Hazır Ol Cenge... Milletlerin sulha bazırlanışlarına delil olmak üzere aşağıya bir kaç misal sıralayorum. Bunları okuyarak icap eden neticeyi bizzat çıkarmalarını okuyucularımdan rica ederim: Tokyo — Japon erkâmharbiyesi sa- niyede 60 bin kurşun atan müthiş bir makineli tüfeğin tecrübelerini yaptır- miş ve bu tecrübeler muvafık - çık- mıştır. ö * LG. Oppav- Frankfort-sür - Lemayn boya lâboratuvarlarında yeni keşfolu- man zehirli bir gazın en son tatbikalı yapılmıştır. Yeni gann terkibi sıki sıkı gizli tutuluyor, hiç bir maske bu gazın tesirine mani olamamaktadır. * Stutgart - Almanyamın belli başlı silâh fabrikalarında mavzer atelyeleri amelesi iki misline çıkarılmıştır. * Londra — Muahedelerin - verdiği hakka istinaden — İngilir hükümeti, donanmasını kuvvetlendirmeye karar vermiştir. Şimdiki halde, bu donanma Japonyanınkine müsavi, Amerikanın- kinden zayıftır. Yeni proje mucibince 25 kruvazör, birçok denizaltı gemisi, torpito ve hattıharp gemisi yapı- lacaktır. * Gossyo — İtalyan ordusunun ma- nevraları başlamıştır. — Manevraların icra edildiği” saha 1796 - 1797 de Napoleonun İtalyan — yarımadasında ilk nleılırlıl_bli' ettiği muntakadır. ht Ve Jurnal'in bir başmakalesi: İngiltere hükümeti nihayet vaziyetin nezaketini ve umumi menfaatin nerede olduğunu atlamıştır. “İtilâh müselles ,İn ihyaen yeni bir devreye girdiğini söyleye- biliriz. * Tokyo — Japon Hükümeti, muh- telif konferanslardan çıkan, daha doğrusu çıkmıyan neticelere bakerak hayati menfaatlerine muvazi bir gaye güdecek ve hiçbir. hâdiseden müte- essir olmıyarak çizdiği hattıhareketl takip eyliyecektir. — Süreyya ——— taiyan Manovraları Roma 27 — Büyük manevraların sonuncusu bugün yapılmıştır. Başve- kil Musolini bir nutuk söyliyerek, gelecek seneki - manevralara 100 bin kişinin iştirak edeceğini söylemiştir. Yeni Bir Dünya Konferans Vaşington 27 — Amerikânın Lon- dra konferans heyetindeki murahhas- larından M. Ceymis Kod beyanatta bulunarak, bir ikinci dünya konferan- sının gayri kabili içtinap olduğunu söylemiştir. M. Ceymis Kod'a göre geçenlerde Londra'da toplanan kon- feransın muvaffak olmamasının se- beplerinden birisi şudur: Buhbrandan müteessir olmuş muh- telif devletler, muhtelif nekahet devre« lerinde idiler. Bir an evvel iyileşme- leri için hepsine bir tek ilâç bulmak imkânı yoktu. Halbuki yeni bir konfe- rans için bu, kabildir. Kod, dahili fiatler kâfi bir seviyey& geldiği zaman dola- ria kiymetten düşmesini görmekle hayret etmiyeceğini de ilâve etmekte- dir. Ozaman devletler dövizlerile meşgul olabileceklerdir. Brükselde Fransız Filosu Bürüksel 27 — İlk defa olarak, dört deniz altı gemisinden mürekkep bir Fransız filotilâm, Amsterdam'dan Anvers yolu ile saat 13 te Bürüksel'e gelmiştir. Filotilâ çarşamba akşamına kadar — kalacaktır. Filotilâ 11 pare top atılmak suretile karşılanmıştır ve kanallardaki bütün gemiler donan- mıştır. Mo blan Tepelerinde Ceset Şamoni 27 — Monblan'da filim çeviren bir Alman heyeti, dağıtı te- pesinde bitap - vaziyette 5, ve ölü o- larak ta 2 italyan seyyahı gördükle- Fini bildirmişlerdir. Yeni Bir Hava Rekoru Kebek 27 — Amerika'lı tayyareci Frank Havka, büyük bir sür'atle me- T i 4,850 | safe rekoru yapmıştır. Tayyareci 4, | retmiştir. Nazi aleyhtarı her türlü kilometrelik bir mesafeyi saatte 320 kilometre sür'atle uçmuştur. Fas Sultanı Paris 27 — Fas sultamı, Vişiye gitmiştir. Fasa dönmeden birkaç gün orada kalacaktır. Dünkülerin Romanı Burhan — Her şeyden evvel ben in- kılâba yeni girmiş, birçok hadi- selere hazırlanmış avrupa sevi- yesine yükselmek için bazırlen- mış bir memleketin evlâdıyım. Bu memleket benden ve benim gibi gençlerden bir çok vazifeler bekler. Pariste