Arabistandaki Gızli Kuvvetlerin lçyuzu Kılıcın — kilifim — firlatıp attı. Bir an bütün seyircilerin göz- leri dört açıldı. Kılıçlı adam bütün göstermek istiyormuş gibi yerde diz çökmüş, bağlı simsiyah &da- mın önünde bir heykel gibi dur- du. Sonra bir şeyler bağırarak onun etrafında dolaşmağa başladı. Kılcı havada oynatıp salladıkça sanki biley taşına tutulmuş gibi kıvılcımlar çıkarıyordu. Kılıcı havada sallaya sallaya dolaşan adam siyah mahkümun etrafında aradaki mesafeyi hiç kaybetmeden bir dolap beygiri gibi dönüyor ve gittikçe adım- larını hızlandırıyordu, bir an oldu ki adetâ koşmıya başladı... Şimdi firıil firıl dönüyordu. Bir na'ra... Bir çığlık.. Kılıç havadan siyah adamın kalın ense köküne bir yıldırım gibi düştü oradan fışkıran kanı görmiye bile vakit kalmadan bir ikinci darbe... Üçüncü darbe... Dördüncü darbe... Ve dört açılmış binlerce çift gözün önünde bir yanar dağ gibi fakat kan fışkıran başsız bir vücut ve bir metre ilerisinde gözleri fırlamış, dili çıkmış sim siyah bir kelle! Bu, bir katilmiş! Şeran cezasını bulmuş. Fakat herkes şöyle diyordu. — Filby'yi öldürecek adam, şimdi haddi varsa elini kaldırsın! — İbnissuudun Hicaza geldiği gündenberi — ilk defa böyle bir kısas görüyoruz. Filby iki gün sonra dünyaya gelişinin yıldönümü şerefine evin- de büyük bir ziyafet veriyordu. İngilizlerin âdeti vechile, yaşa- dığı her sene için dikilmiş birer mumla süslü büyük yemek masa- sının etrafına toplananlara — Filby evvelâ İbnissuuttan bu münase- betle aldığı uzun tebrik telgrafını okudu. Sonra şampanya şişeleri patladı, ilk kadehler yine Filby- nin daveti üzerine ( Hicaz, Necit ve mülhakatı kralı haşmetlâ — İb- nissuut hazretleri ) şerefine içildi. Neşe içinde sabaha kadar de- yam eden ziyafetten davetliler birer ikişer ayrılırken, Filby de çölde yeni bir seyahata çıkıyordu. Onu günlerle gören olmadı. Ne tarafa gitti, kimse bilmi- yordu. Bir şoför, bir de kendi sanki kayıplara karıştılar. Neden sonra şu haber geldi: — Filby Necran'a gitmiş, ora- dan dostlarına selâm göndermiş. Bu haberin arkasından duyduk ki Necranlılar yine İmam Yahya kuüvvetlerine — saldırmışlar, hâlâ çarpışıyorlarmış... - (1) soranlar var: — Filby neden bir türlü İbnis- suudu Yemene hücum ettiremi- heybetini yor da, bu kadar nüfuzu ve sayine | rağmen, böyle ikide birde bey- hude kan döküyorlar. Cevap veriyorlar: — Ibnissuut Yemene hücum etmek istemiyormuş! Meraklı olanlar yine soruyorlar: — Niçin Yemenle Hicazı biri- birine tutuşturmak İstiyor ? Ve anlıyorlar ki; İmam Yahya Ü) Son Hicaz - Yemen harbini doğuran Necran ve Tahame ihtilâfları kaç senedir devam eder durur. Biribirine | Adendeki İngilizlere rahat ver- miyor, İmam Yahya İtalyanlara Ye- | menin kapılarını açıyor, İmam Yahya bütün kahvesini Sovyetlere satıyor ve mukabilinde onlardan petrol alıyor. Ve İmam Yahya tüccar kılıklı İngiliz memurlarına misafirperver- lik göstermediği için Mister Filbi ilmi tetkikatta (!) bulunmak için San'aya gidemiyor: — Sabâ Melikesinin diyarını benden başka hiç kimse lâyıkı veçhile keşfedemiyecektir. Mister Filbi'nin bir teviye tek- rarladığı bu sözü dillerinden dü- şürmeyenler ona takılırlardı : — Galiba Saba Melikesine aşıksın Mister Filbi! Ve bir gün Sinyor Delikata Dayanamamış ta onlara cevap vermişti : — Hayır, Mister Filbi Yemen kahvesine ve Yemendeki güzel Yahudi kızlarına âşıktır! Saba — melikesinin — diyarına gidemediği içindir ki Mister Filbi ekseriya çölün ötesinde berisindeki karpuz tarlalarını gezmeye gider ve günlerle izini keybeder. Bu karpuz tarlaları da ne bitmez tükenmez şeyler demeyiniz. Mister Filbi çölün bu keleklerini nedense pek sever, Belki aklınıza gelir; -neden Ibnisuut Yemene hücum etmiyor, Filbinin yani Entelijens Servisin ısrarına rağmen bu yola gitmeyor? Mister Filbiyi çok arasıra ona; — Ben yarimi buraya kadar severim, demekten de kendini alamaz, Çünkü — İbnisuut — Entelijens Servis siyasetini, gözlerinin önün- de cereyan etmiş ve tarihe karış- mış birçok vakalardan, hâdiseler- den dersler alarak öğrenmiştir. Filbi Ibnissuut için dünya siya- setini günü gününe takip eden, büyük — devletlerin faaliyetleri hakkında muntazaman malümat alan, gizli kapaklı işleri bilen bir ayaklı kütüphanedir. Ibnissuut der ki: — Bu kütüphaneyi açar, İste- Ibnisuut sever amma, HÜYÜUEUDEROMTLAME BABU KALAMALARE DASSEMLEMENBABE LA LELALLALA L j M Göyasi, Savadle ve Helk gecatesi. | Heki Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve getetemize aittir. ABONE FiATLARI | Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 26 kurüştur. samama Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. SO RERANDEZ diğim kitabı alır, okur bgrenırun şünürüm, — Çünkü yapmış olanların akıbetleri daima gözlerimin önündedir. ( Arkası var ) T Yugoslâvya Eyi Cins Tütün Yetiştirecekmiş.. İnhisarlar müdürlüğünden öğ- Yuagoslavya- rendiğimize göre zın Tütün senesindeki tütün İhracatı | ihracatı bir. yıl Azaldı evvele kıyasla kıy- metçe yüzde 39,7 ve miktarca yüzde 21 azalmıştır. Bu azalışta mahsulün noksan oluşu da büyük bir rol oynamıştır. Bu noksanlık Yugoslavyanın iyi tütün yetiştirmek maksadile yal- nız müsait topraklara ekin müsaa- desi vermesinden ileri gelmiştir. Geçen sene zarfında — ihraç edilen tütünün miktarı 4612 ton- dan ibarettir. * nebati işine Romanya yağ Romanyada 4 » nebati veriyor. Toprak- ları yağlı madde- yağlar leri — yetiştirmeye müsait olan bu memlekette ku- rulan yağ fabrikalarının adedi son yapılanlarla beraber (145) e varmıştır. Bilhassa ayçiçeği işle- yen bu fabrikaların senelik verim- leri 78 bin tona kadar çıkacak ve kısmen ihracatta bulunmak kabil olacaktır. * Şamdan yazılıyor : ipek rekoltesi bu sene geçen seneye nazaran daha iyi- dir. Bazı mımutakalarda mahsul satış yerlerine inmeye başlamıştır. Fiatlar geçen seneye kıyasla daha yüksektir. Maamafih vaziyelin iyi gitmesine rağmen yetiştiriciler bu işten vazgeçmek ister gibi görü- nüyorlar. Hergün yeni yeni dut ağaçları kesiliyor. Geçen sene içinde kesilen dut ağaçları mik- tarı 10 binden fazladır. * Madritten yazılıyor: İıpınyı Hükümeti kereste este ithatini) Hbalini kontenjana tahdit etti | ilik yalnız birkaç cins kereste girmesine müsaade verilmiş — diğerlerinin ithali bu vaziyet karşısında menedilmiş bir hal almıştır. İthaline bir kontenjan verilen maddeler — şunlardır: - Şi- mendifer traversleri, telgraf di- rekleri ve 44 santimetrete kalınh- | gındaki keresteler. | Bu üç kalem için toptan kon- spanya ke- |tenjan miktarları tesbit olunmuştur, | Fakat memleket itibarile bir tak- sim henüz yapılmamıştır. 1931 « | 1933 senesi Ithalât vasatileri göz önünde tutularak verilen konten- janlar şunlardır.. 59 bin metre mik'abı travers, 144 bin metre mik'abı telgraf direği, 127 bin | metre mik'abı 44 santimden ka- ha kereste, Bu kontenjanların müddeti 1935 senesi başına kadardır. Fakat bu kitapların bana (yap!) | dediklerini yapmak için çok dü- | düşünmeden | IDinya İktisat Hıbır!ııll | | Yugoslavyanın933 | | anladı. büyük ehemmiyet | Suriyenin | ntxnvn Ba Sütunda Hergyün Fransızcadan çeviren: MUHIM Dünkü kısmın n hulâsası Polis hafiyesi Duzape yetin ve bir hırsızlığı Pariste bir kuyumcu kaüller kaçmıştır. Şü Üzerinde. Polis hafiyesi bir vil Tayı soyan hırsi ararken şüp- Bu adam cebinden birkaç t düşürüyor, — ve - polis y mektuplardan 'or ki, bu işte Emile ismindebirisi de müvzuu- baha., hâdise günü kuyumcunun karısı saçma — bir. bahane ile telefonla Paris haricine — çıkarıl- mışti. Duüraport canilerin izlerini bulduğuna kanidir. Grişolle eve girdiği zaman dostu Emileden gelmiş olan şu mektuba bulmuştu: “ Azizim Grisolle, Sevgili Charlottem Parisi ter» kedince benim de artık Pariste kalmaklığıma bir sebep yoktu. Arcachonda bulunuyorum. Onla- rın villâsına yakın bir yer tuttum. Güya Biaritze ( Biyariç ) gitmek | için burada imişim gibi yapıyorum. Fakat Charlotte bu bahaneyi Bilsen gözleri bana ne müteşekkirane baktı. Fakat galiba annesi de mese- leyi çakıyor. Beni gayet dostane kabul etti. Son romanımın muvaf- fakiyeti, herkesin, bilhassa kadın- ların Üzerinde büyük bir tesir yapmış. Herkes benimle nazik ve iyi.. Ayni zamanda... Ve ilâh.. Grisolle —arkadaşına — cevap veriyordu : (Saat) ismindeki romanını sat- mışsın. Çok memnun oldum fakat bana kalırsa biraz ucuz satmışsın. Sana mevzuunu verdiğim yeni roman iİçin beraber yazmamızı teklif ediyorsun. Ben kalemi re- sim çizmek için kullanabilirim. Maamafih mevzuu senininle be- raber daha fazla işleyebilirim, Sana geçen gün bir kart yaz- dim ve orada bir takım sualler sordum. Burada tekrarlayorum. Romanımızın kahramanı olan fotoğ- rafçı ölecek mi? Karısı nasıl ko- nuşacak?.. Neler — söyleyecek?.. Fotoğrafçıyı muhakkak öldürmek lâzım mı?. Hatlce Hatip — BİR İZ Bunu unumuıdckl ay İçin re- simli bir gazeteye vadetmiştik. Resimlerini ben yapacağım... Artık işe başlıyalım. Senin için çok enteresan bir tip buldum: Neuiley panayırında bir pehlivan... Herif aşağı