b Sayfa -— I Dünya Hâdiseleri ! An'aneyi Ölüm Döşeğinde De Bozmıyan Adam! Bündan tam (119) sene evvel Vaterlö birinci Napoleonu kahramanı- I(_Va(erlo)d_ı boreell üp etmiş olan tm forunu.. | Tngiliz ordularının başkumandanı (Dük de Velling- ton)un torunu (85) yaşında oldu- gu halde vefat etmiştir. Tesadü- | fün garabetine bakınız: İagilir. hükümdarı 119 sene evvel (Dük de Vellington)un hiz- metine mükâfat olarak bir asalet rütbesi verdikten başka bir de malikâne hediye etmişti. Hediye- Bin şarlı vardı: Kumandanın va- risleri hersene bu malikânenin sembolik bir kirası olmak üzre İn- gıller: Kıralına ipekten yapılmış ir Fransız bayrağı götüreceklerdi. Bu ahde tam 119 sene riayet edilmiştir. Fakat son varisin ölüm döşeğine düştüğü gün bu yıldö- nümüne tesadüf ediyordu. Buna rağmen ihtiyar Vellington şartı bhatırlamış, bir mümessili vasıtasile bayrağı hükümdara göndermiştir. Tam bayrağın teslim edildiği zaman da kendisinin öldüğü öğ- renilmiştir. Bu bayraklar (Vinsur) sarayında muhafızlar dairesinde ( Vellington ) un heykelinin üze- | rine asılmaktadır. Lortluk payesi şimdi büyük oğluna geçecektir. * Sergı'yef ve Andre isminde | iki genç kız bisikletle bir Avrupa seyahati- ne çıkmışlardır. Seyahatlerinin ,başlangıç noktası Paristir. Oradan | Berlin, Prag, Budapeşte, Belgrat tarikile Romaya gidecekler, ora- dan da Parise döneceklerdir. Bu iki genç kız - bazı | gecelerini yolda geçirecekleri için | omuzlarına bir tane portatif ça- ı | Bisiklet ile seyahate çıkan genç kızlar dir. almışlardır. Gayeleri gide- cekleri memleketlerin kükümdar- larını da görmektir. Bu iki genç kızdan madmazel Sergiyef çarlık zamanında çalış- mış bir Rus diplomatının kızıdır. Fakat şimdi Fransız tâbiiyetine geçmiştir. * ört senede bir d?h yapık makta oln Olimpiyat oyun- - Tarının sonuni Olimpiyada | 4939 ıeueış::lu hazırlık il L Amerikada yapıl- başladı —| mıştı, bundan son- rakinin de Almanyada icrası ka- rarlaştırılmıştı. — Ahiren tarih de tesbit edilmiştir. unlar 1936 senesi a: İ ııımı(ı)ıy birinci günü WIŞ:::İ. ©en akıncı günü nihayet bula- gaktır. Olimpiyada iştirak edecek olan milletler şimdiden hazırlan- | mıya başlamışlardır. Bu meyanda Fransa hükümeti meclisten (4,290,00) Türk lirası tahsisat iş- temiştir. Bu miktarın (50) bin lirası 1934, (90) bin lirası 1935, yüz bin lirası da 1936 da yapılacak hazırlıklara sarfedilecektir. Müte- bakisi olan (189,000) Türk Hrası berline. gidip gelme ve olimpiyat oyunları çok kuvvetli bir - propa- ganda vasıtası olduğu için Fran- tazlar bu miktarı çok görmemek- tedirler. R -— TAKVİM — Gün ÇARŞAMBA Hımr 2 27 Harziran 934 5i Arabl LÜ gz ” » H Reberel 1388 | 14 - Haziran- 1380 oarirmarcan Vakit | Ezant Vanatl| Vakit Ezanf | yasal Gündş (U 45 (4 30 Ahşaniliz e Üie'ce Öğle (ı:ııîıı '01*'-'-4 264 | 21 4 | ömerakiaizı — halleti SUN FUSLA | ristanbıiia Gelen ğeyyahlar Bir Seyyah Kafilesi Memlekete Mü- ei - Fariran 27 | Kari Mektupları I Bir. Köylü “him Bir Para Bıraktı: Bir Sucudan Mektep istiyor ahlara karşı hiç a Onların bütün İstanbulu dolaşırken, neler yap- tıklarını, neler — sarfettiklerini, — neler görmeğe, neler göstermeze çalıştıklar rını gördünüz müt, İşte ben — bu ya- zımla size bunları anlatmaya çalışaca. | | ğim ve seyyah kafilelerinden — birini vapurdan, — bütün geziş — nihayetine kadar-takip edeceğim. Merdivenlerden inen — şebek ü bir İngiliz, rıhtıma ayak r basmaz, demir — vığınları