Kara Yürek Çetesi Tefrika No. 77 Bunları Kurtarmak Senin Elinden Gelir Mi? Sizin sultanın nı;ıı_y;ı;da ıltın anahtar her kıpıyı AÇAar.. — Haaa.. Ben bunu b bılmzııı Böyle şeylere aklım ermez. Yal- nız bildiğim birşey varsa, bu adam- ların kabahatleri pek çok olduğu için bizim hükümet bunların ceza- landırılmasını ve herkese ibret olmasını istemiş.. Malümya, bizim sultan çok kurnazdır. Ne yapmış mış.. Bu işe en büyük ıdpıını kandırmış.. Yarın değil, öbürgün — sabahleyin erkendeıı bir zaptiye bölüğü konsoloshaneye gidecek, birdenbire bu adamları ılı'p zaptiye kapısına getirecek.. Oradan da hepsi birer birer ası- lacakları yere gönderilecekmiş. Bu işi o kadar saklı tutuyorlar- mış ki, üç kişiden başka lıiç kimse bilmiyormuş. Şimdi, kaptan Mihalaviçi bir düşünce almıştı. Gâvur Mehmedin gözlerinin içine bakarak sordu: — Fakat, bu kadar gizli bir işi sen ıuıl öğrenebildin. Haaa, söyleyim. Benim bir süt kıı'dqiııı vardır ki, sultanın sır. kâtibinin oda hıme!çıııdır Vakıtlı vakıtsız çıkabilir. Küçüldenbaı yınlı- rında büyüdüğü için ona emni- yet ederler; yanında hiçbir şeyi gizlemezler.. Ben, evvelki gün ona gitmiştim. Koııu'ıcı*ıınn' konuştuktan sonra: — Ne var, ne yok? böyle böyle.. Bıı.ı adamlar ııılı cakmış.. Bizim efendi, hanı- mefendiye işittim. Aman, boş bulunup ta sakın kimseye söyleme! Dedi. Sıkı sıkı tenbih etti. İş- te ben de, bu kızdan işittiğim için kuvvetle söylüyorum. Yoksa, bz kasından — işitseydim, dhııyı inanmazdım... Şimdi sizden de ri- ca edzrun. dininizin üstüne — ye- min * veriyorum. Sakın kimseye bir şey söylemeyin. Kaptan Mihalaviç, bu sözlere cevap vermedi. Kapıya kadar git- ti. Açtı. Etrafına bakındı. — Hey.. Nikola. Diye seslendi. Ve sonra: — Haydi, şyradan mandıraya kadar koş.. bize biraz taze süt, taze yağ, peyıur getir... Dedi ve içeri [ırdııı zaman da Câvur l&ımk dönerek Moskoviç vasıtasile ilâve etti. — Bizim âdetimizdir. Misa- firimizi, kahvealtı etmeden gön- dermeyiz. Bu tekliften Gâvur Mehmet, fena halde pirelendi. Biraz evvel işinden bahsederek gitmek isti- yeı kıpun, şimdi bundan vaz- . kendi avdetini de tehir edıcek bir ikram ihdas etmişti. leur Ilelmel. bu sözlerin- & idiğine zahip ol- yor. k .ğ: etrafına bakı- müdafaa ıgm- batı hazırlıyordu. Kaptan Miha- laviç, dıl,ıı ve düd.'ın:elı bı halde içeri dışarı geziniyor, zih- ninden birçok şeyler geçirdiği ııılışılı ıııııırlııı.ıı şeyler ge- lip te ıoh'ıyı oturuluncıya hju devam etmişti. Odıyı. küçük bir damacana ile halis reçine şa: da getirilmişti. Kaptan Mihalaviç üçüncü defa olarak doldurduğu bakır kupayı son yudumuna ka- dar içtikten sonra, yumruğunun tersile kalın ve gür — bıyıklarını sıvadı. Yine Moskoviç - vasıtasile Gıvur Mehmetle konuşmıya baş- ladı. — E, Davut efendi.. ne ola- cak bu bizim adamların - işi?.. Gâvur Mehmet, büyük bir saflıkla sordu: — Hangi adamların işi?. — Canım, hani şu İtalyanla- —Ay, o İtalyanlar sizin adamlarınız. mıydı?.. eyvah.. ne haltettim de söyledim... Ben hiç böyle) boşboğazlık yapmazdım.. Allâhaşkınıza, bu lakırdıyı w- nutun.. Vallâhi, onlarla