TOMBU Na 5 Resimli, Büyük MilN Roman L MİRASYEDİ Yazanı Sermet Muhtar Kambur Nâbi Yaman Adamdı .. Kambur Nabi Efendi Fetvaha- ne müsevvitlerindendi. Fakat adı memur. Memuriyetine ayda ma- yısta bir ya uğrar, ya da uğra- maz, gittiği zaman da altı yüz şu kadar kuruş aylığım almıya gi- derdi. Kendisini kayıracak, âmir- | lere görz çoktu. Beş on sene evveline kadar sarıklı, cüppeli, çedikli imiş ; yani bildiğimiz Şehislâmkapısı hocala- rındanmış, Cenabı hakkın lütfu ke- remine kim akıl, sır erdirir? Yerden yapma, kukla vücutlu, Beberuhi kılıklı kulcuğuna öyle bir savtı bilbödel ilaan'otmiş, musiki hu susunda da öyle bir İstidat bahş eylemiş ki... Daha sübyanlığında, mahalle mescitlerinde cemaatli namazlarda aşır okürken sesinin yanıklığı, kıraatteki edası, semlin ihtiyar- Tarını, sulehalarını, hafızlarını hay- retlerde bırakımış. Etrafını alanlar, el öptürenler, yamduracak - hâmileri (berhudar ol!) diye 'srtını sıva- | yanlar... (amaa evlât/ böyle bir lâbni hazine malik olduktan sonra | dakika — fevtedilmçz. — Yarından tezi yok hufza çalış; avnihakla çabucak elde edersin ve temey- yüz — eylersin.. Hurzuruhümayun huffazından olursun, imamı şeh- riyariler, — müerzini şehinşahiler meyanına — katılırsın... — Olanlar anasının karnında olmamış ya a çocukl!...) diye teşvikı verenler. Kamburcuğun akılh fikirli ol- duğuna, bu kârı kolaycacık ba- şaracağına şüphe yok fakat gel gelelim içi tez mi tez... Bir köşeye büzülüp sabahtan akşama, ak- şamdan yatsıya kadar, iki diz Üstünde, öne arkaya sallana sal- lana, bıfza çalışacaklardan değil. İlk gayretle bir - tecrübeye kalkışmış; bir hafta, on gün dişini tıkmış... Alt tarafı paydoa. Mus- hafı kapayıp keseye asış o asış.. Dedik ya, bazretteki varlıklar çeşit çeşit.. Zeki, kurnaz, sokulgan; girgio, mizaçgir, nabızfşina.. Sesi, oku- yuşu emsalsiz; musikideki cibilli İstidadı eşsiz.. Yolu tutup kademe kademe çıkmış. — Şebislâm — kapısındaki Mahreç, Haremeyn, İstanbul pa- yelilerin evlerine, Anadolu ve Rüumeli Kazaskeri — Efondilerin konaklarına —devama — başlamış. Teravihlerde aşrışerifler, naitler, selâtin camilerde, civcivli tekke- lerde mevlütlar, mersiyeler oku- mıya — koyulmuş. Bir taraftan da mücertep Ü- tatlardan musikiyi pişiriyor, usulü, dümteki kıvamlandırıyor. Dede Efendiler, Hacı Arif Beyler, Medeni Aziz Efendiler, Nikoğos ağalar, Astik ağalar, falan fıstıklar derken az vakitte öyle bir rad- deye gelmiş ki bir nefeste 72 buçuk makamı geziniyor; notayı önüne çekti mi cayır cayır okuyor. Ne derece rüsuh ve meleke tarif edilemez. Meselâ sokaktan (kaymak gibi çayır peynirile... erbabı bilir!) diye geçen peynirli pidecinin feryadı akseder etmez, — Aşk olsun, rasttdan girişti; şevkelzadan eviçe — vurarak, hüz- zamı karıştırırken müsteara atla- yarak şetarabanda — karar kıldıl.. yı baslıriveriyor. Eyip — vâpurımun — düdüğünü işitince: 2 a10 aa üi 56, G0 yaşlarında, sırtının tam orta- sında çekmece kadar kambur, — saçı, bıyıkları boyah, sakalı köse, arkasında redingot hin oğlu hindir, cin gibi bakar bestenigârdan öttü; dikkat etti- niz ya, tam kesileceğine yakın sabaya çevirdi, Ve akibinde, Hacı Arif Beyin maruf — şarkısını - terennüme giri- şiyor: Uyanmaz uykudan canan uyanmaz Bu nazü işveden asla usunmaz Böyle ses, böyle behre mev- cütken, Kanbur Nabi Efendi kö- şede atılı kalacak, daireye gide gele papuç eskitecek, orada bur- nunu çeke çeke pinekleyecek değil a... Şöhreti bütün Şehislamkapısını tutmuş; gün geçtikçe o köhne duvarları aşmış; - İstanbul içine yayılmış. Vüzeradan birinin Fatih cami- inde mevludu mu var, Hafız Recepler, Hafız Samilerle at başı beraber olarak Nabi Efendi de mevcut.... Küberadan biri