Bakmasa Daha Eyi — Hanımefendi!.. del AD y — Hanımefendi ne olur bir defa Sönüp bakınl., Ev yanmıştı, ev sahibi kadın r hüngür ağlıyordu: kı — Âh, diyordu, ölen kacamın Ymetli resmini bile - kurtarama- dim,, — Ölen kocanızın ü bü resmi bir sandık içinde falan mı idi?.. sğE Hayır - kömürlükte — duru- Daktilolar Daktilo şefine dedi ki: — Benden evvelki daktilonu- Za saat on ikiden ikiye lı::u Izin verirmişsiniz! 3 Beni niçin birde ediyorsunuz? * “Baki daktilom, Taber yemek yerdi. Mükemmel koca E;(kek gazete okuyordu: “Kadir Kadri Kudreti Be dü_n vefat etmiştir. On senediî evinden dışarı çıkmamıştı.,, Karısı beğendi: —- Oh., kocal,, gelmiye iebar İşte mükemmel bir Erkek okumıya devam etti: , T_"" ©n sene evvel iki aya- ğinı birden bir tramvay kazasın- a kaybetmişti. , — Ben hayatta sensiz bir gi « yaşayamami.. — Tabü, tabii. Bir gün değti; hinlerce gün yaşayacaksın benimle be- İ Yüz ti gK yapal ıuım“. okuduğunu miyor ecekle- rinden sıkılıyorum. « — —a Demişler Ki Beklaşiye demişler ki na- mazı mi seversin orucu muüf everim. Çünkü İiç Orucu olmazsa yenir demi Lâzın birine del bu sene misır — öleniy t Öyleyse —açlıktan — ölmemiz yaklaştı demiş'! Kaplumbağaya — demişler, ki nereye gidiyorsun? Hicuza demiş. Bu gidişle mi, demiş- ler. Gidemezsem de yolunda bulunurum ya! demiş, Horoza demişler ki —€en güzel nerede - ötersin?! kendi çöplüğümde demiş. Ahmağa demişler ki - hıyar yer mü: Bğri ise hiç meyinl! demiş. ver. Davulcuya demişler ki en iyi adam kimdir? Bahşişi çok veren demiş, Hocaya demişler ki giya- fete gider misin? Bana böyle ince sualler sormayın demiş. Nikiye demişler ki pazara gider nisin? Doğrusu okadar kubadayılığım yok demiş. Her yerde hoşa gider, Kadın çapkın oOlursa.. Peşindedir orkekler; Kadın çapkın olursa.. Yürürken-hep kırıtır, Konuşur çıtır. pitir; Kimi görse sırıtır, Kadın çapkın olnesa. Sanki bu bir. bilmese, Belli- olur gizlice; Cıldırtır göz edince, Kadın çapkın - olursa , Çirkin değl güıelı!ir, Herkeş için 1—ı:cl_ılı_r. Dünyalara — bedeldir Kadın çapkın olursa.. Eğlenceden hiç pıkmaz; Ev yıkar, gönül —yıkmaz.. Çıkartır. bışuııl çıkmaz, fadın çapkın ölurea Kadın çupi Dölzküğz reçeller Arkadaşım Suphinin — evine ’ıııişüııt.ımBeni odasına — aldı. idanın dört etrafı reçel kava- nozlarile dolu idi. — Maşallah Suphi, dedim, bu ne bolluk?.. Kaç çeşit reçel yapmışsın? — Otuz dört çeşit... — Buna da nereden merak sarardın? f : — Hiç sorma, bir gün bir kitap almıştım. “Yüz türlü reçel lıitıgı,. okudum. Fakat yazık ki daha otuz dördü geçemedim. mahkeme Reis rüzel kadı- na sordu: Evlenirken siz hiç kocanızın büdüla — olduğunun farkında değil mi- idiniz. — Hayır, hükim efendi! — Yalan söylü- yor, hâkim — efendi evlendiğimiz zaman da forkında idi. b Yayan .