Siyaset Âlemi İfalyamn Arnavutluğa Verdiği Nota Bir müddettenberi İtalya ile Ar- navutluk —münasebatının — gerginleş- tiğini gösteren hâdiselere şahit olu- yorduk. Bu gerginliğin son hadde vardığını İtalya tarafından Arnavut- luğa verilen nota bize gösteriyor. )Denilebilir ki dünya dünya olalı, pek az devlet, bu şekil mahiyette bitaba maruz kalmıştır. Bir cümle ile ifade edelim: İtalya Arnavutluğa böyle bir nota vermekle, verebilmek hakkını kendisinde gör- mekle Arnavutluğu muhtar bir İtalyan müstemlekesi addediyor — demektir. Bu notaya göre bütün idare İtalyan memur veya İtalyanlığı seven me- murların eline verilecek, askeri bi- nalar İtalyan harbiyesine devroluna- cak, Arnavut polisi İtalyan zabıtasının emri altına konacak, Arnavutlukla bütün devletler arasındaki - iktıradi muahedeler iptal edilecek, kapanan katolik mektepleri açılacak, hütün mekteplerde İtalyan” dili mecburen okutulacak ve ... ve Bu notayı alan Arnavut Kıralı Ahmet Zogo, ya mukavemet ederek İtalyanın açık bir müdahalesini davet eyleyecek, yahut boyun eğerek mem- lekette bir isyan çıkması tehlikesinin tohumlarını ekmiş olacaktır. Her iki takdirde de Arnavutluğun vaziyeti elimdir. Çünkü şimdiye kadar zahiri bir istiklâl sütresine bürünen bu memleket, şimdi bu sütreyi yırtmak ve hakiki; çehresile meydana çıkmak vaziyetinde bulunuyor. — Süreyya Ispanyada Buğday Mahsulü Madrit, S0 — Bu sene hububat mahsulü 1932 den az, fakat xon 10 sönenin vasatisine yakın olacaktır. Buğday mahsulü 1932 de 50.133.000 kentala mukabil bu sene 38.480.000. arpa 22.600.000, çavdar göçen senenin 6.580.000 mine mukabil 5.583.000 ve yulaf geçen sene 8.404.000 & mukabil bu sene 6.065.000 kentaldır. Bir Hava Faclası Kloyis, (Yeni Meksika) 30 — Dün gece bir tayyare düşmüş içindeki iki pilotla iki yolcu kömür haline gel- miştir. Amerika'da İçki Yasağı Nevyork, 30 — Vaşington hükü- metinde içki yasağı hakkında yapılan reyiâmme müracaatın ilk neticeleri, n kaldırılması lehine büyük bir ekseriyet olduğunu — göstermektedir. HARİCİ TELGRAFL Rusyanın Harici Siyaseti Rus Harici Siyasetinin İnkişafını,Hitler Siyaseti Temin Etmiştir Paris 30 — Tan gazetesi, Sovyât Rusyanın harici siyasetinden ve son aylarda aktettiği ademi tecavüz mi- | sakından bahsederek diyor ki: *Rusyahın bilhassa sulha, emniyete, sonra da mali ve iktısadi yardıma ihtiyacı vardır. Ademi tecavüz mi- saklarına işte Moskova bu sebepten ön ayak oldu. Ve Soövyet Rusya ile Polonya arasında itimatkâr münasö- betler de yine bu sebepten olmuştur. Hatta © kadar itimatkâr ki bazılar, yakın bir zamanda Varşova ile Mos- kova arasında sağlam bir anlaşmas bile tahmin ediyorlar. Bütün bunlar bugünkü milli sosyalist hükümetin eseridir. Sovyet harici — siyasetinin inkişafını tacil eden şey, Hitler siya« seltinin kabahatidir. Fect Bir Tren - Kazası ğ Ananillo ( Teksas ), 30 — Yeni Meksikoda Tucumacani civarında bir lüks tren yoldan çıkmıştır, Lokomotif ile 7 vagon bir sele düşmüşlerdir. Bütün yolcuların ve memurların ölmüş olmalarından korkuluyor. Tren — kazasının — sebebi, — trenin, sellerin kismen götürdüğü bir köprü üzerinden — geçmesidir. Ağır ağır gitmekle beraber tren makinisti teh- likeyi vaktinde görememiştir. Trende 43 yolcu - vardı. Amerikada Mali Kalkınma Vaşington, 30 — Amerikada mali kalkınma program ve teşebbüsü baş- ladığı gündenberi iki milyon kişiye iş bulunmuştur. Bu mali kalkınma idaresinin, muvaffakıyetinin bir baş- langıcı telâkki edilmektedir. Nevjyork, 30 — Dahiliye Naziri v Posta Umum Müdürü bütün gece Reisledmhurla görüşmüşlerdir. M. Ruzvelt, nafın işleri progra- mında mevcut bazı projeleri tasvip etmiştir. Hazine memurları, altın üzerine konulmuş ambargonun kaldırılmasının Amerika madenlerine ( 15,000,000 ) dolarlik: br fazla kazanç getireceğini tahmin etmektedirler. | İngiltere Kıral ve Kıraliçesi İngiliz milleti tarafından en çok sevilen K- rallardandır. Resmimiz kıral, kıraliçe ve Prens Jorju bir pazar günü kiliseden çıkarken ve halk tarafından alkışlanırken göstermektedi Dünya Yahudileri Cenev- rede Bir İçtima Yapıyorlar Bu Konferansta Alman Yahudilerine Yapılacak Yardımlar Görüşülecektir Ceneyre, 30 — Bütün dünya Ya- hudileri namına salı günü Cenevre'de toplanacak konferansta Almanya'daki “Yahudilerin evvelce haiz bulunduk- — Eski Avusturya Haneda- nının Emlâki Londra, 30 — Eski Avusturya imparatoru Şarlın kardeşi Arşidük Maksimilyen dö Habsburg Viyanaya | gelmiştir.Arşidük kendisinin ve Habs- | burg hanedanının elli azası namına eski Avusturya ve Macaristan hül metlerinden ayrılmış olan - bugünkü hükümetlerden menkul — ve- gayri menkul emlâkin iadesini veya bir milyar tazminat verilmesini dava edecektir. Bu büyük davanın hazır- lıkları başlamıştır. ları hakların kendilerine iadesini te- min için Yahudiler tarafından girişi- lecek hareket ve teşebbüsün ama ve nazım hatları hakkında müzakere ve tetkikler yapılacaktır. Tayyare Bombardımanına Karşı Berlin, 30 — Hava müdafaası için yapılan ilk asri mahzen, dün Potsdam caddesinde açılmıştır. Mahzen, yolcu- lara büyük oklarla işaret edilmekte- dir. Bu koruma yerinde İâzım - olan herşey, bu arada ' bir de #czahane - vardır. . 10 Milyon Koyun Öldü Paris, 30 — Tan gazetesi, cenubi Afrika'da, nihayete ermiş olan ku- râaklık neticesinde 10.000.000 koyunun ölmüş olduğunu bildirmektedir. Kardeşinin Kızını ven Genç “Rabamız bir annemiz ayrı, bir ablam var. Ben dört beş yaşında babam vefat etmiş, bir müddet sonra da ablam :tııııi. çocuklara karışmış. Ben ablamla ilk defa 20, 21 yaşına geldiğim — zaman karşılaştım ve onun 17 yaşında yetişmiş kızına kalbimi çaldırdım. Bu alev beni gün geçtikçe yak- mıya, kemirmiye di. Öyle bir gün gldiki tahsilime varın- caya ka her şeyi gözüme ab- dım. Ona korkarak aşkımı - itiraf ettiğim zaman oda beni sevdiğini söyledi. Anne ve akrabalarımız- dan gizli olarak evlenmeyi fikri- mize koyduk. Fakat bu mesele her ikimizi de çok düşündürüyor. Nihayet sene nihayeti gelmişti. Sekizin