6 Sayfa ö —— eçi — I Dünya Hdılisel;rî_ı— Eyi Olmak İstemiyen Hastalar .. Bükreşten bildirildiğine göre Kalas şehri ci- ğıu'ııı(n'lı.lı dl;üı,il ; ir kasabat umu- Tehlike | mi denecek. de- Oldular | vecede uyuz has- talığı baş göstermiştir. Bu kasabanın ahalisi, hemen hemen hususi bir mezhebin salikidirler. Her şeyin, iyilik ve fenalığın kâmilen Allah tarafından geldiği — kanaatinde- dirler. Onun içindir ki hükümetin kendilerini tedavi etmek üzere göndi i doktorları kabul et- memiş, ilâçlarını yere atıp kır- mışlardır.. Çünkü bu adamlar bastalığı Allahın verdiğine kani- dirler. İyiliğin de onun tarafından gelmesini bekliyorlar. Halbuki bu sırada hastalık gün geçtikçe si- rayetini arttırıyor. Şimdilik zincir- leme suretile uyuza tutulanların mıktarı dört yüzü bulmuştur. Gönderilen bir jandarma bölüğü ile hastalar arasında kısa bir müsademe olmuş, birkaç kişi ya- ralanmıştır. — Jand , hasta- ları birer birer yakalayıp ilâç sürmekte, bir gece müşahede al- tında bağlı tutmakta, sonra temiz- lenmeleri için hamama sokmakta- dırlar. Ancak bu sayededir ki te- davi imkâmı hâsıl olabilmiştir. Komanyada Ciddi Bir * ski mecellede bir madde vardı; “ Bir iş dayyik ol- dukta müttesi o- Pratik lur! ,, derdi. Yani Haydutlar | zorluk — halinde müsamaha edilmek suretile bir işin başarılmasma imkân verilir, demekti. Amerikan haydutları da Amerikan iş adamları gibi pratik insanlar. İktısadi darlık karşısın- da halka kolaylık gösteriyorlar. Sağımlı inek gibi habre derisini yüzdükleri biçare insanların bir tahtada para veremiyeceklerini görür görmez, işi taksite bağlı- yorlar. Geçenlerde — Nevyorkun meşhur boks maçı mürettiplerin- den Naton Baskoviç ismindeki emprezaryonun da başına böyle bir felâket gelmiş. Naton Basko- viç gece klin köprüsünden geçerken iki haydudun tabanca- İarile karşılaşmış. Herifler impre- zaryoyu — zengin — sanıyorlarmış. Ailesinden beş bin dolar istemiş- ler. Fakat alamıyacaklarını anla- yınca pazarlık tarikile istedikleri 'a miktarını dört yüz dolara ntdır indirmişler ve bunu da aylık taksitlere bağlamak suretile azami kolaylık göstermek yolunu tutmuşlar amma Baskoviçin ailesi onu dahi verememiş. x merika Cümhur Reisi mem- leketin iktisaden kalkın- masını temin için bütün - Amerikan halkı nezdinde bir anket açtı. İş ve- ren ve alana karşı, bu sahada tatbik etmek istediği p'lânın su- retini anlattı ve fikir sordu. Bir nevi referandom mahiye- arasında esas ile alâkadar olmıyanlar pek çoktur. Hele bir kısmı anlaşılamıyacak kadar ka- rışıktır. Meselâ mensucat sana- iinde çalışan bir kadın haftada r İngiliı lirası ücret aldığını, yaşıyabilmek için çamaşırını gece 'a mecbur olduğunu söy- 'or. kadının patronu ise M. Ruzveltin - fikirlerine — muanızdır. Yakında, onun gözlerini dört açacağını söyliyor. Kadıncağız bütün bunları an- lattıktan sonra soruyor: “— Bizi ne zaman kurtara- caksınız?. Şikagolu bir apartıman kapı- cısı, kapıcılara ait nizamname SON POSTA —— T.A,RİH,İ ,,MP_SAHA,B_E —— Saray Para İstiyor! İstanbulun Rüt beVeY;şç; En Büyüklki Sarıklı Hocası Arasında Eski Usul Bir Boks Müsabakası ! Saray kadınlarının — sefaheti aritıkça artıyor.. Hazinede, bir tek mangır bile bulunmıyordu. Valde Turban sultan, saraydaki intrikalarını dilediği gibi çevir- mek için: — Para... Diye etrafına kapiınıyor.. Man- sap ve makam talebinde bulu- nanlardan aldığı rüşveti günden güne arttırıyordu. Fakat, dökme su ile bu değirmeni döndürmek k güç “oluyordu. Bunu esaslı ir surette halletmek ve hazine- ye daimi bir varidat temin ey- lemek lâzımdı.. Sadrazam Gürcü Mehmet Paşa, bu incelikleri -tak- dir etmiyor; onun için muvaffa- kiyetsizlikle ittiham ediliyordu. Valde Sultanı memnun etmek isteyen saray ağalarile devlet ricali birleşmişler, sadrazamın tebdilini istiyorlardı... Nihayet buna karar verilmiş; sadaret makamına tar- honcu Ahmet Paşa getirilmişti. Fakat Ahmet Paşa, saray ta- kımınin istediği gibi çıkmamıştı. Paşa, hazineye toplıyacağı parayı israf etlirmemek istiyor; bu para ile donanmayı ıslah ve Girit ah- valini tanzim eylemiye gayret gösteriyor., Ayni zamanda kim- seye de rüşvetle mal vermi- yoî'dıı... Halbuki dev?