Sırıkla Palabıyık bir gün | ni- yo kal işsiz kalınca hayet palyaçoluğa başla- | mışlardı. ORANA lm AKS Hayvanlar Konuşuyor!.. . Vapur gibi konu- | sun ?. Hâlâ alfabeyi öğrenemedin mi?, ———— > Tehdit Afacanın dadısı odaya girdi: — Hanım efendi, küçük be- ye ne dedimse bir türlü kandıra“ | madım, uyumıyor.. — * — Ben gidip ninni söyliye- yim | — Yine uyumayacak hanım | «fendi, hatta ben «uyumazsan şimdi annen. gelir ninni söyler» dedim ama korkutamadım! Nasıl Afacanla Cingöz konuşuyorlardı. Nasıl zengin oldun — Köpek satmakla! — Kaç tane köpek sattın? — Bir tane.. —1217 Fakat.. | hür ve Bir plâjda oyun oyu dı?. karak an enler: tek rlar, envai türlü holk- bazlıklar yapıyorlardı. Akıl But. denizde balık Afacan tutu- yordu. Para k Bunu siz resme ba- ka kimse s yretmiyordu. Çöpbacak Hâdiye <2 nı, orlar miy- da'la ge miye ılarsınız. Çünkü bir çocuktan baş- yemek istedi, Bu sırada önünden bir sandal | geçti. Saldalda ufacık bir çocuk vardı, Çocuk oltasını bir kenara birakmış, bir şişeden denize bir- şeyler boşaltıyordu. Afacan ses- lendi: — Heyyyy, ne dökliyorsua öyle denize?. — Yağ.. den döküyorsun? tacağım sardai'e balık- larını şimdiden yağlıyorum.. Mucit Afacana sordular: — Acaba mayonun kimdir? — İyi bilmiyorum amma, ba- mucidi na kalırsa ya Ademdir, yahut ta | Havval T ni a iğklMeiciüüklikilnieilelyyiğ Çoocok eskiden, Uludağ etek- lerinde sürü halinde geyikler yaşardı. Hepsi, rahat, serbest, bürdü. Fakat içlerinde genç bir geyik şikâyetçi idi. Anası babasi dâima ona nasihat ederler, raya gitme, buraya gitme! söylenirlerdi, Halbuki o serbest, rahat bir bayat yaşamak istiyordu. Kırlara inmek; dağ tepelerine tırman- mak, bayırlardan aşağı koşarak vadilerde (çiçekler ve yeşililkler arasında koşmak istiyordu, Fakat bu vaziyette bütün bu istedikle- rinden hiç birini yapamıyordu. Annesi bubası ona mani oluyor, rbest bırakmıyorlardı. — Ben şatıyordum; alup gö- türüyorlardı, köpek o akşam ka | sp geliyordu, tekrar satır | Bu m, tekrar geri geliyordu. | u suretle zengin oldum. ! — Benim bir nasihatim tam 300 lira eder an- ladin mi2. — Nasihatini tutmazsam da mı Nihayet geyiğin canına tak dedi ve bir gün başını alarak kaçtı. Dağ, tepe, hayır, ova geçti ve bir akşam ös- tü bir köye girdi. | Oh,-artık serbest- d. Şimdifistediği yere - gidecekti. Evvelâ şöyle bir hafta kadar bir yerde yatıp din- lenmek istiyordu. Köyde bir çift- lik vardı. Genç geyik bu çiftlik- teki bir abırına girdi. Ö- küzler ona bağlı | bulundukları yer- den şaşkın kın: baktılar, geyik selâm ver- di dedi ki: —Kardeşlerim.. 