| Eski Zabtiye, Çatalçeşme ınkıil A İkitti Defter < ——— Mektuplarla Beraber Birinci Deitor Bitmişti.. İkinci Defter Daha Dikkate Şayandı. — Ne yapayım.. nasıl yaşama- yım, Şevket Bey?. bir lokma ekmek yemek bir yerde barınabilmek için sokak sokak gezmektense, bura- da herşey ayağıma geliyor. Zabı- tanın takibatından masun kalıyo- rum. Gürültüsüz patırdısız bir hayat yaşıyorum. Bunun için de her şeye katlanıyorum. Allah aşkına Şevket Bey ço- cukluk etme... Şuna inan ki, ha- yatta bir insan sevmeme imkân olsaydı; seveceğim insan ancak sen olabilirdin.. Buna inan ve müsterih ol. Yarın tam saat onda seni bekliyorum. Öğle yemeğini de be- raber yeriz. Rica ederim, gel.. Beni mahzun etme. Melek Son ve küçük bir mektup müsveddesi daha îevketl., te sana son cevap. Bütün hayatımı sana hasrede- bilirim. Fakat, hiç bir zaman se- nin karın olamam. ( Vesikalı bir kadın ) sıfatile evlâtların karşısına nasıl çıkabileceğimi düşündükçe, lı_iup ve vicdan azabından titi- riyorum. Hayatta sukut etmiyen yalnız bir vicdanım kaldı. Rica ederim, sen onu ayaklarımın altında bana çiğnetme. Hislerimi sana mektupla anla- tamıyorum. Gel, Allah aşkına gel. Beni, dünkü gibi akşamlara kadar bekletme. Eğer bu sefer de mektup gönderirsen, vallahi bi- labi ben de açmadan geri gönde- receğim. Kendin gel. Sana söyle- ceklerim de — var. — Sabırsızlıkla bekliyorum. Melek .Bu — mektupları - bitirdikten sonra bu defteri kapadım. Bir çok sayfaları boş kalmış- olan öteki defteri açtım. İşte onları da aynen kopya ediyorum. * » İkincl defter - 12 Temmuz 1340 Uzun zamandanberi hayatımın Güzem sersemnsn; Son Posta Yevmi, elyasi, Hevadie ve Halk gatetesi İSTANBUL | ! Gazetamizde — çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları toahfuz ve gazetemize sittir. | İ ABONE FiATLARI Abone bedeli peşindir. Adres değişlürmek 25 kurüştur. " Gelen evrak geri veritmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. 1 Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. notlarını tutmayı ihmal etmiştim. Bunda, çok hata ettim. Epeyce mühim hâdisat geçti. — Bunları kaçırmamak icap ederdi. Neyse, karar verdim; bugünden itibaren yazılarıma şu defterde — devam edeceğim, Evvelâ.. son zamanların hare- ketlerini şurada kısaca — hülüsa etmek faydadan hâli olmıyacak. Çünkü birdenbire değişen haya- tımın hareketlerine, o — hülâsa bir başlangıç olacak... Onun için yazılarıma, tam bıraktığım nokta- dan devam ediyorum; — birçok tafsilâtı hazfederek esaslı hâdisatı kısaca kaydeyliyorum. * Öteki defterin sonunda, Na- direnin Burhan Beye — yazdığı mektubu aynen nakletmiştim. Burhan Bey, bu mektubu alır almaz derhal bizim apartımana geldi. Benim namına — hareket eden Nadire ile müzakerata gi- rişti. Bu müzakere, bir hafta ka- dar devem etti. Nihayet şunlara karar verildi. Şişlide, oldukça güzel döşen- miş, biribirine geçme salonları olan bir apartıman varmış. Bur- han Bey tedarik edeceği sermaye ile burayı tutacak. Beni -güya- metres