Bir Numaralı Marifetleri Şimdiye kadar birçoğu polis Sokukta | olmak üzere (12) tralyozlu !(i'şiyi öldürdüğü bi| SA Amerikada bir otomobil| işmine * Dü eei lan meşhur. haydut . ( Dilinger ) el'an serbesttir. olarak tutana büyük bir para vadedilmiş olmasına rağmen izi dahi — bulunamamıştır. — Bununla beraber haydut kendisini tutmıya memur- edilen polislerden ikisini karının sayısını (14) e çıkarmıştır. muştur. Anlattıklarına göre : sokaktan geçerlerken bir köşe çıkmış ve bu otomobilden bir mitralyoz ateşi boşanmış; — silâh sesine koşanlar yerde iki biçare- nin yattığını ve bir otomobilin de son sür'atle uzaklaştığını gör- müşler. . Anlaşılan (Dilinger ) Şikago- dadır; fakat neresinde? Bunu bi- len yok. * p Fıınudı evvelâ çok eski İ.ıİr mensup olduğu için, saniyen asil olma- Kont de Segür otomobili ile bir kadını çiğneyerek öldürdü, fazla olarak yaralıya yardım edecek yerde kaçıp — kurtulmak - istedi. Adamı tutarak istintak hâkimine werdiler. Cürmünü tamamen itiraf etti. Fakat Avukatı müekkilinin arasıra cinnet nöbeti geçirdiğini söyledi. Muayene edilmesini iste- di. İstintak hâkiminin verdiği cevap şudur: — Müekkilinizin mecnun al- duğuna ben esasen kaniim. Çün- kü her mücrim cürmünü işlediği dakikada delidir. Yalnız bu deli- lik kendisini mesuliyetten ne ka- müekkilinizi doktora — gösterece- ğim, Bu zat doktora gösterilmiş, sonra mahkemeye — verilmiş ve bir sene hapse mahküm ölmuştur. * M lta Adası İngilterenin ida- resi altındadır, fakat - kan — İtalyanlıkla karışık bir halkla | meskündur. Bu- nun için adada ; arasıra hâdise çı- — kar. Fakat hiç bir zaman ehem- — miyet kesbetmez. Bunun sebe- — Bini adanın umumi valisi Sir Davit Campbel bir ziyafet esna- sında söylediği nutukta şöyle an- Tatmıştır: ' “Adamızda maâlesef İtalya lehinde propaganda yapan insan- lar vadır. Fakat bu insanlar İngi- liz bayrağı karşısında hürmet ve tazim hissederler. Yalrız kendi- lerini bir İngiliı gözünün görme- diği zamanda derhal lııılli.ı elan herşeyin aleyhinde bulunurlar, Fa- kat İngilizin geldiğini hissedince bemen susuverirler. ,, ğil mi?. Halk Düşmanının Diri veya — ölü | dar kurtarır, onu - bilmek lâzım. | Maamafih kanünen — mecburüm, | | meselesinde biraz nazlandığı için — ——— —— ——— —— Dünya Hâdiseleri | maralı halk düşmanı ,, sıfatı takı- | daha öldürmek suretile kurban- | Bu cinayet Şikago şehrinde ol | İki- polis memuru tenha bir başında karşılarına bir otomobil | Gel Bakalım Paşa, Bir Tutuşalım! 77; SON POSTA Taühî Mnsz;hâlie CAT ŞTT TC Haziran 76 | Kari Mektupları kârla İhtiyar Vezire Bu Sözü Söyleten, rVukuatm Ters Gitmesi Mücadele Osmanlı tarihinde bir Sinan Paşa var ki cidden tetkike değer mevzulardandır. Frenk mü- Koca verrihleri bu adamır eski Roma- hlağın ; Maryüs'üne - benzetirler. Müthiş bir cesareti, bitmez ve tökenmez faaliyeti, korkunç bir tersliği ve sertliği vardı. Yılmar, Üşenmez, çalışmaktan — usanmaz sına rağmen ka- | bare '::nuıısğn’ yaptığı için, en nihayet te ken- disinden çok yaşlı bir kadınla evlendiği için, hulâsa — muhtelif sebeplerle pek — meşhür. olan bir adamdı. Yemeni zapteden, Tunustan frenkleri çıkarıp atan, Kürcistanı bir Türk - vilâyeti ha- line koyan işte bu vezir idi. Sinan Paşa, Kızıldenizin bir ucundan Karadenizin üst kıyı- larına, Afrikanın şimal eteginden Macaristan ovalarına kadar ge- zip tozarken iki değişmerz hedef takip ediyordu: Şöhret ve servet! Sayısız harpler ve sayısız za- | ferleğ içinde ündüğündan çok fazla bir şöhret kazanmıştı. Kü- renin yarısı onu tanıyordu ve bir çok ülkelerde uyumıyan çocukları *vaktile Barbaros için yaptıkları gibi- onun adile korkutuyorlardı. Yalnız frenk — ellerindeki - ço- cuklar değil, İstanbula gelip gi- den elçilerin de Sinan Paşadan ötleri kopardı. Bu tabiri gelişi güzel kullanmıyoruz. Kelimeleri- nin hakkını vere vere -kullanıyo- ruz. Çünkü 1589 da İstanbula gelip te kendisile görüşen Lehistan elçisi Pol Ohaniski, vergi vermek Sinan Paşanın sertçe bir muame- lesine hedef olmuş ve ödü kopa- rak ölüp gitmişti! Sinan Paşa, Avusturya sefirle- rinden “ Pezen ,i de, yine vergi meselesinden dolayı, azarlamıştı. Fakat ona, Lehistan elçisine yap- tığı gibi öt koparan bir sesle bağırmadı, başka bir şekilde çıkıştı. Muhavere şu şekilde cere- yan etmişti : — Vergiyi —ödemekte - niçin bukadar gecikiyorsunuz? — Bu mesele beni alâkadar etmez. İsterseniz Viyanaya yaza- yım, sorayım ? ğ —Kime soracaksın? Senin gibi adi bir yazıcıyı elçi yapan İmpa- ratora mı? Onun idrak derecesi gönderdiği elçiden belli ! Pezen'in bu çok ağır söze ver- diği cevap şu oldu : — Padişahınız bir çobanı ve- zir yaptığı gibi imparator da bir yazıcıyı sefir yapabilir. Muhavereyi dinleyenler Sinan Paşanın köpürüp küplere bineceğini ve bir bağrışta elçinin ödünü ko- kat herkesin sandığından daha aa a ziyade zeki idi. Elçinin, hünkârı karıştırarak verdiği cevaba kızar- sa hünkârın«da kendine kızacağını - biliyordu. Bu #sebeple hiddete kapılmadı, bilâkis gülümsedi, yü- “zünü odada oturanlara şevirdi: — Kâfir elçi, dedi, verdiğim parayı yine © cinsten akçe ile ödedi! İşte bu ayarda bir adam olan Sinan paşa, ömründe hedef ola- rak tanıdığı iki büyük noktadan birini, engin bir. şöhret sahibi olmak kaziyyesini elde ettiği gibi yüksek bir servet toplamak eme- line de ermişti. “1596,, — yılında öldüğü — vakit - konaklarından, çiftliklerinden, — hanlarından, ha- mamlarından, atlarından, katırla- rından develerinden başka olarak - şöyle bir hazine bırak- miştı: Yirmi küçük sandık dolusu zebercet, ber birinin taneleri nohut kadar iri on beş inci tes- bih, otuz büyük roza elmas, yirmi miskal altın tozu, yirmi altın ibrik, bir altın şatranç takımı, olmasla müzeyyen yedi meşin sofra örtüsü, ©n altı altın siper, on altı altın eyer, otuz dört altın özengi, gü- ve Amerikalılar dünyanın Stratos- fer denilen havasız tabakalarına çıkıp tetkikat yapmak maksadile yeni bir bolon inşasına teşebbüs etmişlerdir. Bu balonun sepeti tamamen kapalı ve yarı sert bir madenden mamuldür. İçinde yol- cuları uzun müddet İdare edecek miktarda hava bulunacaktır. Ba- lonun — icabımda fazla havayı bırakmak - için üç tane deliği ve Nasıl, tasvir mükemmel, de- | partacağını tahmin ediyorlardı. Fa-| girip çıkmak için de bir tane pençeresi vardır. Ve İbrahim Paşanın Dedikodusu İdi vti Koca Simnan, kar- sısındakine şöyle bir *el ense, yap- mak teklif etti zel taşlarla süslü otuz iki kalkan, | yüz kırk altın miğfer, yüz yirmi altın. kemer, som elmas oön altı bilezik, on düzüne altın sahan, | altı yüz samur ve altı yüz vaşak kürk, otuz siyah tilki kürkü, bin yetmiş beş parça sırmalı Hint | kumaşı, dokuz yüz. yirmi orta kıymetli kürk, atlmış bir ölçek inci, iki elmas gerdanlık, inci İp- lenmiş oluz eyer, altı yüz bin duka altını ve iki milyon dokuz yüz bin akçe (bu da altmış bin akçe eder)!. Bu çok meşhur ve çok zengin vezirin tarihte yer alan meşhur bir hareketi şudur: Kendisinin dördüncü sadaretinde işler çok ters gitmişti. Eflâk ve Macaristan hudutlarında birçok bozgunluklar vukua gelmişti. Bu askeri felâket- leri, bir takım acıklı tabii hüdise- ler takip etti, büyücek zelzeleler oldu, köyler yıkıldı, Parçinli kö- yünde yer yarıldı ve bu yarıktan bir su fışkırdı, suyun içinde göz- süz balıklar vardı: Manisa yolunda ve Hermas köprüsü yakınlarında | bir kaynak peyda oldu, suyu sim- siyahtı. Bu sebeplerin ve halkın dedi- kodusunu örtmek maksadile Sinan Paşa azledildi, kendisine gösteri- len sebep ise ihtiyarlığı idi. Fakat yerine getirilen adam, Üç gün içinde — ölüverdiğinden yine bu doksanlık vezir sadaret mevkiine geçirildi. Sinan Paşa, kendine ihtiyar ve amelimanda denmesini affedemi- yordu. Bu töhmeti isnat eden- lerin — başında da - vezirlerden İbrahim — Paşanın — bulunduğunu öğrenmişti. — Binaenaleyh — beşici defa olarak sedarete geçer geç- mez divanda ve Üçüncü Sultan Mehmedin huzurunda bir sırasını düşürdü.. — “Şevketlâ — hünkâr, — dedi, | bana şu adam — ihtiyar diyormuş Elimin, kolumun tutmadığını söy- lüyormuş. İzin verirsen bir aınaya- hm. Bakalım, ben mi yiğitim, o mu?. Ve Hünkârın cevabını. bekle- meden İbrahim Paşanın belinden yakaladı, heyecanlı bir pehlivan | gibi haykırdı: — Gel bakalım paşa karın- daş, bir tutuşalım! İmperatorluğun siyasi, aekeri, Şehremininde Yayla caddesinde M, Halük Bey tarafından yazılıyor: Belediye ihtikârla — mücadele etmek için seyyar bakkallar tesis edenl_: kamyonlar vasıtasile şeh- rin muhtelif yerlerinde satış ya- pacakmış. Bu iş her nekadar hayırlı tes lâkki edilirse de birçok mahzurları olduğu kanaatindeyim. Çünkü: Evvelâ bu iş büyük bir paraya mütevakkıftır. Sonra zannedildiği | gibi kolay ve belediyenin yapa- | cağı bir iş değildir. Süt meselesi canlı bir misal olarak önümüzde duruyor. Neticede belediyenin 40 bin lirası yandı. Bir kısım esnaf ta bu yüzden zarar etti. Belediyenin yapacağı İş gayet kolay ve sadedir. Ayda veya haf- tada nasıl münasip görülürse, un, pirinç, yağ ve sairenin fiatlar rıtı. tesbit ederek bir liste hâlinde gazetelerde ilân ettirsin; eğer bu fiatlardan fazla satmıya — cür'et eden bulunursa tecziye etsin. Bes | lediye memurları da esnafı kon« trolla meşgul olsun. l ; Bir Bağcının Üzüm Satışları | Hakkında Mütaleası Bu sene Avusturalyadaki Re< | kolt noksanlığından başka Tür- | kiye üzümlerinin dahi rekoltesi! | geçen seneye nisbet *» 40 radde-< | sinde noksandır. Çünkü bidayette | Doguş az idi bilahare Manisa Alaşehir, Salihli; Kazaba bağlari j soğuktan zarar gördü. Ve bundan onbeş gün mukaddem de Kemak paşa, Yukarıkızılca, Tepe, Kara- bağlar, Taşçili, Ağaalan, Tavşan- tepe ve daha sair mevkiler ile Çember karyesi timarına düşen doludan * 10 dan * 70 € kadar baglar ziyan gördü binenaleyh mahsüller çuvala girinciye kadar allah muhafaza etsin ne ölacuğu. | meçhuldür. Bugünlerde fiatların bir dereca tereffuuna gelince esasen Kânu« | nuevvelden sonra yalnız bir kısımı bağcıların elinde * 10 nisbetinde mahsul kalabiliyor mütebakisi kâ. milen tüccar eline geçiyor o ta« rihten sonraki tereffularda bağcı« lar hiçbir istifade görmiyor. Bu İ tereffü zamanlarına kadar mahsul ziraat ve yahut koopratif banka- | darı tarafından muhafaza edilip te Avrupada satılsa bağcıların yüzü | gülebilir. Yoksa üzümcülük ilel- ebet bu minval üzere devam ede« cek olursa — bağcıların — şikâyeti azalımyacak, belki çoğalacaktır. | Çünkü — salifülarz - tarihe kadar | bağcıların ekseri kıismı - elindeki mahsulü dün fiatla bilmecburiya sattığı gibi faizli olan borçlarının cüz'i bir kışmını vermekte ve yani | gene mahsulüne belbağlamaktadır. Kemalpaşa kazasının Yukarıkızılcık karyesinden bağcı Ş, Mahmut —— | İ Kastamonu: Belediye ölçüler ayar | memuru Enver Beye: | İstediğiniz kitap 60 kuruştur. l seaere İleteeserTerEcELELELERAKELERELEELEALESELEALENA | idari ve mali bütün işlerini kuca« l gında toplıyan kubbe altı. ogün iki vezirin — güreşmesine şahit oluyordu!... M. T ee x