beraber bizi de asarlar. Tuuu.. Yüz bin kerre pişman oldum. — Canım, okadar telâş etme, Davut Efendi. Biz çocuk değilir. Şimdi, sonları bırak”*ta bir mesele var. Onu halledelim. — Ne gibi mesele?., — Bunları kurtarmak.. Bu, senin elinden gelirmi?.. Gâvyr Mehmet, parlak - bir kahkaha attı. Kahkahanın arka- sını birakmıyor, — boğulurcasına gülüyor, hem de söylüyordu. — İlâhi kaptan.. Sen çocu- dı pek küçüğü imişsin. Ayol, kimim ki, onları kurtarmak elimden gelsin, öyle bir kudretim olsa, kalp akçe sürüp te para ka- zanacağım diye, böyle dağ baş- larında sürünmem. — Doğru söyliyorsun Davut Efendi, amma.. Ben başka türlü düşünüyorum. Biz biliyoruz ki si- zin sultanın sarayında altın anah- tar her kapıyı açar. Mademki süt kardeşin, sultanın serkâtibinin bukadar mahrem adamı imiş.. Acaba onun vasıtasile bir şey yapamazmıyız?.. Gâvur Mehmet, bir kupa şarap yuvarladıktan sonra, şöyle bir durdu. Düşünür gibi oldu.. Kaptan Mihalaviç, sözünü ikmal etti: — Paradan, korkma... Ne is- terlerse verebiliriz. Tek şu adam- lar kurtulsun. Gâvur Mehmet, yine işi saflı- ğa vurdu: — Canım, bu adamlarla sizin ne münasebetiniz var.. hısımınız- mı, akrabanızmı? Nenize lâzım.. Kaptan Mihalaviç, biraz faz- laca gevezelik ettiğini anlamakla beraber pervasızca cevap verdi: — Hiç bir şeyimiz değil.. Fakat, aramızda bazı hesaplar var. Ma- demki artık sen de içimize karış- tın.. sonra anlarsın.. hele, şimdi sen şu işin bir çaresini düşün.. Gâvur Mehmet, düşünüyordu. Hem de cidden düşünüyordu. O, bu sözü, büsbütün başka bir maksatla söylemişti. Halbuki hiç ümit etmediği bir teklif karşısın- da kalmıştı.. bu sözlerin, kendisi- ni pusuya düşürmek için söylen- mediğine kani olmuş; endişesi de ne olurlarsa, sükün bulmuştu. Kaptanın, göz- | lerinin içine baka baka cevap verdi: — Vallahi, kaptan.. hiç bir fikir değil.. Hakkın var, sarayda para ile her iş görülür, derler. Derler amma, bilmemki bizim kız, bu işi becerebilir mi?.. ( Arkası var ) # Y208SON POSTA ; T ren Yollarında /p? GA ELE n*îî'â a & | K ğ ) | ! — !.î'_’î îsf'Ji'ğı*;'—j.r. | ; h. | * — beyahate mi gidiyorsunuz?. — Evet, ya siz?,. — Görmüyor musunuz, seya- hatten döııüyomm n aa eamaaaann Yüksek İktısat Ve Ticaret Mektebi Yüksek İktısat ve Ticaret mektebi üç kısımdır. Üç kısmın da kayıt müddeti eylül başından sonuna kadar devam eder. 1 — Yüksek İktısat ve Ticaret mektebine, tam devreli lise me- zunları, Ticaret lisesi ve Galata- saray İisesi ticaret şubesi mezun- ları, yüksek mektepler ve Darül- fünun mezunları ve bu mektep- lere müadeleti - tasdik edılen ecnebi mektepler mezunları alınır. Yaş kaydi yoktur. 2 — Ticaret lisesine, ortamek- tep mezunları, muadeleti tasdik eıElmiş hususi ve ecnebi mekti mezunları alınır. Bu kısma 13-1. yaş arasında talebe alınır, Deniz Lisesi Ortaköyde Vaslfi Muhtar Beye: Deniz Lisesine — ortamektep mezunları alınır. Husüsi - tahsil r;:ıııîr ıııı:;lıını l::i tutulur. aydolunacı talebenin — yaşı 16 - 19 arasında olmalıdır. 