Yazan: Mark Twain nixârn Bu Sütunda Hergün Tercüme eden: Hatice Hatip Bir Hîstanın Hikâyesi Beni gördüğünüz zaman biç Şüphesiz beni altmış yaşında ve evli bir insan zannedersiniz. Buna sebep olan çektiklerimdir. Yoksa ben hem bekâr bir adamım, hem de daha kırk yaşındayım. Belki siz şimdi beni bir gölge gibi cansız gördüğünüz zaman bundan iki sene evvel güçlü kuvvetli, ldc_h atlet gibi bir insan oldu- i.,lllm.uımııl *k kât bu, pek basit bir ha- attir. Sihhatimi kaybettiğim Zündenberi bu hale geldim. Fakat ü garip ciheti ehhatimi kaybe- dişim değil, ahbatimi kaybedişi- min şeklidir, Ben sıhhatimi bir kış gecesi, Ört yüz kilometrelik bir şimen- (difer seyahatinde kaybettim. O :.“ tabutu muhafaza etmiye bunu, , Sdiyorum, Bakmız size kwıduğımn anlatayım: 'da kain Clevland'da dan iki sene evvel büyük - bir- kar de evime dönmüş- girergirmez ilk Şocukluk ]o;; delBi- Hodett'in b olması .,ı.ı.:b M ';"_"'v""'" sin'de sakin ihti eli Yanına lıhtuu’.bî::' 'zm %u:"*liğîmi vasiyet —etmiş, 'o Müteessir olmuştum. Fakat Heşlürle geçirilecek vakit yöktu. > idim, a Bana — bırakılmış olan ve Müteveffanın babasının İsmini ve âdresini taşıyan —kartı — aldım. Lhıyıııı koştum. İstasyona gelir Zelmez refakat edeceğim urzun Sandığı bulmakta müşkülât çek- :.Gdhn. Bu kartı. küçük çivilerle Yemeğini yemediğim için hemen Üalsda . gideyek 'bir iki sanduviç -;:'Mlı Fakat büfeden çıkar 2:'“ üm manzara beni 9 halde hiddetlendirdi. Benim sandığı HK intirmi Ve genç bir adam elindeki kartı Onun Üstüne - çivilemekle uğraş- Yordu. Oradaki memura koştum Ve izahat istedim. Beni tenvir ettiler. Benim san- diğım furgonda idi. Kimse elini #ürmemişti. Bu çocuğun adresi givilediği sandığın içinde tüfekler vardı. Bunu İlinois'ye yolluyordu. Tam bu esnada biri bağır- muşti: — «Arabalara»! hemen fargo- Bun içersine girdim. Bir pamuk :'—-' Üzerine yerleştim. Bu butun B gelen bir adam ta- ::::":ML Ve tren karanlık ge- SA S ğ l'sı=ı büyüyen bir vehim 'ç cesaretim kalmamıştı. Kondoktör fena havadan, ; otur akşa Bün, firtodi eE lemiye başladı. Biraz sonra soğuk Vanin içersinde kuvvetli bil koku hissettim. Bu b::, lı,": Baha ürküttü. Çünkü bü koku Sana ölmüş arkadaşımı batırlatı tarl Üzerina çaktım. Akşam | l yordu. Kendisini bu suretle ha- tırlamaklığın çok kederli- bir şeydi. Gözlerimden akacak yaş- ları — güçlükle — tuttum. Koku beni tazip ettikçe birazdan ihtiyar kondoktörün de onu du- yabileceğini düşünüyor. ve daha özülüyordum. Halbuki o sakin sakin şarkısına devam — ederek beni kendine minnettar ediyordu. Eu manevi teselliye rağmen da- kikadan dakikaya daha endişenâk oluyordum. - Çünkü koku gitgide nâkabili — tahammül bir - şekil akıyordu. Kondoktör eşyaları — yerleştir- mişti. Şimdi sobasını yakıyordu. Birazdan furgon ısındığı zaman cesedin kokusunun nekadar arta- bileceğini tahmin — ederek azâp içerisinde kıvramıyordum. Kondoktör şimdi sağuk hava- nın sızabileceği bütün — delikleri kapatıyordu. Bu seyahati — bize hoş geçirtmek istediği belli idi. Ben sesimi çıkarmıyor ve bekli- yordum. Ateş kızmağa başlamıştı. Kondoktör hâlâ şarkı söylüyordu. Fakat ses yavaş, yavaş - ağırlaştı birden sustu. Bu, fena alâmetti. — Sobayı ne ile yaktım acaba... Bir iki kere geniş nefes aldı. kapıya yaklaştı üstündeki paket- lere doğru eğildi.. sönra yanıma yaklaştı, yanıma oturdu. — — Dostunuz değil mi? Dedi gönderilmekte bir parça gecik- tirilmiş olacak birkaç dakika ikimiz de ayn birer düşüncenin peşinde sustuk. Sonra yine o; — Bazı kere insanların ölüp ölmediklerinden şüphe edilebilir. Bu #üretle Birçok yanlışlıklar oluyor. Öldü mü, ölmedi. mi, diye şüphe ediyorlar. Kaç kere bu vagonda öyle şüpheli vak'alar gıma - geldi. İnsan sabaha ka- dar kalkacaklar mi, kalkmıya: caklar mı diye bekliyor. Fakat dostunuzun - vaziyetinde şüphele- mecek bir sebep yok... Kondoktörle aramızda derin bir süküt oldu. Biraz sonra 0: — Hayat işte böyledir. - Mi ü.