-— I Dünya Hâdiseleri I_' Kuraklığa Kat'i Bir Çare Bulundu İnsanın tarihile beraber doğan ve yaşayan bir tehlike var- dı: Kuraklık.. Eski umııîlıl: er mahsulâ! mur Yağdı- :ı: Ş memleketten racağız memlekete kolay- hkla taşmamadığı devrelerde bir memlekette kuraklık olmasmı de- mek ayni zamanda kıtlık olması demekti. Yağmurlarla sulanama- yan arazide tohumun neşvüneması için lâzım gelen rütübet bulun- madığı için o sene ekinden hayır ummak abes bir şeydi ve halk açlıktan şiddetli ıstıraplar çakerdi. Bügün birçok nakil vasıtalari sayesinde her ne kadar açlık tehlikesi artık mevcut değilse de insanlar yine istedikleri vakit yağmur yağdırmak arzusunu ye- hememişler ve bu vadide faaliyete girişmişlerdir. Yeni icat edilen aletler vası- “tasile istenilen mınmtakada isştenil- diği vakit yağmur yağdırmanın mümkün olacaği — kaydedilmek- tedir, sisli havaların önüne geçilmesi için bazı teşeb. büsler yapılmış ve Elektrodram vücuda getiren kuleler vasıtasile bunun da kabil oldüğu anlapıl- mıştır. 1914 senesinde bir Fransız alimi sisli havalarda (vukua gelen nazarı dikkate alarak sise mani olucu imkânlar aramış ve nihayet su — satıhlarında vükua gelen tebahhurata mani olmak suretile sisin önüne geçile- eeğini düşünmüş ve tuhaf bir tedbir bulmuştur: Onfraryo ismindeki bu âlim denizin sathını hergün hafif bir yağ tabakasile örtmek suretile tebahhurata ve neticede de sise mâni olmak usulünü ortaya atmış ve bu usulü hi:;lo kere de tec- rübe etmişti. 'aya n hi seneleri — zarfında :lı::ıkh:z unutulan bu fikir yeniden ortaya =İ“" Bugünkü âlimler tebah- ala mani olmaktan — ziyade busule gelen sisi bertaraf etmenin daha makul olacağını ileri sür- ::ı'ıı" ve bu noktadan işe baş- Şimdi Avrupanın bazı nokta: lanna yerleştirilmiş olan hüsusi kuleler dehşetli hava cereyanla- n vücuda getirerek bulundukları yerlerdeki sisleri dağıtıyorlar. Bu gidişle tabiatin yularlarını insanların kendi ellerine alatakları zaman pek yakınlaşmış demektir. Kim bilir bir zaman sonra hava- daki şimşeklerin kuvvetinden ne gibi istifadeler temin edilecek ve denizaltı - cereyanlarından — nasıl fabrikalar işletilecektir? 1 — Gazetenin esas yazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayıtır. 2— Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: sayfa İsayfa | sayfa mayfa |Pizer| Son 1 l_z 3 14-5 İyerler sayfa| 400 250 200100 60 | 30 Kış. | Keş. | Rrş LEre 1Keş. ( Krş. | 3— Bir santimde — vasati (8) kelime - vardır. 4— İnce ve kâalınr - yazılâr tutacakları - yere' göre santimle ölçülür. —a asmezmmemee —— aa —— — SON POSTA nnn Gençlik, ihtiy lık 20 nci Asır Kızları Daha Çabuk ihtiyarlıyorlar Sebep: Lüks Yaşamak $ ’ŞV“ - Gençlik ve ihtiyarlık... Maruf bir İngiliz profesörü, bu iki mev- zu Üüzerinde tıbbi ve ruhi ba- kımdan çok şayanı dikkat bir tetkik yapmıştır. Gençlik nedir? Profesöre gö- re her şeyde tazeliktir. Yaş meselesi bahis haricidir. Gerek erekek, gerekse kadın kaç yaşın- da olurlarse olsunlar vücut, ha- reket kabiliyeti, ses, manevi ve ruhi varlıklar itibarile tazeliğini muhafaza edenler daima genç- tirler. Vücudun yıpranması, “por- suması