Hergün Yüksek Misafirimiz Aramızda * On yedi gün kadar evvel şarktan hududumuza ayak basan komşu İranın dost hükümdarı Pehlevi Hz. dündenberi İstanbu- lun aziz misafiridir. Ankaradan başlıyarak İzmire kadar uzanan, Bahkesire bükülüp — Çanakkale yolile İstanbula tevcih eden son merhalede, Reisicümhur Hz. nin bizzat misâfirlerine refakat etmek nezaketini — göstermeleri, — Türk milletinin ve onun yüksek mü- messilinin, İran milletile Şelıinyı.h Hz. ne karşık besledikleri sami- miyel daygusunun güzel bir ife- desidir. Yüzlerce kilometre müşterek hududa sahip olan, Orta Şarkın karma karışı menfaatlere sahne olan mühim bir noktasında men- faat birliğile ve kardeşlik bağla- rile biribirine bağlanan bu iki milletin münasebetleri, bundan böyle ayrılmaz bir kenet manza- rası arzedecektir. Çünkü : Onlar sulh — severlik — davasındadırlar. Asırlarca zaman yanyana yaşamış olmakltan doğan bir münasebet alışkanlığile biribirini iyi tamıtır ve severler. Binaenaleyh menfaat bir- liği tanışkanlık itıyadı. ve müte- kabil saygı gibi üç mühim esas, onları, ebediyen biribirine bağ- Jamıştır. Şehinşah Hazretlerinin umumi harp içinde görülen bütün sıkın- tılara rağmen Türklüğe karşe aldıkları vaziyeti ise bu milletin unulmasına imkân yoktur. Bu itibarla, kendilerine yapılan samimi istikbal rasimesi bir pro- tokol eseri olmaktan ziyade Türk milletinin derin muhabetinin ifa- desidir. Bunun bilhassa böyle bilinmesi lâzımdır. Rüşvet Maznun- larının Sorgusu Metr Salem Mahker..ede Fenalık Geçirdi Ankara, 27 (Hususi) — Rüş- vet vermek ve rüşvete delâlet etmekten suçlu Metr Salem ve Leon Faraci Efendilerin muha- kemelerine dün — başlanılmıştır. iddinnameye göre jetr “Selemin 227S numaralı kanunun 227 inci maddesi delâletile Ceza Kanununun 223 üncü maddesi mucibince cezalandırılması, 75 ya- şında olduğu için Cezasının üçte ikiye indirilmesi, Leon Faracinin de aynı madde ile ve Metr Sa. lemin cezasının Üüçte biri ile ce. zalandırılması isteniyordu. Metr Salem isticvabında ne Rüştü Beye, ne de Leon Faraciye bir rapor tanzimi için teklifte bulunmadığını, sermayenin altın olarak tesbiti işi ile kat'iyen meşgul olmadığını — söylemiş, bu esnada tıkanır gibi olmuş, titremiye başlamış, kendisine kâ- tip tarafından ilâç verilmiş, eline kolonya dökülmüş, reisin oturma- sına müsaade etmesine rağmen Metr Salem: — Tutunarak ayakta dururum, böyle daha iyi demiştir. Metr ederek Nafıa Vekili Ali Beyle Tramvay şirketi işleri hakkında temas ederken telefon işini de söylediğini — ve karşı imali nüfuz ederek hükü- mete birşey göstermek, bir. hiz- met yapmak arzusunda bulundu- Kunu, rüşvet hâdisesi olduğu gün Ankaradan ayrılmak üzere bu- lunduğunu — söylemiş ve muha- kemesinin vekilleri — he -'rile yapılıp kendisinin mahke- mede hazır bulunmaktan vareste tutulmasını istemiş — ve Londrada bulunan şirket meclisi idare reisinin kend'sine iş tevdi edilmediğine dair yeminli mek- tubunu mahkemeye vermiştir. Leon Faraci de isticvabında, | bir gün istasyon kapısında önüne | geçerek: .em.'ed.'ı.f. İ B hüzleriü devaia | lira için beni mes'ul Resimli Makale işatına bak- harp tehli- in kapımızda bekle- görüyoruz. Cenevre, milletlerin aralarındaki ih- Ulâflara bir ma yolu bulmak için bağ- ladıkları bir rem Bü- tün beynelmilel konferans- lar orada oluyor ve harp ise işte onun kapısında nöbet bekliyor. Fırsat kol- layor. Ona, istediği fırsatı hazırlayan şey, zaman za- man söylenen hararetli ve tehdit edici nutuklardır. Tıpkı barut fıçısına ateşin yaklaştırılması gibi eğör losanlar 1914-1918 felâke- tinin tekerrürünü — iste- miyorlarsa daha makul, daha mutedil düşünmiye alışmalıdırlar. İtalyan Filosu Ansızın Arna- vutluk Sularında Demirledi Tiran, 26 ( A.A ) — Arnavut- luk matbuat bürosu, 22 İtalyan harp gemisinin ayın 23 ünde, | yarı resmi bir ziyaret halinde Draç'a geldiğini