BERİ Mpa ayan. 21. za GENİ azim 5 a NN m a m a İğ : HARİCİ TELGRAFLAR M. Roozvelt Ne Komünist Ne De Faşist! Amerikanın iktisadi kalkınma hare- keti hakkında birçok şeyler söylendi, Bu hareketi başarmaya çalışan Reisi. cümhur Roozveltin bazan komünizme, | baranda faşizme kaçtığı iddia edildi, | Bu gibi zıt mütalealar karşısında M, | Roozvelt vaziyetini tasrih etmek lüzu- | munu duydu. Bir eser yazdı, bu eserin adı * Ön our Way , “ Yolumuz, dur. İlk bakışta bir takım nutuk hitabe ve beyannamelerin bir araya getiril mesinden hasıl olmuş bir “ Mecmun , hissini veren bu eser tetkik edildiği zaman o Amerika © Reisicümhurunun berşeyden övvel pratik bir adam olduğu daha İyi anlaşılıyor. Cünkü ie esiri zannedile etra“ | ki mazariyetçi ve ajlâmeleri, bas kikkatte. idare eden odur.. onlarin Yeçha veren yine Roor- Müğriecil ela eri gri ai dine alan M. , Si Meşruiyet şekli vermek ir ki bu Mazariyatçılarden İstiane ve istifade | #der. En büyük zevki bütün İşlerinin | plânını yapmaktır. Bu tabiati | > »leyhtarları ve gerek taraftar- arı asında garip bir vaziyet ihdas | dünü, çiy onki plünciiğa düşkünlü. | mişlerdir. eyi komünistlik. zannet- Bin diyeli ball o, bundan kasdi- mamak ve ç karşısında gafil avlan- bal çörelerinğ izah etmektedi, *vvelden keşif ve salışmak diye Maksadı © şudur: biş olmali Binaenaleyh plându iğ Ve M. Ropavelti” Şegekrad budur. gibi faşizme veya Rı ari gider görenler, lanlardın —— dsi Süreya | Rusyanın | | : Eski Borçları Sington 29 — Baş Müddek imi Köminka, Sovyetler” tarafın» Bi orçlarının Jetifam için teklif edi. kan 07de 7 altin tenhhüdünün istifası ye, sl edilip edilmiyeceğini dair bir Por hazırlamaktadır. Rusyanın Amerika, 187 milyon dölarder. ve eaken bada Kuyruksuz Ta yyare Pip re 2) — Romanya mucit p Mihail, yeni bir kuyruksuz tay- üne öcude getirmiştir. Mecidi, bu- lari yı üzerinde uçuş tecrübe. Son Posta ;;'nn Milli ve Bebi Tefrikam g va R gi lp Mebrure Sami Romanya iBuhranı iGeçişiyor Mu? Bükreş, mutlaka çekileceği ve yeni kabinenin Harbiye Nazırı Mareşal oAveresko tarafından teşkil olunacağı, hattâ bundan sonra kısmen faşizm tarnnda bir idare usulü takip edileceği söyle | niyordu. Bu arada Hariciye Nazır M. Titüleskonun yeni kabineden hariç kalacağı da haber veriliyordu. | Fakat öğleden sonra Kıral ile bir görüşme yapan Başvekil M. Tataresko kabinenin istifa edeceği haberlerinin doğru olmadığım söylemiş, ayal zamanda gazetelere verilen bir teb- liğde de istifa şayiaları resmen tekzip 78 — Dün, kabinenin Silâhları Bırakma Konferansı Harbin Önüne Geçmek İçin Çalışılacakmış Lonra 9 — Silâhları Bırakma konferansı bürosunun dünkü içtima kısa olmuştur. Reis M. Henderson, mankinden ziyade harbin önüne geçe- cek tedbirin alınmasını iktiza ettir. Sm em nim bu bususta derul ef mes'uliyete bir an evvel vazifesini ÇİĞ leri etmesini heyeti umumiyeye tavsiye edeceğini bildirmiştir. Rekoru Kıramadılar Nevyork, 29 — Paristen Amerika- nın en garp noktam olan San Diyego şebrine İnmek maksadile havalanan Fransız tayyarecileri Kados ve Rossi burada Floyd-Bennet hava meyda- Tayyareciler, istedikleri mesafeyi aşamamalarına sebep olarak havanın müsaadesizliğini ileri © sürmüşlerdir. Havanın bozukluğu pervane “ile ka- natlara fazla tesir yapmış, bu se. bepten tayyareciler daha ileri gitmek cesaretini gösterememişlerdir, Ayni günde yine bir Fransız tayyaresi olan Arkan Siyel dö Afrikada Senegaldan havalanıp Atlas denizini aşmış ve Cenubi Amerikada Natal'da yere inmiştir. Bu çifte müvaffakiyet Ame tikadn büyük bir heyecan uyandır r : £ .i.