5 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. A e Siyaset ÂAlemi * Endişe Ve Korku ka * Niçin? M. Hitlerin Alman cümhur reisliği makamını alması, Dünya matbuatında Endişeli ve korkulu Aakislere sebep oldu. Bütün — gazetelerde istikbali karanlık gösteren tahliller çıkıyor. Bazı Fransız ve İngiliz gazeteleri de M. Hitlerin mutlak iktidarını kaybet- fiğini, şimdi Almanyada iktidarın, Otoritenin Alman ordusu İle M. Hit- ler tarafından paylaşıldığını ileri sürü- yorlar. Ordunun siyasete karışmâmı tarih- te görülmemiş bir hadise değildir. Zaman zaman muhtelif devletlerde, bilhassa İnkılâp sıralarında ordunun ümumi siyaset Üzerinde hakim roller Oynadığıni biliyoruz. Fakatj Almanyada bugünkü vazi- yet acaba İngiliz ve Fransız gazete- lerinin iddiaları gibi midir? Şunu söylemek lâzımdır ki Fransız ve İngiliz gazeteleri, M. Hitlerin dev- let relsl olması karşısında gösterdik- Terl endişe biraz mubalağalıdır. Çün- kü M. Hitler Almanyayı, neticesi şüpheli maceralara sürüklemiyecek ka- dar olgunlaşmıştır. Bununla beraber dahili vaziyetin bazı icaplarına cevap vermek — mecburiyetile bugükünden başka türlü hareket etmek luzumu da İhtimal dahilinde bulunabilir. Ancak böyle bir vazıyet karşısında bile M. Hitlerin ifratkâr haraketlerden sakı- hâcağına şüphe etmiyoruz. İspanyada Yeni Bir İçtimat Galeyan Daha Başladı Madrit, â — Bask vilâyetleri bele- diyeleri İle vilâyet meclisleri arasında derin bir Ihtilâf çıkmıştır. Belediye meclisleri vilâyet meclislerinin karar- arını tamımamak cihetine gitmekte- dir. Bu vaziyet, Madrit hükümetine karşı alınmış bir cephe. demektir. Çünkü Bask milliyetperverleri, kendi eyaletlerinin muhtariyetini temin et- mek gayesini güdüyorlar. Hükümet belediye meclislerinin toplantılarını asak etmiştir. İcabımdâ daha ciddi dbirler alınacaktır. Yahudi Değilim! vİngiliz Hariciye Nazırı Böyle Diyor Londra, 4 ( A. A.) — Hariciye azırı Sir Con Simon, Sir Arşibaldinin İr ittihamına karşı kendisinin Yahudi Olmadığını bildiren bir mektup neş- Hindenburg İçin Büyük Merasim Yapılacak Berlin, 4 (Havas) — Mıreıı'l Hin- dınburg’ı;n cenaze merasimi için ve- rilen emirler geri alınmıştır. a Mareşalin vasiyetaamesinin buluna mamasidır. Müteveffanın ailesi mu- vafakat etmedikleri için cenaze ;l'ıııı:-i nenberge gömülmiyecek, Nödek Tde alle kabristanına gömülıcıktir. :ıt:r nenbergte yalnız merasim yapılacaktır, Talebelere Bir Emir Berlin, 4 (A. A.) — Maarif Nın;ı, ayın 6 sında talebenin m.kt.ıt’lı.: l; toplanarak Rayştag'da M. Hi b: tglo Hindenburg'un ölümü — münase söyliyeceği nutku, radyo ile dinleme- tmiştir. ı"ınAıyı:_lf:çînd: bütün dersler - tatil ve talebe, Tannenberg âl:'ıl- ;:iıli:f;ok yapılacak cenaze merasimini radyo ile dinleyeceklerdir. Büyük Ölü Nödek, 4 (A. A.) — Gızğtocllırln. dün Hindenburg'un cenazesinin — bu- lunduğu odaya girmelerine müsaade ödilmiştir. Mareşal, elleri kavuşmuş bir halde, ibl görünmektedir. Kuvvetli :::!:'ı;'g bışmumu gibi — olmuştu. Ayakucunda bir çelenk bulunan ba- sit madeni karyolanın ynnı_ndı, elle- rinde kılıçları, dört zabit nöbet bek- lemektedir. Cesedi örten beyaz - çar- şafın üzerinde bir kurşun vı’rdı. Bu, Sadova harbinde Hindenburg'un mü- lâzim