Bir Fransız Gaze- tesinin İnsaniyet Damarı Kabardı! Fransanın mümtaz ve değerli evlâtlarından M. Heryo henüz ara- mızdan ayrılmamıştı ki Parisin Jurnal isimli bir gazetesinde isyanına gdair bir bent çıktı. Bu bendin unvanı *lrak kalliâmının verdiği iki ders, tir. Asurilerle Gildanilere milli bırîm yerllmesini istiyor, Suriye üstündeki Franmz mandasının da kaldırılmama- dını tavsiye ediyor. Jurnal, siyasi yazılarında Fransız hariciyesinden ilham alan bir gaze- tedir. Türklüğü ve Türkiyeyi hiç sevmez. Jurnalın, burnu fena hıl:: iz'aç edici bu kabil yazılarının altını Sen - Bris İmzası vardır. Bu bentler hususi bir maksat takip edecek olur- larsa, yazıların mes'uliyetini gözete üzerine alır ve bent İmzasız çıkar. Iraktaki Asuri ve Gildani —î_ B- il am da böyle nasebetile çıkan bu son y R örtile Gd GK 4 yor kiz “ Irak hükümetine isyan edip 5:-' 'e geçen Âsuri tekrar Suriyeye dönmek lm= arı vahşice hücu- bu suretle de Ce- Baa a Akyama kabulünden . birkaç ay sonra, Cemiyet misakının 23 üncü ve Cemiyete girmesi münasebetile beyannamenin ikinci mad- deleri mucibince hesap vermek mec- buriyetinde bulunuyor. Derhal söyle- ki bu mes'uliyetin yükü yalnız whnhnedılı omuzlarında değil- .. Çünkü bugünkü vaziyetin başında =bca,dk hata vardır ; 1 — Sulh muahedeleri rken Asurilere vadedilmiş olan Hakârinin Türklere vi 2 — Geçen sene İngilterenin vak- tinden evvel İrak mandasını terkey. lemesi. Bu hal götteriyor ki Irak Cemiyeti Akvama girmek için olgun bir bale gelmemişti. Hâdise bir der — teşkil etmeli ve Cemiyeti Akvam Meclisi Irakı şiddetle muahaze ederek ona vazifesini ha- tırlatmakla kalmamalı, Asurilere bir mill? yurt bulmakla da meşgul ol Mahdır. Bu arada, Suriye mandası mesele- #inin müzakeresi sırası geldiği zaman Fransanın bu mandayı bırakmasını istiyen bir takım hırsları teskin etme- lidir, İrak tecrükesi, bazı ihtiyatsızlık- ların pahalıya mal olduğunu ispat etmiştir.,, * Bir zamanlar sahipleri Yıldız sara- yanın işletilmesine talip olupta red Avusturya V e Macaristan İtalyanın Açık Veya Gizli Vasiliği Altında Paris, 24 — Tan gazetesi bugün- kü yazısında diyor ki: “Romadan gelen bazı haberler bu meselenin hal çaresinin Avrupanın Tuna boyunca olan kısmında muva- zene temini noktasında bulunduğunu göstermektedir. Fransa böyle bir for- mülü tavsiye ve iltizam etmekten bir an geri durmamıştır. “Ancak öğrenilmesi lâzım olan bir nokta vardır. İtalya hükümeti bu muvazene işini ne yolda düşünmek- tedir? Avusturya ile Macaristan ara- sında iktısadi bir bu iki hükümetin İtalya ile 'olan iktısa- di bağlarının kuvvetlendirilmesinden bahsedilip düruyor. Bu rivayetler Avusturya ile Macaristan urasında İtılyııııı yardımı iİle ve hılyııı kontrolu altında bir anlaşma temini fikrinin yeniden başgösterdiğine mi delâlet etmektedir. “Her şeyden önce - Avusturyaya iktısadi yardımda bulunmak zaruri bir hale gelmiştir. İtal, hiç bir melanik Bi earel . Müel sezlrli MüÜSAİ Mesal dairesinde tetkik ıdııl':::*hı Bununla beraber İtalyan plânı -eğer mevcutsa- doğru ve etraflı bir surette öğrenmek lâzım gelir. “Avusturya ve llmılü—ıhılyıııı açık vöya — gizli vasiliği altında bir araya getirmek bir hal çaresi olamaz. Çöünkü siyasi istiklâlleri hususunda çok kıskanç bulunan küçük - itilâf Böyle bir kombinezona kolay kolay giremez. Halbuki küçük itilâfin faal ve tesirli bir ıuııAlxı işliraki olmak- Fyereller z Tüee Yaşamak kabiliyetini balz olamaz.., cevabı alan Pariste -htü: Jurnal azetesi, komşu ve dost memle- ieth vukua gelen bir kıyam hâdisesi münasebetile