l | Ün Bu Başı Ne Yapalım ? ve macera romanı — 63 — » Bu saatte Tirgartende lnm dolaşabilirdi? Ya kendi gibi bir serseri, ya korunün bekçisi, yahut da bir polis memuru... Ağaçların arasından dikkatle bakıyordu. Hayır bu, resmi bir memur değildi. Sivil bir memura da hiç benzemiyordu. Bu gördüğü insan, başı öne düşük bir isandı. Yorgun adım- larla ilerleyordu. Çok uzun boylu değilse bile Harikulâde iri bir adamdı. Şapkasını arkaya doğru atmıştı. Sağına da, soluna da bakmı- . yordu. Elinde büyük bir çanta tutuyordu. Torba şeklinde, sarı deriden bir çanta... — Evindan koğulmuş bir koca, pansiyonundan atılmış bir kiracı veya metresile kavga etmiş bir üşık olacak. Diye düşündü. Çantalı adam birkaç adım daha attıktan sonra Rabakoviçin bulunduğu yola arka- sı dönük bir kanapeye olurdu. Elindeki çantayıda — kanapenin üzerine bıraktı. Ağzında bir pipo vardı. Çok yorgun veya — çok bezgin — bir insandı. Dertli ve kederli bir hali vardı. İvan Rabakoviç pansiyonundan kovulduğu, kapı — dişarı edildiği geceyi hatırladı ve bu yabancı adama karşı kalbi merbametle doldu. Şimdi o adam bir kolunun dir- segini dizine dayamıştı ve alnını avucunun içine almıştı. Bir müddet © vaziyette kaldı. Sonra birdenbire başımı kalk dirdi.. — Öne, — arkaya — sağa sola — bakındı. Tıpki bir şey aranır. gibi. Bir —ağacı siper alarak kendini —seyir etmekte olan İvan Rabakoviçi görme- mişti. İvan Rabakoviç onun böyle sağa sola bakarak bir şeyler araştırdığını görünce: — ©O da galiba benim gibi bir parça kesdirsin istiyor bes belli gedeyi uykusuz geçirmiş. Diye düşündü. Fakat... Hayır onun uyumak niyeti yoktu, şimdi yerinden kalkmıştı. Telâşsız adım- larla geldiği istikamete değil ta- mamile aksine doğru yürümeğe başladı Peki neden elinde çantası yoktu? çanta nerede idi?.. İvan — Rabakoviç — dikkatle bakınca çantasının kanapesinin üzerinde bırakılmış olduğunu gör- dü. Beyaz Rus: «dalgın bir adam diye düşöndü kim bilir zavallının götüer nnn re cekeekaesen e oe vT e nn aseaneRe I I — Gazetenin esas yazısile bir sütunun öki satırı bir (santim) sayılır. 2— Saoyfacına göre bir santi- min ilân fiatt şanlardır: 3—'Bir — şantimde — vasati (8) kelime — oardır. 4— İnce ve kalın yazılar ğ tutacakları yere — göre santimle ölçülür. Yazan Suat Slzan ne derdi var?.. Evvelâ adama seslenmek - istedi. Fakat sonra birdenbire vazgeçti. Acaba şeytan fısıldamıştı ?.. Ayaklarının ucuna basarak kestirme bir surette çimleri çiğ- neyip tarhı geçti. Şimdi kanape- nin ta yanında iİdi. Bu sarı çantaya baktıkça kalbi adeta sevinçle çırpınıyordu, Bulunmuş bir çanta... Çalın- miş bir çanta değildi. Ve kimbilir bu çantanın içeri- sinde ne vardı ?.. Ne güzel bir şey ?.. Ne güzel şeyler. Mücevherat veya gümüş tuva- Jet takımı, hayır hayır. bunları istemiyordu. Para, para en pratik şeydi.. Mücevher ve gümüşü sat- mak lâzımdı.. Hoş para olmasa da temiz bir yaka, temiz bir çorap, temiz bir gömlek bulunsa aZ nimet mi idi. Güzel bir kıra- vat... Bütün bu düşünceler belki kulağına ne bir saniyede zihninde biribirini | kovalamıştı. Yumuşak çantayı ellerile üs- tünden yokladı. Eline küre gibi yuvarlak ve katı bir cisim temnas etti.., Ne İdi bu ?.. Bir futbol topu veya boks | talimine mahsus meşin bir top mu idi.. Hayır bunun içerisinde tahmin ettiği gibi gümüş tuvalet takımı veya çamaşır filân yoktu. Bu şey belki de yuvarlak bir pasta idi, Evet çantanın Üüzerin- den yokladıkça eline temas eden bu yuvarlak cismin Almanların Baumkuchen tesmiye ettikleri bir nevi şokolalı pasta veya yuvarlak bir kahba dökülmüş bol ürümlü, mis kokulu bir keyk olması ihti- malinden pek uzek değildi. Ve bu yakın ihtimal İvan Raba- koviçin tükrük guddelerini faaliyete | getirdi. Açlığına göre aylardan- beri, hattâ senelerdenberi yemek yemiyen İvan Rabakoviç tükrü- | gile boğulmamak iİçin üç, dört kere arka arkaya yutkundu. Ve örümcek ayakları gibi in- €e olan —parmakları — çantanın kilidine doğru- gitti. Fakat bu, can sıkıcı bir şeydi. Sabahın bu saatinde, evet bu kadar erken olduğu halde ivan Rabakoviçin benliğinde bulunan | Ivancıkların hepsi de uyanma- mış miydi. İçlerinden bir ukalâ Rabakoviçin beyninin içerisinde öten bir sesle bağırdı: — Hayır... Hayır İvan sen bu çantayı açamazsın, Ve bir diğeri de: — Açma... Açma ha diyordu. | Ivan Rabakoviç sordu: — Neden?.. — Neden olacak bu çanta | | sana ait bir çanta değildir de | ondan. İvan Rabakoeviç hiddet etti. — Allah... Allah bu çantayı çalmıyorum ya.. — Eğer çantayı wmnutan insa- ni görmemiş olsaydım... Anlıyor musun o da mazur görürdüm. Çantayı ahp içindekileri ah maklığına müsaade ederdkm, Fa- belki.. e İ l kat şimdi.. Baksana çantanın sahibine.. — ©O gidiyor.. sına bakmadan. — Zavallı bir adamm sarhoş- kuğundan mı istifade etmek - İsti- yorsun? — Efendim bırakmasaydı. — Olmaz... Sen bırsız mısın? — Pekl ne yapayım? — Koş adamın arkasından yetiş çantasını ver, — Hem belki sana bahşiş te verir. — Ben onun uşaği değilim. Unutmasa idi. — Buna insaniyet derler. İvan Rabakoviç vledanından yükselen bu sesleri susturmak için son kozunu da oynadı. Hem de şu anda çok samimi idi: — Fakat şu parmaklarıma | temas eden yuvarlak şey belki de bir Baumkuchen veya bir keyktir. Fakat -İçindeki namuslu ve dürüst İvan ona yüz vermedi: — Hayır dostum dedi. Boş lâf etme sen bu çantayı aça- mazsın. — Al çantayı sahibine götür, — Götür çantayı sahibine. Adeta ipnotize olmuşa ben- ziyen İvan Rabakaviç çantanın kulplarını parmağına taktı ve ko- şarak — yabancı — erkeği takibe başladı: — Adamdan belki de bahşiş alabilirim? Fakat adam ne kadar | da hizlt yürüyordu. Rabakoeviç nefes mefese kal- Hem de arka- mıştı. Hayır o adama yetişmesine imkân yoktu. ( Arkası var ) !Bunaltıiı /Sıcaklar Dün hava yine müthiş bir sıcak yaptı, hararet derecesi oda | içinde bir aralık 33 dereceye | kadar çıktı. İnsan durdüğu — yere de vücudundan ter fışkırdığını hissediyordu . Bununlaberaber Rasathazenin tebliğine göre, dün | gölgede en çok hararet 29 de- | rece, en az da 20,5 derece ola- | rak tesbit .dilmiıdı nllıllılıınırııı Sunnol Düğünü Hilâlinhmer Üsküdar şubesi Reis- | Hiğinden: Kazamız beyeti tarafından ayın 9 ve 10 uncu perşembe ve cuma günlöri akşamları fakir çocuklar sün- net ettirlleceğinden arzu edenlerin bir an evvel müracaat etmeleri rica olunur. ç— DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi : Berlin Türkiyedeki !'_'_b!"'_' Galata - istanbul - izmir Deposu : İst. Tütün Gümrüğü * Her türlü banka işi & -— TAKVİM —— Gün PAZARTESİ Hızır Si 6 Ağustos 934 93 Arabi Rumi 4 Rebahar 1838 | 26 - Temmun * 13809 —a _L.Eı__._ı.uxv“.u Vılııı lnıı | Vasa GCüzeş (9 39 5 01 ım.ıııı— v 2 Öğle |G7 | 13 10) 147 | 10 İkindi. |8 52 | 10 14 H—|1q)ıı Ali Feînîn Karaı İdam Cezası, 19 Sene Hapse Dün öğleden sonra Ağır ceza mahkemesinde, geçen sene Nisanın on ikinci günü köprü Üzerinde Anadolu ajansı daktilolarından matmazel Süzanı öldürdüğü iddi- asile muhakeme edilen telsiz memuru Ali Fedai beyin Ajane | Çevrildi | | l muhakemesi bitirildi. Salon çok | kalabalıktı. Hâkimler heyeti bir buçuk saatlik bir müzakereden | Sonra suçlu hakkındaki kararımı | hazırladı ve tefhim ettii Mahke- me, hâdiseyi ince ve uzun bir tahlilden geçiren bir mukaddeme- den sonra İşte tasmim ve tasav- vur gördüğü için ceza kanununun (450) nci maddesi mucibince Ali Fedai beyin idamına hükmetti. Fakat Matmazel Süzanın, All Fedai beyin kıskançlık hislerini tahrik ettiğini hafifletici bir sebep olarak — kabul - ettiği için idam cezasını (24) sene ağır hapse çevirdi. Ancak hâdise af kanu« nundan evvel olduğu için de beş senesini indirerek 19 sene hapis- hanede yatmasına karar verdi. Ali Fedai bey kararı soğuk kanlılıkla dinledi. Ve salondan çıktıktan sonra avukatı kındıılnl Dükkânlar Ve | Dün akşamdan itibaren dük- | kânların erken kapanmaları hak- kındaki kararın tatbikine başlan« mıştır. Yiyecek ve içecek madde- | ler satan dükkânlar saat 21 de, diğer dükkânlar saat 19 da ka- | panmıştır. Ancak — dün, bazı karışıklıklar olmuştur. Fabrikalar, ayakkabı atölyeleri, benzin satan iİLÂN Feniks Taş ve Hurufat matbaası Şirketinin tasfiye memurluğundan : Galata'da Topçular caddesinde 104 numarada kâin Feaikas namile tanınmış soa sistem aerl otomalik makineleri havl 12415 Tira kıymeti muhammineli Taş ve Hurufat matbaa- © mahkeme kararile mecbari tasliye dolayısilö satılmaktadır. Görmek le tiyenlerin hergün ondan on ikiye kadar matbaa muhafızına ve — satın almak (stiyenlerin muhammen bede- lin yüzde yedi buçuk nisbetinde pey akçesi veya banka teminatı göstere- rek 16 Ağustos 1934 Perşembe günü saat on altıda mözkür matbanda bazır buluumaları ilân olunu: (1686) Zayi: Hâkimiyeti Milliye mekte- binden aldığım tasdiknameml kaybet- tim. Yenisini alacağımdan bükmü yoktur. Fatih Belediye dairesinde Ahmet oğlu Ali- (60) Dünkü celsede AlNl Fodat Beğ kararı dinlerken tebrik ve — temyiz — netic cezasının daha aşağı inebilec söyliyerek tesliye etti. Mah yine soğukkaalılıkla ,nndarmıl nn Önüne düşerek tevkifhane) gi(ti. Kapanma Saatı Verilen Karar Dün Tat bik Sahasına Geçti Artık erken kapanmıya Başlanan dükkânlardan birl depo sahipleri belediyeye ml caat ederek erken kapatamı: caklarımı, — geceleri de — çalışı mecburiyetinde kaldıklarını bil mişlerdir. Dün akşam bu g yerlere müsaade edilmiştir. D encümen bugün bu nokta üzeri de tetkikat yapacak ve kararını verecektir. Gül ve Karantfil Gül ve karanfil meraklılarının yük bir eksikliğini tamamlamak Ü zimtat muharririmiz Lütfi Arif B. findan yazılarak neşrolunan bu kitabı — çiçek — meraklılarına tavt$ ederiz. Bu iki kitap on beş bin gülün ve iki yüz çeşit büyük çi karanfillerin yetiştirilmesinden v.v kılmasından bahseder. Gül kitabı Y ve karanfil kitabı elli kuruştur. Yeli İstanbulda " Şasıh basında muharfi mizin 12 numarahı fenni bakçıri müvesesesinde satılız, bedeli ıığ linde ve karilerimizden posta alınmakmızın her yere gönderilir. J) Zaylı Zeycim müteveffa B-Jy tnaf Müddelmaamtsi Hilmet BArdş kızım Fatına Hasızla bana ba, ve Fatih kazamı Malsandığından nan maaş kuponumuzu ıayb*" Yenisi çıkarılacağından ezk:winih ll' mü yoktur. Zevcesi Mul