iken migferini delmiş olan 2 kurşundan biridir, ç Fon Papenin Sözleri Berlin, 4 (A. A.) — Hindenburgun cenazesini ziyarât eden M. Fon Papen, asker ve devlet adamı olarak onun emri altında vatanına hizmet ettiğini söylemiş ve şunları ilâve etmiştir : # — Hiç kimst —Hindenburgun tarihi eserini ve azametinli Adolf Hitler kadar anlamış değildir. Yef'l Almanyanın şefi olan Hitler, tarihin en necip an'anesinin muhafızı sıfatile müteveffa Mareşalin eserine devam decektir. | Z eşlinde:nburg'ı.ıu bize miras olarak bırakmış olduğu an'aneye ancak - bir suüretle uymuş sayılabiliriz: Büyük ölünün başucunda ebedi? Almanyamızın ve onun Avrupadaki muslihane vazifesi. namına Alman milletinin saflarını sıklaştırmak. ,, Fransız gazeteleri Neler Yazıyor ?7 Paris, 4 (A. A.) — Maten gazetesi Almanyada M. Hitler ile millet ve yine M. Hitler ile ordu arasiında derin bir uçurum açılmak üzere olduğunu v i;:ro gazetesi de M" Hitlerin 18 aydan beri hakikat ile demagoji ara- sında saplanıp kaldığını yazıyor ve Sabep | Amerikada Grev Patırtı- ları Hâlâ Bitmedi İşlerini Bırakanlar Hergün Artıyor, İşsizler De 10 Vaşington —4 (A.A.) — 31 işçinin ölümüne ve 300 * kişiden fazlasının — yaralanmasına se- bep olan son grev- ler hiç te biteceğe — benzemâmektedir. - Şikago komlsyon — müesseselerinde ça- — hşan 400 memur *& daha işlerini bırak- ğ mışlardır. Bu gu- £ retle — grevclilerin Ai $ sayısı 1,600 olmuş- **7;" tur .Nev-Yorkta in- £ / şaat sanayilne men MWEÇ Ft sup 75,000 Işçi yeni Wti hüdson tüneli iş- B çileri kesabına bir * tesanüt grevi yapıp İ yapmamıya bugün karar veröceklerdir. if? Minneapolis'de, © kamyoncular gre- E X i vi devam ediyor. | . &: & Bütün memlekatte, îa—. ge işsizlerin sayısı 10 milyonu aşmakta- © dır. Muvakkat iş ; &$ bularakfçalışmakta * olan 4 milyon işçi, © bu rakama dahil değildir. Milyonu Buldu Son San Fransisko grevinden bir manzara #emas ei * — a Tevkif Avusturyada 700 Kişi Edildi İnnsbrük 4 (A.A.) — Serginin bü- yük holü, muvakkat hapishane haline getirilmiştir. 7OONazi, burada mevkuftur. Viyana'd (A.A.) — Jandarmalar Hornştayn - Krupöndorf — şatosunda gizli bir radyo merkezi ile içinde Al- man tabancaları bulunan iki çuval bulmuşlardır. Şatonun sahibi ile bahçevan tev- kif olunmuştur. Viyana 4 (A.LA.) — M., Dolfüsün katilinin avukatı M. Göhren tevkif edilmiş, evinde çok mühim gizli ve- sikalar bulunmuştur. Viyana 4 (A.A.) — Tevkif edildiği sırada İntihar eden — Avusturyanın Roma sefiri M. Rintelenin hastanede sol tarafı felce uğramıştır. Viyana 4 (A.A.) — Nazi temayü- lü gösteren bütün spor cemiyetleri feshedilmiştir. Prens Otto Nerede ? Paris, 4 ( Â. A. ) — Deyli Meyl gazetesi, Arşidük Otto'nun Avustüur- yaya geçtiğine dair bazı şaylalardan bahsediyor. 