Üzerinde uyuklayan bir serserinin resmini çekiverdi. Ne muvaffa- kıyet değil mi?. Kafile <adınları | içinde bir tek şöyle yüzüne ba- kılır şey'yok.. hepsi de — kuru mu kurü, Gink mi — sirik, müş- mula mı müuğmula.. Rıhtıma inen kadınlar, ayna- | darile o güzelim yüzlerini biraz "daha güzelleştirdiler. - Elbiselerini mameycut — kalçalarından — aşağı çektiler, gözlerini kırpıştırdılar ve rıhtımin — kapısına doğrü — revan aldular... Kim bilir, Türkleri çok hovarda mi biliyorlar? parti yaya yürümek istiyordu. tekiler razı olmuyor, burundan konuşularak bir gürültüdür gi- diyordu. Nihayet tercümanlardan biri öndeki şoföre seslendi: — Bana bak, bu on kişi Sul- tanahmede yaya yürüyecekmiş.. Siz üç araba Ayasofya önünde İktadi O B37 16 17 İmsala (6 2402 10 bizi bekleyin.. Otomobillere binen bir kafile- Kafile içinde on - kişilik bir | F Istanbula gelen seyyah kafi- lelerinden birkaçır Müzede, Agasofga avlusunda Yereba- tanda ve Ayasofya camii önünde den sonra, kalan on kişi, bön bön etraflarına bakıyorlardı. İçlerinden biri nihayet da- yanamadı, fransızca olarak tercümana sordu : — İstanbulda sarıklı, peçeli, çarşaflı insanların oturdukları bir mahalle varmış!.. Orası ne tarafa düşer?. Tercüman güldü: — Öyle bir şey yok, size yanlış söylemişler. Kafile ağır ağır köprüye doğru — yürüdü. Tercüman iki tarah gösteriyor, seyyah kadınlar saplı gözlüklerile ortalığı süzü- yorlardı. Tam küprüye çıkarken, kalabalık arasında iki küfeci ço- cuk — gırtlak — gırtlağa geldiler.. Seyyahlar evvelâ korktular, sonrâ boyunlarına asılı küçük kutular- dan — fotoğraflarını — çıkararak «Trik, trik !» birkaç poz çektiler. Nedense tercüman Ef. , bu bizim için fena bir propaganda teşkil edecek olan manzaranın çekilme- sine mani olmadı. Seyyahlar köprünün öbür ta- rafından, Haliç tarafından gitmeyi tercih ettiler. Bu merak ta, Âv- | rupada Halice « Altın Boynuz » ismi verilmiş olmasından olsa gerek.. Seyyahlara - burada - bir dilenci takıldı.. İmkân var mı, on para bile vermediler. Bilâkis | herife eziyet edip, birkaç poz | resmini çektiler. )' Kafile içinde galiba iki yeni | Birer Bardak Su İçtiler!.. : Yeni Evli Bir Çift.. Kadın | $ İnadına Çirkin, Erkek İna- dına Güzel..Kadın İkide bir- - de- Ah! Maylooooov!.. Mızmızlanıyor!, Erkek inadına evli Fakat VAY kadın çirkin, inadına kupkuru.. Kadının milyo- | ner filân olduğunu zannederim, Kadın ikide bir, erkeğin koluna asılarak : — Ah! May İloocov I.. diye sızlanıyor. Lİngilizce — sevgilim demek | Köprüyü geçtikten sonra, ka- file, nihayet memlekete mühim bir para bıraktılar: Köşedeki ma- hallebiciden birer bardak soğuk su içip; birer kuruş terkeylediler. Ne büyük gelir, değil mi ?. Yenicamiin — önüne seyyahlarda bönlük biraz daha arttı. Evet, Istanbula gelen sey- hahların hemen kısmı âzamı, şehri gezişleri esnasında tamamile ap- tallaşıyorlar.. O muazzam şaheser önünde kimi elini çenesine, kimi tırnağını dişlerine, kimi gözlüğünü gözüne koydu. Tercüman boyuna anlatıyor, seyyahlar ikide birde olur olmaz şeyler soruyor, müte- madiyen söyleniyordu: — Hez şi eni mani? — Vat ar yu? — Vat izhi?.. — Yes aydu. — Yes ayken set.. Bütün bukarışık, uğultulu, an- laşılmaz konuşmalar arasında ka- dınlara dikkat ettim: Hemen hiç birinde çorap yok. Hepsi de belki (25) gram gelmi- yen bir elbise içinde.. Kollar açık, bacaklar açık, ense açık.. Beraber yürüyerek Babiâliyi | geçtik. Vilâyetin önünden aşağı