S'ı'ğaul Âlemi İtalyanın 35 Bin Tonluk | Amerikadan Zırhklıları İtalya hükümeti, deniz konferansı- nn kendisine verdiği hakkı kullan- maş olmak için donanmasını ( 35 ) er bla tonluk İki munzzam harp gemisile | takviye etmâk kararındadır. Bu kara- vını ilân etmiştir. İtalya ile Fransa arasında Öötedenberi deniz silâhları bahsinde halledilemiyen bir rekabet vardır. İtalya, gemi tonajı noktasın- dan Fransaya verilen nisbetin kendi- sine de verilmesini İistiyor. Halbuki Fransa, İtalya gibi bir Akdeniz dev- heti olmadığını, Şimal we Manş, de- nizlerile Atlas ve Okyanos ve Akde- nizde sahilleri bulunduğunu, ayrıca Hindiçin! gibi uzak müstemlekelere sahip olduğunu beyan ve İtalyanın iddiasını yersiz görmektedir. Bundan dolayıdır ki İtalya hükü- metlinin ikl azim harp gemisi inşasına karar vermesi bilhassa Fransaya mü- teveccih görünmektedir. Netekim bunu anlıyan Fransız devlet adamları, 1938 Senesi sonunda dananmasına iltühak edecek olan bu kuvvetleri Önlemek istiyor. Muhtelif münakaşa we hesaplardan sonra Fransanın var. dığı netice şudur: Elinde mevcut ve B6 bin tonilato hacminde olan Dün- kerk zırhlısına bir Dünkerk daha ilâve gtmek ve bir tane de 35 bin tonilâlo- Juk harp gemisi yapmak. Bu suretle Fransa, İtalyanın (35) er tonluk gemi- "lerine, e bir tane de (35) bin tonluk dritaavt yapmakla mukabelede bulun- Mmuş oluyor, Görülüyor ki yarış, bütün Barile başlamıştır. — Süreyya Amerikada. Amele İle Patronların Arası Bulunmak Üzere Vaşington,29 (A.A.)— İş nazırı Mis Perkias tarafından sanayi iççileri ile patronlar mümessilleri arasında bir Anlaşıma yapılmıştır. Nazır, üç kişiden Mürekkep — bir hakem — komisyonu pmıştır. İki taraf komisyonu salâ- etini tanımışlardır. y Japon Prensi Berlinde - Berlin, 29 (ALA.) — Japon prenel Kaya ile zevcesi Fresde'den Berline igelmişlerdir. Kendilerini Istasyonda pon sefiri karşılamıştır. Prens Şarki meydanlarını gezecek we Mareşal Hındınbuıg tarafından kabul edilecektir, ; ,kehistan Kabinesinde Varşova, 29 — Dahiliye nanırlığına M Kosiyalkovski, Ziraat nazırlığına da | M. Ponyatovekl tayin edilmişlerdir. “Son Posta,, nın Mili ve Edebi Tefrikas: 36 a-_ Nîq A ZÂ (26) gar bin tonluk İki gemi | | İ İ Avrupaya Yeni Bir Uçuş Harbur grax, ( Amerikada ) 29 — Tayyareci Adamoviç kardeşler, ma- halli saat ile 6/26 da Varşovaya müte- veccihen uçmuşlardır. Tayyareciler bu uçuşu tek satıhlı bir tayyare ile yap- maktadırlar Deniz Silâhları Konferansı İngiliz - Amerika Görüş- meleri Şimdilik Durdu Londra, 29 (ALA) — İyi haber alan mahafile göre İngiltere ile Ame- rika arasında deniz konferansına — âit müzakereler, Fransız, İtalyan ve Ja- | pon murahhasları gelinceye kadar, yapılmıyacaktır. Amerika murahhası M. Norman Dâvis iki taraflı müzakerelere rzemin | hazırlamak — üzere Fransız — sefiri ile bir saat 'görüşmüştür. Lehistanda Şenlikler Varşova, 29 (A.A.) — Lehis- tan dün akşam deniz bayramıni! teside başlanmıştır. Varşovada, Reisicümhur Vistule nehri Üzerin- | den donanmış — gemilerin geçit resminde hazır bulunmuştur. Facıalar Amerikada