Siyaset Âlemi ——— Son Amerika Buhranının Se- bepleri Nelerdir? Birkaç günden beri Amerikada kuvvetli bir ziraat buhranının patlak verdiğine dair haberler geliyor. Bu haberler, doğrudur ve buhran, yalnız buğday fiatlerinde değil, ayni zaman- da sanayide de göze çarpıyor. Ame- "_.u" maliyesinin can damarımı teş- kil eden Wall Street te, bir müddet €vvel şayamı hayret bir surette yük- selen fiatler, şimdi baş döndüren bir #üratle iniyor v& bir uçuruma gidil- diği hissini veriyor. Bu süratli düşüşün sebebi şudur: Reisicöâmhur M. Roozvelt iktidar mevkiünd geldiği zaman sanayli kon- trol altına almak ve iktısadi vaziyeti süretle düzeltmek için üç aylık bir mühlet istedi. Bu arada Jeneral son Amerika sanayiini plânlaştır- nuya memur edildi. Bu zat, büyük Müşâvere heyetinii akile bir SADA hı':ııı".ı Bu ıı::ını'::lıieü-hur tarafından imzasile beraber esham beştahvilâtta hararetli bir yükseliş $ gösterdi. Ayrıca — fabrikaların — 'istihsalâtı Yüzde 15 ten yüzde elli altıya kadar çıktı. Bu sırada iptidai maddelerin fiatları da iki misli oldu. Vücuda Zetirilen plân mucibince halkın alım kabiliyeti artırılmak için amele yev- Miyeleri arttırılacak, işsizlere iş bul- mak için çalışma saatleri azaltıla- caktı. Plân bu noktada aksadı. Fil- vaki çalışanların yevmiyeleri yüzde yedi buçuk nisbötinde arttırıldı am- ma 18 milyon işsize iş verilmedi. Çünkü çalışma saatleri inmedi. Bun- dan dolayı fabrikaların — istihsalâtı satılmadı, ellerde kaldı. Mahsulâtın bereketli olmasn, ekim tahdidatına rağmen bu sene pamuk stoklarının 40 milyon balye artacağını gösteri. yor ki bu hal de zirai sahada deh. şetli bir fiat düşkünlüğünün baş göz- termesine sebep oldu. Şu - halile Amerika gayet müşkil bir vaziyete girmiş oluyor ve bu; üç ay mühlet istiyen M Roozveltin bu mühleti istediğinden biraz sonra vu- kua geliyor. Ne ümit verici hall Süreyya : Hava Seferleri Bir Tayyare Düşe- rek Parçalandı Marşfild 26 — de yere di içinde Bir kaza neticesin- üşüp parçalanan tayyarenin yedi kişi vardı. —Bunların L:Pi'i ölmüştür. ee | HARİCİ TEL ZLT y A aa aŞ Yunanistan Siikün_İstiyor! M. Venizelosa Yapılan Suikast Tahkika- tının Süratle Bitirilmesine KararVeidi Atina 26 — M. Venizelos aleyhine yapılmış olan suikast tahkikatı ve bunun etrafında yapılan kalem müna- halkı o kadar nsabiyete uğ- ratmıştır ki nazırlar meclisi her türlü kanuni vesaitine müracaat ederek bu meseleye ait tahkikat ve davayı sü- ratle bitirmiye karar vermiştir. Atina 26 — Başvekil M. Çaldaris hükümete taraftar ayân ve meb'usan azasının yaptıkları bir toplantıda bazı beyanatta bulunarak M. Venizelosa yapılan suikastın uyandırdığı ve mu- haliflerin siyasi bir istifade vesilesi addettiği ihtirasların yatıştırılması lü- zumundan ısrarla bahsetmiştir. M. Çaldaris hükümetin bu hususta her türlü gayretleri esirgemiyeceğini de söyledikten sonra bugünkü hükü- metin meşrutiyet ve