alacak. Apartımanın ka- pısını dostlarına açacak. Haftada iki kabul günümüz olacak. Bu resmi günlerde dostlar çaya da- vet olunacak. Çaydan “sonra da ufaktan ufaktan poker oynana- cak... Şayet bu oyunlarda iştl- hası hıza gelenler olursa, poker ertesi akşama da devredilecek. Böyle iş devam edip gidecek... Henüz ne benim nede Nadirenin aklımızın ermediği hasılata ge- lince: on beş günde bir besap görülecek, Masraf çıktıktan soara Burhanla benim aramızda bölü- şülecek. Nadire bunları Burhana yaz- dırdı. İkimize de imzalattı. Ken- disi aldı, sakladı. Gördüğü bu işlerle istikbalde Bize göstere- | ceği yardım için de kendisine bir hisse verileceğini mukavelenameye ilâve ettirmeyi unutmadı. Vallahi, şu kıza bayılıyorum. Öyle becerikli şey ki... Bu karar, derhal tatbik saha- sına konuldu. Apartıman tutuldu. Burhanın metresi olduğum dostlar arasında ilân olundu. Çay günleri tesbit edildi. İcap edenlere bildi- rildi. Ertesi günü ben apartımana naklettim, Fakat birçok üzüntüler geçirdiğim için Nadirenin apar- tımanındaki küçük ve zarif odamı muhafazaya karar verdim. lk günlerde epeyce sıkıntı | çektim. Böyle kalabalık ve gürül- | tülü bir hayala alışık olmadığım için biraz sendeledim. Hele oyun- cuların ekseriyetini teşkil eden birtakım cıvık ruhlu ihtiyarlarla küstah ve cür'etkâr züppelerin bazan açık bazan da kapalı yılı- şıklıklarına alışabilmek için ken- dimle bir hayli mücadele ettim. (Arkos var) ——— İ S Ü ÜNURE M ĞN SON POSTI Daktiloya — Beni işten çıkarıyormuşsu- nuz. Ben bir şey yapmıyorum ki: — Asıl onun için işten çıka- rıyorum ya! Dünya İktısat Haberleri Petrol İşleri Amerikalıların Elinde.. Bükreşten bildiriliyor: Ameri- i i| kalılar dünya pet- kayvetler: | L Nenştel di dirmiye ve iİdare etmek çalışıyorlar | istiyorlar. Bu mak- satla Amerikadaki şirketlerin bir kısmı anlaşmış bir haldedirler. Fakat bunların arzularında muvaf- fak olabilmesi için diğer petrol şirketlerinin Üzerinde bir tesir yapabilecek vaziyete geçmeleri lâzımdır. Işte şimdi Amerikalılar buna çalışıyorlar. Bu şirketlerin bir kısım sermayelerini ellerine geçirerek © şirketleri de kontrol eder bir vaziyete girmek istiyor- lar. Ruaya-Döç gurupunun reisi olan (M. Kesler ) Şimdi Roman- yada bulunmaktadır. Bu meseleye dair gazetecilere yaptığı beya- natta ba zat diyor ki: “ Amerikalılar dünya petrol sanayil ve ticaretini kontrol edebilecek bir vaziyete gelmeye çalışıyorlar. Bu işte muvaffak olurlarsa — bütün dünya petrol istihsal ve ticaretini tanzim ede- ceklerdir. Öyle Umit ediyorum ki bu hususta muhtelif gruplarla baş- lamış oldukları müzakereler önü- müzdeki son bahara kadar müs- bet bir neticeye varacaktır. ,, * Sofyadan bildirillyor: Bulga- Bulgar ristanın para esa- parası düşül .l:d' bî.d.