bakalorya imtihanımı ka- zandım. Mektepten şehadetname alarak tahsilimi bitirdim. Anne- min yanına avdet ettim. Yirmi iki yaşındayım bir annem var ayda 55 lira varidatım vardır. Ayrıca ufak bir Mmemuriyete — girmek emelindeyim. Bana bir fikir,.. ,, Oğlum, zannediyorum ki kanun evlenmenize — müsaade — etmez. Etse bile bu vaziyet gayri tabil görünüyor.. — filvaki zaman ve hâdiseler sizi mazur gösterebilir, Fakat nihayet kardeş sayılırsınız. İnsan kardeşile bir yatağa yata- bilir mi? iken * Ankara'da 1. P. H. Kadri Beye: Kız işi muhabere ile, ahbap- lıkla uzatmak istemiyor. Bir mek- tup bana onun hislerini anlatmıya kâfidir demek istiyor. Eğer haki- , katen bu kızla evlenmek niyetin- de iseniz o takdirde kızın aile« sine müracaat ediniz, resmen isteyiniz. Her halde ret cevabı ) almıyacaksınız. * Eskişehirli Beye: Kız tekrar anlaşmak istemekle evvelki hareketlerinin yanlış ol- duğunu anlamış ve bunu itiraf etmiş demektir. Bu hal onun için bir tecrübe vazifesini görmüştür. Anlaşmanızda — mahzür görmü- yorum. HANIMTEYZE Dünkülerin Romanı Burhan Cahit Genç kız nişanlısının ne za- mandanberi — çalıştığı — portresini bitirdiği gün Ahmet Reşit ona şık, güzel bir el çantası hediye etti. Bütçelerini birleştirmişlerdi. Genç kız Parise geldikten sonra babası evvelce gönderdiği paranın bir misli fazla gönderi- yordu. Halbuki ikisinin de fazla Paraya ihtiyaçları yoktu. Tiyatroya para vermiyorlardı. Pansiyon kirası pek azdı. En çok para sarfetlikleri yer lokan- talardı. Gretta bir muhasebeci gibi erler tutuyor, Hesaplara ba- '“)'oîrdu. Hayatları eskisinden daha Samimi, daha sakin ve daha çok neş'eli geçmiye . başladı. * Hakkıdan — Pariste Bursa 1900 Bursada Cemil Ahmet Keşide Aziz Reşit, İ :(ıony;dın hareketimden sonra astalandım. Afyonda — yirmi â:n kadar yattım. Burası Ana- lunun en mühim noktalarından Edebi Roman ee L ZZ biri. Fakat okadar geri, öyle ip- tidat ki yatacak, bakılacak bir hastanesi bile yok. Biraz iyile- şince hemen Bursaya geldim. Burada hiç olmazsa istediğini bulmak kabil. Bir haftadanberi Çekirgede- yim. Şehri geziyorum. Burası tam bir Türk yuvası. Ve Konya- gibi evlerinin adedi kadar medresesi, sebili, tekkesi, imareti ve sairesi var. Bursa baş- tan başa evkaf ! Tabiatin bütün neşesi, kudret Dile fışkırdığı bu yeşil, bereketli yurdun _lınkıdır geri kalışını akıl | almaz. Avrupadaki su şehirlerine ait yazıları, kitapları okumuştum. Bur- sa onların yanında emsalsiz bir cevher. Fakat Çekirğeden ovaya doğru akan sıcak ve souk sular bir adım ötede pislikten aptesta- neleri kokan medreselere bir dam- la olsun fayda vermiyor. Şehrin içi toz, toprak, mezbele ve me- zarlık dolu. Evlerde bile çatılarımı | de var. Ve tabii şehrin bütün M n servilere, cami kubbelerine daya- mış ührevi ve Mmevtavi bir hal var. Halk okadar hareketsiz ki tabi- atin coşkun akışına adeta kızâr gibi saklanamiyan sessiz bir yer arıyorlar. Toprak su ve güneş arzın bu köşesinde — birbirile müsabaka