vaziyeti işte böyle ifade ediyor ve memleketinin dostu olan 'Türkiye eczasından bir parçadanda | İşte böyle babsediyor. Jurnal — gazetesi Dürzü kıya. mı münasebetile Suriye'de işlenen facıalardan haberi yokmuş gibi ha- reket ediyor. Fasta hergün sahası ge- nişliyen katliam hâdiselerinden gaflet gösteriyor. Fakat unutuyor ki bugün- Yirmi dört tayyare ile İtalya'dan Amerika'ya Bir İttihat giden Jeneral Balbo, Orbe- telo tayyare deniz istasyonunda halk tarafından büyük tezahüratla kargılan- mıiştır.Resmimiz solda Jeneral Bolbo'nun tayyaresini sağda Musolini tarafından Balbo'ya nişan verilişini gösteriyor. Amerika'da Çok Müthiş Bir Kasırga Vaşington, 4 — Virjiniya - Bah- da çıkan fırtma şark - sahibinin her tarafına yayılmıştır. Bir ka- sırga halini alan bu fırtınanın sarsıntı ve serpintileri Vaşingtonda bile du- yulmuştur. Burada Reisicümhur sara- yının yakınında bulunan ağaçlardan birçoğu köklerile birlikte — oynayıp devrilmiştir. Banı sokaklar su altında n l kalmiştir — a e G n e LÜ TRE p, aa ——— —— kü dünya 1914 den evvelki dünya değildir. Ve hiç kimse, bu derece bayağı politika tahrifatı yutmuyor. irak hududundaki — Gildani « Asuri biçarelerine acımak için insanın ev- vela kendi tabaasına merhamet duy- maktan işe başlaması lüznmgelmez mi? Jurnal gazetesi bunu dahi bilmi- yecek kadar acemilik gösteriyor ki yakışık almıyor. — Süreyya Iılldlrllıîıiığ Fırtınanın kasıp kavur- duğu yerlerde vuku bulan zararların mikdarı milyonlarca dolar tutmak- tadır. İtalganın Askeri Manevraları < Garesyo, M — Kral askeri ma- gelmiştir. Kral ile Başvekil askerlerin yaptıkları hareketler esnasında muh- telif mıntakaları dolaşmışlardır. Berlin Etrafında Uçuş Berlin, 24 — Almanya etra- fında —hava — seyahati bu — gün Berlinin — Tempelhoöf tayyare ka- rargâhından başlıyacaktır..Bu uçuştan maksat müsabakaya giren tayyarele. rin fenni kıymetlerini tebarüz ettir. mektir. Müsabakaya iştirak için dün akşam berline 100 kişi daha gel miştir. Karilerle Baş Başa * İki senelik evliyim, bir de çocuğum var. Babamdan kalmış bir mikdar da param var. Kocam evvelâ parama karşı lakayt gö- ründü. Fakat gün geçtikçe elim- den paramı almak hevesine düş- tüğünü görüyorum. Hattâ — geçen gün bu yüzden Aaramızda tatsız bir kaç söz geçti. Münakaşa es- nasında beni param için aldığını İtiraf etti. Bunun üzerine kendi- sinden soğudum, — Artık yüzünü bile görmek istemiyorum, ne ya- pacağımı şaşırdım. Bana bir yol gösterir misiniz? Nadide Kızım, hiddetli - zamanlarda söylenen söze bakılmaz. İnsan asabi zamanlarında söylediğini pek bilmez, sonra pişman olur, fakat iş işten geçmiş bulunur, siz daha ziyade kocamzın eve ve size karşı aldığı vaziyete bakınız. Müsrif, çapkın, evini ihmal eden bir adamsa, o vakıt korkunuz ve ihtiyatlı bulununuz, — onu getirmiye çalışınız. Aksi tak * “ Yazın çıktığımız sayfiyede bir gençle tanıştım. Sevdim ve sevildiğimi zannettim. Fakat az zamanda — müthiş bir sukutu hayale uğradım. Bunun üzerine önüme ilk çıkan talibimle nişan- landım. Fakat' şimdi yaptığıma pişmanım. — Nişanlımı tanımadan anlamadan kabul ettim. Şimdi ise onunla geçinmek mümkün olmadığınmı görüyorum. ,, Türkân Nişanlanmak evlenmek demek değildir. Geçinemiyeceğinizi an- hyorsanız nişanı bozunuz. HANIMTEYZE Fransız Relsicümhuru Paris, 24 — Reisicümkur M. Löb- rön yaz mevsimini geçirmek üzerö gittiği Mersilhat'daki evinden dün sa- at 18 de otomobil ile eliza sarayına dönmüştür. Dünkülerin Romanı Burhan Grotta memleketine, aporla- rına, evine kavuşmaktan gelen bir sevinç içinde adeta