SÖON BOSTA £ İTTIHAT ve TERAKKİ z — Her hakkı mahfuzdur — » Ziya $ ııır Har Dördüncü Kısım No. 133 p Felâketle Başlamıştı, Hergün Vasıl Doğdu ?.. Nasıl Yaşadı?.. 26-0- 884 — Nasıl Öldü?, Yenı Bir F elaketle Devam Edıyordu.. Düşmanların taarruz ve haka- retlerine karşı âtıl ve ananeperest Babıaliyi harekete getirmek için Babıâlinin camlarını kıran genç- lerin İttihatçılar tarafından hükü- meti devirmek teşebbüsüne âlet oldukları hakkında hasıl olan zan ve zehap, İtilâfçıların doğurduğu bir mefsedet ve dedikodudan | ibaretti. Ne Merkeziumumide ve me de diğer bir İttihat kulübünde kat'iyyen böyle bir karar veri- memişti. Bu hâdise, doğrudan doğruya gençliğin kalbinden doğ- muş olan bir hareketti. Hâdisede bazı İttihatçıların — bulunması ise, biraz tesadüften, biraz da İtti- hatçıların ekseriya o civardaki kahve ve kıraathanelerde ve bâ- busus Babialinin karşısında bu- lunan Reste fotoğrafhanesinde oturmak — mutatları - olduğundan ve gürültüyü duyar duymaz merak sevkile nümayişçilerin — aralarına karışmalarından başka bir şey değildi. Böyle olmakla beraber hükü- met - İttihatçılardan — gelmesi muhtemel olan zararı tahdit et- mek için - geniş mikyasta tevki- fat yapmıya karar vermişti. Nü- mayişi bahane ederek İttihatçı- ların korkulu kısmı birer birer tevkif ediliyor, Bekirağa bölüğüne gönderiliyor, bu suretle mem- hekette — bir sükün temin elunabileceği zannediliyordu., Yi- pe bir hakikat olmak üzere şunu da kaydetmek lâzımdır ki barp ihtimalleri tahakkuk eder etmez İttihatçılar ne suretle ha- reket etmek lâzımgeldiğini dü- şünmiye başlamışlar.. Şu anda bükümete karşı kin ve gayz ile mütehassis bazı müfrit rüesanın: — Biz, kat'iyyen iştirak et- asiyölin, Lükayt kalakım. Demelerine rağmen, Talât, Bahettin Şakir, Rahmi, Eyüp Sabri, Halil Beylerle diğer arka- daşları : — Bilâkis.. Harbe iştirak ede- lim. Bu adamlarla beraber çalı- şalım. Hattâ birçok arkadaşları, alaylar arasına sokalım. Çünkü bu beceriksiz. adamların eline geçen ordunun maneviyatı sarsıl- mıştir. Biz aralarında bulunursak efradın vatanperverane hislerini takviye ederiz. Birçok fenalıkların da önüne geçeriz. Diye ısrar etmişler; - bu me- selede « cidden takdire şayan bir düşünce ile, fırkacılık ihtirasatına karşı büyük bir feragat göster- HARURLdrnsendacse e rareneLEsanAnArLAnE Ka KanLAAEAA. ( — Gazetenin eses yazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayjasına göre bir santi- mMün ilân fiatı şanlardır: suyla | sayfa ıı)lı sayla | Diğer| Son 3 — Bir (8) kelime 4—Ince ve kalın yazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür. santimde — vasati vardır. Osmanlı hadutlarını geçen Karadağ erkânıharbiyesi mişlerdi. Muhtelif sebeplerle İt- tihatçılara muğber olan bazı kim- selerin, İttihat ve Terakki Cemi- yeti aleyhinde yazdıklara eserler- de Balkan harbinden bahseder- lerken: VOrduda mevcut bulunan itti- hatçı zabitan, muharebenin bida- yetinden başlıyarak hitamıma ka- dar, sevgili vatanımızın düşman ellerine geçmesine hizmet ve gay- ret eylediler.