SON POSTA GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Yazan: Ömer Rıza Şeyh Ellerını Uzattı Ve Gül Hanımın Kollarınmı Okşadı Öret bi gelin kadin. GU Ha nnn ta kendisi. Fakat nekadar değişmişti. Gül Hanım, bir kıra- liçeden farksızdı. Başında en kıy- metli taşlarla tarsi” olunmuş bir taç vardı. Saçlarının her bukle- si mücevherlerle süslenmişti. Ar- kasında gül renginde ipekten bir elbise taşıyordu. Belindeki kemer parıl parıl, parlamakta idi. Fildişi rengindeki kolları, çırıl çıplaktı. Ayaklarındaki terlikler bile mu- rassadı. Gül Hanım odaya girip birkaç adım attıktan sonra bütün misa- firler, bir anda, gizli bir emir almış gibi, kalktılar, Kurt Doğana sordu: — Bu ne demek? Fakat Doğan cevap vermedi. Gül Hanım ilerliyordu. Derken Cebel Şeyhinin kendisi de ayağa kalktı. Sonra elini ona uzatarak onu yanıbaşında oturttu. Doğan Mesrureye baktı ve Mesrüre kaşlarımı kaldırarak ona ses çıkarmaması için işaret verdi. O da Kurda bakarak : — Aldırma ! dedi. Mesrure, Gül Hanımın arka- sında mevki almıştı. Ziyafet' başladı Köleler ve cariyeler, gidiyor, geliyor, tabaklar kaldırılıp tabak- lar koyuyorlardı. Sinan ile misa- firlerinin önüne konan tabakların bhepsi, ya altından, ya gümüştendi. Doğn da, Kurt ta, Sinanın bir hareketini de gözden kaçır- mıyarak yemeklerini yediler. Ku- | lakları hep Sinanın ağzında idi. Gül Hanım, lâkayt görünmiye çalışıyorsa da onun korktuğu belli idi. Sinan ona türlü türlü yemek- ker izram ediyor, o da bu ikram- ların birini de reddetmiyordu, Fakat Sinanın gözleri de, Gülün yüzünden hiç mi hiç ayrılmamakta idi. Bu adam, sanki bu kızı, vahşi gözlerile yemek istiyor, fakat — Gül Hanım ondan ne kadar uzaklaşmak mümkünse okadar uzaklaşıyordu. Sıra muattar şaraplara geldi. Şeyh bir altın kadehi alarak ken- di elile Gül Hanıma uzattı, fakat | Gül Hamım şarabı reddederek Mes- fureye döndü ve su istedi. Şeyh- | ten de özür dileyerek ömründe sudan başka bir şey içmediğini | söyledi. Mesrure ona kar içinde | soğutulmuş bir bakdak su verdi. İki kardeş de şarap teklifini rı:d- dederek su istediler. Sinan iki kardeşe de şüpheli ı gözlerle baktı ve sordu: | — Ne için içmiyorsunuz? Ş 34 Doğan cevap verdi: î — Alışmadık ta ondan! Şeyh kızar gibi oldu ve nük- teli cevap verdi: — Demek ki ömrünüzün so- | nuna kadar hep su içeceksiniz! Sinan yavaş yavaş sarhoş | oluyordu. Süküti olan bu adam | söz söylemiye de başladı ve | Doğanla konuştu: | — Siz bugün Zaloğluna rast- gelmiş, ona kılıcınızı çekmişsiniz | | O adamı ne diye öldürmediniz. | — Sizden daha mı cesurdu yoksa! l —« Doğan: — Zannetmiyorum! dedi. Çün- kü daha evvel de hu' defa onu yenmiş, onu yaralamıştım. Şimdi de huzurunuzda yarasız, beresiz oturuyorum | Sinan cevap verdi : — Evet, kölelerim dövüşme- hize mâni olmuşlar! Buna rağmen sen onu öldürmeliydin.. O hain köpek, bugün adem diyarını boylamalıydı. O alçak, bu ci- hıyı glıll]aıe. bu güller gülüne göz — dikmiş, —gözleri çıksın. Emin ol, Gül Hamm, bu adam bir daha size bir tek söz söyle- yemiyecek. Sen bundan sonra yüzüğümün himayesi altındasın. Sinan elini uzattı ve yüzüğünü gösterdi. Sonra Gül ıFl.ı.