— Hergün buraya yanmıya gelir Hasan Bey.. — O, yandıkça; başkaları kül oluyor değil mi? Zaronun Ölümü Tabiat böyle istemiştir.. insan- lar doğar, yaşar ve Az yaşıyanlara: ölür. — Zavallı, derler, dünyasına doymadan gitti. Çok yaş'yanlara amma; dil uzatmaktan da geri durmazlar,, — Keşki hepimiz onun kadar yaşasak! Ve herkesten çok yaşıyan .Zım için bu sözü milyonlarca insan, milyonlarca defa söyledi ve bundan sonra da söyliyecektir. — Keşki hepimiz onun kadar yaşasak! * Zavallı ihtiyar, yaşadığı müd- detçe en ağır işleri gördü. Ömrü- nün sonunda memleket memleket dolaştırıldı. Cambazhanelerde, bir acayip şeymiş gibi para ile halka #eyrettirildi. lhüyıdığıııdı mas- kara oldu. Ne doğru söylemişler: — Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur. * Zaroya ben çok acıdım. Ölüm döşeğinde — yatarken hakkında #öylenenleri duydum da, yazılan- ları okudum da içim sızladı. " Bir doktora: — Mesleğinin ehli değilsin! Derseniz köpürür. Bir muharrire; — Fena yazı yazıyorsun! De- mek belki onu bir kurşumla 8l- dürmekten daha ağır gelir. Çün- kü meslek gürürü hiçbir. şeye benzemez. Zaronun da - mesleği vardı. İhtiyarlık: O sadece onunla iftihar ederdi. Fakat öleceğine yakın bir kadın çıktı:! — İhtiyar değilsini — * Dedi. Zavallı Zaro bu ağır ithama hiç sesini çıkarmadı amma kimbilir ne kadar derin bir tees- sür duydu, ğ Ne demeli, kadın dili durmaz * D Bu kadar çok yaşamış İnsanın B!eceğine inanmamıştım. Mademki bir buçuk asırdan fazla yaşamış daha da yaşıyacaktır. Diyordum. Öleceğini bilseydim. Kendi akranı olan yüzünü hiç görme- diğim dedemin dedesinin dedesine bir selâmı gönderirdim! Pazarola | varsa © başkal Selade . e D ei l Z L aa kızmazlar | SON POSTA PAZAR OLA HASAN B arrmer ——— M aa Yazı anlatıyordu: — Ben yazdığım yazıyı ne- kadar zaman sonra nerede görür- sem göreyim derhal tanırım. Hasan Bey Cevap verdi: — Amma bir kelimesini bile okuyamazsın değil mi? — Karıcığım seninle gezmiye çıkacağım, hemen hazırlan! Bu akşam mı? — Hayır canım yarın, bu ak- şama kadar hazırlanmana imkân Bizim İmsetin yazısı çok güç | okunur. Geçen gün matbaada Biliniz. çok kuvvetli, Bu dostluğun temeli; & Birleşen iki eli! 1 | Almanya Dünyva ile danldı. Bugünlerde Almanya Devletlerden ayrıldı, Bügünlerde 'Almanya 1 silâh, diyo de Almanya, oldu olacak; Ne borç, ne de alacak Bugüülerde Almanya Laflar girmez torbaya, Yer verilmez zorbaya; Duydum dönmüş çorbayı Bugünlerde Almanya P. O.H. B —Musiki ve dansın medeni bir zevk olduğuna işte bir ispat Hasan Bey! Silahlar Yarışa çıkmış mı net Dünyadaki silahlar. Artıyor günden güne, Dünyadaki tilâhlar, Gerçi yok daha bir ses; Hapı yutar bak herkes, Ederse harbe heven Dünyadaki silâhlar. . İyi değil miyeti, Fenadır akibeti; Kopanır kiyameti Dünyadaki silâhlar. İstifte şimdi' kat, kat.. Dorur mu acep rahat? Patlar mı yoksa pat pat? Dünyadaki silâhlar. P.O.H. B. Anlıyamadım Acaip kıyafetli, acaip yüzlü bir adam Hasan Beye anlattı: — Ben iki ay evveline kadar hapishanede İdim, iki ay evvel çıkardılar.. — Müddetin bitti de onun için- mi? — Vallahi bilmiyorum Hasan Bey, orada güzel güzel oturu- yordum. Hiç bir kabahat yapma- mıştım; — çıkarılmamın — sebebini kendim de anlıyamadım! Hiç kimse ayıramaz; Ahlâk Hasan Bey anlattı: Genç fare açık saçık bir mec- muanin yapraklarını yiyordu, ih- tiyar fare gördü: — Ben, senin yaşında iken dedi, değil böyle şeyleri yemek, yanlarına bile yüzüm kızarmadan sokulamazdım! — Dün, senden aldığım pi- rinçten bir alay taş çıktı. — Bunun için hiç üzülmeyin, çıkan taşları getirin, tartar, yeri- ne aynı ağırlıkta pirinç veririz! — Yalancı şahit desen, daha doğru söylemiş olacaksın dostum! — ——— | —- Gaz Sartfiyatı Hasan — Bey bir hava gazı ocağı satın alacaktı. Bir mağa- zaya gitti. Mağaza sahibi bir ocale gösterdi: — Bunualırsanız. gaz sarfiya« tından yarı yarıya tasarruf etmiş olursunuz. — Öyle ise iki tane alayım.. — İki tane ocağı ne yapacak- sınız Hasan Bey? — Bir tanesi gaz sarfıyatını yarıya indirecek değil mi? öteki- ni de alınca gaz sarfiyatı tama- mile ortadan kalkmış olur.' İyi ya — Hasan Bey cüzdanımı evde unutmuşum, bugün de beş liraya müthiş ihtiyacım var.. — Hiç üzülme dostum, icabına bakarım. Hasan Bey cebinden altı kuruş otuz para çıkarıp uzattı. — Bu da ne Hasan Bey, ben beş liraya ihtiyacım var, dedim. — İyi ya, bu altı kurüş otuz para ile ikinci mevki bir tram- vaya binip evine gider, cüzdanın alır, dönersin! Borçlu Hasan Bey bir tanıdığına o2 lira borç vermişti. Geçen gün sokakta tesadüf etti. Adam gör-« memezlikten — geliyordu; — Hasan Bey yakaladı : — Görmemezlikten mi yorsun, beni tanımadın mı? — Tanıdım Hasan Bey, nasıl tanımam; hattâ tanıdığım — için birdenbire on lira borcum olduğu aklıma geldi. Önun için senin beni tanımanı istemedim ! İzin Bir genç Hasan Beye söyledi: — Bugün dairede müdürden izin istemeye gitmiştim. Nereyr gideceksiniz? diye sordu, ben d-: kaynanamın cenazesine, dedin . Müdür yüzüme baktı, siz on beş gün evvel de kaynanamın cen:- zesine gideceğim diye izin almı; - tınız, dedi. Çok mahçup oldum! — Mahçup olacak ne vard., geçen sefer iyi gömülmemiş, bugün yeniden gömeceğiz diye- medin mi? Güzel Hava Saim Beyle Saime Hanımın evlendikleri gündü. Saim Beyin babası Hasan Beye : — Ne güzel bir gün dedi, hava da talihlerine ne iyi açmış! Hasan Bey: » — Evet, diye tasdik — etti, güzel bir bava fırtınalı günlerin yaklaştığına delâlet eder. bir geli-