eder gibi bütün kuv- vetlerini döküyorlar. Karlı Keşi- şin tepelerinden vadiye doğru inen sular toprakta Ne varsa canlan- diriyor, Tabiat adeta haykırıyor: — Ne duruyorsunuz, kalkın, çalışın. Hareket &€din.. Size gü- neşimin en sıcak ışığını, sularımın en temiz — membalarını, - toprağı- mın en bereketli'parçalarını ve- riyorum. Servet, hazine başınızda, içinizde, aranızdadır. Bu nimet- lerimden bol bol istifade edin. Haydi durmayın! Deye feryat ediyor, Fakat burada halk kahvehane ile imaret, tekke ile cami med- | rese ile sebil arasında âdeta nebati bir hayat geçiriyor. Kanaat, tevekkül, — kadere küskünlük ve bol bol taassup. Öyle anladım ki bunda halkın günahı 'yalnız başka vatandaşla- rından ibret almamasıdır. Burada ermeni ve yahudiler | kendilerinden yüksek bir kudrete | baş eğmek “mecburiyetini hisse- | o azametli devirlerinde bile önün- ticareti onların elinde.. Türk eha- | li türbelerin ve imaretlerin bek- çiliğini yapıyor. Memur sınıfı bu- rasını âdeta bir tekaütler yurdu haline getirmişler, Vilâyet konağı yatakhane halinde. İstirahate ihtiyacı olan ve ta- rafını bulan memur — kendisini Bursaya tayin ettiriyor, gençlik medrese ile tekke arasında kıv- ranıyor. Çünkü yeni mektepler bu kadar dimni tesisat arasında kaybolmuş gibi. Bütün Osmanlı devleti tarihi Bursada canlanmış gibi. Osmanlı — saltanatının Şeyh Üdebalinin tekkesi ile Hacı Bek- taşı Velinin duası arasında kurul- duğu burada her yerden fazla göze çarpıyor. . İnsanlar ne kadar kuvvetli olsalar cahil olunca muhakkak derler. Osmanlı padişahlarını da | de boyun bükecek bir kudret | aramışlar. Bu kudret dini elle- rinde dünya silâhı olarak kulla» nan şeyhlerin, hocaların, softa- ların kudretidir. İşte zaferlerini semavi bir kudretten bilen cahil hükümdarlar da başlarına konan iktidar >tacımı haketmek için hai S SÜ —a mütemadiyen hocaları memnun etmiye çalışmışlar, adım başında tekke, medrese, imaret, sebil zaviye yaparak at kuyruğunda ge çinen muzir sinekler gibi milletin maneviyatı ile yemlenen bu softa sınıfını — bağlamışlar, şişirmişler, azdırmışlar. Cahilin eline verilen kuvvet bir tehlikedir. Geri teper. İşte — padişahların — softalara gösterdikleri bu etek etek iltifat ve himayeye bazan nankör- lük gördükleri de vakidir. Ne yazık ki özlü Türk milleti bu iki başlı cehalet ejderinin tamam yedi asır kurbanı oldu. Bizim hürriyetten beklediğimiz | bu kuztuluştu. Beş yıl geçti. Hürriyet, mı rutiyet — bir nisan bııl.yılu gîü memlekete serin, ferahlatıcı birkeç damla birakıp . geçti. Umduğu- muz ileri hareketten eser yok, Bursa'nın temiz kalpli insanlarına, bu cennete benzemesi için pek Az emeğe ihtiyaç gösteren — sula- rına, * bağlarına, — topraklarına baktıkça içim sızlıyor. Bilmezsin Reşit zavallı Türk gençleri buranın hemen her so- kağında'lesadül edilen tekkeler, medreseler, mezarlıklıklar içinde ne elim bir ömür eskitiyorlar. Hükümet lâkayt, halk durgun, tabiat coşkun. ( Arkası var ) G izar ö Ö Ci di aalllki' zi