*:::_' rülmiyecek | kın P.:.. Düt buatta çıkan haberleri Bulgar Mült Bankası umumi müdürü tek- zip etmiştir. Mumaileyh böyle bir şeyin yeni Bulgar hükümeti tara- fından katiyyen düşünülmediğini ve esasen Bulgar parasının bu- günkü aağlam vaziyetinin de böy- le bir düşünüşü uzak bulundur- duğunu ilâve etmiştir. * Londradan bildiriliyor : Kana- da hükümeti do- Kanada do- a ŞAi ın töri ::7 miktarını — arttır- varigette? | mak, altın karşı- lığı nişbetini de azaltmak arzı- sundadır. Bu maksatla hükümet Meclise bir kanun projesi gönder- miştir. Bu kanunla tedavülde bu- lanan para miktarını (50) milyon dolardan (120) milyon dolara çı- karmak ve yüzde kırk olan altın karşılığını yüzde yirmi beşe indir- mek için hükümete salâhiyet ve- rilmektedir. Bu para kararları yeni açıla- cak olan (Kanada) Merkez ban- kasının kuruluşile yakından alâ- kadardır. Bu banka çalışmıya başlayınça artık para çıkarmak işile yalnız bu müessese meşgul olacaktır. AM ŞS Daüssıla, nedir, bilir misiniz? Hele tramvay, otomobil, tren seslerile dolan odanızda, Avru- panın göbeğinde, Tahranda, ma- | hallenizdeki hamamın göbek ta- şına hasret çekmek nedir bilir misiniz? İşte bu abdi hakir o acıyı, © dayanılmaz acıyı çekmişimdir. | Ah bizim mahallenin hamamı., O, göbektaşı.. Hele kese süren Meşhedi Mehmet... Kınalı — sakalı, hergül gibi gövdesi, çürük diş- lerini gösteren o tatlı tebesslimile canım Meşhedi Mehmet.. Deli olacaktım.. Sokağa fırladım, rastgeldiğim ilk arabaya atladım; — Dedim. — Nereye? Birdenbire, galiba kendimden — Hamama, demişim, Ne dersiniz, herif kamçısını şaklattı ve arabasını çekti. Gözüm dünyayı görmiyor, İçimi yakan bir ateş var.. Sanki bizim hama- | Yak, be mübarek yak... Ateşi süzansın, yak. Ne kadar gittik farkında mıyım, Araba durdu. Evet.. Bir hamam kapisı, fakat o bizim hamam kapıları, düönyanın bütün renklerile boyanmış,. dizi dizi peştemallar asılmış, cennet kapısı gibi insanın yüzüne gülen ©o kapılar hani? Su bulunmıyan yerde teyem- müm câizdir, dedim ve daldım içeriye. Ğiunııılo çıkmam bir olacaktı az kalsın. Ne ise dişimi sıktım. Çirılçıplak bir oda.. Hani © canım Isfahan halıları, hani o ipek gibi peştemallar, parıl parıl taslar, hani © hamam sonunu bekleyen galyan, ya, Meşhedi Mehmet.. O, nerede? Hey frenk aklı dedim, bunun da adı hamam hal Ne ise bir kere girmiş bulunduk. Bizde tellâk gelirken bir ök- sürür, bir daha öksürür de öyle yanımıza girer. Burada bu usul ve âdap da hak getire, herif ba- basının evine girer gibi kollarını sallıya — sallıya geldi, karşıma dikildi. Setriavrete şitap ettim... İyi amma ne ile. Yanımda bir bez parçası bile bırakmamışlar.. Ced- dim hazreti Âdem de olsa huda şahit ya burada bir asma yaprağı da bulamazdı. Diyarı küfürde Aâdet böyle imlş.. Düştük bir kere, nâçar katlanmak gerek. Herif yaklaştı, Şarklı olduğu- mu anlayınca sevindi, hele İranlı olduğumu — öğrenince bir yılışış yılıştı ki.. Otuz iki dişi tesbih taneleri gibi ağzında belirdi. Koştu, kayboldu, biraz sonra elinde bir kese ile geldi. Aman ağam.. Herif sanki bi- zim Meşhedi Mehmetten ders al- mış, o ne kese sürüş. O ne oğalayış.. Bir keyfim geldi, bir keyfim geldi ki, sormayın. O neş'e