bulunmuşum bu vazifeler daha hazırlıklı olmak içindir. — Çalışıyorum, — öğreniyo- rüm ve dahada çalışacağım, öğ- Teneceğim. Sizin gibi medeniyet ölçülerini tamamile kavramış olgun — b.r Mmemleketin istikbale emniyetle bakan sevimli bir yavrusu benim yarını meçhul hayatıma nasıl ta- hammül eder, "i Gratta'nın yüzündeki heyecan izleri dağılmamıştı. — Yalmız bu kadarmı, dedi. — Zannederim. — Sizi benim o bahsettiğiniz uzun arkadaşlıktan ayıracak, yine memlektinize ait fakat şahsi, kal- bi bir rabıta, bir vait, bir karar yok mu? —— Edebi Roman e L Cahit 57 aa Ahmet Reşit genç kızın ne demek istediğini anlamıştı: — Hayır, dedi. Hayatımla, mukadderatımla alâkadar olacak annemden başka kimse yoktur. Genç kız hafifçe tebessüm etti: — O halde birşey daha var. Reşit, arkadaşın senin bütün milli heyecanlarımla — iştirak — etmek, senin mücadele hayatında da sana en yakın bir arkadaş olmak için SÖZ verirse... — Bu bir fedakârlıktır ki bana ümit verir, cesaret verir. — Ohalde bu cesareti sana vereceğim Reşit. Beni kabul eder misin? Ahmet Reşit genç kızın fera- gati, fedakârlığı önünde başının döndüğünü hissetti. Gözleri ya- şardı ve bir an içinde İstanbul, annesi, — arkadaşları — gözlerin'n önünden geldi, geçti. y c Genç kız heyecan ve endişe içinde onun ağzından çıkacak son kelimeyi bekliyordu. Ahmet Reşit KÜT Fransa'da her sene sğustos ayı sonlarında şerap bayramı yapılır; genlikler eğlenceler tertip edilir. “Bu münasebetle de bir şarap kıraliçesi intihap edilir. Resmimiz şarap kıraliçesini (X) bir müsamere esnasında gösteriyor. A-lmı'ırnyaırlrar Yahudi Dügmanlığı Alman Üniversitesinden Çıkarılacak Talebeler Almanyadan Kaçan Yahudiler Başka Memleketlere Yük Mü Oluyor? Berlin, 27 — Üniversitede 1slnhat yapılacak ve Hitlercilik cereyanına uzak kalmış olan talebeler ve mü- derrisler Üniversiteden uzaklaştırıla- caktır. Doyçe Zeytung gazetesi, Bad maarif nazırı, Sadece *üniversiteden marksist veya kamünist faaliyetlerde bulunmuş talebeleri değil, fakat me- selâ sulh için Fransız - Alman cemi- yeti gibi sulhperver cemiyetler dahil olmuş talebenin de çıkarılmasını em- hareket için derbal tart kararı veri- lecektir. Prag, 29 — Relisicümhur M. Ma- serik Yahudi ajansı mümessiline ver- diği bir beyanatta, Prag Yahudi kon- gresinden bahsederek, Filistinde bir sarhoş gibiydi. — Dudakları ağır ağır hareket etti ve ilk defa genç kıza ismile hitap etti: — Kabul ediyorum Cretta. Ve elini uzattı. Genç kızın - bütün — vücudu titriyordu. Elleri birbirini bulduğu zaman ikisi de ateş içinde kak- mışlardı. Bir yıldır. devam ettiği halde dudaklardan çıkmıyan bu sevgi nihayet bu gece ( İstokholm ) ün yarım saat uzağında, karlı yamaç- lardaki — ( Villa Margretta ) nın sıcak salonunda gönüllerden ko- pup dillere ve ellere geçebilmişti. Bu iki el bir senedenberi hemen hergün biribirine temas ediyordu. Fakat ikisinin de ter- biyesi ve tereddüdü kalplerinde tohumlanan bu - duüyguları ifşa etmiyordu. Ahmet Reşidin Paris'te evlen- mek fikri yoktu. Hatta değil Paris'te memleke- tinde bile evlenmeyi henüz düşün- memişti. Fakat Madam Phrippo- n'un —pansiyonunda bu İıveçh' kızla — tanıştıktan sonra kadin hakkındaki fikirleri değişti. Çap- kın bir adam değildi. Şöyle böyle »maceralar ona kadının erkek üzerindeki tesirini anlatamamiştı. Gördüğü ve tetkik ettiği kızların ö » KSN Yahudi yurdu kurulması için yapılan gayretlere karşı alâkadar olduğunu #öylemiştir. Sonra Alman Yahudiler meselesine geçerek — gunları — ilâve etmiştir: — Milletler cemiyetinin bu mesele için müdahale edebileceğini zannedi- yorum Haklarından ve hayatlarını kazanmak — kabiliyetinden — mahrum edilen binlerce Yahudi, Almanyadan kaçıyorlar ve kendilerini misafir eden hemhudut devletler için bir mestle teşkil ediyorlar. Bu devletlerden, doğrudan doğruya bir başka milletin siyasetinden doğam bir yükü omuzlarına almaları isteni- lebilir mi? hiçbiri de ona bir arkadaşlık zevki duyuramamışlardı. Halbuki Pariste Gretta ile tanıştıktan ve bilhassa genç kızla uzun zaman hakikt bir arkadaş- bk ettikten sonra fikri tamamile değişti. Ve genç kızın kendisine gösterdiği temiz, riyasız ve özen- siz arkadaşlık onun evlenmek hakkındaki kanaatlerini de tebdil etmişti. Aralarındaki çok samimi ar- kadaşlık — biribirlerini tamamile anlamıya sebep olmuştu. Genç kız onun hislerini, arzularını, dü- şüncelerini okadar iyi tetkik etmiş ve anlamıştı ki Ahmet Reşit onu yanında hakiki bir hayat arkadaşı gibi gördüğü zamanlar olmuştu. Fakat ona bu arkadaşlığı teklif etmekten çekiniyordu. Genç kız okadar dost, okadar samimi arkadaştı ki bunu teklif etmek onun gösterdiği — temiz dostlağa — karşı - bir” küstahlık zannediyordu. Gururu, milli haysiyet düşün- cesi onu böyle bir arzuyu izhar etmekten — menediyordu. — Genç kızın böyle bir teklif karşısında : — Garip şey, demek benim göşterdiğim / orkadaşlık, / dostluk T siz bu şekilde tefsir etti- . ddi ÜDÜRÜKDİN " — slakseari — AMÜLAR ea ı ai Bugün Nekahet Devresindeki Milletle- rin Yaralarına Bir İlâç Bulunabilir Mi? Gönül İşleri Karilerin l Suallerine Cevaplarım Bir diğer mektup. Bunu da bir genç kız yazıyor: * 17 yaşında bir kızım. Bir müessesede çalışarak hayatımı ka- zanıyorum, Böyle olduğu halde ailem tarafından sıkı bir tazyik altında bulunuyorum. Ne beraber çalıştığım kız ve erkek arkadaş- larımla bir yere gitmiye, bir ge- zintiye iştirak etmiye, ne de diğer kız arkadaşlarımla bir eğlentide bulunmıya mezun değilim. Sabah evden işe, bütün gün makina ba- şında tık tak, tık tak... Akşam tekrar işten eve.. bıktım artık bu yeknasak hayattan. Benim de gü mek ve eğlenmek hakkım de ğil mi?,, Bu iki mektubun da yukarda cevabını verdim zannediyorum. x4 Ankarada İ E Efendiye: Kadınla aranızdaki yaş farkı © kadar mühim değildir. Bu ka- dınla evlenirseniz. belki madde- ten size yardımı dokunabilir. Fakat bir defa kadının ahlakımı tetkik ediniz. Eğer uysal, terbi- yeli bir kadınsa mesele yoktur, Fakat yırtık, hırçın bir kadınsa çekininiz. * “Kocam somurtkan, neş'esiz bir adamdır. Evde güldüğünü pek hatırlamıyorum. Halbuki d şardaki hayatında pek neş'eli ve sevimli olduğunu biliyorum. Ne- den evde böyle hareket ediyor? Faika İnsanlar böyledir. Bazıları iş hayatlarında sert, ev hayatlarında samimi, bazıları da iş hayatların- da samimi ev hayatlarında ge- çimsiz ve haşin olurlar. Onu neş'eli yapmak size düşen bir vazifedir. Siz ve — çocuklarınız neş'eli olursanız, onun da neş'e- sini bulmamasına imkân yoktur. niz. Size bukadar itimat göster- mekte hata etmişim! Deyivermesinden çekiniyordu. Yalnız genç kızın kendisine karşı hissen de yabancı olmadığını (Eyfel ) kulesinde gece başbaşa yediği yemekte anladı. Grettanın o akşam gösterdiği alâka ve hususiyet her zemanki samimi dostluktan daha başka, daha cana yakındı. » Salonun köşesinde yarım sant icinde ne mühim bir dava halle- dilmişti. Ahmet Reşit bu her ar- zusu yerinde ve zamanında lan genç kızın kabul ettiği fedas kârlığa hayret etmişti. Zengindi, sanatkârdı ve gü- zeldi. Böyle bir genç kızın uzak bir memleketten gelmiş ve bir tesadüfle yine ecnebi bir şehirde arkadaşlık etmiş olduğu adamın mukadderatına karışması ne bü- yük fedakârlıktı. Genç kız bu kararı çok evvek den vermiş gibiydi. Ahmet Reşi- din çok temkinle hareket etmesi onu daha fazla harekete getir- mişti, Şimdi parmakları biribirine kilitenmiş gibi bütün bir yıl de- ( Arkanı var) K