SON POSTA saam eee v Hergü Mündericatın z çoklu- | gundan — dercedilememiş- tir. | Paşa — Baamrea n eneeaeeame . v Başvekil Sofyada Nasıl Karşılandı? Sofya, 21 (Hususi) — Heye- timizin Sofyaye muvasaleti günü Bulgar — gazetelerinin li.ıınuıd.ı mahsus bir değişiklik görülmedi. Hepsi de beyanıhoş âmedi ettiler ve iki memleket münasebetle- rinin bu ziyaretten kuvvet alması temennisinde bulundular. Bu kısım haricinde matbuatın siyasi mütalâala rına çlinu: ga- zeteler hükümet taraftarı veya aleyh tarı olmak üzere iki kıszma ayrılmaktadır. Birinci — kısımla lisan ihtiyatkâranedir. Türk - Yu- nan itilâfına ait bahisler : ayet azdır, ümit kısmı daha fazla y e çarpmaktadir. — Buna — mukab.. hükümet alelyh tarı olan gazeteler hükümetin Türk- Yunan misakının akdedilmesi — ihtimalini evvelden keşfedemediğini, bu itibar ile hayata — düştüğünü - söylemekte, tamir edilmesini istemektedirler. Hulasa; harici siyaset bahsinde türk ve Yunan gazetelerinde görülen wutlak lisan birliği ve düşünüşü Bu- gâr garetelerinde mevcut değildir. Heyetimiz Nasıl Karşılandı Sofya, 20(A. A.) — Başvekil İsmet Paşa Hazretlerile Refikaları Hanımefendi ve refakatlerinde Hariciye Vekili Tevfik Rüştü, Cümhuriyet Halk Fırkası kâtibiu- mumisi Recep, Halk Fırkası grupu ikinci reisi Ali Beyler ve diğer zevat bulunduğu halde bugün saat 11 de buraya gelmişler, istas- yonda Başvekil M. Muşanof, ranya Reisi Malinof, Kı- ral Hazretlerinin yaverleri, Bul- gar Nazırları, — sefirler heyeti, matbuât mümessilleri ve Türk kolonisi tarafından karşılanmış- lardır. İki hükümet başvekilleri kar- şılaştıkları zaman refikaları ha- mımefendileri ve müteakiben re- fakatlerinde bulunan zevatı biri- birlerine takdim etmişlerdir. Başvekil İsmet Paşa hazretle- rile Tevfik Rüştü Bey Beşvekil M. Muşanof ve Bulgar nazırları istasyon salonunda kısa bir görüş- meden sonra otomobillere bine- rek Türk Elçiliğine gelmişlerdir. Yollarda büyük bir kalabalık vardı. 2 Başvekil İsmet Paşa hazret- lerile Hariciye Vekili Tevfik Rüştü ve Cümhuriyet Halk Fır- kası Kâtibiumumisi Recep Beyler burada bulundukları müddetçe Türk elçiliğinde ikamet edecek- lerdir. Türk heyetine dahil di; zevat Bulgarya oteline inmi, i Türk Misafirler Şerefine lik Ziyafet Sofya, 21 ( Hususi ) — Türk devlet ricali öğle yemeğini m.k Scfınthınd ııshıda "dıd r, ma — doğru araya — gide- eara göslree Berriri le Sel. sonra ar le ranya — Reisini — makamlarında tiyaret ettiler. Saat sekizde M. Muşanof misafirler şerefine Ünvon kulüpte bir akşam ziyafeti verdi, ziyafeti de bir suvare takip etti. Ziyafet ve suvarede Bulgar hazırları ve diğer hükümet erkâmı, sefaretler mensupları, matbuat Mmümessilleri ve konsoloslar harır bulundular. M. Muşanofun Gazetecilere Beyanatı Sofya 21 ( Hususi ) — Bulgar | Başvekili M. Muşanof gazetecilere kısaca oruz. Görüşmemize yarın da devam fedeceğiz. Türk- Yunan Misakının aksitesirle- rinden kendileri lün