Müthiş bir Sıcak Adam Öldürüyor Nevyork, 29 (A.LA.) — Ames rikanta - muhtelif şiddetli bir arcak calgası esmiştir. On kişi ölmüştür. Yüzlerce kimse bitap vaziyettedirler. M. Yevtiçin bazı sözleri yanlış çıkmış! Belgrat, 29 (A.A.) — Avala | ajansı, hariciye nazıra M. Yevtiç Agence economipue et financiere,, mümessiline yaptığı — beyanatın teferrüata ait bazı kısımları doğ- ru olarak intişar etmemiş oldu- gunu bilirmektedir. Ü Ü DÜ 7 / TC Mebrure Sami ÖL GİBİ Nisan başlarında oluşumuza rağmen sıcak, kavurucu bir gündü. yaya gelmiştik. Kömür alı- ük, Yolcuların çıkmasına izin yoktu. Vapurun etrafını bir sürü şandal kuşatmıştı. Güvertelerden iple küçük sepetler, kutular indi- | riyor, sandaldaki gürültücü patır- | dıcı satıcıların pek de anlamadık- ları, sade rengine, boyuna, fenine göre kıymet biçtikleri - paralara mukabil, çikolata, teneke kutular içinde süt bulâsaları alıyor, daha doğrusu — bahtımıza ne çıkarsa, yine sepetle yukarı çekiyorduk. O günü sana, en hoşuna gi- den şeyleri, çikolatadan bebek ve lavşanları getiren hep “o, olmuştu. Bunun için de artık dostluğunuz — büsbütün — artmıştı, Elini onun avucuna veriyor, gö- vertede ne seve seve, ne güle göüle geziyordun. Akşam bastıkça, havanın da- yanılmaz, bunaltı verici sıcaklığı büsbütün —sıkıcı bir hal aldı. Göğüsleri açan, başlara konan ıslak bezleri kurutluran bir rüz- gâür da vardı, amma garip, sıcak bir rüzgârdı bu. Eski günleri hatırlatan ilk sö- zünü işte o0 akşam “Akdeniz, kömürünü almış, demirini çeker- ken söyledi. z Neden bilmem senin huysuz- luğun tutmuüştu, ağlıyordun. Ba- ban yanımızda değildi. Seni kucağına aldı. Yüzüme baka bğkı. saçlarını öptü: kadar güzel bir kız vardı, eğer sevgisinde iman da olsaydı, şimdi her şey başkalaşacaktı ve sen... Yanakların — yaşlı, — sözünü kestin 'Mıııl mı, ne masalı söy- noktaların a " j Mayçeı cef eeaşür — Alman Moratoryomu Ve Ameka- nın Bir İthamı! vvel zaman içinde periler | Yine Muahedeler Meselesi Bir İtalya Gazetesi Al- manyaya Nasihat Veriyor Almanyanın askeri manzaralarından Roma, 29 (ALA.) — “Lavoro Fas- ciste,, gazetesi, Versay munhedesinin yıldönümü münasebetile İtalyan siya- setinin yeni temayülünü gösteren bir makale neşretmektedir. Bu makale tamamen muahedelerin tetkiki aley- hine olmakla beraber, Almanyaya, esas muahedelerin tetkiki olan — bir | | Siyasetin — tehlikelerini dostane - bir | şekilde göstörmekte, sulh sever bir ı Avrupanın yaratılmasına teşriki mesal edilmesini tavsiye etmekte, muhtemel bir. müuahedelerin — tetkiki —namına, ) milletler — cemiyetinde — Almanyamın mevcut olmayışının bir hata olduğunu bildirmekte ve şunları yazmaktadır: *Alman milleti, sulh muahedesin- | Londra, 29 ( AA ) İngilizlerle | Almanlar arasında moratoryom mese- lesi hakkıntla yapılan görüşmelere bugün de devam edilmiştir. Müzake- | relere muvaffakıyetle devam edilmek- tedir. Anlaşma olmasmı için ciddi ümitler vardır. Vaşington, 29 ( AA )— Almanya- nin borçlar hakkında ilân ettiği ma- ratoryoma karşı Amerikanın cevabı Alman sefirine verilmiştir. Bu cevapta