bildirmektedir. Paris, 26 (A.A.) — Eko dö | Pari gazetesi yazıyor: Tarento açıklarında manevra yapan birinci İtalyan filosu cuma günü, ani olarak bir emir almış ve Durazzo'ya giderek cumartesi l orada demir atmıştır. Tiran ükümeti bu ziyaretten haberdar edilmemiştir. Pazar günü silâhsız olarak, bin kadar bahriyeli kara- ya çıkmıştır. Tiran hükümeti bu hareketten dolayı İtalyan sefirinden izahat istemiş, sefir bunun “ancak bir nezaket hareketi olarak telâkki edilebileceği,, cevabını vermiştir. Eko dö Pari gazetesi İtalyan kruvazörlerinin Arnavutluk sahi- lerinde, M. Bartu'nun Belgratta beklediği gün görüştüğünü kay- detmektedir. — Gazete, — yazısını Söyle bitiriyor: —— .e — ——— ee aet A SON POSTA W Kapımızda Bekleyen Tehlike Wi “Bu hıdiwniî—Aîadir meser | — lesine kıyas edilmemesini temen- ni edelim.., Paris, 26 (A.A.) — Havas ajansının Belgrat muhabiri bildi- riyor: Belgrata gelen haberler, İtal- yan filosunun Arnavutluk sularına ve Durazzo limanına müsaade almadan, geleceğini haber verme- den ve mutat — üsüllere riayet et- meden geldiğini teyit etmektedir. Arnavutluk hükümeti, Inıya..- ların karaya çıkmalarına Arna- vut ordusunun silâhla mümana- at edeceğini İtalyan — Elçiliğine bildirmesi üzerine bir İtalyan bah- riye zabiti karaya çıkarak liman reisine, filonun dostane bir ziya- ret için geldiğini söylemiştir. Hiçbir İtalyan bahriyelisi karaya çıkmamış- tır. İtalyan harp gemileri 20 saat kaldıktan sonra Durazodan meç- hul bir istikamete doğru ayrıl- mışlardır. Fakat henüz üç İtalyan gemisi Arnavutluk sularındadır. Bu hâdise Arnavutluk siyasi mahafilinde şiddetli bir heyecan uyandırmışlır. Roma, 26 (A. A.) — İtalyan | filosunun Draçı ziyareti bugün | İtalyan — matbuatında — tefsirata vesile olmuştur. Messagers gazetesi, filonun 20 gemiden mürekkep olduğunu ve muvasalâtı müteakip kumandan lığın bir mümessilinin Arnavutluk makamatına — mutat ziyaretleri yaptığını tasrih etmektedir. Roma salâhiyettar mahafili, filo Arnavutluk sularına muva- salat ettiği zaman Tirandaki ital- yan Sefirinin, bu hususta Arna- vutluk — makamatının — haberdar edilmesi için kendisine çekilen telgrafı henüz almamış olduğunu bildirmektedirler. Buna binacn gemilerin — ha- bersiz. gelmesi hayreti mucip olmuşsa da telgraf servisinin bir hatası yüzünden geciken telgra- fin birkaç saat sonra gelmesi | bunu izale etmiştir. Rüştü Beyin Metr Salem kendi- | sine para vermediği takdirde te- lefon işini yazacağı iki, üç satırlık raporla 2-4 gsene uzatacağını öyliyerek bir miktar ödünç para istediğini, mayısta geldiği zaman- da da: — Divandan geliyorum, 2 bin tutuyorlar, maaşımdan kesecekler dediğini ve — Faraci bana bin lira lâzım saat 11 de Metr Salem gelecek bu işi göreceğiz dediğini, saat 12 de kendisine telefon ettikle- rini, gittiği zaman kendisine bir y igediğini. çok israr etti- ğgini ve nihayet beşyüz liraya razı olduğunu, saat iki buçukta Metr Salemin Rüştü Beyin okuduğu kâğıdı dinleyince kabul etmem, artın — bu. — kâğıdı dediğini, Rüştü Beyin beş altı aydanberi kendisinden ödünç para istemekte olduğunu söylemiştir. Şahitlerin — isticvabına — başla- nıldiği zaman müdafaa vekili Rüştü — Beyin ittjhııu edik İSTER İNAN<ISTER Barı gazeteler, Milli İktısat ve Tasarruf Cemiyetinin ihtikârla mücadele için kamyon İçinde seyyar bakkal dükkânları açmıya karar verdiğini bizlm bildiğimize #öre bu arar üc biz. Milli yazdılar. Halbuki av evvel verilmiş korkutmak *v kari xen ğit — yazdırıldığıu alıkonuk | diğini, yemin ile dinlenecek şa- duğunu, Ffakat kendisinin böyle | hitlerden — olmadığını — söylemiş, | bir kâğıtla Metr Salemin bağ- | fakat mahkeme kararile Rüş- lanmıyacağını söylediğini, fakat | tü Bey - şahit sıfatile dinlenil- tü Beyin kendisinden ayrıca | miş, hâdiseyi evvelce bildirdiği- bin lira miz gibi anlatmıştır. Diğer şahit- İNANMA! ve talbik