5S0 Sene Evvelki Mazi Aşağıdaki satıları 20 haziran 1884 tarihli “Tempa, gazetesinden alıyo- vum, Tarihin mütemadi bir tekerrür olduğunu iddia edenlere zamni surette hak veren bu yazı, 50 scne evvelki dünya ile bugünkü arasındakl deği- giş farkının ne olduğunu bize göste- diyor: Akademi reisi M. Grevi, akade- misyen intihap olunan M. Lul Bartuyu akademiye kabul ve kendisine hoş geldiniz demiştir. h M Lui Bartu şimdiki Hariciye Nazırıdır) Fransız 'M. Garton Dümerg Vivye şehrinin ziraat panayırında mühim bir. nutuk söylemiştir. DL bugünkü — Fransız Başvekilidir.) * M. Jozâf Kayyo; Sart vilâyeti umu- -i e——hm münasebetile * . Mülâzim Peten Harbiye Nezareti mülbaklığınâ tayin ödilmiştir. (Bü zat ta elyevm Harbiye Nazr vıdır. | * Lizyö'de, ahali kiliseden çıkarkön bir anarşistin enternasyonal şarlasanı — bağıra — bağıra ıöyiıdijl görülmüş ve yakalanmıştır. bu ada- mın adı HIJ lur. (Bu Hanri a da bügün Fran- sız Adliye Nazırıdır. | Yukarki — satırlar, zamanla - hasıl olabilen tahavvül derecelerinin azami- sini gösteriyor ve dünyanın Fransa gibi büyük bir memleketi tek başına geçenlerin dünkü #siyasi kanaatlerini ve vaziyetlerini göstermek itibarile bir hayli ibret verici mahiyet arzedi- yor, Elli sene evvelki anarşistten bir Adliye Nazırı meydana getirmek değme kimasenin harcı değildir. Süreyya lspanyada Çok Müthiş Bir Cinayet Madı 25 ( Hususi ) — hrkı maruf 'r'vıhllıı-ıılın Lblıl Ş'I.'r.: gün Madritin ileri gelen bir lokanta- sna gitmiş ve orada yömek yiyen :ınç bir adama yaklaşmış, cebinden ir ustura çıkararak gencin gırtlağına a fstüne düşmüştür. Vakanın bir kıskaçlık mahsulü olduğu zanne- diliyor. Barda mı eğrenmiş, nerde duymuş bilmiyorum.. Eski bir vals ki, o bunu deli gibi bakan göz- leri odanın bir noktasında dikili, sallana sallana söylüyor... Ben de bu mırıltıyı dinlerken gözyaşları- mi bile tutmak küdretini bula- miyorum. Çünkü, şimdi, nerde ve kimin ağzında duyduğum bu valsi, biz seninle, ilk defa Berlindeki © gü- gel Ceşyalı, geniş apartımanda, dinlemiştik Nesrin. Şehrin en işlek caddesindeki aşyası ile birlikte tuttuğumuz bu koskocaman dairenin süslü salon- larından birinde, bir de piyano yvardı. Hayran hayran deliklerine, kara çizgilerine baktığın o yu- varlak tomarlarını — ayakla- rın. pedallara yetişse sen bile döndürebilecek: « İşte ben de çalıyorum | ,, diye sevinebilecektin. “Bon Posta,, nıa Milli ve Edebi Tefrikası: 33 Dd Nî*»âfîv V Mebrure Sami ÇÖL GİBİ Ç l Almanyada Hükümet Şekli Meselesi Hamburg. 36 (A.A.) — Prusya başvekili M. Göring burada söyledi; bir nutukta, bazı kimseler tarafınd ortaya atılan, imperatorlağun - tekrar | dirilmesi meselesinden — bahsederek — Alman — milletinin — birleşmesi başarıldığı bir mrada bu mesele ( cevap yoktur. Bir hanedamın men bir milletin menfaatinden evvel gı memelidir. Alman milleti — şimdiki Çocuklarımız ve torunlarımız istedikleri hükümet şeklini — intihap etsinler. Fakat hayatta olan ve başı- muda Hitler bulunan — bizler artık sınıf mücadelesi Kilise milletin itikatlarını bulan- dırmakta ve siyasi hayata karışmakta devam . ederse — kiliseye — müdahale edeceğiz, daha ileri gitme, demeğe mecbur olacağız. ,, İsveçte Bir Hadise) — Sah sözü konuşan silâh kontoransının üzerine çöken korkunç gölgeler. Oslo Üzerinde Uçan Bu Tayyareler Kimin ? Oslo, 26 (AAJ) — Dün akşam, hangi millete «it olduğu bir harp gö- misi bömmel Kkörferine girmiş, iki saat sonra dönüp gitmiştir. İki meçbul tayyarenin de Karmöy Üzerinde çok yüksekten uçtuğu gö- rülmüştür. Tayyarecilör, şimal istika- metinde uçmuşlardır. Diğer taraftan akşam üzeri açık denizden top sesleri duyulmuştur. Kübada Kabine Buhranı Havana, 26 (ALA.) — Kabine, mezaretlerde blr değişiklik yapılabil- mesini temin için istifasını vermiştir. Birkaç saatlik müzakereden sonra mazırlar tayin edilmiştir. Fakat içle- rinden dördü vazife kabul etmemiş- lerdir. M. Bartuya Rumen Nişanı Bükreş, 26 (ALA.) — Fransız Harlciye Nazin M. Bartu' Varşovada Bir Kabul Vargova, £6 (A. A.) — Martşal Pilsüdski, yüksek rütbeden birkaç Lehli zabit ve Fransiz Ataşemiliteri Ceneral Darbonno hazır olduğu halde | Ceneı ral Debeney'i kabul - etmiştir. 27-6- 408 Bunu çok - islerdin. Yapama: yınca da kucağıma biner, ayak- mı oynatışıma bakardın. Se- ll-!llı beraber ilk alafranga musi> ki sevgimizi biz. bu piyano ba- şında — duymuştuk. Çaldığımız, daha doğrusu piyanonun kendi kendine çaldığı bir sürü havala- rın, operaların - içinde en hoşu- muza giden şeylerden biri de bu valati.., Seni coşluran, sevindiren, hatta hafif hafif mınldatan bir valstı. O vakitler piyanoya “la la ,, derdin. Be en çok sevdiğin par- çanın adını da yümük - ellerinle söylemeye, anlatmaya çalışır, ilk notları duyar duymaz da tanırdın, İşte Nesrin, seninle başbaşa, Borlindeki güzel, süslü bir evin, pıril piril bir piyanolasında, a; mımın yeknasak bir abenk içinde onu a | halde kaymetli birleşmesini kuvvet- | | lendirmekten başka birşey düşünmü- | yor. | | | l SÖN'POSTA Heybetli ve altına şu cümleyi yazmıştlır. Romen Faşîs_tl;ri Bükreşte Tevkifat Silâh Konferansında Masanın Neş'esini Kaçıran Gölgeler Ötedenberi mesaisinin şeki otr tınua dönen entirikalar bir yılan hikâyesini dahi geçen bir siyasi toplanlı varsa o da silâh kon'eranııdır. Bu mücasesenin mesaisi, zaman herkese türlü Ekir ilham eder. Bu defa da bir Bulgar garzetesi bu resmi yapmiş zaman her millete ve Nümayiş Yaptılar, İcra Edildi vreeeererereskeL eee ALesenaeLenceA ee erne vesacak Bükreş, 26 (A. A.) — Demir mu- | Avereskoyu mahkemeden çıkarken hafızlar taraftarları dün sabah bir nümayiş yapmışlardır. Polle on ikl kişi terkif etmiştir. Öğleden sonra bir ikinci nümayiş olmuş, nümayişçi- ler, tahkir edici makalelerden dolayı mahkemeye — verilmiş olan Mareşal