6 Sayfa K y ll — Dünyanın En Büyük Şehri Mançester belediyesi sanayie ait muhtelif mad- deleri - teşhir - et- mek — maksadile büyük bir hal yap- mıya karar vermiştir. Bu hal dün- yanın en büyük sergisi olacaktır. inşası için tahsis edilen para, bizim paramızla tamam (5) mi- yon liradır. Serginin içinde bir posta ve telgraf ve telefon şubesi, konfe- rans salonu, sinema salonu, mü- tenddit lokanta, berber, hamam vesaireden başka (2000) otomobil istiap edebilecek kadar bir park bulunacaktır. & otomobil bir arada 4Ş . olesör: Daübkürlnmidük bir İngiliz doktoru süönelerce yaşatma makinesi icat etmiş ve bu makinenin kabiliyetini İ.qıh— fen akademisi huzurunda fi'len ermiştir. Bu makinenin di; '—ı:l hı:fflh makinelerinden fığz kalbi durmaktan menedecek elek- trik motörünü ve ayni zamanda hastamın her saniye değişen vazi- " yetini gösterecek muhtelif aynah saatleri ihtiva etmesindedir. Doktorun — iddiasına En hayatı yıprayarak sönen bir has- tayı değil, fakat boğulma, zehir- lenme ve sekte gibi — muhtelif arızalara yan bir adamı bu makinenin kurtarmaması imkânı yoktur. Şurasını da ilâve edelim ki, bu makine kalbin durmasını intaç edebilecek mühim ameliyatlarda dahi kullanılacaktır. * Biı istatistiğe göre İngilte- | rede üç milyon —köpek vardır. Bu köpek- lerin sahipleri ta- rafından ( tasma ve müsaadename ) v olarak her sene hükümete yedi buçuk milyon Türk Jirası verilmektedir. Fransada ise yalnız ( Paris ) brinde J:"y'n köpeklerin sayısı ,000) dir. Bunların tâbi olduk- ları vergi miktarı yarım milyon Türk lirasıdır. Amerikaya gelince; bütün memlekette (7) milyon köpek vardır. Türkiyede mevcut köpeklerin sayısı, hemen — yüzde doksan dokuzu belediye tasması taşıma- dığı için belli değildir. “Eaki Zabtiye, İSTANBUL Gurzetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize nittir. ABONE FiATLARI KAREE. Senel Ay Vike İ ain TÜRKİYE 1400 | 750 YUNANİSTAN 2340 /1220 / 710 / 270 ECNEBİ 2700 |1400/ 800 | 300 ——— Kr. Abone bedeli aîndir. Adres değiştirmek kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. ilânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kı "0i ilkveti aai D aa Posta '"ğh'“" 741 İstanbul Telgraf : Sonposta » Telefon :20203 geniş | " SON POSTA gea 'İ'arlhl ! R_Insahabö ee “Kılıç Duadan DahaKeskin.. ,, “ Köprülü, Progrıaı;la Hare- x İlk Osman- w Sayılır., ket Eden h Veziri a ’ Üğ eaöKENE lü Mehmet Paşa, Os- de “ program ,, la eden ilk vezir sayılabilir. Kendisi zeki, cessur ve müteşeb- bis bir adam olmakla beraber parasızdı. Bu sebeple yükselemi- yordu, verimi az ve işi çok vilâ- yetlerde gezdiriliyordu. Yıllarca süren bu gezişler onun devlet iş- leri ve umumi ihtiyaçlar hakkım- | daki bilgilerini çoğalttı, bir gün Sadrazam olursa ne yapmak lâ- zım geleceğini kendisine adam akıllı öğretti. Fakat işin güç tarafı, parasız bir vezir oluşuna rağmen sadra- zamlığa yükselebilmekte idi. Köp- rülü Mehmet Paşa, seksen yaşını aştıktan sonra bunun da kolayını buldu, hergün bir sadrazam de- ğiştirmekten usanmış ve idare makinesindeki bozukluktan dolayı da sürekli üzüntüler geçirmekte bulunmuş olan valide Turhan Sul- tanla uzaktan münasebet tesis et- ti, hiç umulmıyan bir günde sad- razam mevkiine geçiverdi. Köprülünün sağlam bir proğ- ramla iş başına geçtiği, sadrazam- hk iradesini aldığı gündeki vazi- yetinden de anlaşılır. O, Turhan Sultanın: deltletile dördüncü Sul- tan Mehmedin huzuruna çıktığı ve yeni memuriyetinin alâmeti olan hünkâr mühürü kendisine verilmek istenildiği vakit - başka vezirin yaptığı gibi - sevinçle, te- lâşla yerlere kapanmamış ve mü- hürü kapmamıştı, büyük bir