edilemiyerek sözde kalmıştır. Binaenaleyh biz | ktısat ve Tasarruf Cemiyetinin ayni kararı ikinci dela olarak verirken daha ziyade esnafı lâfla :ıytıhıi takip ettiğine inanıyoruz. Fakat e. bu düsüncemize: lerde dinlendikten sonra iddia makamı — maznunların — tevkifini istemiş, — müdafaa avukatları varsa tutulmaları — talebinde bulunmuş, tevkif mevzuubahs ola- mıyacağı noktasında ısrar etmiş- lerdir, mahkeme suçluların düruş- mada hazır bulunmaktan — va- reste tutulmalarına ve muhake- menin 3 temmuza bırakılmasına karar verilmiştir. | mecburiyet tamamen ifa | miş. Hatadır, fakat bana | Hz. şerefine yarın İSTER INAN ISTER İNANMA! inliğ Sözün Kisasi Normal T Netice Neye Derler? Â E Geçen sene bir. dostum hususi bir mektep tesisine çalışıyordu. Bana bu haberi verdiği zaman: Ne münasebet? dediğimi elân hatırlarım. Hakikatte bulduğu kom- bin: pek basitti: Dört kişi ortak olduk. İçimizden birinin merkezi bir semtte eski de- virlerden kalma bir konağı var, o, bu konağı koyacak, ikincimizin eski bir ötelden alınmış — bir sürü eşyası var; © da bunları getirecek, üçüncü- müzün bir miktar sermayesi mevcut; parayı temin edecek, ben ise, n, eski zamanlarda hususi mek- 'de epeyce hocalık etmiştim, bu n epeyce anlarım., Dostumun kanaatine göre mek- tepçilikte alelâde ticaret şubelerin- den biri idi, bunda da muvaffak olup para kazanmak mümkündü, fakat bereket versin Maarif Vekâletinden icap eden müsaadeyi alamadı, tasav- vuru da bir projeden ibaret kaldı. » Ders senesi sonü — münasebetile yapılan bakalorea imtihanlarının ver- diği neticeyi öğrendiğim zaman ga- zetelerde telâş uyandı, fakat alâ darlarının - söylediklerine bakılırsa muvaffak olan — talebelerin — nisbeti yüzde otuzu aşkın ve buda normal bir neticedir. Bir sınıf tasavvur ediniz ki yüz talebesi vardır, fakat elendiği zaman kalbur. üzerinde — kalanların — sayısı otuzdan ibarettir. Bu, mormal bir vaziyet midir? Başka memleketlerde alınan ne olduğunu bilmi- yorum, yh iddlayı, olduğu gibi kabul edeceğim. Yalaız. bu mü- nasebetle verilen tafsilât arasında: Talebesi hiç muvaffak ola- mıyan hususi mekteplerin de bu- lunduğunu öğrendim ki, eğer doğ- ru ise bütün hüsnü niyetime rağ- men bunu normal göremiyorum. Maamafih netice ister tabli ol- sun, ister gayri tabil. Nihayet ilk derecede mekteplerde — inzibatın ve tedris usullerinin iyi olup ob- | madığı noktasından vekâleti alâ- kadar eder, Üniversiteye girecek talebe adedinin biraz az olmasın- dan memleket hesabına ben za- rar görmüyorum, daha ziyada ehemmiyet verdiğim nokta ilk tahsildir ve ilk tahsili bitirenlerin sayısıdır. * Daha iki gün evvel bir İngiliz gazetesinde inkılâbımızdan bah- “:“ bir yazı görmüştüm, bu ya- zıda: Yeni harflerin — kabulü — sa- yesinde okuma, yazma öğrenen- lerin sayısı üç milyonu bulmuş- tur. Bu neticede şeref hissesi bi- rinci derecede halk mekteplerine, ikinci derecede kışlalara aittir ve askere okuma yazma bilmiyerek gelen neferin öğrenmeden çıkma- sı vaki değildir.» deniliyordu. Bu cümleyi okurken alay ku- mandanının — düşüncesini — tahlil ettim: — Memlekette ibtidai tahsil mecburidir. Görüyorum ki bu edilme- ait de- kışlaya yazma- gil bildiğim birşey varse gelen her neferin okuma yı öğreneceğidir.» Ne deseniz deyiniz, ben bu düşünceyi Üniversiteden çıkanla- ra cemnet vadeden nutuklara ter- cih ederim. Tabiri diğerle baka- lorea ve doktora sahiplerini ço- galtmadan evvel bütün vatandaş- lara Alfabe öğretilmesini mürec- cah görürüm. Bunun içindir ki Bakalorenda muvaffak olanların yüzde otuzu - geçmemesine pek üzülmüyorum. — İlk tahsile daha ehemmiyet vermek şartile. | Misatirimiz Şerefine Res- mikabul Büyük misafirimiz Şehinşah akşam saat 22 de Dolmabahçe Millet sara- | yında İstanbul Belediyesi tarafın- dan bir resmikabul yapılacak, şehrimizin tanınmış simaları bu merasimde hazır bulunacaklardır.