Lehistanda Fırtına Üç Kişiyi Yıldırım Öldürdü Varşova, 96 (A. A.) — Loç şebri civarında şiddetli bir fırtına çıkmış mühim hasarata söbep olmuştur. Kle- zev köyündü ağaç âltına sığınan üç köylüye yıldırım çarpmış ve ölmüş- lerdir. Hindistanda Su İstilâsı Bombay, 26 (A.A.) — Kalküta'dan bildirildiğine göre, Birmanya hududu elvarında — yukarı Assam'da suların taştığı mıntakada yüzlerce cüset gö rülmektedir. oynaması ile dinlediğimiz bu valsi - yahut ta kimbilir, belki durma- dan bana onu hatırlatacak kadar benzeri olan bu havayı- ben şimdi burada, bir hapishane oda- sında, - sevdiği - adamı öldüren, saçı boyalı bir bar yosmasının ağzından dinliyorum. * Harbin son ayları idi. Berlinin içinde bir sürü karışıklıklar olu- yordu.Yurda dönmek isteği hepi- mizi, hatta seni bile sarıyordu. Necdet Aağabeyi unutmamıştın. Yazdığı ve ancak çok uzun fası- lalarla gelebilen mektuplarını ben okurken, uslu uslu dinliyor, yarım yamalak almanca ve türkçenle, bana güya eski günlerden kalma bir hatıranı anlatmıya - çalışıyor- dün. Harp yokluklarını biz bu ec- nebi memleketlerinde de pek o kadar duymamıştık. Herşeyi ve- sika ile alıyorduk amma, Türk müttefiklerine, Almanlar oldukça cömert davranıyor, bilhassa yiye- cek ekmek - sıkıntısı çektirmiyor- lardı. Nihayat teşrinisani sonlarında, mütareke oldu. Künunuevvelde son toplar da sustu. İlk Alman askerleri şehre döndüğünde sanki zaferler kazanmış bir ordu gibi alkışlamışlardır. Mahkeme talik edil- miştir. Milliyetperver köylüler Dahiliye bazaaabany c istemişlerdir. Çünkü Dahiliye Nazırı, Mecliste, nümayişçi- lerin divamıharbe verileceğini söye lemişti. Alman Moratoryomu İngilterenin Sualine Al- manlar Cevap Verdiler Londra, 26 (A. A) — Moratoryom meselesinde Bılhonılı son notasına Almanya cevap vermiştir. Bu nota- da, moratoryom ilânına hiçbir sebep olmadığı hakkında İngiltere tarâfın- dan ileri sürülen mütalen reddedil- mekte, fakat yeniden müzakereler yapmak Londraya bir heyet gönderil- mesi hakkındaki — İngiliz — teklifinin kabul edilmiş olduğu bildirilmektedir. karşılandı. Sokaklara — birikmiş Insan kalabalıkları önlerinden ge- çen atlıya, piyadeye cigara, çaku- lata paketleri, çiçekler yağdırdı ve bir müddet sonra da ortalıkta, umumi bir İstanbul — yolculuğu sözü dolaşmıya başladı. Türkleri memleketlerine götü- recek ilk vapur * Akdeniz ,, di. Yurda dönmek istiyenler, vapı- run aldığı nizamt hadden hemen bir misli fazla idi. Baban geleceği söylenilen " Gülcemal ,, «, yani ikinci vapura kalmıya düşündüğü halde işleri mi öyle icap ettirdi, yoksa hakikaten benim srarları- ma mı dayanamadı. bilmem, ha- zırlıklarımız yapıldı ve sisli, kapa- mk bir bahar günü trene binilip IM" w' İ “Akdeniz,, — dolmüştü — bile. Adeta her cinsten ve sınıftan, kalabalık — bir 'Türk — kolonisi haline gelmişti. Askeri vazifelerle Almanyanın muhtelif şehirlerine gönde rilmiş