deniliyor ki: | İ | | | liyeceksin bana? diye sevindin, | Gözlerim uzaklarda, omuzumu silkerek : — Kurt masalı Nesrin, dedim. Dudağımı büktüm. O hiç aldır- madı. Seni güverte parmaklığının Üzerine oturttu, iki elini koltuk- Tarının altından geçirdi ve bana arkası dönük, eski bir rlüyayı, kahramanlarına masal şahsiyetleri vererek, sana anlatmıya başladı. Sözleri güzeldi. Şiirliydi, amma yalandı. Süslü püslü yalanlardı | yine, Güya yeşil tahta kapının dibinde geçen son gece, sevgiyi tecrübe eden, sevgiden fedakâr- hklar bekliyen, arayan bir ge- ceydi. Halbuki masal kızının gö- zünü bir başkasının parası ka- maştırmıştı. Önüne elmasını, altı- nni seren bilmem hangi diyarın çirkin ve yaşlı şehzadesini, sev- gisinden başka bir küdreti olm- yan çobana için için değişmiye başlamıştı bile. — Sevginin, sırf şüpheyi öldürmek için yaptığı tecrübe acı bir netice vermiş, peri kaçmıştı. Bu kaçıştı ki çoba- nı da, paranın — vereceği saa- detlere — irişmekten korkutarak alardan uzaklaştırmıştı. aa İşte Nesrin, buna benzer daha bir sürü saçma sapan söz ki; o dakikada bile ben bunların yalan olduklarını unutmuyordum. bir. nümune de tekrar tetkik edilemiyecek esanlı maddeler olduğu ve muahedelerin kiymetinin son tabliline istinat eden €fkârı umumiyenin nihayet Ööz itibas rile bunların doğru olduğunu tamdığı fikrini serbestçe anlamalı ve kabul etmelidir. giştirilmiştir. Diğerleri dö değişebilir. Fakat, bir hükümetin elinde «sulh yolundan muahedenin bazı maddele- rini değiştirmek vasıtaları varken resmi bir teşekkülden çekilerek yun- dan vazgeçişi hakkında sadece ve ve yalnız diplomatik cepheden ne düşünülebilir? * Amerika hükümeti Alımanyanin üzerine yüklenen mali müşküllerden haberdardır. Fakat Amerika, Alman- yanın bugün içinde bulunduğu vazi- yetten Hitler rejiminin takip ettiği siyaset dolayısile büyük bir mikyasta mesul olduğu kanaatindedir. Alman hükümeti, bu siyasetin, dün- yanın muhtelif yerlerinde Hicari ihti- lâflar ve Almanyanın borç ödeme hu- susundaki — kabiliyetinin — azalması Fakat ne için çekilip kamara- ma gitmiyordum? Ne için dinle- miyormuş gibi yapmıya çalışarak, kenardaki bir keten iskemleye uzanıyor ve göya bu masalına içimden güldüğüme inanmak iste- miyotdum? Eski bir yaz hikâyesinin su- çuündan siyrilan, kendini masal ve sevgi kahramanı kılığına s0- kan bu adamdan hiçin, o dakika -yeni başlıyan yalanlarına benüz kanmadığım halde de- yine o kadar çok hoşlanıyordum? Yeşil tahtadan!? bir bahçe kap- sının dibinde onu görmeden, din- lerken sade — gönlümle, — temiz ve manevi — hislerimle — duydu- ğum bu insan sanki artık etimin, kamımın iliklerimin de içindeydi, Ondan, bütün kusürlarını gö- rerek, aldanacağımı, aldatılacağır mı âdeta bile bile hoşlanıyordum. Ömrümün tehlikeli bir döne- mecinde olduğumu anlıya anlıya onu beğenmekten, sesile, bakışı ile, uzaktan şöyle bir görünüşü ile titremekten kendimi alamıyor- dum. Kuleli evin, nefti gözlü, bemr beyaz kızı, anlamadan bilmeden, aldanarak o insana gönlünü ver- mişti. Beş yıl sonra sarı bukleli, güzel küçük — Nesrinin annesi, önünde açılan yolun dikenini ka- ( cönüf Aşleri ) Kadın, Eskiyince Değiştirilecek Elbise Değildir İzmirden H. H. L imzasını kullanarak mektup gönderen bir ukuyucum bana hayatının roma- nni anlattı : | — “ Bir kızla nişanlanmıştım. | Fakat az sonra sevemiyeceğimi | anladım. Ayrılmak istedim, ağla- mıya başladı. Evlendik, bir kız- * | miz oldu. Fakat karımı sevmiyo- rum. Hayatım acı geçiyor. Birkaç defa mahkemeye düştük, netice | çıkmadı. Ne yapayım?,, Sırf acıyarak, merhamet duya- rak bir kızı almayı anlarım. ğo, bu asırda yapılmıyacak bir hata- dır. Fakat madem ki bu hatayı yaparak evlenmişsin, bir çocuğun da olmuş, ayrılmayı düşünmeyi birincisinden daha mühim ikinci bir hata sayarım. Karını sevme- yebilirsin, fakat çocuğun annesi- | dir, ona o gözle bakmıya çalış. , Feragatin — mükâfatını - çocuğun | gülen yüzünde bulacaksın. ,, Umumi Kadın Hususi Kadın Olamaz ? İzmirde O. N. Bey bir müd- det evvel umum! bir kadınla müş- terek bir hayat yaşamıya başla- mış, kendisine ıslahinefs - ettiği takdirde bu münasebeti meşru- laştırmayı da vadetmiş; fakat iki senelik bir hayattan sonra bir gün evine geldiği zaman odaları bomboş bulmuş. Kadımı el'an sevmektedir. Ve kendisine avde- tini de mümkün görmektedir. Soruyor: Ne yapayım ? Bir erkeğin hayatında kendi kendisine karşı yapabileceği fenar lıkların en mühimi umumi bir kadını almıya teşebbüs etmesidir. Umumi kadın, o hayata adım attığı gün insanlıktan çıkmış de- mektir. Islahıhal etmesi mümkün- | dür. Fakat binde bir ihtimal ile, Oğlum, zehir karıştırmaktan — tesadüfen kurtulmuşsun; ısrar etme, unüt« | mıya bak! | HANIMTEYZE şeklinde tezahür eden bir muhalefet çıkardığını şüphesiz biliyor. Amerikâ almanyanın tediye hususunda bütün gayretini sarfedeceğine istinat etmek- tedir. Moratoryom, beynelmilel ticaret ve maliyenin parçalanmasını arttıra- cak ve dünya İktısadi müşküllerinin halli için yapılacak beynelmilel teşriki | mesalyi korkutacaktır. ,, ————————ELE— — — — ranlığını seze seze geri dönmesi- ni, kaçmasını bilemiyordu. » Bir sabah vapurda içilecek su kalmadığı öğrenildi. Bunu ev- velden hissedenler, haber alanlar olmuş, büfedeki garzorzları, toplar kraya gazoz satılıyordu. k Senin “su isterim!,, diye ağ- ladığın günü bize 20 şişe maden ıııyışııl: fdmbilı'r ne bımnl bu- lup © göndermişli. Geceleri vapur sallandıkça, kapının dibinde, yer- de duran bu şişeler bir yandan | öbür yana yuvarlanırlar, uyku arasında insana garip gelen bir şan çıkarırlardı. ninle — beraber yattığımız küçük ensiz yatakta, bu gürültü ile bir gece fena bir kâbus gör- müştüm. Bu -terletici rüyada, tıpkı şim- — di, içinde yaşadığım demir par- maklıklı hapishane odası gibi taş — bir yer vardı ve ben, ayakla- rımda zincirlerler senin arkan- dan koşmak istiyen bir kürek mahkümu idim sanki. Bu rüyadan / kulaklarımda zincir uyanmış ve su şişeleri yine ka- maranın içinde o yandan o yana yuvarlarıp — dürürken, — sıki sıka sana sanlmış, adeta bir isteri ÇArkası var) yıp almışlardı. Artık - şişesi bir mademki — hayatına — Hünlür