kafanın da yıpranmasına sebep olur, bunun içindir ki yüzü buruşan bir adam — ihtiyarlığa adım atmış demektir. Öyle yaşlı kadınlar ve erkekler vardır ki bunların yüzlerinde henüöz küçük bir çizgi bile teşekkül etmemiş- tir. Fakat bunlara mukabil daha genç — yaşta yüzlerinde mihnet görmüş bir insanın çizgilerine tesadüf edilenler de pek çoktur. İşte — birincileri mutlak - surette genç olarak kabul etmemiz -lâ- zımdır. Çünkü bunların vücutleri gibi, kafalarıda tazeliklerini olan- ca kudret ve kabiliyetlerile imu- hafaza etmektedirler. İkinciler ise ihtiyarlık devresine girmişlerdir. Bunların vücutleri, kafaları, hulâsa maddi ve manevi bütün varlıkları yorgun ve dur- gündür. Birinciler yaşlı olmalarına rağmen ikincilerden daha hare- ketli, daha kudretlidirler. İşte İngiliz profesör gençlik ve ihtiyarlık hakkında şu hükmü verdikten sonra gençliği — ihtiyar- lığa götüren sebepleri de araştırıp tahlil ediyor ve diyor ki: “ — Yirminci asrın insanları ve bilhassa kadınlar daha çabuk ihtiyar oluyorlar, Bu asrın kadın- Tarı arasında henüz genç yaşta ihtiyarlamış olanları çok fazladır. Çünkü 20 nci asır kızları kendi- lerini yıpratmak için 'ne yapmak lâzımsa hepsini bol bol yapıyorlar, Tuvalet ve makyaj — İşte gençleri çabuk ihtiyarlatan iki . müthiş- — mikrop.. — Eski devirlerde — tuvalet — ve makyaj bugünkü kadar mazarratlı bir derecede değildi. Bugün ise genç kızlar günün her saatinde yüzle- rinin düzgün, pudra, allık ve sür- mesile meşgul oluyorlar, Ellerinden fırça ve ayna düşmüyor. Bugünün UN W Hulyasıdır genç kızları, - vakitlerinden çok evvel yıprandırarak turşuya çevi- riyor. Yüzleri delik deşik oluyor, adaleleri hakiki ve tabit nesçleri- nin verdiği ilk şekli kaybederek tağayyür ediyor. Lüks yaşamak hulyası — Genç kızları genç yaşlarında ihtiyarlığa sürükleyen en müthiş mikroplar- dan biri de lüks yaşamak hulya- sıdır, Bugün Avrupa ve Amerika- da her kız hayalinde apartıman, otomobil, moda, seyahat ve lüks yaşatıyor. Bunları temin etmek , için bol para lâzımdır. Hele de- vam ettirebilmek için muhakkak Sürette milyonlara ihtiyaç vardır. İşte genç . kızlar bu hulya uğrunda hayata çok çabuk atı- hyor ve ekseriyetle hayatın en yıprattırıcı - taraflarını tercih edi- yorlar. Bir kısım kızlar da doğru- dan doğruya vücutlerini satmak suretile muratlarına ermek yolu- nu takip ediyorlar. Milyonlara kavuşmak - ümidile sinema yıldızlığı — yapmak - için hayatlarını mahveden genç kızlar o kadar çoktur ki... Bunlar, bu zavallılar arzularına — eremeden daha genç yaşta tazelik ve güzel- Siklerini — kaybediyorlar, Bundan sonra da kaldırımlarda veya ku- caktan kucağa dolaşmak mec- buriyeti hasıl oluyor. — , Son zamanlarda Avrupa ve Amerikada genç kızların zengin olmak için en fazla merak sak dırdıkları - meslek görl denilen dansçılıktır. Bugün Avrupa ve Amerikadaki görllerin sayısı mil- yonları aşmaktadır. Zengin olmak, n ve sa) Yi iyolar- d.'