Koca- mustapaşada miraciye mi okutu- yor, miraciyehan bilmem kimlerle beraber Nabi Efendi de hazır... Büyük tekkelerde, dargâhlar- | da muharrem âyinleri mi oluyor, baş mersiyehanların, ilâhihanların omuzbaşında Nabi efendi... Vükelâdan biri, ircit emriceli- Hne Tebbeykzeni icabet olmuş. Cenazesinin — tehlil ve' temcitle, cebihâmayündan — kaldırılmasına irade sadır olmuş. Hocagânın, dedegânın, dervişanın ilk safında yine Nabi efendi.. Kambur Nabi efendinin Vehbi Beyle olan münasebetine gelince: Tombul Mira inin pederi Zin- nun efendi, taşra kadılıkların- Bisikletle Kırklareli ( Husust ) — Halk spor kulübü gençlerinden 8 kişilik bir grup bisikletle bir Trakya seyahati yapmışlardır. Gençler Rahasabi. —Uzünköneü. — Keşan, kazae İ Nigâhı mestine canlar dayanmaz | Trakyayı dan — yetişme, ( Meclisi Babıvalüyıfetvada ldarei — emvali — ey- tam ) azasından — ve — ferik rütbesine muadil bulunan İstanbul payelilerindendi. Birinci rütbeden Osmani ve Mecidi nr şanları, altın ve gümüş madalya- ları, bol arpalığı, dairede de ehemmiyetli hatırı ve nüfuzu vardı. Mabeyindeki gidiş müdürünün hemşerisi ve mahmisidi. Vefatından bir sena kadar evvel Nabi efendi ile tanışmış, çabucak - birbirlerine — ısınmışlar, anlaşıp sevişmişlerdi. Zinnun efendinin serencamını hikâye ederken bu bahsin tefer« ruatını ve Nabi efendinin İçyüzü- nü nakledeceğiz. Nabi Efendi: ( Aman evlâtlar lâfa tutmayın, bir seccade bula- yam, ikindi okunmadan öğleyi aradan çıkarayim!) diyerek telâşlı telâşlı odadan çıkarken, yine hasırlya yanaşmış olan Vehbi beye gözü ilişince yerinde durak- ladı. — Aman aslanım, dedi, cennet makar pederciğinin canı azizine değsin bir bardakcık da abdi naçize lütfet,.. Süphane rabbiyelâlâ!.. Başka bardak aramıya ne hacet a şeke- rim, gül gibi ağzından mı iİğrene- ceğim? (Arkast var) Oitide Kırdağı Tepesi Olti (Hususi) — Burada Kır- dağı ismile maruf bir tepe vardır. Bu tepede Sarıkamıştan, Erzu- rumdan, Hasan kaleden, Oltiden giden kafileler tarafından her sene pehlivan güreşleri tertip edilmekte, bu güreşlere civar Rus kasabala- Son Posta iLÂN FİATLARI ! — Cazetenin esas gazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. we Sayfasına göre Bir santi min ilân fiatr şanlardır: 3- Bir şantimde — vasati (8) kelime — vardir. 4— İnce ve kalın yazılar tutacakları — yere Ğ1 santimle ölçülür. Bisikletle Traky dolaşan — gönçler Gelibolu, Çanakkale, Biga, Ka- rabiga, Tekirdağ, Burgaz kasa- balarını dolaşmışlar ve Kırklare- line dönmüşlerdir. Katettikleri mesafe 750 kilometredir. | | meleri, Öz Kurultayda Dil Yeni Tez- ler Okundu Dilimizin Zedğihüğî Ve Bütün Dillere Ana Olduğu Bir Daha İspat Edildi Gazi Hz. tezlerin okunuşunu takip Buyurayorlar ( Baş tarafı 1 inel sayfada ) tün kültür işlerinde olduğu gibl dil işlerinde de çok çalışmışlardır. Bundan dolayı Cümhuriye Halk Fırkasına ve Halkevlerine alenen teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Basılan kitaplar arasında, bir de geçen birinci kurultayın tamam zaptı vardır. Bundan başka Besim Atalay Beyin ( Ekler ve Kökler ) isimli eserleri vardır. Burada bu tezi okuyacaklardır.,, Sonra Berlinden Prusya aka- | demisinden gelen tebrik tolgrafı okundu ve müteakiben de T. D. C. Merkez Heyetinden Ahmet Cevat B. söz alarak eveli gün yarıda kalan tezini okumıya de- | vam etti. Ahmet Cevat Bey bu | tezinde türkçenin batı — (garp) dil ilmince hem anlaşılmış, hem anlaşılmamış, hakkı hem verilmiş, hem verilmemiş olduğunu söyledi. Ahmet Cevat Beyin kök ve karşılaştırımında kullandığı meto- dun prensipleri şöyledir: 1 — Eski orta köylar ve söz- ler, onları içlerinde saklıyan dik lerin, her birinde, ayrılmalarından sonra geçen binlerce yıllar uzun- luğunca, ayrı ayrı. değişimler ge- çirmiş, ayrı ayrı gelişimler sonun> da bir.birlerinden —aym ses ve ma ada söz oymakları — doğur- muştur . 