zabitler, müteah- hitler, — tahsilleri pek — tamam- lanmamış - talebeler, harp — zem- ginleri, çoluk çocuk, hasta sağ- lam genç ihtiyar bir sürü insan ki, muhakkak bir muhitte, tabii hayat şartları içinde birbirlerini tanımadan gelip geçeceklerdi. Halbuki ae de olsa az çok 'Mektepli Kızlara Mektup Gönder- imek Meselesi .. İzmitte oturan Ş. F Bey bir mektepli kızla karşılaşımış. Gözleri onunkilere tesadüf edince Ürperme geçirmiş, birkaç gün sonra bir mektup yazarak eline tutuştur- muş. Fakat şimdi mektep tatil- dir, kız evindedir, görüşmek ka- bil değildir, soruyor: — Teyzeciğim, ne yapayım? Mektebe devam ettiğine naza- ran henüz izdivaç çağına gelme- diği anlaşılan — bir kızı nihayeti uçurum olabilecek bir yola sürük- lemeyi doğru bulmadım. Yavrum; yapacağın şey hata ettiğini anlamak ve kızı kendi ha- line bırakmaktır, diyeceğim. * İamitte R H. Beye: Tavsiyelerimin ameli bir fayda- yı mucip olduğunu görmek beni de sizin kadar sevindirdi. Gör- derdiğiniz şiirlere gelince; gazete- nin yazı müdürline verdim. Fakat âdet olmadığı için dercedilemiye- cektir. tarda sermayo ve para sahibiyim. | 18 yaşında güzel bir kızı sevi>- | yorum, Kendisine birkaç mektup yazarak sevgimi anlattım. Fakat bana hiç cevap vermedi. Sadece karşılaştığımız zaman tebessüm ediyor. Bundan anlayorum ki ©o da beni sevmiyor değildir. Fakat mektuplarıma cevap vermemesi- nin sebebini anlayamıyorum.., M Z Sevdiğiniz kız ihtiyatlı hare- ket ediyor. Moktuplarınıza cevap vermek suüretile günün birinde başına bir dert açılabileceğini zannediyor. Size karşı muamelesi mülâyim olduğuna bakılırsa sev- ginizi kabul —ediyor demektir. Yapacağınız şudür; İlk fir satta onunla rı'h...p konuşmak. Bu yol, en dürüst yoldur. Sizi sevip sevmediği ve sizinle bir yuva kurmak - isteyip istemediği © zaman anlaşılır. konuş- miya çalışınız. M ' “18 yaşındayım. Mühim mik- HANIMTEYZE vatan hasreti duymuş olan bu ırk ve yürt arkadaşlarının hepsi- de böyle bir arada, bilhassa uzun yolculukların uyandırdığı o çabucal samimileşme adetinin de — verdiği tabiilikle, hemen birkaç gün son- ya “can ciğer,, olmağa haşırlan- mış bir halde idiler, Limanda yapılan bir takım — muamelelerden sonra nihayet güç- lükle kendimize güverte üzerinde bir kamara, alt katta da Kevsere boş bir yatak bulduk. Daha vapur kalkmadan her kafadan bir ses çıkıyor, kamara- ların iyilerini koparabilmek - için- de türtü siyasetler sönmeğe baş- yi hyordu. Vapur sona kalan yolcuların bir. çoğu anbara tıkıldi. — Nuhün andıran “ Akdeniz,,, gittiğimizin ertesi günü, akşam vakti kalktı. Kime ve ne için sallandığı bilin- — mez bir sürü mendiller çırpındı durdu. Hattâ nedense — gözleri yaşaran birkaç hanım bile oldu. Yolculuk uzun sürecek, daha torpilleri toplanmamış sahalardan, Manş denizinden, Cebelüttarıktan geçilerek gidilecekti. ( Arkası var ) : öyle — kalabalıktı ki, — gemisini —