ıidıılıı tişemezler.. — Kazlar da erkeklere me kadar bezniyorlar, Hep- sinin gözleri bende... TEearrama aa —— — Anladım, siz sarışınları — sevis yorsunuz!.. — Hayır bilakis$ esmerleri.. — Yal. Demindenberi - arkadaşı- ma göz dikmiş bakıyordun, değil- mi?.. Ahlâkmz, çapkın!.. Eşek kafası Köylü İstanbula geldi. Bir sarraf dükkânının önünden geçi- yordu, Sarrafın çekmecesinde ki ecnebi :ırılgınnı. birkaç sarı liraya dikkatli dikkatli baktı: — Ne bakıyorsun hemşerim!, — Merak ettim siz bu dük- kânda ne satarsınız!.. Sarraf köylünün saflılığiyle alay etmek istedi: — Eşşek kafası satarız.. — Eh, işler iyi gidiyor de- mektir. Dükkânda bir taneden başka eşşek kafası kalmamış. Demişler KI Yetmişlik bir dul kurıya demişler ki kocaya — gider misin? Nikâh altında ölmek sevaptır. demiş. Kurbağaya — demişler ki sesin pek çirkin. Ben herkes için değil, kendim için ötüyo- rum demiş, Cüceye demişler ki kaç yaşındasın? Henüz çocukluk devrindeyim demis, Aşçıya demişler ki hangi hayvanları fazla seversin? Dil- lerle bana yardım . ettikleri için kedileri seyerim demiş, yatıyorsun? Karpuz da yata yata büyür demiş, Ayıya demişlerki kaç tür- kü bilimis? Dokuz demiş. Lükin dokuzu da — armudun üzerine!, Köseye demişler ki niçin tüysüz kaldın? Anneme ben- zemek için demiş. Dilenciye demişler ki yü- zün pek kara, Torbam dolu ya, siz ona bakın demiş. Aptal Eğlenceli bir şeydir, Aşkı arar göklerde, Akıl yok çünkü serde; Başınız girer derde, Kadm aptal olunsal. Kura der, Ak deseniz; Savusur bak deseniz.. Güler vak vak deseniz Kadın aptal olursal, Bu iş te güçtür vay vay Peyemez-asla, hay hay.. Kandırmak değil kolay.. Kadın aptal olursa!. Mizahçı 'Tembele demişler ki ne çok | *öylemiyeceğiml, Tevekkeli değil Herkesi tamdığ lemek | merakı vardı. Kiıııgmıdı'?eçu: ' — Ha, tanırım! Kimi görse: p — Eski bir tanıdıktır... Derdi. Bir beraber yürür- ken... Besim Ömer Paşaya tesa- düf ettik: — Tanır mısın?.. Diye sordum: — Bilmem ki!.. | — Tuhaf şey meşhür ebe doktoru Besim Ömer Paşa. — Tevekkeli değil sirması ya- bancı gelmedi. Beni o doğurt- muştu. O zamandan tanımış ola- cağım! peşlerinden ye- şirler.. İntikam — Yazık, küpe- gin kuyruğunu — ni- ye kestin? Bir intikam hiasile - İntikam — hiş. sile mi” - Evet, Bâam eyve zaman — sevindi; belli etmek Fakat onlar etomobillilere yeti- - YUYTuğunu salhyor- dü. Ben de kestim, — Azirim ben sana bi leyeyim ııııi Pa , ğ — Söylel. — Bundan sonra sana biç birşey — Bu yüzük plâtindir. Hayır tenekedir?. Plântindir!.. Tenekedir.. Nasıl olur. efendim ben kuyumcuyum plântini bilirim. — Boş yere iddia etmeyin.. Ben de teyzemi bilirim, bu yüzü- ğü o getirdi, tenekedir. Baba ile oğul Çocuk bostandaki elma ağa- cına çıkmış, elma koparıyordu bahçıvan görüp koştu: ş — İn oradan aşağı bakayım.. Senin bu yaptıklarını babana söyliyeceğim, baban nerededir? — — Uzakta değil o da bostanın * öbür ucunda ki armut ağacında armut topluyor. karakolda Polis komiseri yakalanan yan- kesiciye sordu: — Yine burayamı geldin?, — Evet komiser efendi, ben yökken telefonla arıyan oldumu acaba? Yer meselesi Çok güzel bir kadın tramva- ya bindi. Her taraf dolu idi, Ayakta kalmıştı. Oturanlardan — genç, yakışıklı bir erkeğe döndü, gülümsedi güzel yüzü bir kat da- — ha güzel olmuştu: j — Affedersiniz, dedi yerimi size versemi.. Orkestra şefi — Sen niye ç yorsun? Y Muzikacı — Musiki bana çok t sir ediyor. Dinlemeyi tercih ediyorum &