Alman Milli Sos- yalizmi Kendi Kendini Zayıflattı! Almanyada İki senedenberi yalnız kendisinin ve kendi fırkasının irade- zini hâkim kılan M. Hitler, patlak vermek Üzere bulunan — bir - ihtilâl hareketini bir hamlede bastirdı. Bu | hareketin elebaşılarını kımıldamala. rına bile meydan vermeden erdi. Şimdi Almanyada suretâ sakin bir vaziyet vardır. Fakat bu sükünet nisbi olsa gerektir. Çünkü Almanyas nn yeni hâdiselere gebe olduğuna dalr açık ve kuvvetli alâmetler faz- lasile wevcuttur. Diğör taraftan gurasıda muhak- kak ki bu son hareket M. Hitlerin, Almanya üzerindeki mutlak salâhiyet ve hakimiyetinin parçalanması gibi bir netice vermiş oluyor. Çünkü Nazi llderi, kendi fırkasının içinde baş gösteren ihtilâli bastırmak ve fırkada bir tasfiya yapmak için ordunun yar- dımına muhtaç olmuştur. Şu halde düne kadar pasif bir vaziyette bulu- nan Alman ordusu, artık yapılacak işlerde kendi muvafekatininde alın- masını İstemek mevkiüne geçmiştir. Milli sosyalizmin en ileri gelen erkâ- tının kendi rejimlerine hıyanetleridir ki onu zaafa uğratmıştır. Bu zaafın avakıbi elbetteki kendisini göstere- cek ve göstermekte gecikmiyecektir. 4 Yunanistanda Dahili Ihtilâflar Bir Atina gazetesi yazıyorı *“Dahilt Ihtilâflara bir nihayet ve. rilmesi için politika mahafilinin itidal zümrosi polilikacıların arasını bulmak için gayretlerine devam etmektedirler. Ba matbuat dahi yardım etmektedir. “ Akropolis , gazetesi memleketin yüksek menfaatleri ve büyük meseleleri uğrunda bilâ ihmal Sükünetin tecssüsü İlehinde — idarel kelâm ederek, fırkalar arasında itilâf hasıl olmadığı takdirde — fırkalarını terketmelerine dalr fırka liderlerine haber vermelerini muhtedil — efkâr sahiplerind tavsiye etmektedir., Meksika Cümhur Relsliği Meksiko, 2( AA ) — Relalcumhur Rodrigez'in yerine, Jeneral Lazaro Kardenyas cumhur - relzliğine — seçil- Miştir. “Son Posta,, nn Milli ve Edebi Telrikas: 39 BAA - Nİ ; '!î% Arnavutluk Sularını Terketti Parls, 2 (A.A.) — Belgrattan ge- Iân haherlere göre, — Arnavutluğun Draç limanında — bulunan - İtalyan donanması meçhul bir İstikamöte haraket etmiştir. Balkan Misakı Ve Bir Mütalea Paris - Jurnal — gazetesi — Balkan misakından bahsederken diyor klı *Balkanlılarin hakik? meziyeti ma- kul bir siyasetten doğan bir Birliği tahakkuk ettirmiye muvaffak — olmuş olmalarıdır. Birçok kimseler, eskiden — ateş ocağı olan Balkanların bugün bir beynelmilel anlaşma ve teşriki mesal misali teşkil etmeleri hâdisşesini tes- bit ile İktifa etmektedirler. Böyle mühim bir hâdise karşımında sadece hayran olmak kifayet etmez. Hüdise- nin ruh ve manasını anlamak ve bele ki de oradan ilham alınak görektir. Yunanistanın Türkiye ile anlaşman biraz daha nazik bir mesele olmuş- tur. Yunanlılar için İstanbuldan — vaz- geçmek çok güç olmuştur; fakat büyük bir dostluk uğruna “Megalo İdea,, yı ebediyen maziye gömmüşlerdir. Daha düne ait olan mağlübiyetlerinin