300 lira baba?.. Ben kendi mem- iye | öküz | Gen İ © —Dikkat et, tstümüslatma!.. Genç Geyik leketimde eziyet ve meşakkat çek- miş bir mahlükum. Beni serbest bıramadılar, bep sıkıştırdılar.. Hür ve serbest yaşamak için kaçtım. Bu akşam #ize sığınıyorum. Bir hafta şöyle uzanıp rahat etmek istiyorum. Lütfön beni burada saklayınız ve sizinle beraber oldu- bu ricamı ben size taze çiçekler açmiş, sukokan ıslak çayırlar göstereceğim. Orada ye- mekle doyamıyacaksınız | Öküzler bu mazlüm bakışlı, süslü boynuzlu güzel hayvana aci- dılar — Peki dediler. raber burada yat. kimseye götermeyiz. Genç Geyik teşekklir ederek gitti. Otlar arasında bir yer bul- du oturdu. Üzerine otları örttü. Artık hiç görünmüyorum zanne- diyordu. Halbuki © çatal çatal yaparsanız, Bizimle be- seni saklar, mişti, Artık hür ve serbestti. Burada bir hafta kadar dinlenir, sonra | kırlara, bayırlara, dağlara çıkardı. O akşam çiftliğin & uşakları öküzlere ot vermek Üzere İçeri girdiler. Fakat genç geyiği yattığı yerde £ farkedemediler. | İşlerini bitirip dışan çıktıkları ihtiyar öküzlerden biri genç geyiğe seslendi: — Geyik kardeş, seni göre- mediler. Fakat bu çiftliğin bir müdüri var ki, gözünden hiç birşey Çöpbacak Hâdiye kam- Bir yerde durup, yemek ğumu kimseye söylemeyiniz. Eğer | boynuzları ortada idi. Rahat et. zaman Daha evvel, çıkmıştı. bir çapayı kaldırdı. bodrum katından çıkarıp aldığı emeeeearerasan seemese —.asanaesansanaamemaeaeemme meme ei Sı dalda Denize attı. Fakat ça- pa okadar ağırdı ki, sandal derhal batıverdi. İRARARARARRARLİLDE Fil Dişi Afacan bir mağazaya girdi: — Halis fil d diye bana sattığınız eşyayı başka bir yere gösterdim. Fil dişi değil, porse- lendir dediler. — Kabahat bizde değil yav- rum, ihtimal filin dişleri dökük müş, sonradan takma diş yap- tırmıştır. Açıkgöz Hizmetçi namzedi Afacanların kapısını çaldı, hanımteyzeaçtı: — Siz bir hizmetçi o arıyor- muşsunuz, beni gönderdiler | — Yanlışlık olacak, evin her işini kendim yaparım. Hizmetçiye ihtiyacım yok! Öyle söylüyorsunuz amma hanımefendi, biraz da beni dü- şünün.. Sizin eviniz gibi bir evde İ çalışmıya çok ihtiyacım var | | kaçmaz, eğer o gelirse korkarım seni görecek.. Geyik, otlar arasına biraz daha sokuldu. Bu sırada kapı açıldı, çiftliğin müdürü göründü. İhtiyar öküz: — Eyvabl. dedi, geliyor! Müdür öküzlerin önlerindeki | otları göstererek hiddetle bağırdı: — Bu ne rezalet.. Bu kadar az ot konulur mu? Neden dikkat etmiyorsunuz? Haydi koşun, ot getirin miskinler! Şu duvardaki örümceklerin haline temizlemiyorsu « — nuz? Müdür et- rafına dikkatle geyiği bakın, neden bakınca gördü: —Bu ne? dedi. & Öldürün şu hayvanı ?. Ve bütün İş- çiler ellerine ge- çirdikleri orak, kazma, kürekler- le genç geyiğin üzerine (o hücum ettiler ve zaval- lıyı öldürdüler .. İşte, eski ha- yatından şikâyet eden, o yuvasını bırakıp kaçanların hali budur!. Erol i | Hayvanlar Konuşuyor!.. Guguklu saat Gün doğuşunda guguklu saat i bağırıyor. — Kocor koovol.. Âdet Mahallede bir çığlık koptu. Herkes koştu. Bu meyanda Cin- gözle Afacan da evden fırladılar, Bir de baktılar ki, zifiri karanlık sokağın köşesinde karnına bir bıçak saplanmış bir adam yatı- yordu. Cingöz tanıdı: — Sizin komşul. Afacan boylu boyuna yatan adama baktı, başını salladı: — Halbuki ışıksız yatmazdi. Mutlaka yatarken elektriki açık bırakırdı. Nasıl oldu da böyle ışık- sız ölüverdi, MİDE EM KALP yasTaLI — Vah zavallı adam vabi, Bu kader çok har talığa imi tutulmuş bu?.