so- guk kanlılıkla padişaha şu sözle- ri söylemişti: — Şartlarım var, bunları lüt- fen kabul buyurursanız ben de şu yaşımda bu ağır işi yüklenirim. Müstebit bir hükümdara şart teklif etmek bir cür'etti, Fakat Köprülü, padişahım adamsızlıktan bunaldığını biliyordu ve bu ge- beple o cür'eti gösteriyordu. Ni- tekim dördüncü - Sultan Mehmet de, için için kızmasıma rağmen, o şartları söyletti ve dinlemiye tahammül gösteri. İhtiyar köprülü dört madde üzerine hünkârın söz vermesini istiyordu. Bu dört madde ayrı ayrı şeyler olmakla beraber hep bir esasa taalluk ediyordu: Sara- her işe burnunu sokmaması!.. Ehd paşa, kuvvetli bir sesle ve kudretli bir mantıkla şartları- ni teşrih ettiği için padişah, inat edemedi, itaat gösterdi: i — Vallahi ve billâhi - dedi « Faslt Salim, aylığının beşte bire indirildiğini görünce şartlarına riayet- edeceğim. - İşi: karışmıyacağım, kimseyi de karış- tırtmıyacağım. Haydi al mühürü, bildiğin gibi hüküm sür bana kendini beyendir! h Köprülünün iş programının ba- şında boş hazineye para bulmak maddesi vardı. Bunun için de sarayın sebebiyet verdiği israfla- rın önüne geçmek, tambir ten kihat ve ıslahat yapmak icabe- diyordu. Fakat bu iş dile kolay geldiği kadar basit değildi. Ha- zinenin dört tarafına dudaklarını yapıştıran sülükleri koparıp at- mak büyük bir- cesarete bağlı bulunuyordu. O sülüklerin kimi bizzat Padişahtan, kimi valde sultandan veya kızlar ağasından müsaade alarak devlet varidatını emiyorlardı. Yine bu sülükler içinde Ünlü bocalar, şeyhler, dervişler - vardı. Bunların çoğu cahil tabaka Üze- rinde nüfuz sahibi idi. Hastalık- lara deva verdiklerini, her sıkın- tıya çare bulduklarını iddia edi- yorlardı. İçlerinde cennet müjde- liyen keramet' ehilleri bile tü- men tümendi. Bunların hazineden bedava para almalarının önüne . geçmeği istemek bir taraftan sa- rayı, bir taraftan binlerce cahil kafayı kızdırmak demekti. Fakat Köprülü programına sadık kalmaktan çekinmedi, sad- razamlık makamına gyeçer. geç- mez defterdariı (Maliye Nazırı demek ) yanma çağırdı, devletin gelirile —masrafımı gösteren bir defterin hemen yapılmasını emir etmekle berabar muayyen bir vazife sahibi olmadıkları halde hazineden maaş alanların cetve- lini iİstedi. İrat ve masraf defteri içler acısı teşkil edecek bir yıkım ve- sikası idi. İki üÜç sene sonr! vergilerden bir kısmı tahsil olun- duğu halde hazine tamtakırdı, -— TAKVİM — Gün SALI Hızir 31 29 MAYIS 934 14 Arabt K Sefer Vak't M%l;—, Haa Rumi >Mayva- 1880 ———ommar (Vasatl! / Vakit (Esanl | yasat 4 B9| Akşam I2 — |19 Si 12 110 Yatess (1 57 ( 21 28 16 )0 İmsale (6 2902 20 1858 16 aklı başından gitti askerin Aaylığını — vermeye para yoktu. Sülükler listesi İse hami- yetli bir adamın kanını kuruta» cak kadar korkunç bir uzunlukta idi. Binlerce ve binlerce tufeyli, Duagü adı altında hazineden aylık alıyorlardı. Bunların içinde kimler ve kim- ler bulunmuyordu?.. Sudanlı şeyhe der mi, Faslı remmaller mi, çöl- den gelmiş çulsuz dervişler mi, Hintli madrabazlar mı, Çinli ser- seriler mi yoktu?. En acıklı nok- ta, bu derbederlere gümrükler- den Ö gününe verilmek . tile lgı;lıııı maaşların çoklrğ'ı idi. Bütün ömrünü —muharebe meydanlarında geçirerek sekiz on yara almış ve vücudunun bir tarafı sakatlanarak tekaüt edilmiş as- kerlere günde en çok otuz akçe ekmeklik — verilirken bu vicdan dolandırıcılarina en az yüz veya iki yüz akçe — gündelik tahsis olunmuştu. Köprülü, programın ilk mad- desini tatbik ederken müdhiş bir gürültü kopmasına meydan ver- memek için ihtiyatlı davranmak istedi, aülüklerin - aylıklarından yüzde seksenini kestirdi. Onlara