ııııı Gül Hanım, babancı bir elin kollarını okşadı. vucuduna — dokunduğunu — hisse- dince istikrah ile titredi. Kurt, gözlerini şeyhe dikti. onun içinde köpüren hiddet o kadar şiddetli idi ki gözleri du- manlandı ve bu katiller, haydut- lar reisinin kızıl elbisesini kanla bulanmış gibi gördü. Ve bunu bilfül yapmak isteyerek kılıcının kabzasını aradı. Fakat Doğan ona imkân vermedi. Seri bir ha- reketle önündeki altın kadehler- den birini yere düşürerek kar- deşine döndü ve — Aman dikkat etl şu kadehi kaldır ve söz söyle! Kurt hemen kendini topladı. Ve çıldırmak Üzere olan aklı başma geldi ve söz söylemiye başladı: — Şeyh Hazretleri! Bedritam gecesi o hain Zaloğlunu muhak- | kak yeneceğim. Muvaffak olamaz- sam bu vazife kardeşime kalır. Sinan, Kurda baktı: — Sahil dedi, ben senin kar- deşini ununtmuştum. Öyle olsun. Şayet Zal oğlu seni öldürecek olursa kardeşin ona karşı çıkar, şayet kardeşin de muvaffak - ol- | ©o zaman, ona karşı ben | mazsa, | çıkarım. Sinan sonra Gül Hanıma dön- dü ve sordu: — Güzel hanım! siz bu mü- barezeyi. — seyretmekten — korkar mısınız? Gülün yözü sarardı. Fakat metanetini muhafaza ederek: — Kardeşlerimin korkmadığı ıeyckn ben de korkmam! dedi. Sinan bu cevaptan pek mem- | nun olmadı ve Güle anlattı: — Güzel hanım! Ben yer yüzünd: Allâhın sesi ve peygam- beriyim, Allâbın kılıcıyım, kâfirleri ve fenaları bu kılıçla tedip ede- ederim. Duyduklarım doğru ise kardeşlerin aslan gibi birer yiğit- tirler. Taş köprünün: üzerinde benim adamlarımı bile geçtiler, -— TAKVİM —— Gün PAZARTESİ Hınş 31 28 AĞUSTOS 933 1lis Arabi | Rumt 1 Cemaz ülevvel 1352 (15 - Ağustes - 1919 Vakit |Ezani Akışaa |u - Vaç ı |a sanık |8 13 YNt î! Günee | 10 51 | Öğle |S 84 sendi |9 00 Vasr? S üA W 15 15 80 ü ni sirÜüm . — v l bi lklüke. Muvaffak — olacaklarında — şüphe etmiyorum. Önun için sana soru- yorum. Bunların içinden hangisini daha çok seviyorsun? Hangisini seviyorsan önce onu Zaloğlu ile karşılaştıracağım! Gül — Hanım cevap vermiye hazırlanırken — Mesrure — ayağa kalktı. Onun heyecanlandığı besbelli idi. —Fakat — Mesrure bir lahze ayakta durduktan sonra oturdu ve Gül Hanım cevabını verdi: — Benim için ikisi de birdir. İkisini de ayni derecede severim. Sinan konuşmuya devam etti: — Gönlümün misafiri! O halde mübareze, evvelce verdiğim emir dairesinde cereyan edecek. Kurt Bey evvelâ dövüşecek, muvaffak olamazsa kardeşi meydana çıka- cak! Ziyafet nihayet buldu. İba- dete — başlıyacağım! — Kölelerim! Herkes kadehini doldursun! Gül Hanım, lütfen ayağa kalkınız ! Gül Hanım itaat etti. Şeyh meş'ale taşıyan cariyelere işaret etti ve bunların hepsi Gül Hanı- mın etrafını aldılar. Sonra Sinanın kendisi ayağa kalktı ve bağırdı: — Şeyhulcebelin — bendeleri! siz eemrediyorum. Bu güller gülünü, bu güzeller güzelini, asil, nvecip Ba'lebek emiresini, Sultan Sala- | haddinin hemşirezadesini, bu ka- ı dınlar kıraliçesini... Şeyh bir saniye durarak ka- dehini çekti ve murassa altın ka- dehini Gül Hanıma uzattı. Şeyh kadehini çekince mec- liste hazır olanların hepsi de ka- dehlerini çektiler. Hepside — Güller gülü, güzeller güzeli! Diye bağırdılar. Şeyh tekrar söze başladı ve — Kıraliçe! Dedi.. Bütün cemaat bağırdı: — Kaıraliçe, kıraliçel efendimi- zin kıraliçesi ve bizim kıraliçe- miz!.. Sinan gülümsedi. Herkesin susması için işaret etti. Gül Ha- mimin elini eline alarak öptü, son- ra şarkı söyliyen kadınlar ve me- şale taşıyan siyahi köleler arasın- da yürüdü, dâiler