vurdular, ve Gülhane parkı önün- de durdular.. Biraz susamış, biraz terlemişlerdi. Kapı önündeki sey- yar sucunun etrafını alınca, za- vallıcık eli ayağı titireyerek şaşır rıp kaldı. Ömründe böyle yağlı müşteri görmemiş midir ılııı_iışiı?. On iki seyyah birden su içince 12 kuruş birrden kazanacak.. Fakat şu sinirlendiğim tercüman efendi, burada yine bir işgüzarlık yaptı; — Senin suyun çeşme suyu.. Buz koymamış, birşey etmemiş- sin, Bir kuruş alma yok, 20 para vereceğiz!. Seyyahlar ağır ağır Gülhane hastahanesine, müzeye giden yo- kuşu çıkarlarken, nereden peydah oldular şaştım. Bir sürü dilenci güzel.. ) gelince, | Tosya'da her köyde telefon, | köy konağı, muntazam şosa var- dır. Tosya köylerinin şimdi yegâne noksanı ve isteği mekteptir. Tosya köylüleri okumaya ve tahsile çok düşkündür. Hükümetin müzahereti | ile bu köylerde birer de mektep | İnşası kabil olursa Tosya köyleri» | nin hiçbir noksanı ve köylülerinin | hiçbir dileği kalmamış olacaktır. » Gülköyündeni Muharrem Bir Köy Muhtarının Teşekkürü Düzcede — Yunusefendi köyü muhtarı İdris Efendi gönderdiği bir mektupta son Af Kanunundan sonra Düzce ve mulhakatında 26 bin çocuk, 18 bin ölüm ve 10 bin kadar saklı evlenme vak'a- gının tescil edildiğini bildirmekte, bu Af kanununun köylüye göster- diği kolaylıklardan dolayı köylü- nün hükümete minnettar ve mü- işaretile boğaz içinden ; deren karle : Biz gilr neşretmiyoruz. efendim. Edebi mecmulardan birine gön- dermeniz münasip olur. * * Bostancıdan N. Y, okurlarmizdan 1 H. K işaretlerile mektup gönderen okuyucularımıza : Noktal nazarınız. doğru bile | olsa İmzanız ve adresiniz olma- | dığı için mektubunuz üzerinde | tevakkufa imkân yoktur efendim. etraflarını aldılar.. — Bin - türlü nazüniyar.. — Allah seni beyine bıtış- lasın madamım.. Allah, seni cacığından ayırmasın, Allah saçına- | gözüne gözellik versin madam- cığım.. Buda — seyyaları — korkutan, | ürküten en büyük hücumlardan | biridir. Ben, şimdiye kadar hiçbir seyyahın dilenciye sadaka verdi- ğini de görmedim.. Otomobiller müze meydanına yığılmıştı. — Şoförler — direksiyon üstünde uyukluyor. Yahudi mud. rabazlar ellerinde uydurma anti- kalar, tesbihler, ağızlıklarla ağaç altlarında çene çalıyorlar. Nihayet seyyahlar çıktı.. Bizim kafile de beraber.. Galiba müze birez hoşlarına gitmişi memnun- dular.. Gülerek a: yokuşu in- diler.. Bu sefer Yerebatana gir- diler.. Yerbatan, içlerinden birka- çını korkuttu. İçerisini gezmiye cesaret edemediler. Tercüman ke- | malinezaketle yalvarıyor, içeride ne hörgüçlü devenin, ne de hlıw cellâdın — bulunmadığını - temine çalışıyordu. Nilııy::', bu iş:ıâı olup bıiııni. sıra Âya: aya üi seyyal buııdıydıi ın-ınleıhıı mühim (| birer neblığvblvıkhlır: Seyyar Yahudi satıcılardan birer İstanbul kartı aldılar, beşer vi e. kura a kafilenin bütün yaptığ masrafı şöyle bir hesapladım: defa sü 2 kuruş, üç simit dört buçuk kuruş, etti altı buçuk.. 2 lira şoföre, 2lira da tercümana dört.. beş on kuruşta kart, def- | ter, tesbih ve saire mııı yani toptan hesap hepsi yüz elli kuruşun içinde.. halbuki biz bir defa adaya gi iki mişlini sarfederiz,nerede kaldı ki adam- cağızlar tana, Londradan, Nev- yorktan geliyorlar. Giderken, bizim kafile de oto- mobillere yerleşti. Yeni evli oe | düklarmı — zannettiğim — bir - çift otomobilde yanyana.. kadın zavallı adama balta gibi asılmış: Hâlâ .hl may İoocovl.. diye mız- | mızlanıyot!.. — *