2 — Bu söz oymakları, sesçe ve manaca, ne kadar biribirlerin: den ayrı olsalar dahi, birçoğunda İeski kökken -menşe- birliğini meydana koyacak izler kalmıştır. 3 — En eski birliğin trlerini keşfetmek için ayrıksı - münferit - sözler karşılaştırımından — vazgeç- *fikirler oymakları,, siste mile araştırmalara girişmelidir. 4 — “Fikirler oymakları,, sis- teminde yanılmamak için mana değiştirmesine hâkim olan âmilleri iyi kavramak, geçirilmiş olan me- deni inkişaf merhalelerini unutma- mak buna göre fikirler oymakları- nin alanını geniş tutmak Vâzımdir. 5 — Bu bilimlik düşünüşle yürütülen araştırmalar — sonunda birçok fikirler oymagının hâkim mefhumlar çevresi içine alınması mümkün oluyor. Ayni zamanda ses değişmelerinin de vasati bar alanı çizilebiliyor. Elde edilen bu iki had arasında uygunluk göste- ren haller men'şe birliğine delâ- let eder. Alimet Cevdet Bey araştırmalarla berkite bildiği bu luklara ses ve mana mua- delesi - kendi deyinince ses - çem denklemesi - adını veriyor. Bu metotla ayrı ayrı dillerde, tek asözleri olarak biribirinden aktığını söylemek caiz değildir. nda esas köklerin ve manaların tenasübüdür. Sözler bültün aile- leri ile karşılaştırılır. ve ailece akrabalıkları ispat olunur. © — Ses- Çem miyarı ile ai- lece- akrabalıkları - İspat olunan #özlerin menşe - birliği de sabit olur. Böylece raagele ve borçlaş- ma hallerinin keşfi ve bertaraf edilmesi kolay olur. Ahmet Cevat Beyin karşılaşe tırdığı karakterler, — morfemler, kök ve zözler ayrıca basılan çe- matik hülâsalarda. vardır. Ahmet Cevat Beyin anlatı- şında kullandığı birçok deyimler “tabirler, ıstılahlar,, ayrıca diks kati kendilerine — çevirmektedir. Bunlar gramer kolunun türkçeleş- tirdiği gramer ve fonetik st- lahlardır. Ve Cevat Bey netice olarak Hint-Avrupa dillerinin menşe'le- rinin Altay dilleri olduğunu İspat etti. Başkan Paşa: — İstirahat için on dakika ara vardır. Bundan sonraki: celsede Salın. Ali Bey tezini okuyacaktır, dedi.. Sant. (16)ya. beşı kale- ikinci celse açıldı. Reis: — Başlıyoruz, efendim, Salın Ali Bey buyrunuz efendim. Saim- Ali Bey güzel bir şekilde tezini okumuya başladı. Saim AÂli Bey dinleyiciler üzerinde derin bir alâka yapabiliyor, Bazan nükteler #öylüyordu. Saim Ali Bey “ eskd dil mefhumu ve politik terbiye ,, isimli tezini — güzel bir şekilde anlattı. Salm Ali Beyden sonra istirahat için celse ot dakihi tatil edildi. Üçüncü celsede İbrahim Nec- mi Bey, idart komisyornların ya- rün sabah (bugün), ilini kamisyon- larında Ööbür gün toplanacağını söyledi. İçtimada okunan tezler etrafında arzu eden- azanın söz alabileceğini ilâve etti. Kurultay bugün ssat 14 te tekrar toplanacaktır. * İki Teliğ T.D. T. C. Umumi. Kâtipli- ğginden: Yalnız bir gün Kurultay- da bulunmak üzere —müracaak edenlere sarı renki! kartlar verk lecektir. Bu kartlar ellerinde buluman- lar Kurultay salonuna fıuulılıı ve girerken kartları alınacaktır. Bir gün için kart saat 12 ye kadar Başkâtipliğe müracant et- melidirler. Yeşil, beyaz ve pembe kartlar hergünlüktür ve bunlarla eskisi gibi Kurultay — salonuna girilir. Kırmın kartlar büyük merasim — salonunda — radyodan dinleyeck olanlara mahsustur. T.D.T.C. Umumi kâtipliğinden: 1 — Nizamname, takrir ve teklifler ve bütçe komisyonları bugün (pazartesi) saat on buçukta toplanacaktır. 2 — İlmi? komisyonlar yarın (salı) saat on buçukta ilk: toplan- tılarıni- yapacaklardır. Komisyonlara - seçilmiş. olan saygıdeğer azanın bu santte Türk dil tetkik cemiyeti merkezine gelmelerini dileriz.