26 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eni Perşembenin Gelişi | ünakemmeree kennel Bilmiyorsunuz Biliyorsunuz hanımefendi, ben | de biliyorum: Güzel hem. fevkalâde güzel- siniz. Eski devirlerde Venüsün putuna tapan i sanlar buşün de Venüsün putuna tapar gibi size tapıyorlar. Biliyorsunuz hanımefendi, ben de biliyorum: Sizin için herşeyi hatta ölümü bile gözüne alanlar var. yüzünüze bakmaya cesaret ede- miyorlar. Bazıları siz geçerken yerlere kadar eğliyorlar. Eğer siz onlara: — Bu kâfi değil! Deseniz hiç düşünmeden yere yuvarlanıp size secde edecekler! Bilyorsunuz hanımefendi, ben de biliyorum: Seviliyorsunuz fakat sevmi- yorsunuz; eğleniyorsuz fakat eğ- lendirmiyorsuz, yakıyorsunuz fa- kat yanmıyorsunüz.. fakat güzellikle muamele etmi- yorsunuz! Yalnız birşey var: Siz onu bilmiyorsunuz amma hanımefendi, ben biliyorum: Yarın bugüne benzemiyecek; seveceksiniz faket sevilmiyecek- siniz, eğlendireceksiniz fakat eğ- lemiyeceksiniz, yanacaksız fakat yakmıyacaksınız.. Gülünç olacak- sınız, fakat hiç gülmiyeceksiniz.. Çünkü o zaman saçlarınızda aklar, yüzünüzde buruşukluklar basıl olmuş olacaki * Tepince tekerlenir, Öpünce yekerlenir; Dilim dilim “kesilse Ne tatlı tai yedir, Gördüm yan gelip yatmış: Satanlar ucuz satmış Tüccar mıdır bilmem ki, Çabucak topu atmış Olmuştu, değildi bem; Vakti gelmişti tamam: Getirmiş Kırkağaçtan Ahbaplara çok selâ Her yerde vardi eşi yoktu; Görünce ben yüzünü Köokladım, pek ho; çoktu; Güzeldi koktu. —Etlerin yüklü amma kocacığım, bir zahmet deha edip dişlerinle kapının çıngırağını çalıver| Bazıları | Güzelsiniz, | (Vecizeler| Hocanın vur- duğu yerde gül | bitermiş, bir yan- lışlık oldu. Ben çiçek çıkardım. * Melek © gibi deneı kadından korkmalı.. Hoca- m şeyta dır. * Vur ! be, sırlında aba abalıya var; cam ac maz! * Üzüm üzüme baka baka ka- | rarır. Kadın ay- naya baka baka beyazlarır. * Âşık için en güç şey mektup yazmak < deği), mektupta (sev giisine ne diye bitap edeceğini düşünüp (| bul- maktır, Zavallıcık” inliyor Şeytan, Arabasında KAPI Evvelâ onu görür evinize her gelen Bekletmekten hoşlanmaz açılıverir hemen. Tokatlıyor yüzünü küçük büyük bin bir ek şimdi dayak yemekten; Çubuğunu Ne sihir ne keramet, işte Çıkmak için; yol solur. kapıdan girenlere. İ Vecizeler) Mek tubunu başkasına görücüye evlenen yaz- dıran bir kadın; | çıkıp kadın- dan farksızdır. * Aşk oku im sanın yalnız kak bini değil, ayni zamanda cebini dedeler ! * Altında « Ha- şiye » İasmı bu- lunmayan kadın mektuplarının manasını anla- mak imkânsızdır. * Erkeğin yüzü- nü iş kadının pudra | * ağartır, yüzünü Genç kızlarla mektuplaşın, siz kazanmazsanız zanır | BACA Bakınız mağrur başı yükseliyor göklere. içerken üflüyor birdenbire... burda © marifet; İ İ Plâja gitmeden denize girmeye nasıl imkân yok- sa, mektuplaşmadan se- vişmeye de öylece imkân yoktur, * Evvelâ sevgiyi temin için, sonra da sevgiyi idame. için mektuplaşınak bir mecburiyettir. * İ © Sevgimizi teşyi eder ! ken: İ — Fana mektup yaz- mayı unulma | Dersiniz. İlk vardığı yerden size ilk mektubu i yazar.. Ve artık rahat olur. Aklında size mektup k değil; sizin ha- y in zerresi bile kal- mamıştır. * Sevgilinizden (o gelen mektupta; biribiri arka- sına yazılmış yüz tane “Seni seviyorum,, cümle- sini görürseniz (boşuna sevinmeyin, bunları sizi sevdiği için değil, size'ne yazacağını bilemediği için yazmışlır. — Bugün yine eski mayonu giymişsin.. — Yeni mayomu giyersem, eskiyecek kumdan denize giremiyorum! Kuvvetil görünmek kuvvetli olmaktan daha çok işe yarar da postane ka- a Bana herkes gibi bir- çok mektup gelmiyor, diye hayrette kalan in- sanlar; ©n yazan insanlardır. * Tembel (Oadam mektup (yazmak zihninde dört şeyi az mektup bir için dört misli büyütür, bu yüzden de mektup yazamaz: Kâğıt lâzım, kalem lâzım, zarf lâzım, posta parası lâzım! * — Postalarda intizam yek! İddiasında ra İnanmak bulnanla- İstemem ! Muhakkak biraz sonra: — Sana mektup yaz- | dımdı, aldın mı ? Diye soracak ! — Almadım. Deyince başta söyle- diği intizamsızlığı bir da- ha tekrar edecektir. Halbuki o yazmamıştır diye kor- mış olsun! ki, postada mektubu kak Hoş Sözler Buz Dolabı İflâs eden tüccar, boş kasasi gözden geçirdi, kendi kendin& — Acaba, dedi, bu kass” sıcak günlerde buz dolabi gibi kullanamaz mıyım, Kolay — Budalanın biri yanlışlık! benim şapkamı giymiş gitmiş! — Kolay bulunur, her hald€ kafası sizin kafanızın aynı olaf biri almıştır. Bilmiyerek Hanım hizmetçiye kızdı : — Evin hanmi sen mis yoksa ben miyim? j — Tabii sizsiniz hanımefendi — Öyle ise ne diye karşım$ geçmiş, hanimi senmişsi gibi, aptal aptal konuşup bif şeyler öğretmeye kalkıyorsun? Akıl Genç bir kadın öteberi almak İçi mağaza mağaza dolaşmış, yo* rulmuştu, Biraz dinlenmiye ihtiya vardı. Bir ayakkabıcı dükkânına girdi: — Bir çift iskarpin istiyorum. Yarım saat içinde ayakkabı” cının getirdiği çeşit çeşit iskar” pinleri birer birer geydi, çıkardı. — Beğenmedim, dedi, hiçbiri hoşuma gitmedi. Ayakkabıcı dükkânından çı» tığı zaman memnundu. — Oh, mükemmel dinlendim, yorgunluktan eser bile kalmadı! evin KARPUZ Canan mısın, can mınni Yumuk afacan mısın? Rengin neden kırmızı, Sen acep mercan mısın Yin tın yoluma; Hem sağımı; soluma. Alamam yalvarma hiç İki tane koluma. Sorarım merak bu ya! Azmettim anlamıya; Öğret te öğreneyim, Adın m yeni dünyal Elbisen sanki oyma, Soyunma, aman soyma; Yürürken düşen olur Ayak altına koyma! Mizahçı — Nasıl oldu da, mektupla kendisine randevu veten güzel kızın ben “ olduğumu birdenbire anliyamadı..

Bu sayıdan diğer sayfalar: