M. Musolini'nin Harbiye Nazırlığı Ve Fransızlar Bir müddettenberi garzetelerinde Alman - İtalyan anlaş- masınâ dair şayamı dikkat birtakım yazılar çıkıyor. Bunlardan Aksiyon Fransez'de meşhbur kıraliyetçi Leon Dode'nin İmzasile intişar eden bir tane var ki busus! bir alâka uyan- dırıyor. Çünkü Leon Dode M. Muso- Hini'nin Almanya ile anlaşmasındaki sebeplerini tahlil ediyor, açıkça diyor: ban Fransız Musoliniyi Almanya ile anlaşmıya sevkeden Alman harp mektebidir ve Alman erkâmharbiyesidir. Bu mekte- bin nazariyat hocası Jeneral Fon Setek'üur ve müstakbel barpte Alman ordusunun başkumandamı — olacaktır. Bir taraftan Hitler dahili siyaset noktasından İtalya mektebinin esas- larını kabul ederken diğer taraftan da Musolini Alman erkânıharbiyesinin mektebine devama başlıyor. Son defa M. Muasolini'nin Harbiye Nezaretini kabul etmesinin sebebi budur. Bir Alman - İtalyan müşterek seferberliği yapılacak olursa İtalyan erkâmıharbi- yesinin — Alman — erkânıharbiyesine mutlak itaatini Muzolini'nin müşterek Alman - İtalyan ordularının başına geçmesi — telâfi edecektir. - 1918 de Klemansonun Başvekâlet ve Harbiye Nezaretine geçmesile askeri vaziyette hasıl olan değişiklik Musolini'nin gözünden kaçmamıştır. Ve inkâr kabul etmez bir hakikattir ki, bugün, bütün bu kombinezonların altından barut kokusu gelmektedir. * M. Muzolini'nin son defa Harbiye Nezaretini üzerine alması, Fransız matbuatına işte bu düşünceleri ilham etmektedir. — Süreyya Markoni'nin Tecrübeleri Rama, 17 — İtalyan akademisinin dün yaptığı toplantıda, âyandan Mar- koni kısa tülümevçler hakkındaki son tecrübelerine dair ehemmiyetli beyanatta buluamuştur. Markoni — bilhassa 150 — kilomet- velik bir sahada 60 santimetrelik tulümevçler ile yaptığı telsiz telgraf ve telefon mi relerinde elde et- tiği değerli neticeleri anlatmıştır. Markoni ileride yapacağı daha başka tecrübeler bittikten sonra kul- hlandığı usülle ve elde ettiği neticeler hakkında etraflı bblı' rapor ı!ıır.:ldg- ceğini lemi u neticelerin telsiz ıı:hı: .a’l-i ı'ı'ıhıııdı mühim bir ileri adımı teşkil edeceği ümi- | dınlan pilot ve talebeler aldıkları Silâhlanma Yarışı Amerika İle Japonyanın Yeniden Silâh- lanması BirSilâhla Londra 17 — Japonyamn silâhlan- ma teşebbüsünden sonra Amerika da silâhlanmıya başlamıştı. Bu vaziyet karşısında İngiltere de ayni teşebbüste bulunmuştur. Milletlerdeki bu silâh- lanma hamlesi, tahdidi teslihat kon- feransının iyiden iyiye akamete uğra- dığı hizsiei w Amerikanın eski İngiltere sefiri M. Norman Davis bu endişenin yerinde olmadığını temin etmekte, silâhları bırakma konferan- * sında, meselenin halli için bir çare“ bulunacağını ümit etmektedir. M. Norman Davis demiştir ki: — Amerika, konleransta — deniz silâhlarının hacimleri meselesini mü- nakaşa edecektir. Bu iş deniz konfe- ransına aittir. Amerika ile Japonyanın deniz inşaatı proğramı bir silâhlanma yarışı olamaz. Çünkü bu imşaat mua- hededeki haddi ve hacmı tecavüz etmemektedir. Fransız Tıyyarocllerlnlq Şerefine merasim Paris, 17 — Düz hat üstünde dünya uzun mesafe rekorunu kıran Fransız tayyarecileri Rossi ve Kodos şerefine dün Pariste muhleşem tera- hürat yapılmıştır. Tayyareciler arka- larında yedi şeref — ta Si olduğu halde Parisin üzerinde 300 metre KdT R ee d 6:' I'.I"ı ve S 'NE Kot Geubidan ” Kacyları Başvekil nutkunda — tayyarecileri tebrik etmiştir. Tayyareciler, hava nazın, Belediye reisile açık bir oto- mobile binmişler, balk — tarafından alkışlana alkışlana, Betediye dairesine gitmişlerdir. Suiistimalci Belediya Reisleri Karlsruhe, 17 — Bâd vilâyetinde birçok belediye reislerinin methaldar olduğu zannedilen sulistimal işi git- tükçe Şbüyümektedir. Dün dört bele- diye reisi daha tevkif edilmiştir. Diri Diri Yanan Tayyareci Vargova, 17 — Bir askeri tay- yare düşmüş motör patlamış ve pilot diri diri yanmıştır. Hastahaneye kal- Burhan Şu İttihadı İslâmcılar, Ademi merkeziyetçiler, —Ahrarlar fulan anladıkki bulanık suda balık avlamak istiyen serserilerdir. Zaten bugünün fikir cereyan- ları karşısında islâm ittihadı yap- mak kadar gülünç şey olamaz. Dinin tarihteki vazifesi nihayet bulmuştur. İslâm ittihadı yapmıya kalkmak döne döne artık bir ucuna ilişip kaldığımız Avrupaya — Biz Asyaya dönüyoruz. Allaharsmarladık ! Demek değilmidir. Müslümanlık en kuvvetli dev- rinde bile ancak Asyada ve Af- rikanın bir kısmında yol, iz bula- bilmiş ve buraları da siyasi coğ- rafya üzerinde müslüman olmıyan medeniyetlerin istilâsına uğramış- tır. Binaenaleyh milliyet duygula- rının siyasiyata hakim oldukları bu devirde bir müslüman ittihadı yapmayı düşünmek için ancak dünyayı Mekke ile Taif arasında- ki çölden ibaret zannetmek lâzım. Edebi Roman aa Cahit 47 aa Hudutları artık ne din tutu- yor ne mezhep.. Katolik Fransa ile katolik İtalya arasındaki mü- nasebet aslan yürekli Rişarla Salâkeddini Eyyubi — arasmdaki düşmanlıktan daha keskindir. Protestan İngiltere ile protes- tan Almanya'nın vaziyetleri müs- lüman Arnavutla müslüman Ara- bın münasebatımdan farklı değil- dir. Karşılaştıkları dakikada vu- ruşurlar. Şu halde bu, modası geçmiş 1 yaşatmıya çalşmak budalalıktan başka bir şey değil. “Ademi iyet, ciler de memloketin hususi vaziyetinden gafil bir takım frenk kırması züp- peler. Avrupa'da — oturup Hgar dağlarında ferman okutmiya kal- kan bu monşerler politikayı bir eğlence ve zevk vasıtası sanıyor- lar galiba. Paralan çok, kendi- " hahat ve Tereklii ittihat ve Terakkiye karşı yer tutmiya çalışan bir de Hürriyet ve W güruhu — varki ybu nma Yarışı Değilmiş! | Macar Başvekili M. Gömböş, Roma ve Berlin seyahatinden gonra Avus- turya Başvekili M. Dolfüs'ü Viyana'da ile M. Dolfüsü başbaşa gösteriyor. Alman-Avus Devam Münih 17 — Avusturyadaki milli- yetçi sosyalistlik hareketini idare eden ve merkezi Münihte bulunan beyet, Viyansda çıkan Rayşpost gazetesin- deki ifşaat bakıkında şu tebliği meş- retmiştir: “Avusturyada milliyetçi sosyalistlik siyazeti hakkında her türlü salâhiyet we mes'uliyet heyetimize aittir. Bun- — dan dolayı Alman milliyetçi sosyalist fırkasının harici işler olfisi Avustur- yaya hiçbir talimat göndermemiştir. Heyetimiz Münih'e taşındığı gün- denberi Viyanadaki Alman elçiliği ile hiçbir. münasebette bulunmamış ve herhangi bir mektup göndermek İçiti bu elçiliğin servisinden hiçbir vakıtta istifade etmemiştir. Heyetimiz güya Avusturya aleyhin- de ahınmış bazi iktsadi tedbirlerden grap İttihat ve Terakkinin içine almadığı amelimanda bir güruh- bar. Hani bostan bozumu zama- nında tarlada nekadar ağza alına- bilir. mahsul varsa alımır, ham, kavrak, kelek, tobuma kaçmış ne varsa diye bırakılır. İşte Hürriyet ve İtilâf grupu- nu teşkil eden gürüh ta İttihat ve Terakki bestanlarından arta kalan böyle çürük çarık mah- Bunlı'nl alâmeti farikası ne Hürriyettir ne itilâf, doğrudan doğruya gayri memnunlar yarı- şıdır. Ve Wld_ln elmasına da geçelim. Şu halde memlekette muay- yen bir fikri, hem de ileri ve sol fikri yaşatacak yeni bir fırkaya ihtiyaç var değil mi? İşte ben böyle bir fırka isti- turya İhtilâfı Ediyor bahseden layihalar hakkında da hiçbir mulümata sahip değildir. Alman kamplarından birinde Avus- turyayı İstilâ için Avusturyalılardan ardu. teşkil edildiği mürekkep bir sürülen iddin ise büsbütün manasızdır .. Demokrasinin İnhitatı Londra, 17 — Morning Post gaze- tesi, demakrasinin İnhitatı . hakkanda M. Musolimi'nin yazdığı bir. maka- leyi olduğu gibi neşretmiştir. Bu gazete, İtalyan Başvekilinin - yazısını sülunlarına geçirdikten sonra diyor kiz boş ve M. Müsafini'nin ileri sürdüğü bu iddia, beynelmilel siyaset sahasımda ziyaret etmiştir. Resmimiz M. Gömböş bu yakınlarda görülen B gö vak'alarla da fesi memleket müdafaası olan vatandaşlar giremiyeceklerdir. Bu fırkaya girebilmek. için tahsil görmüş, Avrupa medeniyeti hakkında yakından uzaktan fikir edinmiş, medeniyet ve inkılâp tarihini bilmiş ve takip etmiş ve Türkiyenin geri kalmasındaki ma- nevi sebepleri anlamış olmak lâzımdır. Daha sonra bu firkayı kura- cak ve yaşatacak - olanların poli- tika ve idare işlerinde dinin hiç- bir volü elmadığına iman etmiş olmaları lâzımdır. Bu fırkanın hü- kümet teşkilâtında patrikhane'ile Hst olmasıdır. Artık teferrüat bu noktadan yürüyecektir. Ne dersin sen f:: işe azizim Reşit.. le bir aya lüzum yar ııı,uyyok mu? Memlckette bu kadar yüksek tahsil görmüş, serbest meslekte çalışmış gençler var, Böyle bir fırkanın temeli de ancak böyle bir sınıf üzerine atı- labilir, Yoksa fırka, h:lılîip diye hangi kapıyı ir iki urğı:dı plız":smın yüzlerce !:::E hoca, softa ve ketebe ile doldur- mak kabildir. Hürriyet ve İtilâf, İttihat ve Terakki kulüpleri pas> (Bugünkü Kızların Vaziyeti Biz vaktile evlerimizde oturur, sevgimizi ve sevgilimizi keles ar- kasında beklerdik. Bir gün bir görücü, bir gün sokaktan geçen yabancı: bir göz günlerce kalbi- mizi titretir, aylarca bizi hayale sevkederdi. Bir erkekle- tanışmak, açıkça sevişmek, bir erkeğe meylimizi izhar etmek... Bunlar büyük gü- nahlar sayılır ye günahları işle- yen kızlar egedîyyen yüzünün kısartısını silemezdi. Bügün öyle mi ya! Kızımız Eydv il sokakta yaşıyor. İşe gidiyor. Sabah erkek arkadaşla- rile birlikte deniz hamamlarında yakanıyor. Sağında erkek, salunda erkek. Kimi seviyor, kiminle ar- kadaştır, kiminle evlenecaktir, bilemezsiniz, Onu şen, neş'eli, hayata karşı Biraz alaylı görünce mes'ut zan- nedersiniz. %Lıyır. © bizden bin defa daha bedbahitır. Bugünkü kızın da ideali, bizim gibi. evlenmektir. Onun erkek arkadaşı, erkek dostu, erkek tanışığı — varsa, bunları evlenmek — ümidile — tanımıştır. Fakat bu tanışma ekseriya onun için felâketle neticeleniyor. Çünkü tecrübesizdir. Erkekleri iyi tanımamıştır. Zaten. birkaç erkekle görüşmesi hakkında fena hüküm verilmesi için kâfidir. " — —. Hamm mı? Biraktın onu ün bir erkekle gö or. üzel Etrafın hugtmyil:rini işiden bazi kırlar vakur, ciddi ağ başlı durmıya, erkeklerden. ııx laşmıya çalışır. Bu kızın da aki- beti yalmız kalmaktir. Yalhız kalmak demek, yine evlenmemek demektir. Bir kız kalmak, iltifat görme- için yalhız ka aa mektir bilir misiniz? İşte bugünün kızı bu iki cami arasında binamaz - bir mahlüktur. Neş'eli olamaz. Erkeklerle dost olamaz. Fakat erkeklerden Cemiyetin ne kafes hayatına, ne de modren hayata tahammülü vari Buîhıldl nesil, bu istihale devrinin kurbanıdır. Bu devirde zekilerdir. HANIMTEYZE —— tırma ile adam avliyorlar; Ama ne adam. Bizim evdeki erkek aşçı da ıhvandan olmuş, Haberim yok. Babasının adımı — bilmeyen, fakat Haliçten gemi — çıkarıp Moskafun. tacını; tahtını İstanbula getiren ne kadar kaldırım diple- matbı varsa hepsi kulüplerde. (ihvan ), lbm de (hükümeti meş- rutai meşrua )... Ben böyle mahalle kahvele- rinde İngiliz politikasını çekişti- ven, âleme namus, fazilet dersi verdiği l'ııl* en kötü şenaatleri yapan ahlâk düşkünlerinin fırka işlerinde yeri olmadığına kaniim. Ne ise azizim. Bu fikrimi nasıl bulduğunu bana yaz. © Yarın akşam (Ziya Gök alp) ile görüşeceğim. Sana o bahse ait te mektup yazarım, Parişte ne var ne yok. Biraz da eğlence âlemlerinden bahset acanım. Sen oraya gittin. Büsbü- tün ağırbaşlı oldun. Haydi hoşça kal Gözlerinden öperim, Ahmet Rifla (Arkası var )