(öiraset Azemi rransa, Italya Ve Yugoslavya Anlaşması Mı? Yetmişe —varan yaşına rağmen Franız Hariciye Nazırı M. Bartu siyaset meydanında gençleri bile kı- kandıran çeviklikler gösleriyor. Şu dakikada Belgratta siyasi ziyafetten ziyalete koşan bu ihtiyar — diplomat, Fraasanın selâmeti namına yeni siya- set anlaşmaları temin etmekle meş- guldür. Pariste Çıkan “Övr, gazete- sinin bir fikrasına inanmak İâzımge- lirse M. Bartu Belgratta Yugoslavya Hariciye Nazırı M. Yevtiçe, bir İtalyan - Yugoslav anlaşması teklifinde bulu- macaktır. Bükreşte çıkan Endepandans Ru- men ismindeki yarı resmi Romen gazetesi de bü haber etrafında şu tahlili yürütüyor * « Yugoslavya ile İtalya bir anlaşmanın husüle gelm yen Fransanın, bu husustaki ihtiva eden bir plâmı kat'i olarak henöz malum döğildir. ” Her halde smumi olarak tahmin olunan anlaş- ma şekli, meselâ Fransa - İtalya - 'Yugoslavya arasında bir dostluk mu- ahedesi şeklinde olması çok muhte- meldir. » 1923 senesindö böyle bir dostluk anlaşması teklifi karşısında bulunan İtalya, bunu o vakit kabul etmemiştir. Evvelce Fransa ile Yugoslavya arasında aktolunmuş olan dostlük muahedesi- nin zaten bu iki memleketi biribirine bağlamış olduğunu bahane edorek İtalya 1923 teklifini reddetmiştir. Briand böyle bir Fransa - İtalya - Yugoslavya dostluğunu tahakkuk et- tirmek için uzun müddet çalışmış ve mütenddit defalar ciddi teşebbüslerde 4 | Barlu şerefine bulunmuştu. Fakat maalesef beyhude | yere mesai ve gayret sarfetmişti. Bu- gün ise , böyle bir Fransa - İtalya - Yugoslaya dostluğu bir hakikat ol- ması eskisinden ziyade temenmni olu- yan bir Avrupa ihtiyacıdır. ve, bu suretle Fransanın takip etmekte oldu- ğv Avrupa siyasetine İtalyayı dahi kazanmak mümkün olur.,, * Bu temenniyi kolay tahakkuk ettir. menin mümkün olamıyacağını âlemin ahvalini takip edenler iyi bilirler. Fransanın bu — teşebbüslerinde bir Suriye pazarlığı kokusu bhissolunur Fakat dava çok etraflı olduğu İçin bu işi, yalnız alâkadar görünenlerin iradelerinin halledebileceğine inanmak müşküldür? — 4 “Son Posta,, ma Milli ve Edebi Telrikası: 32 y A 7i î Bi İ ha JANİ Fransanın Siyasi Faaliyeti Fazlalaştı Belgrat, 25 (A. A.) — Hariciye Nazırı M. Yevtiç dün akşam bir ziyafet vermiş, bunu müteakip Nazırlar, şereflerine ziyafet verilan — ccnebi gazetecileri selâmlamışlardır. y Londra, 25 (A. A.) — Taymis ga- zetesi, Fransa Hariciye Nazırı Bartu'nun Bükreş seyahati bakkında şunları yazıyor: * M. Bartu'nun Romanya riyareti büyük — bir muvalfakiyet olmuştur. Belgrat ziyaretide çok hararetli oldu. M. Bartu e«ki politikanın bizzat mü- messilidir ve Fransanım eski ittifak- larmın — kuvvetlenmesi siyasetine kat'i olarak bağlanmıştır. Bu eski diplomat, emniyet meselesinin silâh- ları birakma işinden daha evvel Y.".ı diği kansatini M. Litvinofa da kal ettirmiştir. Lokarno musbedesine İmza koy- maş olmak sıfatile vaziyetini tesbit etmiş olan İngiltere, Fransanın bu- günkü siyasetine karşı sadece bir müşahit — vaziyeti almaktadır. tere, şimdilik, M. Bartu zannedildiği kadar bir taraflı olma- ması ümidile, bunun İnkişafını takip etmektedir. Bazı emareler, hükümetinin, Almanyayı bertaraf el- mek istemediğini — göstermekte ve Almayanın Cenevre mesailerine — mü- savi hukuk ile ü için haekiki için bir şekilde çalıştığını göstermektedir. M Hitler Diyor ki Londra, 25 (A. A.) — Başvekil M. | gazelesinin | Hitler Niyuz — Kronikl Berlin muhabirine beyanatta bulun- muştur, M. Hitler, hariçte Alman mallarına yapılan boykottan bahset- miş, harici siyaset hakkında #söz söylemekten çekinerek de- miştir ki: * — Almanyamın teerit edilmesini arzu etmem hkarşılaşağı müşküller de Almanyayı sarsamaz. Almanya, harp zamanında ithal edemediği şeyleri imal etti. tekrar ve daha bü başlıyabilir. "Eı:ıı Alman boykotaj devam edecek olursa mu- kabele tedbirleri alaıya mecbur oln- cağız. Millet, arkamda, bir söne ev- welkinden daha sıkı bir saf halinde- dir. Nereye gidersem orada beni takip edecek ve buna devam edecektir. Biz müşkülât önünde duracak kim- söler . Biz mücadele ile daha ziyade kuvvetlendik. Bundan on beş sene evvel bir gün Almanyayı idare edeceğimi söylediğim zaman benimle manl alay ettiklerini unuttunuz mu? Bugün de iktidar mevkiinde kulaca- gımı — söylediğim sadece Mebrure Sami ÇÖL GİBİ İlerde anlatacağım bir insandan, ne yaptığını nasıl yaşadığını öğrenmiş- tim, Şişli sonlarındaki bir Fransız mektebinin ana sınıfına — gidiyor- dum. Evinizde, benim — olması lâzım gelen eviniz de oralarda idi. Şeni öpmesem koklamasam bile görmek, hiç olmazsa görmek! Bilsen bu ne dayanılmaz, gece gündüz içimi yiyen eriten ne eşsiz, karşı konulmaz, yenilmez müthiş bir şeydi. Günlerce hep © mektep bah- çesinin etrafında, ekmek bekliyen aç bir dilenci gibi döndüm durdum. Hava yağmurlu idi. Çocukları oyuna, bahçeye salıvermiyorlardı. Ta ötelerde, yaprakları düşmüş Hn el telir ee dik g Cat vardı. Yakaları beyaz, siyah g fükiü gölgelerin — gülüp — sıçradıklarını görüyordum. Amma, sendin ki acaba? Azat vaktini, parmaklıklı kapının dibinde durup beklemiye cesaretim — yoktu. — Seni, öyle, yanımdan — yanı başımdan — ge- çerken görürsem, — dayanamıya- cağımı biliyordum. Onun için de daha o saat gelmeden kaçıyor... *Aramızda bahçe duvarının taş parmaklığı olmadan onu görme- meliyim,, diyordum. Yağmur o günlerde art arda hep yağdı. Seni ve arkadaşlarını bahçeye hiç bırakmadılar amma, ben seni nihayet gördüm. Hatta görmek değil, kendimi tutamadım, sana koştum; boynuna sarıldım. Hatırlıyor musun, aşılandığınız bir gündü. Erkenden hepinize vakitsiz izin vermişlerdi. Sen kü- çük arkadaşlarının arasında ko- Tundaki minimini kırmızı yeri gös- Fransız zaman gülüyorlar, | fakat bu gülüşler de evvelkiler kadar | Fransada Arbedeler iribirine Düşman Fırka Mensupları |B Sokaklarda Müsademeler Yaptılar Sabık Fransiz muharipleri, Paris sokaklarında nümayiş yapıyorlar Londra, 25 ( AA ) — Deyli Mey- | gaşalıklar, öski muharipler — tarafın- Bin Paris muhabirinden: Biribirlerine | dan miralay dö la Rok şerefine yapı- düşman Fransız siyasi fırkaları nüma- | lan milli bir mitinge, sosyalistlerle yişçileri nrasında dün, gece yarısına | komünistler mani olmak - İsteyince kadar devam eden ciddi çarpışmalar | başlamıştır. 'Komünistler, poli kor- olmuştur. Bu çarpışmalara Loriyen'in | donuna - şiddetle hücum etmişler ve dış mahalleleri sahne olmuştur. Hatta | mücadele başlamıştır. Taşlar, şişeler, cumartesi gecesi faşistlerler komü- | tuğlalar ve ele geçen herşey atılmıştır. nistler arasında saffıharp halinde ha- 100 kadar yaralı vardır. 