'Daha fazla tafsilât almak için Kasım- paşada Bahriye matbaasında sa- tılmakta olan şartnamelerden bir tane tedarik edebilirsiniz. Fakişehirde G. Tekin Beye; Suallerinizin cevaplarını yazı- yorum: 1 — Sizin temayüllerinizi, is- tidadınızı ve hayat hakkındaki telakkınizi anlamadan hiçbir mes- lek tavsiye edemem. 2 — “Baytar, yüksek mual- lim, mülkiye, hukuk mekteple- rinden hangisi daha kıymetlidir, diyorsunuz. Her meslek kıy- metlidir ve her meslek ciddi ça- lml&gm takdirde bol para geti- m hükümlerinizi bilmi- yorum ki bir mesleği diğerine tercihen tavsiye edeyim. 3 — Mülkiye kıymetli bir mü- essesedir. Değerli idare adamları yetiştirir. Barem kanunu bütün fakültelerden ve yüksek mektep- lerden mezun olanları ıynı dere- cede addetmiştir. Hepsi ayni maaşı alırlar. 22 ıyl&le kadar bütün — muamelenin bitmesi ve | bizzat mülkiyede ispatı vücut edilmesi ır. 4 — ra hukuk mekte- bine lişe mezuanları alınır. 5 — Lise mezunları mühendis mektebine — müsabaka imtihanı ile alınır. İmtihan riyaziye, fizik, kimya ve türkçe tahrirden iba- rettir, ş Mektepçi -— TAKVİM — Gün ÇARŞAMBA Hınır 31 2 AĞUSTOS 033 B9 Arabi Rumi * Temmuz - 1342 10 Rebtülahır IH Vaklı | Ecanl| Vlıııl Vılıu (Ezanl (Vasatl Üüneş İ ll | S7 Abııı 2 -|8 26 Öğle B 20| Yalea ÇU 0 21 17 ı'ı.ııquıı—ı.ı 72614 92 SFbe İzmır Meklupları Yüz Bin Ortaklı Bir Koo- peratifin Son Günleri Vaziyet Nasıl Kurtarılabilir? İzmir (Hususi ) — Bundııı dört, beş sene evvel, Türk köy- lüsünün bütün ümitlerini üzerine toplıyarak vücut bulan bir teşki- lâtın ölmek üzere bulunduğunu | haber — vereceğim. Bu - teşkilât, hütün Garbi Anadoluya kök sa- “an ve yüz binden fazla ortağı bulunan kredi kooperatif teşkilâ- | hıdır. Bugünkü halde 100,000 den fazla çiftçi ailesi bu teşkilâtın akibetine endişeli nazarlarla bak- maktadır. Bu teşkilât iyi idare edilıı_wışıişlir. Zürrar memnun ede- memiştir. Kredi kooperatifleri hakkında- ki bütün yaldızlı sözlere rağmen hakikatı görmek için, Garbi Ana- doluda birkaç gün dolaşmak ve Zürrala temas etmek kâfidirr. lik Kooperatifleri Türkin ilk kooperatifler İzmirde İzmir Valisi Kâzım Paşa- nın çok değerli çalışmasile vücut bulmuştu. O zaman Vali Kâzım Paşa kelimenin bütün manasile geceli gündüzlü çalışarak koope- ratif teşkilâtının temelini . atmıya muvaffak olmuştu. Kredi koope- Fatifleri, köylünün kendi malı olacak, Ziraat Bankasında ayrı bir kısım, bu işe nazım vaziyette kalacaktı. O zaman kooperatif ortakları- na ikraz edilecek para için bir had tayin edilmişti. Bu had, o zamanın iktısadi şartlarına uygun- du. Netekim kısa bir zamanda nefsi İzmir vilâyeti 45 kredi koo- peratifi kazanmıştı. Vilâyetin her mıntakasında, her kazasında ve hemen her kö- yünde zürra kooperatifi teşkili için adeta müsabakaya girişmişti. Bu vaziyet, vali sevindiren ve | tqny k eden l':ı:.:gllı idi. | Nihayet teşkilât — tamamlan- | mıştı. Vali paşa, vilâyetin diğer işlerile meşgul olurken, koopera- ııııuıı yıpııuıı lllmu teferrüa- | tile meşgul” olamıyordu. Koope- ratifin ortakları senede beş yüz lira alırken, idare heyeti azâ- ları ve sesini çıkarabilenler 1000, 2000 lira alıyorlardı. Bu