Aşk ve Macera Romanı SAĞ0 — Frolayn'ı daha fazla tazıp etmek istemem, dedi. Teşekküir ederim, imazaladıktan sonra çe- kilebilirsiniz.. Fakat hazırun unut- mamalıdırlar ki adresleri daima polise malüm kalacaktır.. Esasen bu kaidedir. Bu meselede mesken değişildikçe bir günlük değil, bir saatlik teahhura cevaz ve müsaa- de yoktur. Fafa, Fatoşun koluna dayan- mıştı. Fatoş tirtir titreyordu. Ko- miserin oda kapısını geçtiler.. Şimdi hepsi dışarda idiler... İkinci odayı da ortaya kadar katet- mişlerdi. Birdenbire Fafa, Fato- şan — kolundan kolunu çekerek adeta koşar gibi komiserin oda- sına doğru ilerledi. Fatoş kalbi çatlayacak zan- netti. Bu küçük kız ne yapacaktı?.. Ne yapmak istiyordu ?. © Fatoş tevakkuf etmişti. Öte- kiler de durdular ve tercüman genç kızı takip etti. Genç kız kapının önüne gek mişti ve bir deli gibi durmadan içeri girdi. x — Ne istiyorsunuz Frolayn? — Matmezel ne istiyorlar ? Fafa komiserin sual dolu yü- züne 'bu loş odalara sinmiş gölge- lere ve etrafına bakındı.. Sonra yanına yaklaşarak tercümana: — Eldiyenlerimi kaybetmişim, diye kekeledi. Frolayn eldivenlerini düşürmüş. Tercümanla genç kız yerlere bakarak eldiven arıyorlardı. Komiser gülerek: — Frolayne eldivenlerinin mantosunun — cebinde olduğunu söyleyiniz.. Genç kızın yüzü şimdi kapkır- mızı olmuştu: — Komiser efendiye teşek- kürler ederim, dedi. Bu akşam şaşkın bir haldeyim bu — gidiş gelişler, bu hava... bu sorgular herşey beni okadar harap ettiki.. Komisere selâm vererek dışarı çıktılar. — y Jems piposunu — dudaklarının kenarına — yapıştırmıştı. — Dişlerile sıkı sıkı tutarak konuşüyordu: — Nasıl., Gördün ya.. Sorgu- yu bal gibi atlattık. Genç arkadaşı onun gibi kay- gusuz değildi. Ve hiç te neş'esi yoktu. — Jems bana bak, dedi. Ar- tık gülünecek zaman değil... Eks- I — Garzetenin esas yazısile bir sütanun iki satırı bir (santim) sayıtır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: 400 250 /200 | 100 | 60 Kış. | Krş. | Keş. | Keş, h Yazan Suat Suzan pteste böyle bir hâdisenin vuku- undan sonra gidip genç kızları bulmamız lâzım. Büyük bir apartıman kapısının önünde idiler. İçi elektrikle aydın- lanmış camdan bir tabelânın üs- tünde iri yazılarla: Polizci Revier - Polis Merkezi diye yazılı idi. Jems İngilizçe konuşmalarına rağmen sesini alçaltmıştı : — Fakat biliyor musun azizim, dedi, bizim Breslava gittiğimiz tarih ve oradan gelişimiz komi- serin nazarıdikkatini biraz celbe- —— Bu Başı Ne Yaplım 2 der gibi oldu. Şimdi gidip genç kızları aramak ve onlardan o | çantayı geri almak biraz tehlikeli. Genç adam arkadaşının sözünü | kesti : — İstediği kadar — tehlikeli olsun Jems. Bu şey benim için mevzubahs olamaz. Ben otele gidip kızlardan © çantayı iste- yeceğim, Jems güldü : — Yavrum ©o çantanın yalnız Breslavdan gelen insanların elinde bulunmasında bir tehlike vardır. Genç kızlar ise.. ( <crkası var ) Amerikada Yapılan Bir Tahlil ( Baştarafı 1 inei sayfada ) frçemıı_ İstanbul ve İzmirden skenderiye limanı için yüklenen yaş üzümlerin dâha Pireye var- madan bozulduğunu ticaret mü- messillikleri — raporlarile — tesbit ettiğimiz — için bu seneki ihra- catın daha — emin — şekillerle yapılacağı muhakkak görülüyor. Yaş