muhi- tin hayatına ait neler anlatmıyor. Onun resimlerini de yapmak isti- yorum. —Muhakkak güzel olacak. Charlotte'e karşı olan aşkına gelince; artık mahcubiyeti bırak« manı ve onun destiizdivacına res- men talip olarak nişanlanmanı tavsiye ederim. * Bu mektup Arcachon'na git- mek için yola çıktığı gün şu hâ- diseler cereyan etti. Neuilly'deki panayıra gidilip pos bıyıklı kısa boylu, şişman pehlivanı tevkif ettiler. Grisolle'in apartımanı ve atöl- yesi basıldı, kâğıtları — eşyaları araştırıldı. ve kendisi de Polis Müdiriyetine — götürüldü. — Ayni zamanda Arcachonda bulunan Emile de ayni muameleye maruz kaldı. Çok temiz giyinmiş bir mösyö geldi ve onu refakatinde Parise getirdi. Charlotun kendisi ve ailesi keder içinde idi. Gaze- teler (zamammızm «en büyük cinayeti ) — serlevhasile — vak'ayı isimlerin yalmız baş harflerini koyarak yazdılar. Duraport sevinç içerisinde idi. roman çok * Grisolle ve Emile bir kere isticvap edildiler ve serbest bı- rakıldılar. Fakat bu hâdise (fotoğrafçının sırrı ) ismindeki romanın büyük bir. muvaffakıyet kazanmasına sebebiyet verdi. Grisolle tarafın- dan yapılmış olan ( Pehlivan ) ismindeki tablo da ilk büyük resim sergisine kabul edildi. Charlotte'in —ailesi kızlarını büyük bir memnuniyetle meşhur romancıya nişanladılar, Duraport'a gelince; artık ona zabıtada mühim işler tevdi edil- memektedir. 1 — Kabataş'ta inşası mukarrer Levazım Anbarları için 16/7/934 tarihinde kapalı zarf usulile yapılan münakasa muvafık gö- rülmediğinden mezkür inşaat yeniden kapalı zarf ile münaka- saya konulmuştur. Kırdırma şartnamesile evrakı fenniyeleri on lira mukabilinde Cibalideki Muhasebei Mes'ullük Veznesinden alınacaktır. Kırdırma 22/8/934 tarihine müsadif Çarşamba günü saat (15 ) te Cibalideki Alım Satım Komisyonunda icra olunacaktır. Teklif mektupları kanundaki hükümlere göre yukarda tayin olunan gün ve saatten evvel Komisyona verilecektir. Kırdırma şartnamesinin maddei mahsusası mucibince — fenni ehliyeti haiz bulunanlar iştirak edebilir. Her istekli inşaatın bedeli keşfi olan (69770) liranın * 7,5 nisbetinde muvakkat teminatı tayin olunan seatten evvel tes- lim etmelidir. (4294) * * Nümune ve şartnamesi mucibince satın ılınıcık (24000) adet (100) ve (250) gramlık Barut vaz'ına mahsus teneke kutu ve bu kutuların üzerine yapıştırılacak ayni miktarda pulun pazarlığı 4/8/934 tarihine müsadif Cumartesi günü saat (16) da icra kılına- caktır. Taliplerin iza t almak üzere hergün ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte Cibalideki Alım Satım Komisyonu- muza müracaatları ilân olunur. (4119) istanbul Orman Baş Müdürlüğünden: Haliç iskelelerinde mazbut ve mahfuz 52 buçuk kental köhne kayın direği odunu ile 2500 adet kestane çubuğu 12/8/934 Pazar günü ihale edilmek üÜzere müzayedeye çıkarılmıştır. İzahat almak istiyen taliplerin Haliç Orman İdaresine ve İhale günü saat iki buçukta da Istanbul Orman Müdüriyeti kalemine müracaat eyleme- leri ilân olunur. *4156,,