30 kişi kiki bir bir muharebe olmuştur. K”_,* tevkif .hı,!.u— Al da Ne Ol ? manyada Ne Uluyor £ Essen ( Alınanyada ) 25— Propa- | gördüğümüz zümre, bu zümre idi, ganda Nazırı M. Göbbels, Hitler ida- resinden memnun olmayanlarla — boz- göncular aleyhiâdeki mücadelesine devam ediyor. M. Göbbels burada mubafazakârlar aleyhinde şiddetli bir nutuk söylemiş ve bilhassa demiştir ki: * — Milli — sosyalizm düşmanları | Bu zümre, bir şey öğrenmiş değildir.., Hatip, Almanyanın iktısadi vazi- yeti hakkında nikbin değildir. ve şunları söylemektedir: * — Acemice yapılacak bir tek hareket, bütün iktısadi hayatı yok N etmeye kâfidir. Matbuat cihetinden de işçiler arasında değil, kendini - bilir | işler iyi gitmiyor. Matbuat kanunları iosanlar, ımuıli. ih:iyıl ııbâll;ri. icat edebilirim, fakat gazeteci ( ihtira) münevverler, gazeteciler arasındadır. | <demem, Memleketle, irticna henüz Yalmız bunlara fazla kaymet verme- | yüsamaha ediyorur, fakat istersök, mek İâzımdır. Çünkü, halkın üzerine | mürtecileri 20 sant içinde ortudan de mücssir olmak vasıtalarına malik | kaldırılabilir. Kuvvetimizin hudutsuz değillerdir. Onları tanımak için iyi bir T | göze sahip olmak lâzundır. Bu zümre 5: münakaşa etmek milli sosyalizm içia Bbir hata olur. #Szyalizın bu zümrenin Üzerinden aşarak, halk ile anlaşmalıdır. | Harpten evvel ve harp içerisinde | | 1 SEKETMMPEELLAĞI YrrULaGMED EREI Harici 1 larımız burada bit- memiştir. Zı/... Binci — sayfamıza Bakınız | tererek gülerek yürüyordun. Bir- | den üzerine, deliye benzeyen, | dedin ve elimi kolumu ittin, öf- | peçeli çarşaflı, simsiyah bir ka- | keli öfkeli gittin. din atılmıştı. Hatta, seni öpeyim Ben de o günü çamurlar içinde derken, başlığını, yere, çamura | çok dolaştım. Gök yüzü ile beraber düşürmüştü. | çok ağladım ve sade oralardan Göz ahcı bir çocuk olduğun | değil — dayanabilmek — için ara- için, yabancıların sokakta sık sık | mıza dağları denizleri sokmak seni sevip okşamalarına alışmış, | kararile iki gün sonra İstanbul- güzelliğini vaktinden evvel öğren- dan da kaçtım, Anadoluya geç- | miştin galiba. Eğer şapkan ça- | tim. murlanmamış olsaydı, belki de | — İşte şimdi bugünlerde de ayni öyle silkinip, yüzüme kötü kötü bakarak içimi paralıyan bir sesle: korkunç, engel tanımaz za'fı duy- duğumdan Necdeti görmek iste- — Öğf.. sizjde, bırakın benil | miyorum. Demiyecektin değil mi Nesrin? — Öyle — zannediyorum — ki, Beni öyle itmiyecektin değil mi | hatta dilim, ağzım söylemese bile hıçkırığım, — gözyaşım, — sararan avurtları çöken suratım, herşeyim, bütün şu çökük varlığım ona: “Necdet, dayanamıyacağım artık. Herşeyi anlat. Bir kerecik olsun ona “kızım,, demeden ölmiyeyim ben! ,, diye haykıracak. Ve o zaman ne olacak? 13 senedir. çektiklerim, — dayanmak, senden — ayrı — kalmak — için çektiklerim hep boşa gidecek. Hayalindeki o tertemiz anne yu- yarlanacak, yuvarlanacak, ta şu hapishane duvarlarının içindeki çamura, karaya kadar düşecek. Hayır, istemiyorum, İşte ben bunu istemiyorum. Senin gönül- sen? Hayali küçük hahzanda zaten pek vuzuhla kalmamiş olan ana- cığım, kara örtülerin altında ta- nıyamasan - bil eğer — o başlık yere düşüp çamurlanmasaydı, yü- züme uzanan ellerin ne sonsuz bir derdi olduğunu anlıyacak, belki bana bakacak, aklın değilee bile, damarlarındaki kanımla - sütüm, sende bhiç olmazsa, bir - dilenciye para verirken duyduğun acıyışa benzer bir his uyandıracaktı de- ğil mi Nesrin? Halbuki başlığın çamurlanmış- t. Her halde çok sevdiğin, kur- deleli, cicili bicili bir başlıktı bu... | Terinize | ruz