yine çalışmadan geçinecek kadar bir. para bırakıyordu. Bununla beraber hazineye geri alınan pa- ralarla ordunun aylığını vermek imkânı husule geliyordu! Günde yüz akçe alırken şim- di yirmi akçe alacak olan sü- lükler, kara boyunlarını kımılda- tarak bu darbenin saraydan mı, sadrazamdan mı geldiğini anla- maya ve ilk sersemliklerini gider- meye çalışırken içlerinden biri ve en yüzsüzü ortaya atıldı, ilk isyan | hamlesini gösterdi. Bu, Faslı Şeyh Salim adlı bir serseri idi. Günde tam bin akçe (bugünkü rayice göre yirmi Tira) alıyordu. Aylığının beşte bire in- dirildiğini görünce aklı başından | gitmişti, hemen kubbe altına gelerek — sadrazama çıkışmaya başlamıştı. Neler de söylüyordu neler?. Köprülü, bütün bu küfürleri tehditleri sükün ile dinledi ve kısaca cevap verdi: — Şimdi hazine boştur. Size de iki yüz ıkç._ gündelik bol bol yetişir. Elimiz genişlerse yine ikram ederiz. Şeyh Salim, bu süküneti sad- razamın korkaklığına — hamletti, işi azıttı ve bağırdı: — Bizim — duamız kılıçtan keskindir. Seni yarına koymayız, cehenneme Köprülü b “vöz Gzcrine gü I Kari Mektupları | — Bir Paşabahçelinin Temennisi Sayfiyelermizin en güzeli olan Paşabahçede parkımsı küçük - bir- bahçe vardır. Halk günün muay- yen saatlerinde buraya çıkarak açık havadan istifade ederler. Bu- bahçenin. karşısındaki — metrük dükkân hayvan ahırı ittihaz edil miştir. Burâsı kasabanın yegâne umumi caddesidir. Bu cadde Üze- rinde hayvan ahırı tesisine mani olunması çok faydalı olacaktır. Paşabahçe: Hüseyiâ Caddeler Gece Süprülemez Mi? Yüksek kaldırım seyyar - satı- cıların pazarı halindedir. Burada çöpçüler sabahleyin saat sekizde temizlik yapıyorlar. Çöpcülerin süpürgelerinden- çıkan pis tozlar- da yıkanmadan yenecek - olan şeylerin üzerine konuyor. Adettir, böyle 'yerlerde temizlik sabahın saat beşinden evvel yapılır. Bu usullin bizde de- tatbiki mümün solamaz mı? ——— - .w . Kadirga meydanı çok - tozlü bir yerdir. Burada talebesi pek kalabalık olan bir mektep, bir de asanatikadan gayet kıymetli bir çeşme vardır. p tale- besi her nefeste avuç dolusu toz yutmağa mahküm bir vaziyettedir. Oradaki çeşmenin suyu akıtılsa, belediye de hiç olmazsa günde bir defa Mmeydanı sulasa pek büyük bir hizmet yapmış ola caktır. j Kadirgada muükim Ahmet * Güdüllüler Doktor İstiyorlar Ohn ' bin beş yüz nufusa/ baliğ olan nahiyemizin sıhhat ihtiya- emı temin edecek dok(oıdıı yok- tur yalnız kadın çocuk larını gören bir belediye kabi da o da her zaman Gü- dülde bulunamamaktadır. Kasa- bamıza bir doktor tayinine de- lületlerini vica ederiz. Güdük H. C | Ce#aplırıııııı Beşiktaşta — Akaretlerde mütekalt binbaşı Ziya Beye : Mektubunuz. — vazıh değildir. Dertinde mazuruz efendim. » Orduda Kenan Etendiye: * İcatlarınızı gazetemizde mev zubahs edebilmemiz için evvele- mirde ihtira beratlarını almanız lâzımdır. efendim. * Balıkesirde A. Vehbi Beye: — Mektubunuz uzun olduğu için dercedemedik efendim. * Öz 'Türk oğlu Bekir Sıtkı imzalı mektup sahibine: — Sarih Aadresiniz olmadığı | için mektubunuzu dercedemeyiz efendim. * OCsmal Fethi Efendiye: Şiir neşretmiyoruz efendim. msedi, adamlarından birine kü- çük bir işaret verdi ve Şeyh Sa- lim, hemen yakalanarak salondan çıkarıldı, öbür — dünyaya göçü- rüldü. — » Dördüncü. Sultan Mehmet, keramet ehli olduğuna inandığı şeyhin öldürüldüğünü — duyunca sadrazamı çağırttı; *” Sabih' üi dedi, herifi yü- rüttün mü? Köprülü, telâşsız bir sesle şu sözleri söyledi: — Yürüttük. Çünkü kılıcın duadan daha keskin olduğunu bu gibilere öğretmek gerekti. r M. T Maya 29 — 4 e| , M, Komal — Kadirga Meydanındaki Çeşme |