şu sözleri söyledi : | * İsmet Pş. ve Tevfik Rüştü Beyle | Resimli Makale Tayyarti Lizdberg Ölyencin İlk defa olarak t. yare ile aştığı zaman Amerika hükümeti Amerikalılara bu Meşhür - İtalyan dev adam Primo Karnera — Amerika'da şampiyonu olduktan sonra İtalyanlar K Himayesiz Gençler Bi Bizim de müzü ağartan kahra- man dıqç;ıu:iîh acaba bu Avrupalı dünya boka aş kakramanlar” gibi bimaye edilmiye yT ffakı şerefi kazandıran kahramana miralay- | kendisine ©en büyük kadirşinaslığı BZ ='ı:';i'“[mlı:hm=" ;:ııçh::: hk rütbesi verdi. gösterdiler. himayedir. . SON TELGRAF HABERLERİ Sofyada Bu Sabah Müza- kereye Başlandı (Baştarafı 1 inci « fada ) geçirmeleri ve orada Bulgar milletine selâm göndermeleridir. Bulgar gazetelerinin bu umumi mütaleaya verdikleri netice şudur : —Şimdi hakikat anlaşıldıktan sonra Bulgaris- tanın Türk - Yunan misakına girip girmemesi meselesi ehemmiyetini kaybetmiştir, girmesi de olabilir, girmemesi de. Bizce esas Türk - Bulgar dostluğunun bozulma- mış ve Bulgaristanın muhasım bir âlem önünde yalnız kalmamış olmasındadır. lesaretine gitmek üzeredirler. Orada resmi müzakerenin ilk safhası açılacaktır. Bugünkü müzakereler her halde uzunca sürecektir. Bu müzakereyi müteakip İsmet Paşa, Tevfik Rüştü Bey ve refakatlerindeki zevat muhtelif gezmeler ve ziyaretler yapacaklardır. * ’ l Bı.nekil Paşa ile Tevfik Rüştü Bey şimdi Hari- l : Türk -Bulgar Siyasi Müzake- releri Ehemmiyet Alıyor Sofya, 21 (Hususi) — Başvekil İsmet P. ile Bulgar kili M. Muşanof arasında Türk - Bul- gar dostluk muahedesi etrafında dün ilk hazırlık görüşmeleri yapıldı. İki Başvekil Türk Sefarethanesinde iki saat ka- dar görüştüler. Bu suretle başlıyan siyasi müzake- relere bugün de devam edilecektir. Gerek gazeteler, gerekse Bulgar efkârı umumi- yesinin büyük bir ehemmiyetle takip ettiği bu siyaset görüşmelerinin müsbet bir netice ile bite- ceği ve Türk - Bul dostluk — muahedesinin yeni — esaslar dılıi.lins:' temdit — edileceği ümit olunuyor. Bununla beraber muhalif Bulgar e- telerinden bazıları Bulgaristanın Türk - Yunan nı:.ıh" dahil olamıyacağı mütaleasını ileri sürü- yorlar. İki Başvekilin Karşılıklı Nutukları m, 21 (Hususi) — Dün akşam Ünyon Kı- lüpte Türk misafirler şerefine verilen ziyafetin so- nunda Bulgar Başvekili M. Muşanof bir nutuk söy- ledi, Türk misafirleri selâmladı, bu ziyaretten sevinç duyduğunu ve bunun iki memleket arası di samimi dostluğun bir kefili oldu&ıınu söyleyerek bugün dünyada hüküm süren iktısadi buhranın milletleri mesal birliğine doğru yürüttüğünü ilâve etti ve dedi ki: “ Aramızda bulünuşunuzun Türkiye ile Bııulhı: ristanı alâkadar eden meseleler hakkında iki hi met arasında tevlit edeceğdfıydıh konuşmalar, Avrupada — ve bilhassa kan — yarımadasında | kâlemelerimize verilmesi icap eden mâna da budu": Bir defa daha teyit etmek istedikleri ananevi bir dostlukla biribirile bağlı olan Türkiye ile Bul- garistan