“y;'ı işte böyledir. Hepi- Diye - söze başladı. Ölüm ve Yat felsefesi yaparken birden- Ka deli gibi yerinden fırladı. enardaki camlardan birini şid- d'_u' havayı iki üç kere çekti. Ben de onun Oturduk, kondoktör ha — Her halde çok evvel ölmüş olacak. Bu kokuya göre dün diye- medim: — Üç dört gün olmalı, dedim. Fakat o, buna inanmadı yü- “İki tiç Di odu.’hk=ş istediğine du... Tabuta yaklaştı ve: — Onu geçen a) olküa lar daha iyi olurdu. deği, ıc..-ı: sağa — sola Artık koku boğucu bir hal a mıştı. Kondoktör - alnını avuçları içine almıştı: : — Ah dedi birçok kere cenaze SON POSTA eeei —— — gecikmişler de vardı, fakat bu kokuya rekabet edecek hiç bir koku duymadım. — Birer yaprak sigarası içe- Him, Diye teklif ettim.. fakat beş dakika #onra onları elimizden at- tık. Artık ben konuşamıyordum. İğrenmekten mütemadiyen ağzım Bulanıyor ve tükrüğümü yutmak mecburiyetinde kalıyordum. Kon- doktör kendi kendine böyle gece yolculuklarının — maceralarından bahsediyordu, birden — yerinden fırladı: — Geliniz dedi tabutu kaldı- rıp yirmi metro kadar geriye taşıyalım. Bunu yapmak — için üsilüne eğilmiştik. Zavallının birden ayağı kaydı. Tabutun üzerindeki paket- lere doğru düştü yerinden fırladı. Vagonun arkasındaki kapıyı aça- rak küçük balkona çıktı erkasın- dan koştum.. Elini tutuyordnm. bir az kendine gelince: — Aman dedi efendi ye- rinde bırakalım. Rabatsız. olmak istemiyor, Bir müddet balkonda kaldık. Fakat burada kalmahta devama imkân yoktu. Bir istaş- yonda kondoktör asitfenik buldu içeri getirdi. Serptik. Bu, kokuyu şiddetlendirmekten başaka birşeye yaramadı: Yine bir müddet bal- kona çıktık. Fakat soğuktan ha- İkap bir halde içeri girdik, bir başka istasyonda kondoktör içeri - girdi: — Bu son tecrübe... Diyordu. Elinde bir çuval var- dı. Çuvalın. içinde eski papuçlar, tüyler, kuru otlar ve ilah.. gibi süprüntüler vardı. Bunu döktü ve AÖ ÖLAn” ÜB ökaci bir koku idi ve bu pis koku. Öteki kokuyu, dostumun kokusu- nu azaltmıyor.. Sanki onu “daha kuvvetlendiriyordu. Korkunç, feci, boğucu, öldü- rücü bir koku furgonu kaplamıştı. Bir müddet kalktım dtıl:i gibi dişanı, ik balkona koştum, Tılııııı:kk:îıı olan kondoktörü de yakasından çekerek kurtardım. Fırtına müthişti. Fakat biz içeri girmeye cesaret edemeden orada, soğukta duruyorduk, içeri gire- miyorduk. Kondoktör efendi yak nız kalmak istiyor? Diyordu. * Ertesi istasyonda ikimizi de yarı donmuş bir halde orada buk muşlar. O gece zatürree oldum. Üç hafta hayat ve memat ara- sında cenkleştim. İyilqüğim za- man öğrendim ki biz bir yanlış- hığın kurbanı olmuşuz. Benim gö- türdüğüm sandık tüfek sandığı imiş delikanlı da benim dostumu tüfekleri yollayacağı müesseseye yollarmış. Okadar fena kokan şey tabut zannettiğimiz sandığın üze- rine konulmuş büyük paketlerdeki Sumberger peyniri imiş. Açgöz- külerin ve iştihalıların seve seve yedikleri biraz kuvvetli bir kokusu olan bir peynir. Fakat Bütün bu izahat çok geç gelmiş ve beni kurtarama- mıştı. Muhayyelem çalışmış ve ese- rini yapmıştı. Sıhhaatım her za- man için muhtel olmuştu. En gü- neşli memleketlerde . yaptığım tedaviler bile işe yaramamıştı. Bugün ben son seyahatimi yapı- 'yorum ve ölmek İçin evime dönü- | K &e — Yunanlı Ve Avustur- yalı Atietler Geliyor Cuma günü Fenerbahçe sta- dında yTlıeık spor bayramına iştirak edecek olan Yunanlı lî:'.' ctlar yarın sabah ti vapurile şehrimize geleceklerdir. Avusturyalı — atletler de — bugün trenle gelmektedirler, Meşhur Kaydon Bir Kaza Geçirdi Londra, 29 — Tanınmış İngiliz otomobil yarışçılarından Kaydon ile makinisti Taylor, dün akşam Mıır adasında antrenman ı:l' larken yaralanmışlardır. Kaydo- nun yaraları hafif, makinistinki ağırdır. Bir Dünya Ka ":!: Nevyork, 29 — On v luk hlı’mıçk. hafif siklet dünya şampıyonu Ros, yarı orta dünya Mak Larneni sayı he- döğmüştür. Bu suretle Ros dünya yarı orta siklet şampiyonu ünvanını da kazanmış oluyor. z s A n W ” F yi CA 4 4 y | |