300 Faşist Mevkuf ! Bolonya, 4 (A. A.) — M. Musolini yüksek faşist memurlarından 20 zati azletmiştir. Bu haberl veren Deyli Telgraf muhabiri, ayni zamanda 300 kişinin de tevkif edildiğini bildir- mektedir. M. Ruzvelt Vaşington, 5 (A. A.) — Bir aylık bir deniz gezintisinden sonra Reisi- cümhur M. Ruzvelt. Portlanda gel- miştir. Ayın dokuzunda Vaşingtona gelmesi bekleniyor. Refikama Nasıl Arkadaş Seçeyim? Kırk senelik eski bir dostu- mun oğlu nişanlandı. Dün gece beni ziyrete gelmişti. Yeni dü- şüncelerini anlattı: — Evimize kapanıp kalacak değiliz. Belki sıkılırız, kendimize küçük bir n.4hit yapmak .a..m, Zevceme nasıl arkadaş seçme- liyln? ' Hatırıma bir vak'a gedi: Yenl tanıştığım bir aileyle sinemaya gidiyorduk. Kalabalık bir yaz akşamlidi. Önümüze 5, 6 yaşlarındı bir bebek çıktı, bukleli sarı saç- ları, açık elâ gözlerile ne can alıcı şeydi, yanımda — yürüyen hanıma gösterdim: — Ne cicl şey, sevmez ml- siniz? Yan gözle baktı: — Aman kardeş, — neresini seveyim elin piçinin! Bir saniye içimde bu kadına bir daha selâm vermemek kara- rile çekilip gitme —arzusunu duy« dum. Fakat mümkün değildi. Sinemaya girdik. Filimin mev- zuu hatırımda değil. Fakat bir b | sahnesinde, yemek pişiren bir ev kadınını gösteriyordu. Yeni tanış- tığım kadının sesini duydum: — Zavallı.. mutfağa düşmlüş!» * Çocuğunu emziren Belçika kı- raliçesi, kocasının sevdiği yemek- leri elile hazırlayan İsveç kıra- liçesi, iki yavrusunun hizmetinde hizmetçi — kullanmıyan — İngiliz prensesi Meri ve bir de bu kadın.. Eski dostumun genç oğluna bu hikâyeyi anlattıktan sonra refikasına seçeceği arkadaşların zihniyetlerini mümkünse onunla ta- nıştırmadan öğrenmesini tavsiye ettim. HANIMTEYZE İtalyada Yeni Bir Harp Gemisi Denize İndirildi Cenova, 4 ( A. A, ) — 182 metre boyunda ve 16 metre eninde, vasat tonilâtoluk Raimondo Montecuccoll kruvazörü, evvelki gün merasimle denize indirilmiştir. —- — tetm /ştir. Milli v& edebi tefrika K 72 ÇÖL Kadın daha şimdi bilmiyor, anlamıyordu ama, Üç gün, beş gün sonra göğsünün içinden bir yara açılacaktı. Orhanın hasretini :':ıı;â'bî!lhyl duyan bir yara ola- Saadetin Peşi sıra koşacaktı amma, gönlünde bu yara varken onu tutamıyacaktı. Sevdiğini zan- nedecekti, dünyadaki en büyük aşkını İnkâr etmiye uğraşıp, genç, ateşli, güzel sözlü, güzel göste- rişli adama bütün canı ile bağ- lanmak, unutmak istiyecek amma bu olamıyacaktı. Bir ses, bir renk, bir tesadüf, hergün, biraz daha yarayı bü- yütecekti. Hattâ çocuğu yanında da olsa, yine peşisira — koştuğu saadeti tuttum — diye sevinmiyecekti. O vakit de acıların şekli büsbütün değişecekti. “ Yeni baba ,, hiçbir zaman — o bacağı takma, yüzü gamlı asıl babanın yerini tuta- Mıyacaktı. Ne yapsa, ne alsa ne Mebrure Sami GİBİ bu vaziyetin facla olduğunu söylüyaor. 7 ZZ kadar da İyl görünse, bir gün, bir dakika gelecek, ası! babaya benzemiyen acı, kötü, batıcı bir tarafı olacaktı. Bunların hepsini ben, Orhani kucağımda avutmağa uğraşırken, içimde acı, nefesimde bir darlıkla, direği yıkılan bir başka çatıyı, boynu bükük kalan bir başka yavruyu da gönlünde yaşata yaşata düşündüm. O gece küçük oğlan yabancı bir yatakta, içini çeke çeke dal- dıktan sonra, — doktorla — karşı karşıya kaldım. Ona, sevgilerini göstermesini bilmiyen kocalardan, hayal ve güzel söz budalasi kadınlardan bahset- tim. O sade, Üst üste sigara İçti, ben de temel direği testerelenen bir yuvanın çökmemesi, bir evlâ- dın ana baba — diri iken öksüz kalmaması için türlü türlü diller döktüm. Beşiktaştaki evde bir gece evvel olan vak'aya hiç değ- meden, sözü hep umumt yollar ve misaller — içinde — yürlüterek, Orhan namına, ondan büyük fe- dakârlık