haksızlığın ilk numara- sı idi. Bundan sonra iş şirazesinden çıktı. İzmir, Aydın ve Manisada zürrar soğulan hâdiseler oluyor- du. Bugünkü hâlde Aydın Zirai Kredi Kooperatifi zürraa beş kuruş bile ıkraz edemiyecek bir vaziyete düştü. Hata Norede Kooperatifleri muvaffakiyet- sizliğe sürükliyen hata ı-hrn- attan ziyade esastadır. Bir defa, idare heyetlerini teşkil eden ze- vat, bu i işi lılınyyu ve ücretsiz yıptıklın için bütün faaliyetlerini bu iş üzerinde teksif etmiyor- lardı. Saniyen, Zirai kredi koope- ratifleri, başka — memleketlerde milli bankalardan birinin uhte- sindedir. Banka bu işte nâzım vazifesini büyük bir hassasiyetle görmektedir. Bizde — yapılan — tecrübeler anlattı ki, kooperatiflerin başlı- başına (Etatize) bir zihniyetle iş görmeleri imkâmı yoktur. Bizde kooperatifin muvaffak olması için Aydın incir müstahsilleri koope- ratifi gibi, müstakil bir idareye sahip olması ve ticari bir zih- niyetle iş görmesi lâzımdır. Vaziyeti Kurtarmak İçin Vaziyeti kurtarmak için de en ameli çare budur. Zirai kredi kooperatifleri, ayrı ayrı mıntaka- lara ayırarak müstakil idarelerin eline bırakmak lâzımdır. Ziraat bankası, kooperatifi takviye ede- ceğim diye, hiç şüphesiz kendi- ne ait olan bankacılık işlerini ihmal etmeyi hatırından geçirmez. Hükümetin bu işle alâkadar olması zürram en özlü isteğidir. Adnan Maarif Vekâletinden: * İlkmekteplerin dördüncü beşinci sınıflarına mahsus Tarih ki- taplarının baskı ve satış işinin pazarlıkla ihalesi. İlkmekteplerin dördüncü ve beşinci sınıfları için Maarif Vekâ- letince hazırlattırılan iki ciltten müteşekkil Tarih kitaplarının bas- ma ve dağıtma işi açık münakasa şeklinde 3 Ağustos 1933 Per- şembe günü öğleden sonra saat 15 te Maarif Vekâleti Müsteşarlık Makamında toplanacak komisyon huzurunda pazarlıkla ihale oluna- çaktır. Bu pazarlığa iştirak etmek i: üzere Ankarada Maarif Vekâletine, Müdürlüğüne, kitapların müsveddelerini görmek için de Ankara'da Maarif Vekâleti Neşriyat Müdürlüğüne müracaat etmeleri ve ihale vaktinden evvel cilt başına 3000 liralık muvakkat temii âyenlerin şartnamesini almak nbulda Devlet Matbaası akçesini Malsandığına yatırdıklarıma dair bir makbuz veya bu kıymette bir banka mektubunu Komisyon Reisliğine tevdi etmiş bulunmaları lâzımdır. “3T16,, Mülga Seyrisefain İdaresi Tasfiye t Heyeti Reisliğinden: 2248 No. lu kanun mucibince Seyrisefain Müdüriyeti Umumi- heti b B v yesi 1 Temmuz 933 tarihinden itibaren lâğvedilmiş ve * 1932 ,, se- nei maliyesi nihayetine kadar olan alâcağı ve vereceği hazineye intikal eylemiştir. Mezkür idareden alacağı olanların alacaklarının hangi seneye ait ve ne cihetten olduğunun Ağustos 933 sonuna kadar pullu bir beyanname ile Hey'ete bildirmeleri. İnhisarlar Umum Müdürlüğünden: Depo ve İmalâthaneler için “14,, adet İgrometre ve “64,, adet termometre pazarlıkla satın alınacaktır. Taliplerin şartnameleri gördükten sonra pazarlığa iştirak etmek üzere *47,5 teminatlarını hamilen 23/8/933 Çarşamba günü saat 14 te Galata'da Alım, Satım komisyonuna müracaatları. *3S17,, 3730