yara- Tarını döostlük bağlarile sarmışlardır. Bir milyondan — fazla — ırktaşları: Yunanlistana cebren ladesinin rını unutmuşlardır. Türkler ise, kendileri için Iyi bir | misal olmuşlardır. Onlarda hislerden . ziyade mantık ve akıl hâkim olmuş- tur. Balkan — birliği — sözlerle değil, fiillerle meydana getirilmiştir. Ba birlik, gizlenmiş rövizyonlst fikirleri- nia hakikaten orladan kalkımış olma: | sile mümkün olabilmiştir.,, — v Irlandada Son Yapılan İntihapta dö Valera Kazandı Dublin, 2 (A A.) — Serbest İrlan da intibabatının kat'i netlceleri şudurı Dö Valera fırkası 210, Jenaral Edufti farkası 194, İşçiler 24 ve müstakiller 59 rey almışlardır. Cork belediyesin- de dört dairenin neticeleri bugün belli olacaktır. eT Za İîıı l.l 3-7 - 493 H Mebrure Sami ÇÖL Ne — bileyim, —sanki — seni kapıp götürmenin, bu — uçsuz bucaksız denizde yapayalnız kalı- nacak bir toprak parçası bulma- nin imkânı varmış gibi, nasıl deli düşüncelerle çırpındığımı hiç an« lamadın mı ? Bir şeyler daha söyledi. Her kelimesile, nefesime, yüzüme yar kınlaşarak,| koluma parmaklarını batıra batıra söylüyordu, Ben de kafamı çekiyor, bütün vücudümle gerileyor, kaçmmaya çabalıyordum. Bu halim onu, bel- ki hiç yapmayı düşünmediği bir hareketle bana saldırttı, İki omuzumdan birden tuttu, kafamı çekti, yüzünü iyice yak- =u—:ı.d"Güılerlml yummuştum. a onun — olduğu: ne l%:ır alçaklaştığımı :::o:î;nek yummuştum. Amma & ün her bir noktasında GİBİ bu aczimi okudu, Nefesinin du- daklarıma — değdiğimi duyduğum halde, birden beni bıraktı. — Gidiyorum, korkma. Göz- lerini kapadım amma görmesini bildim. Beni seviyorsun, sen de hâlâ ölesiye seviyorsun — beni, yeter bu bana. Açgözünü gidi- yorum. Sana — dokunmıyacağım, dedi. Ve gitti. Bu hareketile beni kendisine büsbütün bağladığını bile bile, muhakkak ki içinden — gülerek gitti. Rüzgâr coştu, tepindi. Deniz de ağladı, hlod*l. Ertesi sabah onu yeni bir yüzle, tam lçHk bir â:mıı k=.mı=ı ü ile mda gördüğüm v =d€ı e:lım Ha darkediye benden evvel de gözlerimi göz- kaçırdı. | lerinden o YU YF SON POSTA İKadın. İle Deniz Silâhları Japonya, B_irçok Noktalarda Amerika İle Müsavat İddia Ediyor * ç K Japonyanın, sımflarının kaldırılmasını istediği tayyare gemilerinden Amerikanın Sargota gemisi Vaşlagton, 2 (ALA.) — “Vaşlagton Stara gazetesinin yazdığına göre, Japonya, deniz - silâhlarının — tahdidi işinde tayyare gemilerinin kaldırılma- sını istemekte, kendisinin de zırhlıla- madan birisini kaldırarak bunların sayısını — sekize — İndireceğini sürmektedir, Vaşington muahedesi mucibince Amerikanın sekiz pusluk - toplarla mücehher on biner tonluk 18 kruva. zöre, Japonyanın İse bu cine 12 kru- vazöre malikiyet hakkı vardır. Japon- ya, bu gemilerin Amerika için on iklye, kendisi için 10'a indirilmezini istemektedir. z Al;nâ;ıyâıiın Borcu İçin İngiltere İle Yapılan Müzakereler Hitti ÇA AY — Yüng ve Daven istikrazlârı etrafında cereyan eden