| Şeklindeki neşriyatları, kat'i- yen hilâfı hakikattı. İstikbal ta- ribini yanlış bir mecraya sevket- mek ihtimali olan böyle sakat neşriyattan hazer etmek icabe- x» Harp, felâketle başlamıştı. Ve.. hergün de yeni bir felâketle de- vam ediyordu. İki fiırka askerle yirmi dört saat zarfında Sofyaya girivereceğini iddin eden Başkı- mandan vekili Nazım Paşa, bilâ- kis pek müşkül bir vaziyete gir- mişti. Harbiye nezaretinin idare işlerinden ve, vükelâ meclislerin- deki müzakerelerden baş alamı- yan Nazım Paşa, —henüz bir kere olsun (büyük karargâhı umu- mi) ye gelememiş, (muhtemel olan harekâtı harbiye hakkında harita üzerinde ciddi bir tetebbü ve mütalea)ya girişememişti. Buna binaendir ki barbin ilânının üzerin- den üç gün geçmiş olduğu halde (Şark ordusunun “toplanma ve harekâtı — harbiyesi ) hakkında kat'i bir karar verilmemişti. Ni- hayet ayın 28nci günü akşamına doğru, Erkânıharbiyei Umumiye Reis vekili Hâdi Paşanın ısrarile Nâziım — Paşa — Başkumandanlık karargâhına getirilmiş, harita ba- şına geçirilmiş.. Fakat o anda da büyük bir ihtilâf başgöstermişti. Hâdi Paşanın fikri, - tpkı Şark Ordusu Kumandanı Abduk lah Paşanın fikri gibi - orduyu (Erıene) battında — toplamak, icap eden kuvvetin - temininden sonra taarruza kalkmaktı. Nâzım Paşa bu fikri şiddetle reddediyor; ( serian hududu geçerek düşman üzerine. atılmak ) fikrinde ısrar eyliyordu.. Daha harbin ilk gü- nünde Başkumandan vekili ile Erkâmharbiye Reisi ve Ordu Kumandanları — arasında — zuhur eden bu ihtilâf, koca Osmanlı ordusunun ne feci bir akıbete sürüklendiğini gösteriyordu. Harbiye Nazırlığını ve bilhassa Başkumandan — vekâletini — ihraz ettikten sonra Nâzım Paşaya büsbütün garip bir hal gelmiş; * bir zamanlar Mahmut Şevket Paşanın da yaptığı gibi - adeta bir diktatör — vaziyeti — alıvermişti. Muhitine sokulan bazı kimseler, Paşanın her fikrini, her sörünü alkışlıyorlar; zaten mağrur olan bu zatı büsbütün hotpesentliğe sevkediyorlardı... Şark - orduları kumandanı Abdullah paşa, ara- daki ibtilafı teşdit etmemek için bemen Ergeneye — çekilmekten sarfınazar etmiş, -Nâzım paşanın fikrine bir dereceye kadar uygun olan - Edirne ve Kırkkilise civar- larında toplanmayı kabul etmişti. Fakat Bulgar ordusu, buna bile meydan vermeden, büyük bir kuvvetle hududu geçerek henüz toplanmasını ikmal etmemiş olan Şark ordusunun Üüzerine yüklen- mişti. İşte © günden — itibaren vaziyet tamamen bir bir facıa halini almış; ordu, perişan bir surette ricate başlamıştı. ( Arkam var) Dil Babsi Tarama Dergı.nnin Son Fasikülleri De Çıkıyor Ankara, 25 (A. A.) — T.D. T. C. umumi katipliğinden: 1 — Osmanlıcadan Türkçeye söz karşılıkları tarama dergisi, adile neşredilen eserin altıncı fasikülü de çıkmıştır. ” 2 — Bu fasikül altı formadır. “M,, barfinden “P,, harfine kadar olan kelimeler bu fasikülde yer bulmuştur. 3 — Ankarada mebus Beylere dağıtılacak nüsbalar B. M. M. umumi kâtipliğine gönderilmiştir. 4 — Cemiyetin kol ve bölük- leri azasından olanlara cemiyet merkezinden imza — mukabilinde verilecektir. 8 — İstanbulda mektup gönderilmiş olan zatler Devlet matbaası satış yerinden kendilerine ait nüshaları aldırabi- lirler. 6 — Ankara ve Istanbuldan başka yerlerdeki zatler bulunduk- lan yerin maarif müdürlüğünden kendi adlarına gönderilen nüsha- ları alacaklardır. 7 — Tarama dergisinin 7 nci fasikölü de yakında çıkacaktır. kendilerine | Sayfa 3 U r Bır ooygunculuk srre Şerirler, Kısa Bir Zamanda Jandar- mamızın Eline Geçtıler —rara İnegöl, (Hususi) — Bu civar- daki Kozdere köyünde bir ev şerirler tarafından basılınış, soyul- muş ve ev sahibi de öldürülmüş- tür. Aldığım malümata göre, hâdise şöyle geçmiştir : İsmini bildirdiğim köyden reis ldris denilen bir adam Murat isminde bir arkadaşi'e birlik olup köyden Halim ağanın parasım soymuya cüret etmiştir. Fakat Murat bu teklifi kabul etmemiş ve Halim — Ağaya giderek haber — vermiş, Halim — Ağa da tedbirli davranmıştır. Fakat