mütekabil teşriki mesai yolunda sebat etmek hususundaki azimlerini bu mükâlemeler esnasında izhar etmek emelindedirler, ,, M. Muşanof nutkun sonunda ziyafettekileri Bü- yük Gazi ve Türk milleti hakkında saadet temen- nisine davet etti. Mütcakıben İsmet Paşa ayağa kalkarak M. Muşa- nofa cevap vetdi, haklarında lâöıtuilen iyi kabule teşekkür etti ve dedi ki: “Kendisine memketimin selâm ve temennilerini getirdiğim dost Bulgar mille- tinin arasında ve sevgi ile dolu olan bu hava içinde hissettiğim derin sevinci dilediğim gibi lade hususunda güçlük duyduğumu — söylemek mecburiyetindeyim. İsmet Pş. nutkuna devam ederek, kahraman Bulgar milletinin gayret ve sadakatı kar- şısında daima hayranlık duyduğunu, Türk ve Bulgar dostluğunun yalnız hissiyat sahasında kal- Mmayıp resmi münasebetlerde de banlılık göster- düğini söyliyerek dedi ki: “Hükümetlerimiz bu dostluğu, bugün memleket- lerimiz arasındaki münasebetleri sıkılaştıran bir ta- kım diplomatik akitlerle tevsik etmek ve kuvvet- lendirmek istemişlerdir. Aralarında tasfiye edilecek hiçbir şey mevcut olmıyan, coğrafi vaziyetleri, mütekabil menfeatleri ve ihtiyaçları kendilerini biribirine — yaklaştıran Türkiye ile Bulgiaristanın Sulhu ve refahı temin için tevessül olunan esere |anlaşmaları ezelden mukadder bir şeydir. hadim olmamızı mümkün kılacaktır. Çünkü asırdi- de ihtilâflarla şimdiye kadar birbirlerinden ayrılmış olan Balkan devletleri ancak açık — kalplilik ve mütekabil itimat havası içindedir ki iktısadi ve siyasi kalkınmalarına müessir bir tarzda çalışabilir ve umumi sulhü yaşatabilirler. Bizim şimdiki mü- İSTER İNAN Bahkesirden yazılıyor: Balıkesirde cuma günü İdman Yurdu ile İdman Bir- liği Üçüncü — takımları arasında maç vardı. Her iki taraf ta ikişer sayı yapmış ve oyun çok asabi bir şekil almıştı. İşte oyunun heyecanlandığı bu sırada Birlik muhacimleri Yurt kalesine kadar inmişler ve bir sayı yapmışlardır. Fakat hakem daha evvel ofsayt dü- düğü çalmıştır. Birlikliler: — Gol.., İS - İSTER İNAN İSTER İNANMA! Vazifemiz Bulgar milletine Türk milletinin en samimi dostluk teminatmı gelirmektir. Burada bu vazifeyi ifa etmeme ve ayni zaman- da Bulgar efkârı umumiyesine harici siyasetimizin ana hatlarını açıkça anlatmama müsaade buyurdu- ğunuzdan dolayı size hvkıll_dı minnettarım.,, e TER İNANMA! Hakem: — Gol değil.. Diye bir münakaşadır. başlamış. Bu #sırada İdman Birliği umumi kaptanı Şeref Bey de kale yakınına gelmiştir. Oyun haricinde bulunan bazı kim- seler Şeref Beye hücum etmişler ve Martlı mahallesin- den Mustafa oğlu Ahmet isminde biri de bıçağını çe- kerek Şeref Beyi arkasından yaralamıştır. Henüz on iki, on üç yaşında olan Ahmet Şeref Bey hemen Mem-) leket hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır.,, aAi L Sözün Kısası Bir Propuganda İdaresi Çok Lâzımdır Eskişehre inen İngiliz tayya- recisinin neler anlattığını 'goı Posta , da okumuşsunuzdur. Bu — zat Türkiyeye gelmiye karar ve- rince sağdan soldan Türkleri ve Türkiyeyi sormuş ve hoşa git- miyen menfi cevaplar almış. Onun için biz Türklerin kendile- rini iyi tanıtmak üzere bir pro- paganda nezaretine ihtiyacımız olduğunu - pek haklı olarak « söylüyor. Bize çok prııdk bir na- sihat veren bu ç İn; Av- rupada- biz'm hâmııdîm:e söy- lediklerini, kendisi nazik bir adam olduğu için, bize tekrar etmiyor. Fakat Avrupada - biraz hile do- laşmış Türklerin hepsi o sözlerin ne olabileceğini pek kolay tahmin edebilirler. x Bir tarihte İsviçreye, Genevre şehrine gitmiştim. Bir pansiyonda yemekle beraber bir oda tuttum, ilk günün akşamı sofrada — pansiyonun müdürü madam, Türk olduğumu an- layınca, gayet ciddi olarak: — Şimdiye kadar kaç kişi öldür- dünüz? diye sordu. Ben o vakıt daha on sekiz yaşın- da idim. Her Türk mutlaka katil ol- sa bile, hiç olmazsa o yaşta ki deli- kanlının birkaç kişi öldürmiye vaktı olamaz. * Bir gün Pariste birkaç arkadaş bir su filtresi almak istedik. Bir mağa« zanın camekânında görerek içeri gire dik. Mağazanın — sahibi — İngilizmiş. İçimizden biri geveze oleuğu için İa- gilizle uzun konuşmıya kalkıştı ve söz arasında bizim memlekette iyi menba suları olduğundan filtreye pek te ihtiyacımız olmadığını söyledi. Bu nun Üzerine Lgluı — Hangi memlekettensiniz?. Diye sordu. Biz Türk olduğumuzu bildirin« ce Herif: — Aa.. Diyerek geri çekildi. Bu sefer biz sorduk, ne olduğunu anlamak istedik, herif: — Ben Türkleri zenci zannederdim! demez mi? * Fransada uzunca müddet oturduk- tan sonra —Almanyada Heidelberg hrine gitmiştim. Bi li NSi Gana d <A BESDNĞNA için arkadaşlarla Fransızca konuşu- yordum. Birkaç gün çok iltifat göse terdiler, aralarında biri vardı, Fransada epeyce kalmış, bir sofrada benim hangi milletten Dldu'::ııu sordu. Tabil Türk olduğumu söyledim. O günden sonra bana karşı tavurları degişti, bana hitap etmez oldular, sebebinl Fransada epeyce oturmuş Almandan öğrendim: — İlk günlerde sizi Fransız zan- nettiler. Ben Fransız — olmadığınızı tahmin etmiştim. Size sualim üzerine Türk olduğunuzu öğrenince Asyalı adamla görüşmek istemediklerini size de anlattılar.. dedi. * Biı= Paris'te lokantada ker- liferli bir efendi ile ahbap — ok dum. Büyük bir gazetede harici b proalkyrraar F ae ği mu vakit: eğumu Söylediğim ermeni misiniz, rum ımııınıı; dedi. Meğer büyük muharrir halis bir Paris'e gidip te fran- sızca — söyliyebileceğini tasavvur edemiyormuş.. İ Birgün bir Fransız benim elimde bulunan “Servetifünun,, u alarak Türkiyeye ait resimleri gördükten sonra: — Şu fesiniz olmasa adama benziyeceksiniz!. Demişti. Şimdi fesimiz yok, biz adama benzedik, hlîıl on*lıır adam olup ta bizi anlıyamadılar. Bu, her şeyden — evvel bizi sinirlendiren bir şeydir. Sonra da bize çok zararı oluyor. Onun için İngiliz tayyarecisine hak veriyorum. Kendimizi i.- bancılara tanıtmak için bize bir ptopaganda idaresi "W :S VXCA A