ile adamcağıza iltifat etmek istedim : Keyfim arttı, herşeyi unuttum 1*) Asıl serlevhası ( Bu tence- reye bu şalgâm) olan bu hikâye İran- da Pehlevi devrinden evvel gösteriş olsun diye yapılmak istenen Islahatın ne kadar saçma sapan şeyler olduğunu anlatır. mın külhanı tâ yüregimde yanıyor.. S | YİKÂYE Bu Sütunda Hergân Yazan: Seyit Cemal zade TENCERE YUVARLANMIŞ ... ri 7 eee di < Nakleden; F... kendimi mahallemizin hamamını sandım, canım - tıpkı bizim Meşh Mehmetle olduğu gibi - konuşm istedi : — İranda ne yapardın, ali sordum. Güldü, sırıttı, yılıştı : — Bil bakalım, dedi. — İrıııd;n gelen hlard biri seni beraberinde mi götürdül hi — Hayır. m, — Burada bir halt aettin dülâ oraya mı kaçtın ? n — Ne münasebet ! t — Ya ne diye gittin, bileic medim işte, sen söyle ? hi — Ben İrana müsteşar olaral m) gittim. — Müsteşar mı ? Senl.. P! müsteşar ha.. No müsteşarı? m Ağaım hamamın külhanı gibi yi gözlerim — kubbedeki — yuvarlal y; camlar gibi açıldı, fakat babacaf d, hiç oralarda değil. — Tabit müsteşardım; nedef j, olmuıyacakmışım, dedi. * — Ne müsteşarı idin? Diyt si sordum . Bu sefer ciddi bir tavur tı narak : — Dahiliye, hariciye, mali: adliye, harbiye, maarif, ni nafıa, posta ve telgraf, gümrük » ve ticaret vezaretlerinin müste idim. Demez mi? k Herif, bayağı ciddi konuşı yordu. Hiç te şaka eder h y yoktu, gülemedim gitti. Bilâki merakım arttı : a — Aman dedim; anlat ban& r| bu İş nasmıt oldu ? Sabık — müsteşar — hazreti olanca kuvvetile sırtımı kesel ken bir yandan da anlatıyordu — Babam, büyük babam h hamam işletirlermiş; bu sebep Şarklılardan da birçok kim: tanışmışlar. Babamın bu T bir hayli İranlı dostları d Bir gün bunlardan birinden mektup alıyor, İranda — büyül bir mevki bi olmuş, moml: kette 1slahat yapacakmış, bütüs vezaretlere Avrupalı mü müsteşarlar lâzımmış. — (Tanıdı bildiğiniz. mütehassıslar yarsa derh yola çıksınlar.) diyordu. — Bab haydi hazırol! Dedi; her ne dar ben hamamcılıktan başka bi iş bilmiyor ve onlar da hamamcı lıkta bize yıllarla ders verec üstatlara malik iseler de.. Babamt & beni ikna etti. Tam yirmi sene 1 oluyor, otuz yaşımda idim. Kalk- | tım Tahrana gittim. O zatı bu dum, beni derhal Posta ve Tok | graf vezaretine müsteşar yaptılar. Eh Avrupalılardan kimin ol posta ve telgraf hakkında fikri — vardır. Baktım Tahrantt posta müvezzilerinin bir örü elbiseleri yok; derhal hepsini bi kılığa soktum, sokaklara ilk del | posta kutuları astım, aman efen” | dim, tebrikler, teşekkürler, tak- ! dirler yağdı, durdu. Gece yatıncs B düşünür dururdum, sonra aklıma geldi. Bizde mahallelere varıncıyA- | kadar posta şubeleri vardır, o1 da yoktu, derhal şubeler açtım. nişanlar aldım, rütpeler, un | ra gömüldüm. Herkesin ağzınd& | adım, varsa ben, yoksa ben.. Derken birer birer diğer zaretlere de müsteşar oldum. Pa” ra yağmur gibi yağıyordu. Fakat bir gün kendi kend dedim ki: — Oğlum, iş sarpa sarmadami ( Devamı 11 inci ıııvlıdı ) e n d G B A - & «4 D0 J I İ |