kanuniyet hakkın- da duyduğu hürmet ve riayet hissini ehemmiyetle kaydetmiş, seleflerinin sözde siyasi bir İdarei maslahat na- mına — girişmekten — çekinmedikleri keyfi tecrübeleri beğenmediğini be- yan etmiştir. M. Çaldaris nizam ve İntizamı, hükümet müfuz ve kudretini temin çarelerini elinde bulunduran hüküme- tin temelleşmiş nizam ve huzura ay- kırı düşen her türlü arzuları durdurup susturmıya ve milli kalkınma husu- sundaki gayretlerine sebat ve temkin dairesinde deva izmetmiş olduğunu kati bir lisanla söylemiştir. Atina 27 (Hususi) — Müddeiumu- milik matbuatfkanununun sarih ahkâ- mına istinat ederek gazeteler tarafın- dan (Venizelos) aleyhindeki suikast hakkında herhangi bir havadisin neş- rini menetmiştir. İtalya Hava Filosu Geliyor Shedice 26 — Jeneral Balbo'nun idaresindeki İtalyan hava filosu Teör- növ'de Shoal Harbur'a gitmek üzere havalanmıştır. Filo Sohal Harbur'a geldikten sonra Avrupaya dönüş yo. lunu kararlaştıracaktır. İtalyan Tayyarelerinden Biri İnmiye Mecbur Oldu Nevyork 26 — Jeneral Balbo'nun idaresindeki bava filosuna dahil deniz tayyarelerinden biri Prince-Edouard adasında Capetraverse civarında de- nize inmiye mecbur olmuştur. Tay- yare ve içindekilere hiçbir şey olma- mıştır. Alman gazeteleri Alman müstahslllerinin bundan soara semeyilerini harp ihtiyaçlarına tevafuk ettirmelerini letiyorlar, — İmal ettiğimiz sucuklar hini hacette mermiye tahvil edilebilmelidir. 'Almanyada izli Silâhlar Bulundu Zabıta Araştırmanın Neti- cesine Ehemmiyet Veriyor DevletDüşm;nlarımnİs_imleriAnlaşılmış Berlin 26 — Milliyetçi Sosyalist milis efradının ve muavin zabıta teş- kilâtının yardımı ile dün resmi zabı- ta tarafından bütün Alman demiryol- larında işliyen trenlerde ve caddeden gelip geçen otomobillerde yapılan araştırmalar büyük bir muvaffakiyet- le neticelenmiştir. Bu yoklama ve araştırmalar neti- cesinde pek çok —miktarda «ilâh, cephane, patlayıcı madde ve |kanuna mugayir surette hazırlanmış — yazılar ele geçirilmiştir. Bilhassa Berlin, Breslav ve Dresd deki demiryollar idarelerinö tabi min- takalarda yapılan araştırmalar birçok devlet düşmanlarının hüviyetlerinin tesbitine imkân vermiştir.. Bunların arasında bir takım komünist kuryeler yardır. Bunlar ayakkabılarının için. de birçok gizli vesika ve döviz sak- lamışlardır. Hudutlara yakın yerlerde fesatçı unsurların kalabalık bir halde bulun- dukları görülmüştür. Bunların kanuna uymaz bir surette kaleme alınmış bir takım yazı ve kitapları Almanyaya sukmıya çalıştıkları anlaşılmıştır. Karilerin Suallerine Cevaplarım Üsküdarda S. R. Beye: İnsan evlenmek istediği zaman tanıdıkları akrabaları vasıtasile sağı solu araştırır, kendisine mü- nasip bir kız bulunca onun hak- kında tahkikat yapar. Bu tahki- kat müspet netice verirse resmen ister, Sizin tanıdıklarınız, akrabala- rınız falan yok mu? Evlenme şe- raitini haiz bir gence benziyorsu- nuz. Bu