Üzüm ihracatında en mühim nokta ambalâj yapmaktır. Geçen sene iyi ambalâj yaptığımıza za- hip olarak Hamburga sevketti- ğgimiz Üüzümlerin üzerlerini küf kapamıştı. ve Bulgaristan, ambalâj işinde bizden daha fazla muvaffak ol- dukları için geçen sene Londra piyasasasını yaş üzümle doldu- dular. Yunan üzümlerinin kilosu Londrada perakende olarak 100 ile 110 kuruştan muamele gördü. Bulgarlar bizim ismimizden İstifa- de ederek üzümlerini Hamburga “Hacı Ali,, etiketile gönderdiler ve Türk üzümü olarak sattılar, * Ziraat Bankasının kooperatif teşkilâtına bağlı bulunan İzmir ve havalisi meyva koopoeratifi, bü mahsul senesinde yaş Üzüm ihracatı için son hazırlıklarını ik- mal etmiş bulunuyor. Bu- koope- | ratif ambalâj işine de büyük bir işile meşgul olan memleketlerde tetkikat yaptırmıştır. zümlerimize yeni bir istihlâk sahası temin eden yaş Üzüm ih- racatile ( Türkofisi ) teşkilâtının da yakından alâkadar olacağı muhakkak görülüyor. edilecektir. caatları ilân olunur. — (3481) Halbuki — Yunanistan, | ehemmiyet verdiğini gösterecek | bazı hareketler yapmış, ambalâj | Memur Aranıyor Sümer Bank Umumi Müdürlüğünden: Bankamız ve müessesatı Muhasebe - servislerinde istihdam edil- mek üzere imtiban ile memur alınacaktır. İmtihana iştirak için; lise mezunu bulunmak, askerlik hizmetini yapmış olmak ve otuz beş yaşını mütecaviz bulunmamak şarttır. Kabul edilecek memurlara tahsis edilecek maaş asgari 80 liradan başlar. Ayni derecede muvaffak olanlar arasında Âli mektep mezunlarile Banka vesair - ticari olanlarla ccnebi lisanlarından bir veya ikisine vakıf olanlar tercih ve bu evsafı haiz olanlara iktidarları nisbetinde maaş tahsis İmtihan 29/7/934 pazar günü saat 14 te Ankara ve İstanbulda IN.M yapılacağından talip olanların imtihan programını vesair şartları anlamak ve isimlerini kayıt ettirmek üzere nihayet 22/7/934 akşamına kadar Ankara'da Umumi Müdürlüğün Memu- rin Şubesine ve İstanbulda Galatadaki Bankamız Şubesine müra- VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22925 Mersin Yolu vapuru 1 İNÖNÜ şum! Pazar günü saat 10 da Sirkeci rıhtımından kalkacak. Gidişte Ça- nakkale, İzmir, Küllük, Bodrum, Rodos, Marmaris, Dalyan, Fethiye, Kalkan, Kaş, Finike, Antalya, Alan- ya, Mersine gidecek. Dönüşte: ayni iskelelerle beraber Taşucu, Anamur, Kuşadam ve Gelibolu'ya uğraya- caktır. Trabzon Yolu TART e Temmuz Pazar zünü snat 20 de Galata rıktımından — kalkacak. Gidişte: Zonguldak, İnebolu, Ayancık, Sam- sun, Ünye, Ordu, Gireson, Tirebolu, Görele, Trabzon ve Rizeye, Dönüşte bunlara ilâveten, Of ve Sürmeneya uğrayacaktır. Karabiga Yolu Her CUMARTESi, ÇARŞAMBA günleri saat 20 de Tophane rıhtı- mından bir vapur kalkar, Gidiş ve dönüşte mutat iskelelere uğrar. İZMİT YOLU Yaz Tarifesi Pazartesi gününden maada ber gün bir vapur Cuma ve Salı günleri saat 9 da,diğer günler saat 13.30ta Tophane rıhtımından kalkacaktır. mücesesatta tecrübe görmüş Tavşancıl < ramar —a ” İntıbalafı ... Köy Muhtarı Yahya Kaptandan Bahsetti: sosra O, Diyordu, Ele Âyuca- Sığmazdı, 30-6954 “Ölümünü Haâlâ Havsalam Almıyor y Ç Arkadaşımız, evvelki gün ve dün köy intibalarını yazdı. Bu- moyanda Tavşancılı gerzerken, Yahya kaptanın beraber