de, muhafızlar da, onu takip ettiler. İki kardeş Gül Hauma yak- | laşarak onunla konuşmak - istedi- ler. Fakat Mesrure — aralarına girdi ve: Affedersiniz! dedi. Mü- saade yok! siz bahçeye çıkarak dinleniniz. Hemşirenize ben ba- kacağım, Korkmayınız. Çünkü tam bir muhafaza altındadir. Doğan, Kurdu tutarak: — Gel, dedi, Mesrurenin sö- zünü dinleyelimi, İkisi de geri kalan davetlile- rin ortasından geçtiler. Onlar geçerken herkes ayağa kalkiyor ve yeni güzellik yıldızmın kardeş- lerine — hürmet — gösteriyorlardı. Kurtla Doğan tarzçaya çıkarak bahçeye indiler. Gecenin - tatlı | taraveti içinde birar dinlendiler, Ondan sonra dolaşmıya - başladı- lar. Hava muattardı. Ay bulutsuz bir sema içinde yüzüyordu. Fa- kat ay ışığında gördükleri man- zara unutulmiyacak bir - şeydi. | sını Oğlanmezarı V“—.. ". ıKurluluş Savaşının Yıldönümünde.. aere d çe lşEBüne e di 28 Ağustosta Düşmanın Gerisi Kesilmişti ( Baştarafı 1 inel nyfıdıı umuz erkenden ile iye baş- ladı, Arap çiftliği istikametinde nfer kazandı ve o civarda 12nci Yunan fırkası ile karşılaştı. As- kerlerimiz burada düşmana şid- detle taarruz ettiler ve neticede düşmamnı şimale püskürttüler. 27-28 ağustos gecesini Köp- rülü ve Boyalı arasımda geçiren | 23üncü fırka ile geceyi Bal Mah- mut ve Garipçe arasında geçiren Süncü fırkamız, sabahleyin taar- ruz esnasında Köprülü civarımda iki düşman fırkasile karşılaştı. Mehmetçikler bu tesadüf esna- sında yaman bir hamle yaptılar ve düşman fırkalarını adam akıl- h sarstılar. Neticede düşman silâh ve malzemesinden mühim bir kısmını askelerimize — bırakarak perişan bir surette kaçmıya baş- ladı. Fakat bu fırkalarımız, düş- manım peşini bırakmadılar. No yaptılar, biliyor mısınız? Düşma» nın garba doğru çekilip kurtul- masınin ve bize tekrar taarruz etmesi tehlikesinin önüne geçmek için Dumlupınar yolunu kapamak maksadile garba doğru kıvrildr lar, Düzağaç şimalinden “Bakır- cık,, sırtlarına atıldılar. Bu e- nada Akçaşehir taraflarmdan bu tarafa çekilmekte olan düşman kuvvetlerine de taarruz ettiler, bunları da şimale doğru sürdüler. Ayni gün dördüncü kolordu- | muz da çok mühim işler gördü, Bu kolordumuz birinci kolordunun sağında bulunuyordu. Bir firka- cihetine sev- ketti. Diğer fırkasını da Ayvalı - Kumrahı çiftliği üzerlerinden taar- ruz ettirdi. Düşman kuvvetleri garp tarafına çekilmek istiyordu. Fa- kat dördüncü kolordumuz şiddetli ve isabetli taarruzlarile böyle bir harekete meydan vermedi ve düş- man şimale fırlatıldı. Taarruzun daha başlangıcın- dan itibaren, üzerine almış oldu- ğu kuşatma ve çevirme vazifele- rini noktası noktasına başaran süvari fırkamız 28 ağustos günü de çok değerli hizmetler gördü. Suvari kolordumuz bugünün gecesinden “ Beşkimse ,, civarına geldi, oradan şimale yürüyerek Ulucak ve Eğert istikametlerin- deki düşmana doğru ileriledi. Suvarilerimiz iyi keşifler yapmış- lar ve düşmanın 9 uncu fırkasile ikinci kolordusu karargâhlarının Eğert köyünde gecelediklerini öğrenmişlerdi. Eğert köyüne an- sızın müthiş bir baskın yapıldı ve düşmanın bir otomobil kolu, bütün yükü ile ele geçirildi. Bi- rinci suvari fırkamız da boş dur- mıyordu. Bu firkamız da — Ayvalı şimalinden garba doğru çekilmek isteyen düşman küvvetlerine çok müessir bir baskın yaptı ve dör- düncü — kolordumuzun — taarruz vazifesini — hayli — kolaylaştırdı. Denilebilir. ki suvarilerimiz 28 Ağustos günü cesaret ve ma- haretin timsali olmuşlar, kaçan ve yahut mukabil taarruz yapmak isteyen düşman kuvvetlerinin bilâ perva ta merkezlerine saldırmış- lar, düşmanı büsbütün şaşırtmış- lardır. Büyük taarruzun 28 Ağustos gününe ıxt ulhılın için şu hülâ- sayı yapal Afyon uvınndıki mevzilerinde büsbütün inhizama uğratılan birin- €i ve yedinci yunan fırkaları pe- rişan bir halde hiç durmadan kaçmışlar, Dumlupınarın — garp tarafına gelmişlerdir. Düşmanın büyük kısımları ise Dumlupınar mevziine gidebilmek için çok uğraşmışlar, Fakat arka- larının bizim kuvvetlerimiz tara- fından mütemadiyen kesilmesi ne- ticesi olarak Dmlupınara gitmiye muvaffak olamamışlar ve bilakis şimale ormanlar içerisine fırlatıl- maışlardır. Bugünkü harekâtın en kat'i neticelerinden biri de düşmanın İz- mire doğru ric'at hattının tama- men kesilmiş olmasıdır. Bütün bu barekâtı büyük bir heyecan ve dikkat içinde idare ve takip eden Gazi Başkumandan 28 Ağustos 922 akşamı ordulara şu mühim emri bildirdi: “ Uç gündür devam eden meydan muharebesinde esaslı su- rette mağlüp edilen düşman büyük kısmının büsbütün imhası için birinci ordu bütün hıvvedenlo 'arba üyerek — Dumlupınarı Myür len önce tuta- cak ve garba çekilmiye muvaffak olan düşman kısımlarına da yeti- şerek onları da büsbütün nıığlnp edecek, ikinci ordu şimalden ve birinci ordunun sağ cenahından takibe — devam edecek, süvari kolordusu daima garba çekilmek istiyen düşmanın ric'at istikamet- lerini kapayacak.,, (Arkası yarın) | -a RADYO — 28 Ağustos Pazartesi Gramofou: - Plâk neşriyatı, 18.30 Fr. ders (müptedilere mahsus), 19 Hikmet Rıza H, — 19.45 stüdyo saz beyeti, 20:380 Münir Nuret- hn B. ve arkadaşları, 21.80 gramofon: İ 3 İstanbul — 18 borga haberleri, saat ayarı. Ankara — 1230 gramofon, 18 salon orkestrası, 19 ulaturka saz, 20.15 ajana haberleri. Varşova — 19.35 Madam Olga'nın garkı konseri" 2040 müsehabe, 21 ope- ret, 23 dans havaları, 23.25 spor hü- berleri, dans. Peşte — 1940 Viyana'dan nakil, 22.05 akşam habere leri, 2250 konser. Palermo — 1905 Gramolon, — 19 çocuk eğlenceleri, 21.20 — gramofon, 2145 salon orkestramı, Münih — 20 Hamburg'dan naklen komedi, 2120 — Nürenberg'den nakil opera, Preg — 1925 2145 keman — konseri, hocalarının konseri. Bükreş — 20 Müsahabe, — 20,20 halk konseri, 21 salon örkestrası, 21.15 Herfensola, Breslan — 1930 - Müsahabe, — 20 Hamburg'dan nakil, 91 Sezar - opere- tnden parçalar, 22.10 konser, 29 Ağustos Salı Varşova — 20110 — Hafif Celln kanseri, 21 Almanca — kısım, 22.10 musiki musiki, 20.96 muhtelif, 21.05 orkestra ve ta- ganni, 22.15 devamn, 28 dana musikisi. Peşte — 2185 Sigan — musikisi. 22,05 oda mustikimi, 2356 - konferana, “-İngiliz Hisanile,, müteakiben saloa ve caz mux kisi. vı,nı — 2045 Opera parçaları, 95 katoliklere mahsus neşriyat, 22.45 hnherlu 23 akşam konseri. Milâno - Torino - Floransa 2026 Haberler, plâk, 21.35 Pierrot mero ismindeki: Haioa'un opereti, Prag — 20.35 Solo saksofon, 20,55 halk şarkıları, 21.10 plâk, 2145 köylü bandosu, 0 Rus heyetini gösteren b E ser, 21 lıı'mıım, Slî'.ı orkestra, —22.20 radyo orkestrası. Breslau — 21 Monolog, £2.25 gö- mici şarkıları, 23,85 gazete haberleri, 23.56 müsahabe, 2410 dane musikisi.