İngiliz-Alman müzakeratı, niha- yet bulmuş ve İngiltere hükümeti (1) temmuzda İşe başlamamı mukarrer olan kliring idaresinin faaliyetini tecil etmiştir. M. Makdsnald Kanadaya Kadar Gidecek Londra, 2 (A. A.) — Başvekil M. Makdonald yanında kızı olduğu halde dün akşam İskoçyaya hareket etmiş. tir. Orada kısa bir. müddet kalacak ve sonra Kanadaya gidecektir. Merdiven başındaki haritanın küçük kırmızı bayrağı yurdun çok çok yakınlarına sokulmuştu artık. “Akdeniz, Çanakkaleye gir- diği vakit demir attı. Nice ananın, babanın, nişanlının yasları amlarak, kanlarını dökmüş binlerce yeğidin ruhuna dualar okudü. Vapurun etrafını yine sandallar sardı. Bu defakiler dilimizin, kanımızın, - kımızın adamları idi. Sattıkları, hattâ daha doğru- su, sallandırdığımız küçük kutu veya sepetlere paramızı da geri koyarak doldurdukları şeyler ta- ze yemişle beraber, kırmızı tes- tiler, üzerleri nakışlı çömlekler, toprak kumbaralar oldu. Sana aldıklarımızın içinde en çok, üzeri yeşil yapraklı, güllü, kulplu, küçük, parlak yüzlü. bir testiyi, Vedat Melihin sepetile çıkanı sevdin amma, eline alır almaz onu düşürüp kırdın ve ne babanın verdiği kumbara, ne de benim uzattığım renkli çanakla susmasını bilemeden dakikalarca ağladın. O zaman seni kucağına aldı: — Nesrin sana çok hoşuna gidecek bir şey söyliyeyim mi ben? Sonradan — sevinip — şaşırasın diye saklıyordum amma, haydi ileri | Ayni zamanda Japonya, torpidolar için ton yekünu (150.000) olmak şar- tle müsavat İstemektedir. — Halbuki, Londra muahadesi bu mmf — gemiler için Amerikaya (150.000) ton Japon- ya'ya (103.500) ton veriyordu. Japonya, denizaltı gemilerini ta- | mamen müdafaa silâhı olarak kabul ! l ediyor ve bu itibarla Amerika ile Japonya'nın yetmiş beşer bin tonluk denizaltı gemilerine sabip — olmalarını katiyor. Halbuki, Londra muahedesi her iki taraf için (52.000) ton vere mişti. Gazote, bu plânın İngiltere Ame- rika tarafından kabul edilemiyeceğini ilâve etmiştir. Mançuride Bir Taarruz Bir Eksprese Bomha Attılar Şanghay, 2 (A.A ) — İki buçuk #eneden beri ilk defa işleyen Peyping ile Mukden arasındaki ekspres tre- nine bomba ile bir taarrur yapılmış bir İngiliz yaralanmıştır. Alman Yahudileri Nevyork, 2 (A. A.) — Alman Ya- hudi kongresi mülteci Alman doktor- larına iş bulmak için bir büro tesls edildiğini bildirmektedir. Yeni teşeke külün birçok şehirde büroları vardır. Ve azasinın mıktarı da 2000 dir. Bu teşkilât mülteci Alman doktorlarına merkezli ve cenubl Amerikada da iş arayacaktır. söyleyim artık, dedi ve iki üç resim çıkardı. Bunlar küçük beyaz bir muşun fotoğrafları idi. — Gördün mü bunu, diyordu, işte bonun adım Marti koydum ben, seni İstanbulda bununla istediğin kadar — gezdireceğim, Nereye istersen götüreceğim. Bir gün de buraya tekrar geliriz, küçük parlak testinin gşini bulup alırız olmaz mı? — Ne vakit? diye sordum. — Ha, bak, bunun için sabırlı olmak, ağlamamak lâzım. Evvelâ Marti daha gelmedi. Almanyada kaldı, Yer yok diye onu buraya almadılar, Belki kolayını bulup Gülcemalle gönderecekler, Daha ben de ona binip gezmedim. Görsen ne güzel, bembeyaz bir şey. Gelince ilk seferi seninle beraber yaparız olur mu? Kimbi- lir belki de bir gün seni kapar Martimle kaçırıveririm, dedi. Minimini avucunla gözyaşlarını silerek gülümsedin, yine: — Ne vakit? dedin. Baban güldü. O gözleri ufukta: — Buna da yine çok sabır ister. Ne vakit mi dedin? Durü düşüneyim. Beni iyice sevdiğine Mmaudığım güön, dedi. cebinden Erkek Arasında Yaş Farkı ! Evlenmek isteyenlerin mutlaka Üzerinde durdukları bir sualdir: — Kadız ile erkek arasında kaç yaş fark bulunmalıdır? Fik- riniz nedir? Bu sabah açtığım mektup- lardan üçünde de ayni düşünce ile karşılaştım. .Kendi kesabıma ben meselenin hallini güç buk mam. *Eski zamanlarda 15 yas şında genç bir kızla evlenen seksenlik ihtiyarlar vardı, ve bir az da tabit görülürdü. Aile mefhumu yoktu. Babadan oğula kalan ev, bark, isim yoktu. Mesele günü gün etmekti, felek- ten kâm almaktı. Bugün mevzu- bahs olan aile teşkilidir. Bina- enaleyh erkek ile kadın arasın- da yaş yekdiğerine mümkün oldu- ğu kadar yakın olmalı, bilhassa yediyi sekizi geçmemelidir. Bu- gün kadın iş âlemindedir, spor- dadır, eğlencededir, — aile relsi Olduğu zaman da eskisi kadar çabuk yıpramaz. Kuvvetin fazla olmasına lüzum yoktur. , Erenköyünde “O Ş.,, Beyot Mektup ta göndermenizi veya sokakta karşısına çıkarak ken- disini dinlemiye icbar etmenizi tavsiye edemem, Allesinin ara- tında tabii bir misafir olarak yer almak, becerikli bir insanın ikti- ham edemiyeceği kadar müşkül olmasa gerektir. Kendinize gü- veniniz. * İzmirde Demir Be; Birinci — karısının — öldüğüntü gören, ikinci karısını terkeden. üçüncü karısının da kaçmasını sebep olan zat, bu meselede Ha: pimteyzeden — nasihat — istemiye muhtaç olmıyacak kadar tecrübs sahibi demektir. Mevsimin yaz, denizin ilık olduğunu unutmayıe tuız. Hatırınıza gelen bahiste fay- dası olur. HANIMTEYZE Sen onun düğmelerile oyna- yarak: — Anmneyi de diye sordun: Baban elindeki Martının res- — mine bakarak: — Almazsanız — gitmez misin? alacak mıyız? a ——— ü ğ Bak ne güzel şy bu. Tıpkı da — martı kuşu gibi, diye güldü. Sen tekrar resme baktın. Öte« sini — berisi — sordun. V da yanıma gelip kollarını dizleri- — me dolayarak, vazgeçtiğin Martı — için mi, yoksa benim için mi tit rediğini — anlıyamadığım — küçük ağzınla: — İstemem ben annesiz, git- mem, dedin. Bunu söyliyen sendin. Ve bunu söylerken daha beş yaşına bile basmamış küçük bir çocuktum. * Bir ay sonra Ayastafanostaki güzel evimizin bahçesinde, hâlâ — unutamadığım “ o büyükten ,, ba- ğ ban bize bahsederken: — Ne zaman gelecek baba ? Ne zaman beni vapuruna bindi- recek? diye yine — sızıldanıyor. yanı başında sana hayran hayrat bakan Necdete hep tanımadığ bilmediği bir sürü şeyleri anlat mağa uğraşıyordun. ( Arkası var )