çalış- tığı adamlarla konuştu, yaşadı. gı evi, kuvvayı inzibatiyeden gizlendiği binayı, — vurulduğu çeşmeyi, gömüldüğü yeri gördü. Bugün bu milli mücadelenin kuvvetli gahsiyetinin hayatından birküç safhayı okuyacaksınız. Köy muhtarı, bana “Yahya | kaptandan bahsederken içini çe- | kiyordu: — O, ateş gibi adamdı. Ele avuca sığ dı, atına atlayınca köy sokaklarından yıldırım gibi tepelere, bayırlara akar, giderdi.. Çok güzel adamdı., Yü- zü beyaz, gözleri kömlür gibl si- | yahtı.. Az kalın ve az uzun biyik« ları, Yahya kaptana daha heybetli bir poz verrirdi. Hiç unutmam, Milli mücadelenin ilk de köye, gizlice geldi. Herkes ona hürmet ederdi.. Teşkilâta yeni başlıyordu. Etrafında pek az adam vardı.. gılnh bana bağ yolunda mn_”ı(u"unun var mı?, dedi., Ona iki yüz kurşun verdim.. Bir kaç gün sonra kayboldu. Sonradan - işittik ki, teşkilâtı ta- mamlamış, Darıcada, Eskihisarda, Tavşancıl — tepelerinde gezmeğe başlamış.. Muhtar, bunları — anlatırken,? daha mühim bir şey hatırladı: — Size, Yahya kaptanın cesa- retinden bir misal getireyim, de- di.. Bir gece Yahya kaptan beni ğ V ".ııd Bugece küçük Arslan -Yah ya kaptanın rakibi olan .biı çete : reisi - Hafız efendinin evine yeme- ğe davetli, beni de çağırmışlar.. ! Ben bu işte bir sıçan yeniği sezi- | yorum.. Sen silâhını doldur, gel.. | Hafızım evinin karşısındaki taşlar ş arasında bekle.. Eğer evde bir silâh sesi, veyahut gürültüye, mü- 1 nakaşaya benzer bir şeyler işitir- sen, evin kapısına doğru yaylım ateş aç!.. Okadar.. O gece bütün fişenklerimi doldurdum. Karanlıkta — Yabya | Kaptan eve girerken ben de taş- lar arasına sokuldum.. her hangi bir hareketten sonra öleceğim! siliyordum.. fakat Yahya Kaptan her şeyden üstündü.. heycanla, saatlerca bekledim, nihayet kapı açıldı, Yabya Kaptan dışarı çıktı. Bana: — — Eyvallah, dedi, Birşey yok, sulh olduk! | Muhtar çürük sakıflı, “maşal- lah,, li bir evi gösteriyordu: — Anlatıyorlar da hâlâ, şaşı- Yahya kaptanın son defa önünde aptest aldığı çeşme yorum.. hiç Yahya Kaptan yaka- lanır mı, nasıl olur, Yahya Kap- tan gibi dağlara, insanlara hâkim bir adam yakalanır rm?. Şehit edilmeden birgün evvel köye gelen Yahya Kaptan evine girmiş ve ertesi akşam kuvayi inzibatiyo köyü sarmıştı. Artık ihbarı içeriden mi, dışarıdan mm yaptılar bilmiyorum.., işittiğime göre Yahya Kaptan sarıldığını haber alınca müthiş bir inkisara uğramış, hattâ kıyafet değiştire- Yahya Kaplanın karakalem bir rasmi rek evden eve geçmiş. Bunu havsalam — hâlâ almiyor.. tam kuvayi inzibatiye arayıp ta Kap- tanı bulamayınca, köyden çeki- liyordu. Yeni bir ihbar yaptılar ve doğrudan doğruya işte bu evi kuşattılar. Ev sahibinin —anlattı- ğgına göre, Yahya Kaptan şa gördüğünüz küçlik pencereli oda- cıkta bulunmuş, Hiç bir hareket yapmamış.. ağır ağır evden çık- mıiş.. yüzü sapsarı imiş.. yavaş yavaş şu yolu inmeye başlamış.. Muhtarla beraber *yürüyerek bir çeşme önünde durduk.. harap, küçük, yerdan biter gibi çıkmış bir çeşme. Gürül gürül bir su akıyor. Bir insan boyu kadar bir şey.. — Yahya kaptan çeşmeye ge- lince durmuş: «Müsaade edin bir abdest ala- yun!.. Demiş.. sanki Öleceğini bil- miş.. kollarımı sıvamış, ağır ağır ( Devamı 10 uncu sayfada )