vaziyette bir gençle ev- lenecek pek çok kız bulunabilir. Tokat'ta $, D. EA. K. Kendi kazancınızla yaşayamaz, oturamazsınız. Ailenizin yardımına muhtaç olunca da onların muva- fakatini almıya mecbursunuz. Bu sebeple kızdan vaz geçmiye kat- lanmak lâzım. Ona görünmemiye çalışınız. Bâhusus — kız hastalıklı ise evlenmeniz de doğru olmaz. HANIMTEYZE nnni Macar Başvekili Roma'da Ne Yapacak ? Roma 26 — M. Musolini Macar Başvekili M. Goemboes ile Macar Hariciye Nazırı M. Kanya'yı kabul eıı:ılııiı. M.al.lııoliııi Mı;: nazırları ile uzun uzadıya görüşmüştür. M. Muıaliıj M'.ını Başvekilile Ha- riciye Nazırının ziyaretlerini iade için bu akşam Macar murahhas heyetinin bulunduğu binaya gidecektir. Diğer taraftan mütehassıslar ara- sında iktısadi mahiyette görüşmeler yapılacaktır. Şimdiki hâlde yürütülen mütalcalar İthıı Macar nazırları arasındaki konuşmaların kakiki ma- nasını anlatmıya müsait dı=— dir. lmıhrıh siyasi bu elerin en ehemmiyetli nok- tasının 'a ile Macaristan arasında- ki münasebetlerden ibaret olduğu fikrindedir. Çünkü İtalyanın Macaris- tanla iktısadi bir yaklaşma elde &t- meği istediği söylenmektedir. iyan matbuatı bu konuşmalar hakkında sütumlarına geçirdikleri ya- zılarda dörtler misakının — bugünkü meseleleri Macar Başvekilinin bundan önceki seyabati zamanında uğun. dan çok haşka bir ışık altında tetkike imkân hasıl ettiğini kaydetmektedir, AAA Burhan h — Hayır ozamana kadar çap- K "hk etmiye vakti yoktu demek İstiyorum, k v' Mısır. seferinde iken ge- Firdiği aşk macerasını anlattı: — Biliyormusunuz, Korsikalı Jeneral Kahirede neler yapmıştı! < g::::hllıı 'da iken or- S rt ı en dudaki küçük zabitlerden birinin Mmetresini gözüne kestirmişti. Bu Parisli bir terzi kızdı. Napolcon Büzel kızı kendisine malctmek için mülâzımı bir derece terfi ettirip Fransaya bir vazife ile iade etti; — Peki kadın! Onu götürme- dimi? — Götürmek istedi. Fakat kendisine anlatıldı ki bu terfi ve bu vazife kadının Mısırda kalma- &ı için yapılmıştır. Gretta acı acı güldü: — Ne adilik! — Büyük adamların hayatın- da böyle hususiyetler olur. cevap vermedi. ( Fontainebleau ) bahçelerinin K Cahit Edebi — Roman iç içe ormanlar, korular, havuz- larla dolu geniş muhitinde yan yana yürüyorlardı. Genç kız birar durdu! — Reşit, dedi, siz. memleke- tinizde çok evlenirmişsiniz öylemi? Ahmet — Reşit — dudaklarımı büktü: y Bu artık bı.rılnlıııı bir adet. Yapan yok gibi! — Fakat siz iki, üç kadın alırsanız. kanun sizi menetmez değilmi? — Bazı kanunlar okadar ba- yatlamıştır ki hükümleri kendi kendine sukut etmiştir. Bu da on- lardan. Hiçbir Türk genci birden fazla kadına hayatını bağlamayı hatırından geçirmez. — Türk kadınları niçin sizin harici hayatınıza karışmazlar. Ahmet Reşit bu bahsi açtığı- na nedamet ediyordu. Şimdiye kadar onun Türk olduğunu an- hyan yerlerde hep bu suallere maruz kalmıştı. Fakat genç kıza karşı daha < çok