukutuna ,, götürecek yeni bir sergüzeşte adım atmış olurlar. Kızım, mektubunu dikkatle “ Tetkik , ettim, bak “okudum,, demiyorum, tetkik ettim. Yazın güzel, üslübun güzel, “mantıki silsilen ,, tabi; yüksek tahsil gör- müş, hayatı kavramış, azim sabibi bir kız olduğunu tahmin ediyo- rum. Senden böyle yalnış bir hatve atmayı beklemem, Hâdiseye gelince: ( Nişanlın nazarile baktığın adam senden uzun seneler paraca yardım gör“ müş bir adamdır, sırf bu nokta, karakteri hakkınka bana sarih bir fikir vermeye kâfi geldi" Fena buldum. Kadına el açan adamdan herşeyi beklerim. Mazisini senden saklamış olabilir. Senelerce evvel: — Bir çocuğu vardı, cümlesini işittiğin zaman efkârı karşısında yalnış bir rivayet olduğuna İnana- bilirdin, fakat ayni rivayeti sene- lerce sonra başka bir muhitte işitince sıhhatinden şüphe etmek hakkındır. e Hakikati öğrenmek güç olmasa gerek. Fakat ben senin yerinde olsaydım, karşım- dakinin karakteri hakkında edin- diğim iptidai kanaatten sonra tetkike de lâzum görmezdim: — Hayatımdan dokuz sene süren bir kâbus kalktı, der ve maziyi unutmaya çalışırdım. 25 şi henüz geçmiş bir genç kız, taravetinden hiçbir şey kay» betmemiştir, . istikbali o açıktır, acele etmesine lüzum da yoktur. birkaç | Atinin (o maziyi © unutturmasını dilerim. HANIMTEYZE detle beraber Almanyada idin. Bir hafta hergün, Yeşilköye git- tim. Eski evimin dört bir yanında Kâbenin etrafında dönenlerin baş dönmesi ve eşi olmıyan © garip hissi ile dolaştım. Kapalı pancurlarına, bahçesin- de dolaşan ihtiyar, tanımadığım bekçisine, kapısının eşiğindeki toza, ayak izlerine bile içim yana yana bakarak dolaştım. Aradan günler geçti... Bir akşam evime, yok sizin evinize can geldi. Pancurlar açılmıştı. Dö- neceklere, hazırlık, temizlik yapılı yordu... O akşam, o gece, ben yıl- larca evvelki ilk gecenin buhranını yine duydum, yaşadım ve ertesi gün Ankaraya döndüm, Nesrin. Bir tren Avrupadan sizi getir meden, bir tren de beni oraya, uzağa götürdü. Orada da yine tükenmesini, ölüm sükünunu getirmesini bilmis yen yıllar geçti. Bir insan beni sevdi Onu sevebilirdim. Çok dü şündüm, yapamadım. Evlenmek, yava kurmak (hakkından bile mahrumdum. Adı kütükten silin- miş bir ölüyü diriltmek imkân var mı idi? Hem ben daha © zamanlarda yine babanın karısı, nikâhlısı değil mi idim? Söylemek anlatmak lâzımdı. Yapamadım ve ni ÜÂrkam “ver )