ı..ıl:ım ma- hasile bir irtikâp ve irtişa devri idi. Şüphesiz ki Abmet Paşanın bu siyaseti, hoş görülmiyecekti. 4 Ahmet Paşa, icraatında mu- vaffak olmak için teşebbüslerde bulunuyor.. Halkın üzerinde tesir ve nüfuz yapabilmek için bir gece zından- dan bazı mücrimleri gizlice çıkart- ahkâmını öğrenmek istiyor. Zen- ci bir ahçı Reisicümhuru daima müdafaa edeceğini ve en büyük emelinin ona birkaç tavuk k- zartmak olduğunu söyliyor. Reisi cümhur bütün bu mektupla- ra - ki milyonları buluyor - cevap verilmesini emretmiştir. tırıyor.. Bunlara kıymetli elbiseler iydirerek boyunlarını vurduruyor.. anlı cesetlerini şehrin kalabalık semtlerine attırıyor. Sonra da kendi adamları vasıtasile: — Vezirin, müdahaleye taham- mülü yoktur. Her kim ki devlet umuruna müdahale ederse, encam ve akibeti budur. Diye propaganda yapıyordu. Halbuki Ahmet paşanın bütün bu gayretlerine rağmen ortada yine büyük mikyasta rüşvet para- ları dönüyor. Şeyhislâm Ebüsait Efendi, bütün ilmiye mansaplarını yüksek ücretlerle satıyordu... İs- tanbul kadısı şeyhislâmı çekemi- yor; bir gün huzuruna girerek: — Bre, Allahtan korkmaz. Bre mürteşi, zalim. — Anadolu kazaskerliği benim hakkım iken niçin âhara verdin? Diye söylenmiye başlıyor. Şey- hislâm, gazaba geliyor: — Bire, cahil edepsiz.. sen ne adem oldun ki bu gönâ .küs- tahlığa cür'et edersin. Sen Sün- bül Alinin kahve uşağı değilmiy- din. Bu rütbelere hep rüşvetle gelmedin mi?... Cevabını veriyor.. hatta bu- nunla da iktifa etmiyerek : tanbul kadısını falakaya çektir- mek istiyor. O zaman devletin bu iki büyük rüknü, yumruk yumruğa kırılıyor.. Biribirilerinin sakalları, tutam tutam parmaklarının ara- larında kahyor.. Bütün bu reza- letler; devlet ricalinin halk naza- ryındaki mevkiini azalttıkça azal- tıyordu. * Ulema, iki kısma aynılmıştı. Devletin Islâhatına taraftar olan- lar, Tarhoncu Ahmet Paşanın büyük bir nifak girmişti. Ahmet Paşanın muvaffakiyetleri artlıkça, rakiplerinin hile ve - desiseleri de artıyor. Paşanın başında arhk muhakkak olan bir musibet dola- şıyordu. Ahmet Paşa bir gün müneccim başıyı çağırtmış: — Hele şu yıldızıma bakıver. Başımda bir varta dolaşıyor mu?. diye sormuştu. * Ahmet Paşa, nihayet korktuğu- na uğramıştı... Hazineyi ıslah eden ve fakat saray israfatına hiç bir para vermeyen veziri azam, bir- gün tersanede Giride götürüle- cek gemileri teftiş ederken sa- raydan çağırılmıştı. Ahmet Paşa, derhal bu — çağrılışın manasını anlamıştı. O, sadece mührü hü- mayunun geri almacağını düşü- nüyor, bunu Memmnuniyetle verip bir|köşeye çekilmeyi cana minnet biliyordu. Fakat, saray entrika- larile harekete getirilmiş olan dördüncü Mehmet, onu görür gör- mez, tekdire başladı ve sonra da kaşlarını çatarak: — Kaldırın, şu herifi... Diye bağırdı. Ozaman koca — veziriazam sabredemedi. Devlete karşı ettiği yüzüne karşı söyledi. ve sonra: — Padişahım!., Sen beni ser' ile öldürmiyorsun... Benim katlimi mucip bir suçum yoktur. Beni zülümle öldürürsün.. Yarın rüzı mahşerde, iki elim yakanda olsun. Dedi. Fakat bu sözleri dinletemedi... Koltuğuna — giren — bostancıbaşı bunu kapı arasına götürdü. Ora- da bekliyen bostancılara boğdu- rarak cesedini Demirkapının önü- ne koydurdu... Toplanan — halk bu gayyür veziriâzamın çehresini derin bir hüznü ve me- lâl ile seyrederlerken, bostancı- nn biri eğilmiş.. Bu zavallı ölü- nün parmaklarını bir kaytanla bir araya bağlıyordu. -— Yalçın Kaya Opera Sinemasının Ağustos 25 Samsun-Çarşam- ba Hattı Bafraya Uzatılmalıdır ! Samsun sahil demiryolunun Termeye temdit olunacağı haberi Bafranın bu temditten mahrum edilmesi halkım teessürünü cel- betti.En mühim tütün istihsal mın: takasından olan muhitimizde ti- caret ölmüş vaziyettedir. Büyük kereste fabrikasının se- devi 40-50 bin metre mikâp ma- mulâtını — fazlalatacak — tedbirler alması, memleket ihracatının yal- mız tütün ve keresteden hayli mü- him bir yeküna baliğ olacağını ve bundan hattın ne kadar isti- fade temin edeceğini basit bir Lesapla anlatır. Dört buçuk mil- tütünü kamyonlarla Samsun =ç iskelesine göndermek için çekilen müşkülât ve verilen Üc- retler mıntakamızın şimendifere şiddeti ihtiyacını izaha kâfidir. Sahil hattının Bafraya temdidi zirat ve iktısadi inkişafımizı te- min edecektir. Hububat zeriyatı şimdi 9620 derecesindedir. nakli- ı:üı sür'at ve ehveniyet tahak- k ettikçe bu istihsalât & 60 derecesine — çıkacaktır. Bafranın Samsuna mesafesi S1 kilametredir. Hattın Termeye — temdidi ikinci derecede bırakılması, daha evvel Bafra ve Alaçama temdidi suretile mühim bir iktısat mer- kezinin zirai, ticari inkişafına hizmet edilmesi lâzımdır. Bu nok- tanın nazarı dikkate alınacağını kuvvetle ümit ediyoruz. K. Gündüz la —ii ve 4t Adı Değişti Yeni İdare Altında Yeni Bir Müessese Sinema mevsiminin başlamasına pek az keldı. Hemen üç dört “hafta sonra şehrimizin büyük sinemaları Üç aydanberi devam eden - hazırlıklarını ikmal etmiş — bulunacaklar ve yeni filmlerini; hallıninın. göztermeğe haşe hyacaklardır. Bu sene sinema mevsi- minin en büyük yeniliği hiç şüphesiz İpek sinemasının açılmasıdır. Sabık Opera sineması yeni bir müdüriyete geçerek tamamile genç- leşmiş ve güzelle; ııın:lllı. Beyoğlunun en büyük ve en feri sineması olat bu muazzam binanın bütün koltukları, sesli makinesi ve hatta tezyinatı bile tamamen değişmiştir. Son sistem 1933 senesi modeli Western elektrik sesli makine terti- batı şayanı hayret bir tabiilikle sesi aksettirmektedir. En ağır Hereke ku- maşından yapılmış muhteşem perdesi tezyinatı, renkli tabloları, salonlurı, göz kamaştıracak bir güzelliktedir. İpek sinemasının en büyük hususi- yeti bu sene şehrimizde İpek film #studyosunun hazırladığı bütün türkçe filimleri temin etmiş olmasıdır. Sevimli artistlerimizin hazırladığı *SÖZ BİR ALLAH BİR,, “CİCİ BER- BER,, “LEBLEBİCİ HORHOR AĞA,, *MİNELİ KUŞ,, bu büyük türk - exer- leri meyanındadır. Eunlardan —maada İpek — sine- masının en büyük — yeniliklerinden birini de Almanya ve Amerika'da yapılan en güzel filimlerin İpekfilim stüdyosunda Türkçeye çevrilmiş nüs- halarının münhasıran İpek sinemasır- da gösterilmesi haberidir.Aslan adamı ve (ı.ılı doğarken filimleri tamamcn ikmal edilmiş ve İTisanımıza çevril- miştir. Münir Nurettin Beyin —mutat enelik sinerma rlerinin — yalnız verilmesi temin pek sineması, şimdiye kada hiçbir memlekette tatbik olunamıyan bir usul ile her hafta birbirinden gü- zel muazzam filimler gösterecektir. Düayanın €en büyük rejisörü CE- CİL B. de MİLL'in milyonl: r ç.ı"h ile aptığı “KOMA ATEŞLER - İÇİND! Ylal UFA mosakaai “ÇELİK ADA, “KAHİREDE AŞK GECELE- Rİ,, filimleri, Paramount'un “ASLAN ADAM,, “PRFNSES NADYA,, “DOK- TOR MORONUN ADASI,,, “VOLGA YANIYOR,, filimleri, sinemacılık ta- rikinin en büyük harikası olan mu- azzam “KİNG-KONG,, filmi, meşhur z Marlene Dietrich'in Moris Şö- =nln €en son eserleri İPEK sine-