| ; | | İ | $ | | | SON POSTA | GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Yazanı Ömer Rıza Sultan Salâhaddin Sarayını Sizin Güzelliğiniz Hacı Mehmet buna tamah etmiş olacak. Haydar Bey, bu Hacı Mehmedi de, Zaloğlunu da - hiç sevmiyor, onlara hain köpekler! diyor, onları gördükçe yüzle- rine tükürüyordu. Onun için bu adamm bize hiyanet etmesine ihtimal vermiyordum. Sonra ça- darin dişinda iki askerimiz bulu- nuyordu. Bendenizle Zaloğlu bu banımın muhafazasile meşguldük. Sinan emretli: — Muhaha askerleri çağırın ! Askerlerin — ikisi de iler. Bir lâhza uyumadıklarımna yemin ettiler. Bir ses — duymadıklarını söylediler, Sinan elini kaldırdı. Yüzüğünü bu fedailerin üçüne gösterdi ve bir. kelime ilâve elti: — Haydi. Üçü de yürüdüler, Taraçanıd kenarına vardılar. Ve bir tek söz söylemeden, arkalarına bakma- dan kendilerini uçuruma attılar. bir lâhza sonra üçünün vücutları- da kayalara çarptı ve herşey ladılar. Ve yine: — Adaletinize kurban olalım! Dediler. Gül Hanımın rengi sararmış, korkudan bayılacak hale gelmişti. Bu ne müthiş adamdı. Adam değil, şeytandı. Kendisi de onun elinde idi. Kimbilir, onun elinde ne kadar kalacaktıl Sinan yerine oturduktan sonra emretli: — Şu cesedi kaldırın! Hacı Mehmedin cesedini alıp, bu ölüm yurdunun tepesinde uçan kartallara attılar. Şeyh Sinan sonra Gül Hanıma baku ve şu sözleri söyledi: — Gül Hamım! Maceramızı bi- liyoruz. Selahatt'a sizi arayor, aramaktada haklı bu sözler söy- lendikten sonra Sinanın gözleri korkunç bir ışıkla parladı. Fa- kat izahat devam ediyordu: — Evet Sultan Salâhattin sa- rayımı, sizin güzelliğinizle süsle- mek istiyor, Zaloğlu, onün bir rüya gördüğünü sizi almak iste- diğini anlattı. Sultan Salâhattin benim düşmanımdır. Fakat şey- tan onu bimaye ediyor. Çünkü fedailerim bile onu öldüremediler, Lâkin sizin yüzünüzden aramızda muharebe de olacaktır. — Fakat korkmayınız. Çöünkü sizi Selâhat- tine çok pahahya vereceğiz. O kadar ki Salâhattin, sizin uğru- nuzda bile, istediğimiz pahaya tahammül edemiyecek. Bu kale bir kimse tarafından teshir olu- namıyacak derecede kuvvetlidir. Onun için siz burada buzur ve istirahat içinde yaşıyabilirsiniz. Her ne isterseniz emrinize ama- dedir. Her iradeniz, hemen yeri- ne getirilir. ğ Gül Hanım cevap verdi: — O halde, dedi, sizin Zal- oğluna karşı beni bimaye etme- nizi diliyorum. Sinan memnun oldu ve: — Şeyhulcebel sizi bütün kuv- wetile himaye eder, — Gül Hanım tekrar rica et- ti — Sonra — kardeşlerimle bir | — caatları. davet. ediyorum. ziyafet — veriyorum. O kadar hepinize veda! Şeyh emir Mesrüreye baktı ve emretti: — Kadın! misafirlerimize ve- fakat et. Vaziferini biliyorsun! | Bu hanımı sen izaz edeceksin. Her hangi bir yabancırın ona yaklaşmamasına dikkat ct. Hele Zaloğlu'nun onu rahatsız etme- mesine bilhassa ebemmiyet ver. Şeyh sonra dailere döndü ve ilâve etti. — Aziz dailerim! fermanlarımı — kaydederek — i'ân ediniz! bu üç kişi, yüzüğümün himayesi altındadır. Da'lerin hepsi ayağa kalka- rak yerlere kadar eğildiler. Son- ra tekrar oturdular. Şeyh son emrini verdi: — Misafirleri götürün! Mesrore yürüdü. Muhafızlar le Süslemek İstiyor lhııoıırı Kurt Doğan ve Gül Hanim geliyordu. Kapıdan çıkıp koridoru geçtikten sonra fedayi- lerin salonuna girdiler. Orasını da geçerek misafirhaneye vardı- lar. Mesrure burada muhafızları savdı ve Gül Hanıma dönetek: — Cihan Gülü! dedi, ben si- rum. Siz de kardeşlerinizle görü- şünüz. Fakat duvarın kulağı olduğunu unutmayın! — Türk- çe konuşmanız. daha — doğrü eolur. Çünkü bu lisam anlıyan Mesrure sözlerini tekmilledik- —H- çoktu ki mereden başlayıp nere- de - bitireceklerini bilmiyorlardı. Gül H. kendini toplıyarak: — Allaha şükredelim, dedi. Tehlikeli günlerden sonra bir araya geldik. Üçü de Allaha şükrettiler. Sonra odanın orta- sında oturarak konuşmiya baş- ladılar. Doğan rica etti: — Gül, evvelâ sen anlat! Cül de başından geçenleri anlattı. Sonra Doğan kendi başların- dan neler geçtise hepsini kısaca nakletti. Gül H., bütün macerayı din- ledikten sonra yavaşçacık sordu: — Bu gözel kadın sizi niçin himaye ediyor? D n -—oğB—iıl'miywıııI dedi, belki de onu aslandan kurtardığımız için bize dost oldu! Gül, Doğana bakarak giü- lümsedi. Kurt ta güldü. Gül H. neş'elidi. Doğana ba- karak: — O ne mübarek aslanmış! 1 ( Arkası var onun arkasından ilerlediler. Da- balali Yüksek Ziraat Enstitüsünün kümes ile ambar, depo, yem h: zarf usulie ve 21 gün müddetle Ziraatrî’(;kuâılğtiı—ıde n: lözumu olup yaptınlacak 6 adet azırlama yeri ve teferruatı kapalı münakasaya konulmuştur. Bu işe ait münakasa şartnamesi, mukavelename, umumi ve hususi şart- name beş lira bedel mukabilinde Enstitüsü Bürosundan alınacaktır. Ziraat Vekâletinde Yüksek Ziraat Talipler münakasa şartnamesinde zikredildiği veçhile müessesece tanınmış olduğu ve yaptıkları inşa- ata ait ve asgari 8 bin lira kıymetinde bir binayı ikmal ettiğini Ticaret Odasında inşaat mütcahhidi olduğunu mübeyyin vesaiki komisyona göstermiye mecburdurlar. Talipler kendi teklif edecekleri Ledelin yüzde 7,5 nisbetinde teminatı muvakkate mektuplarile birlikte ihale günü olan 29 ağustos 933 tarihine müsadif Salı günü saat 15te Vekdlet inşaat komisyonuna müracaatleri ilân ( 3895 ) olunur. Haydarpaşa Emrazı İstilâiye Hastahanesi Baş Tabipliğinden: Hastahanemiz için alınacak süt ve yoğurt hakkında yapılan " açık münakasada verilen fiatlar fazla görüldüğünden bir hafta müddetle tekrar münakasaya konulmuştur. Münakasa 29 Ağustos 933 Sali günü saat 14 te Galatada Kara Mustafa Paşa sokağında İstanbul Limanı sahil sıhhiye merkezinde yapılacağından taliplerin hastahane idaresiyle mezkür merkez Levazım memurluğuna müra- *4258,, aa | Ağustos " 23 Plâjlarda Neler Gördüm? Denize, Baloya Gider Gibi Giden Kadınlar ( Baştarafı 1 inci sayfada ) alır, tuvaletimi bozmadan çıka- rım! diye girmiş. Yahız muzibin biri yüzüne su atmış. Suratı karakterisitik palyaçolara rahmet okutuyor: Dudaklarının karmenleri çene- sine, gözlerinin boyaları dudak kenarlarına kadar akmış, ondü- leli saçları perişan olmuş!.. Ya- nımdan — geçiyordu. Külhaninin biri laf attı: — Oh olsun.. Balaya mı gi- diyordun be mübarek ! Gülünç olmak kadının mane- viyatını. okadar bozmuştu ki, cevap vermek kudretini bulamadı. —< ©47 Mülüsim, - damönüş ıslak mayo da buz gibi imiş yani! * İçinde bir kişinin rahat döne- mediği, ufacık kabinede bu de- giştirme muamelesi nasıl oldu, bayret ediyorum. * Bugün galiba Beyoğlu mağa- zalarının tenezzühü var. Bütün P satıcı kızlar, satıcı oğlanlar bura- | da. Burada “kıyafet tavsiye mek- Yeni tubudur,, sözünün manası da iflâs ediyor. Meselâ şu şişman, iğri büğrü, kıll vücutla adam. bülün çirkin- liklerini biçimli bir elbise içinde örtecek. Soyunmadan evvel büyük bir şirket müdürünü andırıyordu. Şimdi insan başlı bir şenpanzeye, ufak sermayeli bir mahalle kasa- bıma benziyor. Buna mukabil şu adaleli mev- zun — vücütlu, — Apollon benzeri gence bakın. Akşam — üzeri yine sabahki kılığına girecek: Daha doğrusu, Zigotovari pantalonu, Şarlovari papuçları, Düztabankâri caketile sababki kılıksız kalıbını takınacak. Şimdi birisini istihfafla — süzü- yorlar, öbürüne perestişle bakı- yorlar. Sonra aksi olacak çıplak apol- lon benzeri, şimdi üzerinde do- laşan — muhabbetkâr bakışlara kendisini kaptırmış, koltuklarmı kabat Zavallının, şimi, birkaç dirhem etin değil birkaç kuruş paranın bin ayıp örttüğünün ve kadınla- rın cebi delik apollonlara metelik vermediklerinin farkında değil galiba? Maamafih 'o- rum, buraya girerken Si al kırk kuruş ona birkaç saat hük- yaya kı?ıılıuk hakkını da mı vermesini Ötekine gelince, kesesi bura- da üzerinde birkaç saat istihfafla kadar dolgundur!... Naci Sadullah ümüş Ve MNikel Paralar | Bunların Şekilleri için | Bir Müsabaka Açılacak rır ve nikel paraların şeklinin tesbiti için Güzel San'atlar Akademisi meclisi dün saat 14 te bir toplantı yapmıştır. — * Toplantıya Akademi müdürü Namık İsmail Bey riyaset etmiş ve Maliye Vekâleti namıma Darp- hane müdürü Fuat, Darphane sa- bık müdürü Niyazi Asım, Merkez bankası İstanbul şubesi müdürü Sait, Damga matbaası sabık mü- dürü Nüzhet Beyler de hazır bulunmuşlardır. şekillendirilmasi için bir müsabaka tertibi kararlaştırılmış, bu hususta ilân ve şartnameler tesbit edi- miştir, Gümüş ve nikel paraların şe- killeri Güzel San'atlar resim ve alanlara mükâfatlar tevzi edile- cektir. İzmir Amerikan Kollaji Kapanmıyor İzmir, 24 — Şehrimizdeki -Amerl- kan kollejinin kapanmak üzere oldu- gu hakkında kaydedilen rivayetler tahakkuk etmemiştir. Amerikan kol- Iğji her sene olduğu gibi bu senö de tetrisatına devam edecektir. Mekte- din propagandası yaptığı İddialarına gelincee Mektep idaresi bunu mutlak