ve münasip de değildir İrfan — ÖBf siz de ... Bırakın beni, | cüğünde olsun © eski varlığımla Kararınızın Tcrasını Tehir Etmek Doğrudur ! Çorludan — gönderdiği — mektupta 4 (H. S. ) imzasını kullanan bir hanım h kız, gençlerimizden çoğunun musap Ş olduğu bir derdi anlatıyor: | Bir gençle sevişmektedir. Fakat bu gencin henüz askerliğini bitirme- diğini, sonra da tasavvurunun ailesi tarafından reddedilebileceğini düşün- müştür. Nişanlanma teklifinin ailesinö iblâğını iki sene sonraya talikini daha muvafık görmüştür. ç Ben bu vaziyete ilk bakışta hanım zin, — askerliğini — yapmamı: 'ani bt Z n istikbalini temin etmemiş bir delikanlı ile izdivaç tasavvurlarına girişmesini doğru bulmadım. Aşk hiç bir zaman ebedi değildir; uzunluğu karaktere göre değişen bir sıcaklık devresinden #oara, mutlak sürette doslluğa — te- havvül eder, doslluğun yaşaması için İse sikimtisız. bir. muhitte — inkişaf ar. Bu düşünce İle sarih ve rahat etlere İslinat etmeyen izdivaç tasavvurlerinin daima aleyhindeyim. Kendisine söyleyeceğim şudur : Kızım ! Nişanlanma teklifinin aile- iblâğımı — mrf bu bakı; svip ederim ve bilirim ki bu ..= S r edilen kararlar yüzde doksan bu. edilemez. Eğer sir bir istlana teşkil edersenir. memnun — olurum; maddi vaziyetiniz sarabat kesbetmiş olur. Fakat unutma : Aradan geçecek müddet — zarfında — münasebetinizin kesilmesi, genç kazlık gşerelinin leke- lenmemesi İçin elzemdir. Erkeğe Takaddüm Eden | Genç Kız Hanım Teyzeciğimel! Bundan bir müddet evvel... Şehrlia haatahanelerinin birinde yatı; ; çıkacağım son günü idi, Hemşire hanımlardan biri elime Bir mektup sikıştirdi. ve mektubü — okuduğum zaman, bu küçük hâanımın bana tutulduğunu anladım, hakikaten kız güzeldi, ne yapacağım şaşırmıştım ve uzun bir düşünmeden “sonra gayri ihtiyari aşkına — iştirak ettim ve günler geçtikçe aşkımız dal budak salıvermiye başlamıştı nihayet, mese- leyi aileme açmağa karar verdim ve bu kızla evleneceğimi de ilâve ettim fakat ailemden şu cevabı. — aldım: Hastane köşelerinde. düşüp kalkan bir kızla evlenmene müsaadö ıtmx- ; glum, Hastanede hizmet etmek bir kızın şörefine dokunmaz; lehinde bir not olarak kaydedilmesi dahi mümkün- dür, ailenizin — muhaleleti bir düşünceden ileri gelmesin? Harşey- den evvel bunu tetkik öt; şahsi teşebbüsünle bir ev kurup kuramıya« eağını düşün! Ne yapayım? — aei Zdillinn M—ş—' eCi . HANINTEYZE kalmak ve ölmek istiyorum. Dün, hırsızlıktan yatan — hiz- metçi kızını başka bir yere gö- türüp, buraya yeni bir mevkuf getirdiler. Bu yeni çile ortağımız bir bar kadını imiş. Sevdiği adamı kıskanmış, kav- gaya tutuşmuşlar; o bunun yum- rukla ön dişlerini dağıtmış, bu da kaptığı bir. bıçağı adamın karnına saplamış. Sonra kederin- den pişmanlığından nasıl dövü- nüp yolunacağını bilmemiş amma iş İşten geçmiş, herif —has- taneye götürülürken ölmüş. Bu kadın nedense kendi ha- linde benimle bir benzerlik bulu- yor galiba. Dişleri sökülmüş ağ- zını yaya yaya ağlayıp derdini dökerken, ara sıra da; — Siz halden anlarsınız. Kıs- kançlık bu. Aklım yerinden oy- nayıverdi diyor. ş En fenası müthiş bir tiryaki- liği var. Her yeni yanan cigara ile de odanın kokusu bir kat daha dayanılmaz hale giriyor. Bu cıgaralar adeta ekmeği, suyu, her şeyi onun. İlk çektiği nefeslerde, — gözleri bir noktaya dalıyor, hafif hafif bir türkü mırıldanıyor. Bu bir vals havası, j (Atkamı var) KÜRDİ,