| Meyvalarımız Bu —sene — memleketimizde moyva yetiştiren ve dörtte üç Kasmını ihtiva — eden geniş bir sahada meyva mahsulâtı gayet iyidir. Meyva mıntakalarında tam zamanında yağan yağmurlardan meyvalarımız — ictifade etmiştir. İlk baharın lodoslu ve sıcak ola- rak geçmiş — olması — meyvalar Gzerinde iyi bir tesir bırakmıştır. Bu kış havaların soğukluğu yü- zünden hastalıklar da daha az tahribat yapmış, birçok yerlerde böcek yumurtaları bozulmuş ok duğundan böcekler nisbeten aza- mıştır. Böyle olmakla beraber hastalıklarla mücadele teşkilât- nında bu yolda büyük yardımları olmuştur. — Meyva — yetiştirenler arasında hastalıkların ehemmiyeti artık anlaşılmış olduğundan bir- bahçe sahipleri hükümet teş- ilâtmdan istifade ederek kolay- hkla ilâç ve makine tedarik ede- bilmişler ve muhtelif - hastalık- larla mücadele ederek bahçe- lerini ba tahrip edici hayvancık- lardan — kurtarmışlardır. — Gerçi, komşusu ilâç tatbik etmeyen bir bahçe'ne kadar iyi temizlenir ve böceklerle her ne şekilde müca- dele edilirse edilsin, bulaşıklık ortadan kalkmaz ve bir bahçeden diğerine kolaylıkla her hastalık geçebilir. Bunun için her mücadele zemanında emeci usulile veya ko- nukomşu el birliğile bütün o mın- takanın ağaçlarını ilâçlamak ve temizlemek lazımgelir. Temiz bir meyva her vakit müşteri bulur. Yerli meyvalarmızın evvelce harici piyasalarda büyük mevkii olmasına rağmen — ambalâjının fenalığı, cinslerinin karışık olması, meyvaların yaralı, bereli ve bi hassa delikli yani hastalıklı olması ©o büyük mevkü günbegün kü- çültmüş ve bugün güzelim wney- valarımıza — talip bırakmamıştır. Meselâ Niğde gibi Amasyadan da daha güzel Amasya elmasını yetiştiren bir mımtakanım,, Suriye, İrak, Mısır kıt'aları hiç bir vakit ihmal edilemiyecek olan birer Kış meyvalarının. hemen mü- him bir kısmına daima hariçte müşteri vardır. Yetişir ki meyya- larımızı bu müşterilere iyi bir şekil ve tazelikle eriştirebilelim, Amasyanın, Gümüşhanenin elma- larımı tabiat kısmen ıslah etmiştir. | Fakat bu, kâfi değildir. Bu iki cinsi daha yüksek bir mükemme- liyete mazhar kılmak mümkündür. Bu yolda yapılacak her feda- kârlığın yerinde bir iş olacağına şüphe yoktur. İstanbul vilâyetinin Büyükdere meyva fidanlığı bu işi başarabilecek bir müessese haline gelmiştir. Bu lirhnl_ı_k Avrupanın beynelmilel pumoloji kongreşinin kabul ettiği en yüksek evsafta meyva cinslerine maliktir. Yerli meyva cinslerimiz de burada mev- cuttur. Bütün bu neviler ve cinş. ler arasındaki bariz farklar, fenni tabir ile vasıfları malüm neviler arasında yapılacak etütlerin çok kiymeti — olacaktır. — Seleksyon itibarile meyva kadar sabit ve netice veren ağaçlar pek azdır. Bu seleksyonlar ile Büyük- dere müessesesi yakın b;ı ıh;ge yeni yeni meyva çeşitleri de elde M&r Huy lnıçl;nfennî vesaite malik bir müesseseden bunu is- temek te hakkımızdır. Her memle- ketin yerli meyvaları ecnebi ne- lerle azçok islah edilmektedir. Bizim de evsafı düşük olan çeşit- lerimizi aslah — etmek- kabildir. Büyükdere fidanlığı bize bu d, büyük ümitler vermektedir. cıı— bul vilâyeti gibi her nevi meyva yetiştirmiye; iklimi, toprıî;:..u.. iti ıktisadiyesi müsait ol bir muhitte bu müesseseden azami | Şaşal : — İncili kızlar köyü (Hu- susi)— Köy yol- larında, tütün ve bağ mahsulleri- | nin verim yerle- rinde günün ilk ışıklarının — yan- diğim — görmek İi şehirde — doğup t büyüyenlere çok | orijinaf geliyor. uma ovasın- da Şaşal suları- nın zengin membaı göründükten sonra dudaklı Şaşala aitti. Söylenilenleri dinleyoruz : 'arı saran sözler hep Şaşalın ismini yirmi sene- denberi işitir, dururduk. “Şaş-Al, öyle erişilmez gibi gelen uzak bir isimdi ki köyümüzün bu mü- barek sudan - istifade edeceğine | kendimizi kandıramıyorduk. Belki de hurafe, masal ve uyduruktur... Bize de babalarımız anlatırlardı. İlk defa | Suyundan — istifade eden, güzel | Soyumuzu — dudaklarına — getiren | ln_ciü kızlar olmuş.. İncii kızlar köyümüzün en nazlı çocukları imiş. Babaları yokmuş, bir anaları ve | üç beş dönüm de tütün tarlaları | varmış.. Civardaki bütün köylü- lerden incili kızların sağlığı için | senenin muayyen zamanlarında hediyeler gelirmiş. Gün gelmiş, incili kızların ikisi birden yataklara düşmüş, köyden hoca, şehirden hekim gelmiş... İlâçlar, otlar — Şaşalın Ankarada Tikmektepler / Sergisi Ankara, 24 (A.A.) — Necati Bey ilkmektebiade bütün vilâyet ilkmektepleri talebe ve muallim- lerinin el emeklerile meydana | getirilen büyük bir sergi açılmış- | tır. Bu sergi eşyalarının tasnif ve i tertip tarzı itibarile şimdiye kadar | İ İ açılan ilkmektep sergilerinin en | mükemmelidir. S Küşat resminde Maarif Vekili Hikmet Bey, Fırka kumandanı Sıtkı Paşa, Maarif ve Dahiliye Vekâletleri müsteşarları Maarif Vekâleti, ve vilâyet erkânı, umumi meclis ve encümen azaları ve bir çok muallim iştirak etmişlerdir. Merasime istiklâl marşı ile baş- Tanmış ve bunu Maarif Müdürü Rabmi Beyin bir nutku takip etmiştir. Nutuktan sonra tabiat, eşya, türkçe, hesap, hendese gibi ders zümreleri Üzerine tertip edilen bu sergide tedrisatın mahallileş- tirilmesi prensipini izah eden Ankara odası, tedrisatta kum ve gazeteden nasıl istifade edilece- ğgini gösteren, muallimlerin çalış- ma tarzlarının yeni usüllerle tak- viyesini — istihdaf eden odalar gezilmiştir. istifade Tabiatin bizden esirgemediğini biz kendimizden esirgememeliyiz. Vilâyet bu messeseye ne kadar çok ehemmiyet ve itina bahşe- derse okadar çök. büyük ve mü- Kim bir iş görmüş- olacaktır. Lütfi Arif €) Ziraat hususundaki müşküllerinizi seruauz, Soa Postanın (Ziraat mü- Yehassını slze cevap verecektir. Şaş - Al | heeereeesaesne n ssemmeneneeneRereenerennn teminine — çalışmalıyız. İncili kızlarını solduran hastalığa mani olamamışlar.. Bütün civar köyler hep İncili kızlara deva çaresi anyorlarmış. Bir köylü kadın açıklarda gezer- ken şırıl şıril akan bu mübarek suya, Şaşale rastlamış... Şişesini su ile doldurup incili kızlara ikram etmiş.. Hayret değil mi? İncili kızlar Şaşaldan içtikçe iyi- leşmişler ve eski neş'elerini tek- rar elde etmişlerdir. * Saf bir köy delikanlısının ağ- zından dökülen bu sözler belki de hakikaten masaldı. Fakat bunun masal —olmayan kısımlarını da bizzat ben biliyorum. Bundan altı, yedi sene evvel bir gün vali Kâzım Paşa, civar köyleri teftişten dönüyordu. Şa- şala uğradı. Paşa yorgun olduğu için Şaşaldan bir tas su içti. Çok hoşuna gitmişti. Bu suyun tahliline emir ve- rildi. Tahlil İneticesinde suyun çok İskilip Gençl ynak: şifah ve müfit olduğu anlaşıldı. Membaında keşif yaptırıldı ve an- laşıldı ki bu su- dan İstifade im- kânı yoktur. Kuvvetli bir irade, müşkülden yılmıyor. Vali Pa- ga ne yaptıysa Şaptı, — çalıştı, uğraştı. Membar temizletti, köylünün emeğinden istifade etti. Vilâyet meclisinden ufak bir de tahsisat ayırtabildi. Ve önümüzdeki yükselen muaz- zam eser vücut buldu. * Şaşal suyu, şehirde olsa ve maazallah bir şirketin idaresine verilse, kıymeti noktasından bu suyun kimya gibi gram, gram satılacağına şahit olmamız müm- kündür. Bu itibarladır ki Şaşalın şehre getirilmesinden fayda yerine mazarrat görenler vardır. Şaşal suyu, ziyaretçiler için parasızdır. Türk köyünde, misafir için ye- mek ve içmek parasız olduğu gibi bu su da parasızdır. Ziya- retçiler isterlerse beraberlerinde getirdikleri kaplara, diledikleri kadar su doldurup şehre getire- biliyorlar. Esasen İzmirliler Şaşala o ka- dar r ki, birçok mbıl.uh'hhŞuıldınhıhoMıı ıi:v&l- yorlar ve sularına müşteri bulu- _şğşal eri LİÇorumda Tarihi Fıkra —| Yine Tarih İzmirde Hastalara Şifa Ve-/ g7 * ren Bir Ka Türkiyyat değil de “Türkiye,; mütehassısı geçinen, yani bizin yurdumuzu iyi tanıyıp öğrenmiş olmak iddiasında bulunan bir İne giliz muharriri, Mister Haslok gös zünü, dünyaya yumarken ihtisasını miras olarak karısına birakmış. O da bu mirasa istinaden Tay- mis gazetesine yazdığı mühim bir makalede Zaro ağanın 160 yaşıne da bulunmak iddiasını gülünç ve yalan buluyor. Misis Hasloka göre Zaro ağa 160 yaşında ise 1826 senesinde vukubulan bektaşi kat« Kâmını (!) bilmeli imiş. Şimdi bu hükmü biz tersina çevirirsek Misis Haslokun Bektaşi katliğmını bildiği iddiasile karşı« laşını. Halbuki mekalenin pek çalımlı yazılmasına ve şöyle bir sinsi bilgiçilik iddiasını da taşı« masına rağmen biz, Misis Haslo« kun bu bahiste pek yaya bulun« duğuna kanüz. Çünkü tarihte bir Bektaşi katliâmı yoktur. Bu tabirl ©, Yeniçeriliğin ilgası hâdisesin« den ve bu hâdise sırasında birkaç Bektaşi şeyhinin idam olunmasın- dan, Bektaşi tekkelerinin kapan« masından mülhem olarak kullanı« yor. Tarihte de ufak bir yanlış var. Yeniçeriliğin ilgası hiert 1241 yılındadır. Bu, (1825) tarihine tesadüf eder. Lâgvolunan ocakla bektaşilik arasında sıkı bir münasebet bu- landuğundan bu tarikatin de o ocak gibi söndürülmesi düşünük- müş ve birçok bektaşi tekkesi kapatıldığı gibi meşhur babalar- dan — Kıncı, İstanbal — Ağası oğlu Ahmet ve Salih dedeler idam olunmuştu. Yine tanınmış bektaşilerden Mahmut, Öküz li- manlı Ahmet, Yedikuleli Hüse- yin babalar o badire esnasında sürülenlerdendir. Fakat bir bektaşi katliâmı yoktur. Nitekim yeniçe- rilerden de ilk ağızda öldürülen- lerin sayısı altı sürüleni yekünu yirmi h#..—_ Dim Acaba Misis Haslok, Biftar Zaro Ağadan mufassal bir tarih bilgisi mi bekliyor?... Eğer böy« le bir fikir taşıyorsa haksızlıktır. Nitekim Zaro Ağanın onu kendis ne aşık sanması bir şaşkınlıktır!.. M. T Gebzede Çorum halkevinde İskilip gençleri şerefine verilen ziyafetten bir intiba |Büyük Bir Sünnet Düğünü Çorum (Hususi) — İskilip spor temsil şubesi gençleri Çoruma gelmişler ve “ Yakılan ocak,, isimli eseri temsil etmişlerdir. Çençler temsilde çok muvaffak olmuşlar, halkın da pek fazla takdirlerini ka- zanmışlardır. Halkı Antalyada i tarafından gençler şerefine bir ıîyıfeı verilmiştir. Kastamonuda Bayram Gecesi Yanan | Gazi Anma Heykeli Çok Cevizli Köyünün İnşasına Başlandı Antalya, 24 (A.A.) — Onuncu elimhuriyet bayarmı gecesi bir yangın neticesinde tamamen yanan ve hükümet tarafından yeniden inşasına başlanan Akseki kazasının Cevizli köyünün temel atma merasimi halkın ve köylüle- rin iştirakile yapılmıştır. Köylü- lerimiz cümhuriyet bükümetinin bu yüksek şefkat eserini derin minnettarlıklarla karşılamışlardır. Köylüler bu münasebetle merbuti- yet ve şükranlarının hükümete iblağına delâlet etmesini vali Nafiz Beyden rica etmişlerdir. Köy ikinciteşrinde bitmiş — ola- Güzel Oldu Kastamonu, 24 (A.A.) — Pi- yade alayı tarafından kışla bah- çesinde dikilen “Gaziyi anma,, abidesinin küşat resmi büyük bir kalabalık — huzurile yapılmıştır. ol: bldıııi:" yl:lı: an al e rette yıp;l:ıı Brira Ürerine Gazi Hazretlerinin tabil cesa- mette bronzdan bir büstü konul- muştur. Diyarıbekirde Muhafız Gücü Bisikletçileri Merasimle Karşılandılar Diyarıbekir, 24 (AA.) — Mur hafız Gücü bisikletçileri saat 13 de diyarıbekire geldiler. Şehir Yapıldı Gebze, (Hususi) — Dispanser bahçesinde yapılan sünnet düğü- nünde 58 çocuk sünnet edilmiş ve yavrular geceyarısına kadar ortaoyunu, hokkabaz, incesaz gibi şeylerle eğlendirilmiştir. Bu mü- nasebetle bir müsabakası ile at koşusu da yapılmıştır. Bil. hassa vilâyet pehlivanlarına mahe sus .hh-iıl gürqı:e çok kalabalık bir köylü kütlesi bulunmuştur. Güreş =de Taşköprü nahiyesinin kö, Ali baş pepli- vanlığı ııııı.t':d.l'ıhhlif koşularda kolcu Hasan, Karamürselli Meh-s met, Taşköprülü Rıfat ve Kuru Ahmet efendiler birincilik kazan- mışlardır. Başka zamanlar pek sakin olan Gebzeye bu sünnet düğünü başkalık vermiş o ı.f.::ııı treni ile Gebzeye i:'ıı: İstanbul yolcuları da hoş bir gün Kat ç aa L dışında belediye ve Halkevi reis- leri, tayyare zabitanı ve sporcu- lar samimi tezahüratla