aradan birkaç gün geçince rels İdrisin oğulları Mehmet ve İsmail Cihadiye köyüne giderek Hasan oğlu Halim, Hüseyin oğlu Mus- tafa, Mehmet oğlu kara Hasan ve Kâmil oğlu Süleyman isimle- rindeki arkadaşlarını yanlarına almışlar ve gece Kozdere köyüne gelerek ihtiyar Halim ağanın evi- ne ansızın girmişlerdir. Şerirlerin karşılarına ilk çıkan Halim Ağanın karısı Ayşe Hanım olmuş, altı kafadar Ayşe Hanımın boğazını sıkarak bayıltmışlardır. Şerirler bundan sonra hemen Halim ağa- nin Üzerine atılmışlar, boğazını sıkmışlar ve parasının saklı olduğu yeri ıöylenıeııııı Memışlerdır aee—— — —— n Bir Nekadar ( Başlarafı 1 inci Ürldek tonu, yani iki milyar (711) milyon kiloyu bulmuştur. Buğday en az (927) senesinde istihsal edilmiştir ki ancak bir buçuk — milyon tondur. İkiaci derecede arpa mahsulü gelmektedir. ve yıllık — istihsal vasatisi bir ile bir buçuk milyon ton arasında değişmektedir. Ge- çen yıl istihsal edilen arpa mab- sulü (1,608,755) tondur. Memle- kette çavdar istihsali üçüncü derecede geliyor ki ( 100 ) bin ile (350) bin arasındadır. Geçen sene- nin iştihsali tahminen (341,147) tondur. Diğer mahsullerin geçen (933) | yılındaki tahmini istihsaller mik- tarları da şöyledir. Yulaf (23,331 ) ton, lm.y:ım (13,673) ton, susam (39,960) ton, keten tobumu ( 4,847 ) ton, ka- buklu fındık 44,312 ton, afyon (364) ton, tütün (40000) tondur. Hayvani — mahsullerin geçen Senede Neler Ekiyoruz, Halim ağa parasının yerini söyle- miş, şerirler de paraları alarak | savuşmuşlardır. | Fakat haydut herifler kaçar» ken Halim Ağayı göğsünden ve ı ağzından yaralamak suretile öl- dürmüşlerdir. Hâdiseden haber- dar olan Jadarma kumandanımız | yüzbaşı Durgun Bey hemen taki- be koyulmuş, ayrıca İnegöl ke- rakol kumandanı başçavuş Selim Sabit Efendi de bir müfreze ile haydutların peşine düşmüş ve altı kafadar kısa bir zaman içinde yakalanmışlardır. Şerirlerin Halim Ağadan çaldıkları 176 lira gerl alınmıştır. — * » 932 senesi Eylülünde İnegöl ile Pazarcık arasında İzzet, Ha- san Tahsin Küçük Hüseyin is- minde üç arkadaş bir kamyonu devirmişler, yolcuları toymuşlardı. Bunlardan İzzet ve Küçük Hi- seyin yakalanarak Bursa Ağır Ceza Mahkemesinde yedişer bu- çuk seneye mahküm olmuşlardı. Fakat Hasan Tahsin o tarihtem beri firarda idi. Yapılan tahkikat neticesinde firari suçlunun Baf raya kaçtığı anlaşılmış ve yakar lanarak Bursa Ağır Ceza Malr ke_“ı.e sevked İmiştir, — * Biçiyoruz ? | seneki — istihsal — vasatileri de şudur: Tiftik — (3,153) ton, yapağı (12,774) tondur. Bu rakamlar bie tün memlekete aittir. Üzüm, incir ve zeytinyağına gelince; bu Üç istihsal madde- mizin yalnız Ege mıntakasına Git istihsal vasatileri tesbit edilmiştir. Geçen (933) yılına âit olan istih- sal rakamları şöyledir: Üzüm (55000) ton, ton, zeytinyağı da (15000) tondur. Sarışaban Oteli Cinayeti ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Münire Hanım Nuri efendinin cesedini gördüğünü katiyetle idh dia etmiştir. — Otelin © vakıtki delteri üzerinde yapılan tetkikat» tan da şu anlaşılmıştır: Suçlular Nuri Beyi öldürdük- ten sonra otel defterindeki ismini yalamışlar ve üzerine başka bir isim yazmışlardır. Buna rağmen altındaki (Nuri) ismi okunmuştur. Yunan Sporcuları Şehrimizde Dün şehrimize Atinadan yirmi kadar Yunanlı sporcu gelmiştir, Bunlar dağcılık ve kayak sporcularıdır. Yunan kayakçıları, Ududağda kayak ve dağ sporları yapmak üzere Bursaya gidec, kalacaklardır. Resimde misafir sporcuları görü' » ler, birkaç gün