sikiliyordü, — mak için! — Bu bir alışkanlık meselesi galiba, dedi. Hayata karışan Türk kadınları da vardır. Genç kiz. vazıh cevap - ister durdu: — Fakat bu bir hak olarak kanun şeklinde hazırlanmış değil galiba. Ahmet Reşit şeriatın ka- dınların mülkiyet haklarına dair olan bahsini hatırladı: — Bilâkis, dedi. Bizde kadın- lar âdeta tüccar gibi mallarını almakta, satmakta, idare etmek- te serbesttirler. Ve bahsi kapatmak - istiyerek ılivı_e:ıl;ıw Fransız kanunla- rında kadına bu kadar salâhiyet verilmiş değildir. Gretta yeşil bir köşede mermer kanapeye oturdu: Bir kitapta okumuştum, dedi. Şarkta harem daireleri var- mış. Burada evin efendisinin em- rini bekliyen nikâhlı, nikâhsız düzünelerle kadınlar varmış ve bunlar efendinin arzuları — için odalarında intizar ederlermiş. Ahmet Reşit gözlerini uzakla- ra dikerek elini salladı: — Bu o kadar eski devirlere ait ki bugün biz de bu alemleri hayal iyoruz. Onu ce;ıpıı bırakmış olma- Genç kız düşünüyordu: — Garip şey, dedi. Bu ka- dınlar insan değillermiymiş acaba? Ahmet Reşit güldü: — Fransada Kıralların nasıl vakit geçirdiklerini - biliyorsunuz- a. Şu bahçesini dolaştıgımız :ırıy (Lui)ler ne gözdelerle eğlenirlermiş, değilmi? — Evet amma ozaman kıra- liçeler de etraflarında genç şöval- yeler ve asılzadelerle sevişirler- miş, Yani karşılıklı bir rezalet devam edermiş. Ahmet Reşit içinden: — Na yapalım dünya kurul- du kurulalı bu işler böyle ol- muş, böyle olacak! Genç kız devam etti: — Gurursuz, şerefsiz insanla- rin eli bile sıkılmaz. — Çok doğru! K ve — düşüncelerine sımsıkı bağlanan bu güzel şimal mahlüku bahsin aldığı cereyanla sinirlenmişti. Ahmet Reşit saatına baktı: — Yemek vakti geldi, dedi, Proğram nasıldı. Yol üstündeki kır lokantasında yiyecektik de- ğilmi. Yürüyelim. Bol güneşli yolun sağında koyu gölgelerde yürüyerek lokan- taya geldiler. * Ahmet Reşit bu pazar gezin- tisinden biraz neş'esiz döndü. Genç kızın karşısında geri bir — medeniyetin adamı olarak tanınmak haysiyetine dokunmuş- tu. Tamdığı bütün insanlar ona: — Peki niçin herşeyiniz biz- den aykırı! Diyorlar. Evet, Avrupalı soldan sağa yazıyor, Türk sağdan sola, Av- rupalı ve bütün dünya şapka geyiyor, Türkler fes. Avrupa ve bütün dünya yeni medeniyet te- şekkülleri, yeni medeni kanunlar kabul — etmişler, Türkiyede hâlâ İmamı Hambelinin fetvaları hü- küm sürüyor. Avrupada politika ve devlet işleri tamamile dinden ayrılmıştır, halbuki Türkiyede din devletin hiıuıyeıinde, devlet di- nin te'sirindedir. Bütün bunlar ve bunların te- fe_rru.ıiı müdafaa edilmez çürük bir siper halinde Ahmet Reşidin önüne dikiliyordu. O mümkün olduğu kadar böyle suallere muhatap olmaktan kaçıyordu. Fakat nihayet en korktuğu başına gelmiş. Genç kızdan da ayni sualleri işitmişti. Hatta ona öyle geldi ki bu pazar gezmesi dönüşünde genç kız ona biraz soğuk ve itimatsız gibidir. ( Arkasmı var ) e DK 7 e T SN