ıç-;:]ik yapan bu kızlar nihayet Üç sene tahammül ede biliyorlar, Bundan sonra tama- men yıpranmış, bitmiş ve pör- sümüş bir vaziyete giriyorlar. Bu müddet — zarfında — kazandıkları para da ancak karınlarını doyu- C| racak kadardır. genç kızları vücutlerinin güzelli- ğini temin için korsa ve buna banzer şeyler kullanıyorlar. Şıklık uğrunda — ayaklarım — cendereler içine koyuyurlar. Bütün bunlar Daima genç kalmak için — Evet.. daima genç kalmak, yıp- ranmamak — için muntazam ve mutedil hareket, bilhassa uykuda ve yemekte intizam lâzımdır. Vücudü fazla yormamalı, uykuya karşı hasislik yapmamalı, yemeği de mideyi yormıyacak şekilde yemelidir. Lüks gaşamak hulyesile genç yaşlarında ihtiyarlığa sürüklenen bir genç kız Maye 14 | Resmirizi Bize Gönderiniz * * Size Tabiatınızı Söyliyelim Resminlzi kupon ile göndarinl. Kupon diğer — sayfamızdadır. ——HHHH M Çanakkale N. Hanim: His v hayale daha - ziyı yer vermiştir. ve hazin — hâc neşeli ve renksiz hâ diselere tercih ede Burada aldığı vaziye bir matem hüznüni derin bir tesiri temsi ve ifade - etmektedir Bu pozu, arf bir f0 toğraf mevzau olmas kaydile aldırımış ise muvaffak olduğu nu göylemek icap eder. - 15 Biga: Mehmet Ali Ek: Zeki vimli bir — yavrudur. intizam kuyudatım ibmnal ettiği ve böyle üzüntülere rağbel et- mediği taklit ve mi- zah ve se hislerinin — vü- cüdü — tahmin edile- bilir . 16 Konya- Halil B: Babacan tas vırb, konuşkan — ve bulülkârdır. — Sözleri batmaz, hileli ve vi-. yalı işlere rağbet e(-1 Mmez, etralı taralından sevilir, hayırhah jl ve hazeketleri tit rile arkadaşları taru- fından “ Baba ,, unva- minin verilmiş olması muhtemeldir. Samimi muhitinde veş'eli olur ve rüfekası ta- rafından aranır. - 17 İstanbul - Abdurrahman B.: Ken- di haline gere iyi ve temiz giyinir ve ken- disini göstermek İster. Her yere sokulmaz, oesareli — medeniyesi pek küvvetli olmiya- bilir. — Arkadaşlariyle bir arada bulunurken şakacı va alaycı olur. El ve san'at işlerinde işe yarar. - 12 Ankara: S. E. Hanım: ( Resminin dercini tetemiyor ) Eski ve aeri cereyan arasında' bu- salamaktadır. Fakat yeniliğe daha zi- yade mütemayildir. Yegâne endişesi —— genç ve güzel görünmek - olabilir. Ma- haza çehresinde güzelliğe ait abenk ve intizam vardır. Neşeli ve alaycı bir muhitten ziyade —ağırbaşlı — insanlar arasında İzharı mevcüdiyet edebilir. - S Adana: N. O, Hanim: (Resminin dercini istemiyor ) Sakin ve uysaldır. Ev hammlığile #eri banım arasında — mutavaasıt bir vaziyet alabilir. zaman — içlen gelmeyen bir neşe de - taşıyabilir. Ba- kışlarında bir elemin ifadesi — vardır. Ve bu hali, —valde ve ya — pederini küçük yaşta kaybetmiş — olmasından ileri geldiği tahmin edilebilir. - 18 Ankara; S. E. Bey: (Reaminin dercini istemiyor ) Her ;ş-ı.dkü(ü insanla samimi olmak ve dertleşi arzasunu gösterir. p kalarının - #özlerine kolayi ı'nıııır&.. isini kandırmak -i e bu zü- altan istifade edebilirler. tutma: kalbile fena muamelelere karşı ılâ’ıîî mukabelesiz vaziyetlerle herkesin mu- hbabbet ve itimadını kazanmış olabilir. Ha 18 Kandıra « İhaan Et: (Resminin dercini letemiyor ) İşlerini sağlam tutar ve hesabi ba- reket eder. Başkalarının emmiyet ve itimadını kolaylıkla celbedebilir. Kulağı | delik ve gözü açıklır. Ahpabı ve ta. nıdığı çok olıhllif._ D sİi. o ını.-ııI Fd AA