—— Bpaefirez VAbdp oO#SKPEYRRIP m ğ e | 77 7 7 ye 1) d O kadar iyi, ÇÖ L G İ B İ insandın | ki, dünyada o derece kirli, iğrenç, | tntrikalı işlerin olabileceğini aklı- | Kn “her senin için o kadar indinde ge ki, bir başkasinın Sayılacağımı, a e yet tabii iin ettin. Bunu ga- © sustun. Biliyor musun? Bir Nü e — Necdet! demiştim, “ — ve buldum. Ben “onu,, da- beş yaşımda iken sevmiye başlamıştım! Bu, kötü, sözü idi. Seni duğunu, vuracaj cek kadar a bir kızm sözü kalpsiz bir nerelerinden > 1 düşünemiye- Eş, insafsız çıkarmadın, Ne gözlerin daldı. : i di K Nede Sen yine İ Necdeti Ne sesini dişlerin madın. Keşki o zaman biraz delirsey- Gü beni kollarımdan yakalasay- > “Nesrin, be i doğduğun gündem” yala ğınla kucağıma verdikleri ilk gün- denberil...,, Diye haykırsaydın. Ne bile yim işte, bir şeyler yapsaydın. Benim için çarpışsaydın. Vuruş saydın, Onca senedir, ne güzel baktığın insanın elinden sessiz se dasız gidivermesine razı olma saydın! Yerinde ben olsaydım neler yapmazdım. Gb ne kadar o bana yen adamsın, Necdet. Sustun, hattâ gülümsedin ve grtesi günü de göya fabrikanm bir işi çe Berline gitmiye kalkıştın. * demiştim sana ben o ge nü? İçimdeki “şeyin, daha beş yaşımda iken doğduğunu, değil mi? Balkan Misakı Ve Yunan Başvekili Fırkalara Karşı Atina, 29 (Hususi) — Se bir siyasi nu- tuk söyleyen durul du ğunu, harici ticaret M. Çaldaris faaliyetinin art- tığımı söylemiş ve harici siyasete temas ederek demiştir ki: “ Türk - Yunan dostluk bağları hiç kopmayacak derecede takviye edilmiştir. Ankarda imza- lanan Türk > Yunan misakımı ta- mamlamış olan Balkan misakı Balkan milletlerinin tarihi tekâ- mülünde yaratıcı bir merhale teş- kil etmekte ve sulhün takviyesine hizmet etmektedir. Hükümet bu misak sayesinde memleketin müdafaasını, diğer Balkan milletlerinin müdafaasile tevhit ederek harici “ömnüyetini iblâl edebilecek ber türlü tehli- İkenin önüne geçmiş ve mlişte- rek bir tesanüt ile harici satvetin! artırmıştır.» Mevcut olmıyan: birtakım teh- likeler icat ederek Balkan mi- sakına karşı muhalifler (o tara“ fından yapılan bücum ve ten- kitlere karşı teessüflerini izhar eden başvekil hükümetin harici siyasetinde sebata azmetmiş ok duğunu ilâve etmiştir, İşte bunun için de ta küçük“ ten başlıyan senin (duygularını anlamasını o kadar iyi bildim ben. Annemi hiç, hiç hatırlamiyo- rum derdim değil mi? Neden, diye şaşar: “Ben kü- çüklüğümde onların çoğunu hatır- larım, silik müphem bir halde, amma yine de hatırlarım... Bak meselâ dayımı, senin küçük ba- banı hiç unutmadım..,, diyerek hikâyelerine başlardın. Bana ko- caman bahçeli, kuleli bir evi.. an- latırdın, Annemin babama var- madan evvel yaşadığı evi o ka- dar çok şeyler söylerdin de, yine hayalim annemi bulamazdı. ŞA , bili , nasl bir olurdu. Sanki birden küçülür ve beş yaşımdaki halimle kendimi dum. İşte o vakit de, buklelerimi parmağında (döndüren, başımı Boğsüne çekip, alışılmış bir hare- ketle hep saçlarımla oynayan bir hayal, bir yüz, annemin yüzünü SY öğle gzip birey le an- Dimer kN Necdet, gör- imediğim bir film dönüyor, dönü- yor da, birden makine duruyor ve sinema inin sade tek bir resmi perdeye, öylece hareketsiz bir şekilde, r arkamı (gelmeden İ Şimdi De M Çaldaris Muhalif Taarruza Girişti daki Muharebe Bolivya İle Paraguvaya Silâh Satılmıyor Paraguvay yerlilerinden bi? grup V on, 29 — Amerika hükü- meki, Birbirlerile harp halinde bula nan Bolivya ile Paraguvay hükümet» lerine satılacak silâhlara ae konulması meselösine dair devletlerden gönderilecek (cevapları büyük bir nlâka ile bekliyor. Bil hassa bu iki muharip devletin kom- şuları tarafından verilecek cevaplara çok ciddi bir ehemmiyet verilmek. tedir. Fakat Milletler Cemiyötinin bu hususta Japonyaya müracaat etme- mesi, hararetle münakaşa #dilmek- tedirr. Vaşington, 29 — Cumhur Reisi Bolivya ile Paraguvaya gönderilecek silahlara ambargo konulması hak- kında karara İmzasını atmıştır. Amerika Ve Diğer Devl 29 — Kongrenin da- siyaseti hakkında geniş verdceği uhakkak gibidir. Bu iti- barla, bu yaz, muhtelif devletlerle mütekabiliyet (o esasına bağh ticari müzakertlere girişilmek Üzere hazır- lıklar yapılmaktadır Anlıyabiliyor musun acaba bu- nu? Başı, arkası olan birfilm bu. Amma benim ne başını, ne de arkasını görmediğim, sade maki- nenin durduğu noktada, tek bir sahnesini, hareketsiz, garip bir şekilde gördüğüm bir film. İşte bunu, ben ancak “onu, , “o adamı ,, gördüğüm zaman bulurdum. Bu neden böyle olurdu? Bik mem, Bana annemin, o bilmeden, hatırlıyamadan, sade O yokluğun- dan, korkunç ölümünden aldığım his sarsıntıları ile anlaşılmaz bir hasretle sevdiğim annemin yüzü- nb getirebilen, sade “o insandı.,, Ne babam, ne sen, ne de fotoğraflar! Ancak “o,, gelince, “o, konu- şunca, içimde bir şey burkulur, gözlerim dalar ve işte yalnız o vakit, annemin hayalini bulur- dum. Ama dediğim gibi tek, bir tek N Çocağ un saç büklümlerile oynayan ve kesik kesik söylenen bir anne... “onu,, böylece sevdim Necdet, Sanki annemi de “'on- da bulur ve sever gibi sevdim. Sekiz on yaşında iken okudu- ğum Almanca masalların, Froy- dan dinlediğim efsanelerin ha re insanını ben hep » Sayfa 5 Gönül İleri Kardeşlerimi Feda Edeyim Mi? “22 yaşında bir genç kızım. İki sene evvel annem öldü, İki küçük kardeşim bana kaldı. On- lara annelik ediyor, bütün haya tımı vakfediyorum, Fakat ne de olsa gencim. Çirkin de değilim. Arada sırada taliplerim çıkıyor. Fakat kadeşlerimi kimsesiz ve yetim bırakmamak istediğim için, bu taliplere red cevabı ve riyorum. Şimdi yeni bir talip kar- şısındayım. Bu diğerlerine faik bir adam. Reddetmiye dilim var- mıyor. Fakat kardeşlerimi dü- şündüken Okarar (veremiyorum. İçinden çıkılmaz bir müşkül kar- şısındayım. Bana yardım eder misiniz?,, Nakıye Kızım, vaziyetini takdir ediyo- İ rum, Biribirinden mühim iki vazi- yet arasında bulunuyorsun, fakat acaba bu iki müşkülü birleştire- mez misin? Şüphesiz kocana kardeşlerini de kabul etmesini teklif edemez- sin, fakat vaziyetinin hususiyetini bilen bu adamla, çocuklar için hüsusl bir sar e m m Çe Ne bileyim, onla- nı sileden bir ihtiyar kadının ne- zareti altıma koyamaz mısın? » “Üç senelik evliyim. geçen gün genç kızlık albümlerimi ka- rıştırırken, kocam eski kız ar kadaşlarımdan birinin (resmini eline aldı. Dikkatle baktı baktı ve derin bir göğüs geçirdi. Onun bu hali beni müteessir etti, Sanki zannettim, i bir şey söyliyemedim, fakat içim- i aptı, ne dersiniz? de bir yara yap! Neden bu kadar çlenmişsiniz. n sen de şokakta rastgek diğin güzel bir erkeğin karşısın olabilirsin. mes'ut elmenin yolunu bildiğin müddetçe tehlike yoktur. HANIMTEYZE “onun,, şeklile görürdüm. “Onun, yapamıyacağı, bilemiyeceği hiçbir şey yoktur sanırdım. Aklımca dünyanm en güzel adamı “o,,, en İyi insan da ba“ bamdı. Babamın saçları dökülmüş çıplak başına bakarken, kendi kendime: Ne olurdu onun da böyle güneşten saçları olsaydı, ben de hep okşasaydım! Diye dü- şünürdüm. Babam bizi Avrupaya götür düğü zaman ben 2 yaşında idim. par İşte ilk defa olarak sana o gün garez bağlamıştım. Okuyacaksın diye seni Berlinde bırakıp babamla ikimiz dönerken de, bu sefer sen gözyaşlarını içi- ne akıtmıştın, yüzün sapsan idi, - Halbuki ben ne çok çülmüştüm, ne çok! Sonra da bilirsin ya, sana bu- radan, o üzün yazıyılarına bir tek mektupla olsun cevap vermedim. Hep komik kartlara bir iki satır karalar gönderirdim, değil mi? Birgün ben “ ondan ,, ayrık mak acısı ile ağlurken sen gük m Hıncım bir türlü geçmi- yordu, görüyordun. /Arkas var)