istedim. Ana baba sağken, boyunları bükülen — evlâtların dertli, yaslı ömürlerini, çeşit Ççeşit misaller getirerek anlattın. O hiç sesini çıkarmıyor, sade dinliyor ve gözleri masanın hasır örgüsünde, durmadan — sigara içiyordu. Hasta yetimlerim koğuşlarında ara sıra öksürüyor, inliyor, som- yalarını gıcırdatarak — dönüyor- lardı. Küçük Orhan da bir gece evvel evlerinde esen kasırgaya kapılıp bir darüleytam yatağına düşmüş, hıçkırır. gibi içini çeki- yor, sayıklıyor, rüyasında ağlı- yordu ama, çocuk değil mi, yine ordu. e u__yuğiz ki, kefensilerin çocuk- larına o kadar acırsınız doktor, brimelisiniz ki, Orhan onlardan da bedbaht olacak, diyordum. îîıcuonu en çok güldüren sevin- :lir;n şey, nedir - biliyormusunuz doktor? Annesini babasıfıı bir arada görmek! onların birbirle- rine bakışırken, konuşurken .göı.- mek! bu, yarken belki kadri b_ı— linmeyen bir saadet, olmadığı yakit de çocuğu zehirleyen, harap eden içini kağşatan, eşi bulün- ğum büyürken €en aradığı | maz bir acı haline giriyor. Ben küçükken hep bunun hasretini çekerdim, doktor. Çocukları yan- larında, evimizin önünden geçen bir karı kocayı gördün mü, içim titrerdi. Benim, sade babam var- dı. Yüzü gamlı, kaşları çatıktı daima. Her çocuk gibi aradığım, beklediğim şeylerden, beni, an- nemin ölümü mahrum etmişti. Bu çaresi olmayan anamdan ba- bamdan hesabını sormayacağım bir şeydi. Ölüm önünde insanlar eyilir. Rıza gösterebilirdi amma, diri diri öksüz kalmak, bu hep- sinden fena doktor. Orhanda, daima, her ikinize karşı da, acı besletecek, boynunun bükülmesinde sizleri suçlu bul- duracak bir şey bu. Leylâ mek- tebe verilmek, anneyi tutup için- den — söktürebilir. mi? — Hattâ yıllarca — ona ana — yüzünü göstermeseniz bile tabiatın, daha doğrusu “siz ikinizin,, evlât ka- nına, iliğine verdiğiniz bü hissi, bu sevgiyi söndürebilir misiniz ? İlk seneler hatta düşman olacak- tır, diyor. Ânnesinden çok, sizi suçlu görecektir. “Herkese oka- dar iyilikler yapan, öÖksüze, yeti- me evlât gözü ile bakan benim babam, neden bana baba olma- gını, beni anasız bırakmamasını bilmedi?,, diyecektir. Mektep arkadaşlarının her hafta, evlerin- den dönüşte anlatacakları alle hikâyelerini kıskanarak dinlerken o gece bir de kendi haftabaşı iznini mukayese edecek, her ağ- layışında bu öksüzlüğün mes'ulü olarak sade sizi görecek. “—An- nemi babam kaçırdı, o kovdul!,, diyecek. Zaten bütün bunları desin demesin, çok bedbaht ola- cak doktor. Onu annesine gerl bile verseniz yine içi ağlıyacak. İster sizden, ister anasından uzak kalsın, hep boynu bükülecek, aradığı hep sizin “beraberliğiniz,, olacak! Ben bir kız çocuğu tanımıştım doktor; Sekiz yaşında iken, aile içinde beliren düşmanlar yüzün- den babası, anasını boşamıştı. Bu kız, çocukluk günlerinin tadını bilmeden, Üveyler arasında hır- palana hırpalana, annesini hiç | görmeden büyüdü. Her gece ya- tarken duası neydi bilir misiniz, doktor ? Anasına — kavuşmıya, üveylerin zulmünden kurtulmaya dua etmezdi o. İstediği şey anne ile babayı beraber görmekti. Dü- şünür düşünür, buna küçücük kafası ile çare arar ve ne bulur da Allahına söylerdi bilir misiniz doktor ? ( Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: