6 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

6 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eeesese Bu Kalabalık Niçin A l Texee yerea SövmresereruneReAREAAAAAAEAEAEARAEEAAAAAAAAAARA Yazısız Hikâye ÇS eee ğ sakasaşen aAT RA AAA SAA SAA ASA SAA AAA AAA SA SAA GAĞA ĞAA eee YtesrrerseeseseRAAARAAA AAA KEREA AAA AAA AAA eseşsasae A d eeeAAAA AAA AAA AAA AAA Övünülecek Şey! k Bir Amerikalı çocuk arkadaşına O1 saatini göstererek dedi ki: B Bu saat tam 4500 metreden || Üştü de, kırılmadı | Arkadaşı şaştı: — Amma yaptıtı ?.. h;..— Yal, Çünkü annemle tayyareyo nmiştik,, Tayyare denize düştü. Arçalandı, annem öldü. Fakat bu MAt kolumda benimle beraber sapa- *ağlam kaldı. Hayvanlar Konuşuyor!. vallı kardeşini kaybetti diye teessüründen geceli gündüzlü ırlarda geziyor!.. Kardeşini mi arıyor ?.. x——.v. Erkencilik Afacan dehşetli tembeldi.. Hiç trken kalkamazdı. Meselâ mektep Zamanı onu güneş doğarken kalk- | Sirmak imkânsızdı. Bu tembelliğini büitün arkadaşları bilirlerdi. E Bir gün yine konuşurlarken” focuklar, ne zaman doğduklarını Anlatıyorlardı . Afacan dedi ki: t Ben sabühleyin güneş do- "k'_" dünyaya gelmişim!. Cingöz atıldı: — Amma yaptın hal. Bu olur Toy değil.. Sen bu kadar erken Sözünü açamazsın kil, - Nu Heyyyyl.. Kaçın bel, Başı- düşerse, kafanız patlarl.. Beyefendi. Güzel bir | saksım var, çiçekile sal yorum, " — İstemem!. Hulâgü Hanın Çoook eskiden Bağdat deı.ıilen memleket, Hulâgü Hen isminde bir hükümdar tarafından zapte- dildi. Bütün şehir baştanbaşa, Hana boyun eğdi. Kale kapıları, hazineler, servetler ve keseler açıldı. Bağdatta oturan hükümdar Hulâgü Hanın karşısında daya- namadı, —kaçtı. Hulâgü Han, Türktü. Mert adamdı. — Mert adamları severdi. Korkaklardan nefret eder, korkak erkekleri yaşatmazdı. Bağdadı muhasara ederken karşısında daima korkak adamlar bulmuştu. Muhasara s- ralarında kalenin her tarafı, çorap söküğü gibi sökülüp ııptedildiği halde, yalnız bir kule, genç bir asker tarafından muhasara edilen bir kule el'an alınamamıştı. Hu- lâgü Han hiddetinden ter ter tepiniyordu. Ne yapacağını bil- miyordu. Önüne gelen adamlarına çatıyor, esir edilen düşmanların kellelerini uçuruyordu. Bütün bu mukavemete sebep Hulâgü —Hanın - verdiği emirdi. Kuledeki genç kumandan Türktü. Etrafındaki arkadaşları da kendi milletindendi. Bağdat muhııır_ı edilmiş, aradan — gün goçmı.ştı. Fakat bu genç kumandan yine ayak - direyor “ ölürüm teslim ol- mam |.. ,, diyordu. Bu cesarete Hulâgü Han hayrandı. Bu yüzden kendi askerlerine şu emri ver- mişti : — Sonuna kadar dayanın, fakat sakın ola ki bu cesur Tür- kü öldüresiniz.. Sonra hepinizi kılıçtan geçiririm. Onu bana sağ olarak getireceksiniz |.. - Bu sözü kaçan hükümdarın Çakma_k Ar, & 9 «© Beyefendinin çakmağı bir türlü yanmı Fakat yanmayınca aklına bir gey geldi. Bir — Çok ucuz veriyorum v | beyefendi, 25 kuruş!.. — Ah al da - başımdan e SATILIK - SAKSI Aptalı MASAL Alacan annesine dedi ki: — Babam her akşam usla durup durmadığım sana soracak. Eğer ustu durmuşsam bir çikolata verecek. Her akşam benim için “uslu!,, de de, çi- Gulyabani Afacan büyük annesile geçen- lerde maça gittiler.. Fakat vapuru kaçırmışlar, geç kalmışlardı. Tam i otururlarken idi. rlerine gîılı!:kiluyc Viyanalılara bir gol yaptılar. Derbal etraftan bütün k a kalkarak: -e _.’Eğoll.. Goocoll. diye bağ- başladı. nııııx":“mn büyük annesi hid- d.u_._’.:i:d..: edıp.ıiılonî. Ben im diye bakın nasıl bağr- y:lı::;. Gı:lyıbıniye mi benzetti- ler, Mdk_î_'___ Bir Türlü 23 &ĞA & İm ) yordu. Uğraştı, $ kibrit çaktı, ça kandırdım, çatlak saksıyı yutturdum ! — Çatlak saksıyı yut- turdun ha l2 AL öyle ise.. Belânı bul1. -- —— — —a nn — | kız. kardeşi duydü. Hulâgüdan, Hulâgü Hanın askerlerinden inti- kam almak için bir gece gizlice genç kumandanın yanına girdi ve dedi ki: — Yarin, öbür gün sen mu- kavemet edemiyecek, esir- ola- caksın. Şayet düşman bir fırsa- tını bulur da kaleden içeriye gi- rerse, teslim olma ! Çünkü Hulâ- gü Sseni etlerini cımbızlıyarak, gözlerini oyarak, kemiklerini ko- pararak öldürecek. O gece kadın, kapılardan birini açık bırakarak — gitti ve kaleyi muhasara eden kumandana: — Şu küçük kapı açık!.. Oradan girebilirsin | dedi. Kumandan hücum etti, kaleye girdi. Fakat genç Türk, kendisini esir ederek — türlü — işkencelerle öldüreceklerini sandığı Hulâgünun askerlerine teslim olmak istemedi. Vuruştu, — vuruştu. Karşı - taraf yurmuyordu. Fakat boyuna ölü- yordu. Nihayet İçlerinden biri canını kurtarmak için bir kılıç salladı. Genç kumandanın kafa- sını uçurdu. Yemini İşte o zaman kıyamet koptu. Asker Hulâgünun söylediği sözleri hatırlyarak ödü koptu. O sırada orada bulunan kadın genç Tür- kün başını aldı, Hulâgüya gö- türdü : — İşte, dedi. Senin askerlerin bu kadar merttir. Cesur bir Tür- kü bak ne hale koydular !.. Hulâgü derhal emir verdi: — Muhasarayı yapan asker- leri kılıçtan geçiriniz !.. Bu suretle birçok cesur insan- lar, bir hilehin kurbanı olmuş- lardı. Erol —— - Yanmıyordu !.. ÇETX N, (ÜY : e) &8) Kai Ni &, (_i,ğ.ğ alıştı. Söktü, yeniden yaptı. Benzin döktü, yine uğraştı. kmağı yaktı ve sigarasını böylece tüttürdü. — Nedenmiş ? Afacan Ojngöze, karşı yoldan geçen yalınayak, başıkabak bir çorcuk göse terdi : ne de şapka l Cingöz güldü : + — Şu çocuk ne ayakkabı giyer, — EKlbette yahu, o dünyaya şap- » kasız, ayakkabısız gelmişti !, Hayvanlar Konuşuyor!. Keçi Doktor — (Hasta ku- ıııyı]Yıp bakayım : B... B... B... Konuşmak Kadınlar biraz geveze olurlar, değil mi?. İşte bizim, Afacanın annesi de böyleydi.. fakat Afacanın da bir huyu vardır. Her zaman anne! konuşurken lâfa karışırdı.. Birgün annesi dedi ki: — Oğlum, ben konuşurken sen daima susmalısın?.. Lâfımı bis tirmeden bir şey söylememelisin!, Afacan güldü: — Fakat anneciğim, ben ko- nuşabilmek Igh senin yatmanı mı bekliyeceğim?.. — Dün gece bize bir hırsız girdi. — Amma yaptın ? — Fakat çalacak bir şey bu- lamadığı için kızdı: “Böyle me- teliksiz yaşanır mı?..., diye ka- piyi vurüp gitti |..

Bu sayıdan diğer sayfalar: