17 Haziran HİKÂYE Bu SütundŞAHergân Yazan: Firdevs İsmail AŞKIN SIRRI On beş gündenberi hergece şiddetle yağan kar gündüzleri biraz hafifliyordu. Her sabah Reşat B., romatiz- manın yatağa serdiği vücudünü pencerenin önündeki kol e lükle — sürükler, hrlıı:tıuiıöd':lçü tarlaları uzun — uzun 8 Birkaç kilometre dahilinde bir iz bile göremeyince istirahati kalple tekrar yatağına bitap düşerdi. Onlar, tarlalarla muhat koskaca köşkte üç kişi idiler: Reşat B., karısı bir de çok #sadık Arap uşakları. Kadın yirmi beş yaşında çok genç ve çok güzel; Reşat Bey ise romatizmanın elem ve ıstırapla- rından bütün vaktini yatağında geçiren altmışlık bir ihtiyar, on mwvd evlendikleri zaman Bey yaşına rağmen genç ve dinçti. Kadın o zaman ufak tefek, lir.ih; hastalıklardan şi- ençliğine raj; ne ihtiyarlık iıîıı-ı ;ıfî.“d.,'îfğ., bir kızcağızdı. Reşat Bey, sene- | vücüdunu yıpratıcı bir hlşmanın mükâfatı; zengin old::- tan sonra bu kızla cvlendi. İlk senele - biribirlerinin dengi gibi görünürken ihtiyarhk Reşat Beyi birdenbire uçuruma yuvarlayıver- di. |nliye inliye — hergün — bi- raz daha ihtiyarladı. Ona, ümit lğecelı yalnız, onunla beraber bir mahpus hayatı geçiren, bir gün bile halinden şikâyet etmi- yen genç, güzel, alicenap karısı idi. Bütün gün kitaplarıle, el iş- lerile başbaşa kalan bu kadın, bir defa bile mahrum olduğu hür- riyete kavuşmak, yaşamak arzusu izhar etmiyordu. Reşat B., karısının yanında iken acaip bir arzunun, bu kadın- daki gayri tabü halin sebebini anlamak arzusunun tahtı tesirinde kalıyordu. Acaba niçin o, bu ha- yata tahammül ediyordu? Yoksa bağlandığı bir ümidi mi vardı ? Fakat her sabah pencere önündeki koltuğuna kadar güç. lükle inliyerek etrafın — lekesiz beyazlığına bakan Reşat B., bu beyazlığın üzerinde en ufak bir leke, bir iz görmemekle müteselli eoluyordu. Bir sabah, bermutat karlarla Sörtülü tarlaları tetkik ederken Reoşat B. sapsarı kesildi. Köşkün civarındaki karlar ayak — izle- rile dolu idi. Kapının önünde îyet bulan bir izin sahibini mak için sadık uşağı gecele- ’h;lkedc bekletmek kâfi idi. 'akat, namuslu adam bhayatı- nn hicabıâver - sırrını uşağının öğrenmesini istemedi. Birkaç öne bah böylece, olanca dikkatile be- yazlık üstündeki izlerden bir 'ler okumak için beyhude ..,___"!' Bir sabah ta köşkün önünde hayretle bir otomobil izi gördü. Kar dindi. Artık eriyen kar- ların husüle getirdiği su birikin- tileri, çamur yıgınları bütün izleri örtüyordu. Şimdi bütün dikkatı kulaklarda — toplamak — lâzımdı. Geceleri Reşat Bey ev içindeki gürültüleri daha iyi anlaya- bilmek için başımı re kaldıriyor, etrafi dinliyordu. Fakat, ihtiyar adamın gururu w şağına işittiklerini sormiıya mani birkaç ke- | oluyordu. O, bütün gecelerini uy- küsuz geçiren bu şüphe işkence- sinden kortulmalı, buna bir çare bulmalı idi. Nihayet uykusuz geçen bir gecenin kâbuslu saatlerinde ka- dına her şeyi itiraf ettirmenin çaresini buldu. Eğer şüpheleri: :I;Hht ise derhal intikam almalı i. ü Gece yarısı, korkunç bir ka- sırga ile etraf sarsılıyor. O, her zamanki gibi uykusuz. —Fakat odasında değil, gençlik hâtıra- larile, — silâhlarla — dolu — olan bir salonda, masanın başındaki koltuğuna gömülmüş. Birçok se- nedir. yapmadığı şeyi yapıyor: Kadehine konyak doldurup - dol- durup içiyor. Karısı, genç karısı düşünceli görünüyordu. Bir ara, dayanamıyarak sordu : — Yatağınıza yatsanız!. Dedi. Reşat B. ona acaip bir cümle ile cevap verdi. — Sıçrayarak uyanmaktansa, uyanık durmak hayırlı! — Ne sıçraması? — Meselâ: kir tüfek sesinin verdiği korku ile sıçramak. Kadın elindeki işten başımı kaldırmadan geçici ve sinirli bir neş'e ile gülmeye çalıştı: — A! Bu saatte av olur mu? — Evet. Etrafımızda dolaşan bir kurt var da! Kadın sıkıntıh bir iç çekişin den başka kalbinin sırrımı ifşa eden hiçbir. harekette bulun- madı. Reşat Bey, bu kayıtsızlık örtüsünü yırtarak hakikati mey- dana çıkarmıya karar vermişti. Arap uşağı çağırdı. O dakika hissettiği azap sanki bütün ağr- larını almış, kollarına bacaklarına müthiş bir kuvvet vermişti. Otur- duğu koltuktan doğruldu, silâh- ların olduğu tarafa ilerledi, du- varda asılı bir tüfeği aldı, Araba uzattı : — İşte, dedi, dikkat et dolu- dur. Git kapının ilerisindeki ser- vinin arkasında gizlen ve köşke isteyen herhangi bir kim- seye derhal ateş edeceksin anla- dın mı? — Baş üstüne efendim. — Bız bürada seni bekliyoraz. Arap çıktı. Kadının elindeki iğne gittikçe sıklaşan fasılalarla girip —çıkıyordu. Sonra iğneyi tutan eli durdu, kolu uzandı, Masanın Üstüne dayanan kıvrr mina - başını sıkladı, derin hiçki- rıklarla uıı;:ııııyı başladı. Reşat Bey i. Az bir zaman sonra yuvasının etrafında dolaşan kurt uşağın kurşunile yere - serilecek, Reşat B. de onun kim olduğunu öğrenecekti. Fakat karısına kinsizdi. Fazla bir şey sormadan dedi ki: — Neden şimdiye kadar bana bundan — bahsetmedin? Neden benimle hayatını birleştirmeden evvel bunları bana anlatmadın? Kadın cevap vermedi. Kalktı, kapıya doğru - ilerledi. — Ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun? Kısaca şu muakabelede bu- lundu: — Ona tehlikeyi haber ver- miye — gidiyorum. Ve — fırladı. Biliyordu ki ihtiyar adam onu takip edemezdi. Az — sonra ” demir kapının gıcırtisi gecenin karanlığında Reşat Beyin kalbin- SON POSTA Amerikanın Alacağı Yalnız Finlandiya » Borcunu Verdi Vaşington, 16 (A. A.) — Amerika- ya borçlu olan on üç devletten, Ha- riran taksitini yalnız Finlandiya öde- miş, bu suretle Amerikanın eline ancak (166,535) dolar geçmiştir. Hak buki (478) milyon dolar geçmesi lâzımdı. Yeni Neşriyat! Capitolium ( Roma tetkikleri mecmuası) — İstanbul Üniversitesi Roma hukuku döçenti hukuk - doktoru Şemsettin Falip Bay taralından bu namda ilmi bir eser kilsilesi neşriyat sahasına konulmuştur. Hukuk âlimlerinin uzun mesailerinin neticesini sayfalarına toplayan bu ese- rin diğer benzerlerinden iki büyük farkı var: 1) İşin icap ettirdiği ciddiyet ese- rin her noktasında göze çarpıyor. 2) Ea derin ve muğlak meselelürde bilo şahsi mesai 've onun doğurduğu yerli fikirler ve buluşlara tesadüf olunuyor. Hukukçularımıza tavsiye ederiz. Sa- yım 30 kuruştur. de, canlı bir. mahlukun iniltisi gibi aksiseda yaptı. Servinin ar- kasında gizli olan Cafer Ağanın kalbi de gittikçe çarpmaya baş- lamıştı. — İlerde beliren gölgeyi görünce kan beynine sıçramıştı. Mihanikt bir hareketle eli tetiğe itti ve çekti. Bir tüfek sesini bir iî'ınciıi takip etti. Namludan çı- kan ateş karanlıkta kadının göz- lerini dehşetten iriletmişti: — Katiller, hainler onu öl- dürdüler! diye haykırarak - uşağın ve kocasının boğazıma tirnak- larını geçirmek ve intil almak iştiyakile koşmuya başladı. Bak- | ettim. , Sayfa n Fransanın Hazırlığı Muhtelif Siîalîâîıma İşleri İçin Muazzam Paralar Verildi . Paris, 16 (A. A,); Meb'usan | tinı.ıımıııılyı.ıîııi 174 muhalife karşı Meclisi dünkü içtimamda hudut- ların müdafaasımı ikmal için bir milyar (275) milyon, sahillerin müdafaası ve deniz, hava kuv- vetlerinin takviyesi için 865,000,000 ve hava ordusunun — silâh ve teçhizat plânının tatbiki için de (900,000,000) franklık tahsisatları kabul etmiştir. Meclis, bu tahsisatlaı heye- reyle tasvip eylemiştir. Müzakereler esnasında ordu mevcutlarına dair sorulan — suale cevap veren Başvekil M. Du şimdiki askerlik kanununun hı sane bir tarzda tatbike karar ve- rilmiş ol ve ordu mevcudu ve askerlik müddetine dair Mec- lisin kararı alınmaksızın - Meclis tatil devresinde bulunsa dahi - hiçbir şey yapılmıyacağını söyle- miştir. aei —— aa istanbul Sıhhi Müesseseler Sıtınaimı Komisyonu Reisliğinden : Sıhhi Müesseselerin 1934 mali senesi Umum mahrukat ile gaz, benzin ve vakomyağı ihtiyaçlarına kapalı zarf ile vaki teklifler muvafık görülmediğinden 19 Haziran 934 Sah > günü saat 14 te bir tüy gibi uçar gibi geçti ve | iki adamın teşkil ettiği grupla dona kaldı. Biri hüngür hüngür ağlayan Cafer Ağa, Öbürü kan içinde yerde yatan kocası. Onu kucakladı, başını kaldırdı. Şimdiye kadar telâffuza cesaret edemediği bir isimle ona seslendi. Bir inilti bir ses, bir başkasının sesi, ko- casının sesi cevap verdi : — Görüyorsun ya! İşte ben de senin için fedakârlık yaptım. Dedi. Sen “ona,, hayatını vermek iste- din. Ben kendimi sana fFeda pazarlıkla muamele yapılacaktır. İsteklilerin müracaatları. “3250,, HORHORUNİ Her gün akşama kadar hastalarını Eminönü Valide kıraallgnesi yanın- dakı muayenehanesinde tedavi eder. Telefon: 2418 g (236) İstanbul İkinci lâs Memur- luğundan: Müflir H. B. Tranapolo — girketinin kumaşlarından Beyoğlanda — İstiklâl caddesinde Aznavur pasajına naklolunan kısmı açık arttırma süre- tile satışı yapılacaktır. İsteyenlerin 20-Haziran-934 tarihinde saat 10 da — © mezkür pasajda bamır - bulunmaları ilân olunur. . aü z d