yeniden çocuk olmuştu. Paristeki o ağır lıqlı. genç kız tamamile değiş- Mişti. O akşam Noeldi. bir ğ viski meraklısı M. Kolmodin daha gündüz- viski —şişelerini - boşaltmıya Ahmet Reşit içine girdiği bu sileyi tetkik ettikçe garp kültü- Tünün aile hayatında tesirini daha birkaç halis Parisli $ Edebi Roman 54 aa Cahit aile ile tanışmıştı. Onların haya- fını, aile münasebetlerini bu ka- dar yakından tanıdıktan sonra Fransız terbiyesi gözden düştü. Bunlar hayatın her parçasını riyazi, hendesi, fenni bir şekle sokmuşlardı. Bizim nezaket, mi- safirperverlik. — diye — ayırdığımız şeyler onlarca medeni ve - terbi- yeli bir insanm tabil vazifeleri Temel taşı bu kadar kuvvetli olan bir cemiyetin ahlâk tarafı da © kadar kuvvetliydi. Ahmet Reşit şimal ikliminin bu en moderen cemiyetini bu kadar yakın tanı- dığı için pek memnundu. Gece misafirlerin iştirak — &tti- ği eğlence çok neş'eli geçti. Ah- met Reşit İngilizceyi öğrenmekte neden ihmal gösterdiğine kız- yordu. Bereket genç kız ve annesi hep kendisile meşgul oldular, Viski şişeleri boşaldıkça neş'e ** Hi Kslmodin boş bir adamdı. Yaşına rağmen - gençleri kıskan- dıracaka bir cevvaliyet gösteri- yordu. Ahmet Reşit içlerine karış- tığı bu insanların yaşayışlarına ve düşünüşlerine birbirlerile dost- luklarına baktıkça sıkılıyordu. Türk cemiyeti ne kadar geri, ne kadar ham kalmıştı. Hepsi gürbüz, sıhhatli, hayatı seven, neş'eli insanlardı. Yüzlerinde ıstırap ifade eden bir çizgi yokt Gözlerinde haz ve neş'e taşı- Gece eğlence hiç bir dini mana ifade — etmeden sabaha kadar devam etti. Ahmet Reşit ertesi sabah uyandığı zaman bütün ailenin yakındaki — kiliseye — gittiklerini öğrendi. Bu kiliseyi birgün evvel önün- eçerken görmüştü. Ahmet Reşit verandaya çıktığı vakit karl vadinin eteğindeki kiliseyi gördü. Karlar içine gö- mülen bu küçük villâmın önünden siyah bir kalabahk dağılıyordu. Bu şık ye samimi mabedin çan kulesi bile yoktu. Elektrikle işleyen bir çanı yalnız merasim günleri protestanlara birleşmek ve dünya işlerinden biraz uzak- laşmak dakikası geldiğini haber veriyordu. Biraz sonra onlar bahçe kapı- sından göründüler, M. Kolmodin siyah bir elbise giymiş, genç kızla annesi koyu renk yünlülere bürünmüşlerdi. Ne sade, ne samimi bir iba- det dönüşü idi. Burada vicdanlara hatta ce- miyet hayatının bareketlerine mü- dığık eden bir din ve taassup teşkilâtı yoktu. Din erkânı =ınlırııı b“:ıııılı- en ki , İşlerine nlar :nı =otdu. Bilâkis halk kalbinin sükünet ihtiyacını temin etmek, — maneviyatını. mabedin ührevi erganun elerile yıka- Mmak, tasfiye etmek için haftada bir, ayda bir bu çiçekler, dallar zeyen villaya gidiyordu. insanlara yalmız tarihi — fası muasır — ilimlerle dolu bir Pasteur herkese hayat, saadet, sevgi hakkında konferans veri- yordu. Ahmet Reşit protestan mabet lerinin teşkilâtına ait bir eserde bunları okumuştu. g Ve inanmıştı ki hayatta her şeyde olduğu gibi dinde de inkılâ parttır. Tarihte bir. ( Reforme ) bu, olmasaydı A a llt tına devam kti. Birdenbire buz gibi soğuk fakat kar - gibi” yumuşak iki el şakaklarına i geldi. Gretta gülüyordu: — Reşit sıkıldın galiba, Sana biraz piyano çalayım. Bu sabah DeD evyel olmaz mı? Genç kiz onu daima meşgul etmek için ne yapacağını bilmi- yordu. Yabancı bir memlekette mi- i memnun etmek arzusu genç kızı çılgına çevirmişti. İskandinavya — musikisinin de en güzel parçalarını leziz bir şu- rup gibi yudum yudum içen Ah- met Reşit kendini bazan bir ha- yal âleminde bazan de tatlı bir uykunun — rüyalarında — zannedi- (Arkan var) ! |