SON POSTA Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?. 22 Yaşlarındaki GençPaşa, TalâtVeCe- mal Beylere Müstehziyane Bakıyordu Bazıları, Ahmet Rıza Beyin l tek başına avdet ederek, tek ba- Şina alkışlanmak istediğini söyli- Yorlar. Bazıları da, meşrutiyetin tiddiyetine henüöz inanamadığı için bir müddet neticeye - intizar eylemek istediğini iddia adiyor- r.. Ve bazıları dahi:l Ti B Ne olur, ne olmaz.. — Âp- dülhamit, belki hudutları birden k"' Çevirir.. Bütün cemiyet er- nni yakalıyarak Selânik Kör- ezine ve Marmara denizine dök- :îrehlır. Şayet böyle âni bir şey birsa, hariçte hiç olmazsa ce- Piyeti yeniden doğuracak bir Üvvet bulunsun. - Diyorlardı. Biraz retuş edilmek ©, en doğru cevap ta; bu, cevaptı. ça0 Zevatın Avrupadan avdeti, ::ıı:den lîı'Jr tekdik tahininlere yol işt. Umumi düşünceler, bu Zevatın da merkezi umumi ile ça- l'mki.kıl" merkezinde idi. Halb- Boi doktor Bahaeddin Şakir i")' ;ıiı_mud_ıı.rdçemiâeıtğe îlfn , girişmemişlerdi. aeddin Şakir Bzy de sel:lnikle çalışmayı 'tercih etmişti. Zaten İst. b lunan, z Ralle kC.:::ıl:hHıbĞ » Talât, T Merkezi umumiye ta : ıı!ıılerdi. Şu halde, h.:ınule:h ş kilâtım — Bahaeddin öye tevdi etmek; ötekilerin Selâniğe ıvd.ctlenni ve merkezi umumideki İulı_yellerini temin edecekti. Bu tensip, derhal tatbik edildi. Bir 8Ç gün Selânikte kalan Bahaed- e akir Bey, vasi bir salâhiyetle anbula gönderildi. ukarıda arzettiğimiz beyan- :l:;ııenm. d_üşünülecek ikinci ıl:olı:- ılhıB gelince; Cemiyet, Ahmet a ıeylctMehmeı Ali Paşadan Ni tanımı ğ l ı 1yor, ağır tabi erle, bunları kendi. cıîiııındlı: lıliuklışuııyoıdu. Bunlar, kimlerdi? İç şüphesiz ki: Damat Mahmut B:;'ll:l:n oğlu Prens Sabahattin nun taraftarları idi, memiyet, bunların Avrupada Zeçirdikleri hayata hiçbir =ş'_ a aa 1yor, —hatta, beyannamenin lişma nazaran adeta bunları ?ı:ım.ml'k.l' itham ediyordu; ve ile, cemiyetin bu şekilde- hare- zün < GN bir (gayri memnun) . Taresi d“ğ"myordu. Halbuki cemiyet, henüz bu -k.“hi tabirin ne. . olduğunu mümıy.,,: ve gayri memnun bir * renin, hükümet idaresinde ne Müşkil vaziyetler ihdas edebile- K ğini- kestiremiyordu. . Filhakika âmil Paşa mevkü * iktidüra gel :'g T kabinesini B zevattan rekkep olarak teşkil eımıç inç Sadrazam Kâ- ine reisi — Şe.yî’ılim — Cemaleddin Ef. Harbiye Nazırı — Retep Paşa Hıric?ı'ye Nazırı — Tevğlı Pş. Adliye Nazırı — Hasan Feh- mi Paşa — * Ş Maliye Nazırı — Ziya Paşa Dahiliye Nazırı — Reşit Akif 'aşa Bahriye Nazırı — Arif Paşa Evkaf Nazın — Recai z#ede Mahmut Ekrem Bey Maarif Nazırı — Hakkı Bey Ticaret ve Nafıa Nazırı — Gabriyel Efendi Orman ve Maadin Nazırı — Mavrokordato Efendi Şürayı Devlet Reisi — (Sabık man ve Maadin Nazırı) Tevfik Paşa: Fakat.. - bu- kabine- teşekkül edinceye kadar da merkezi umu: mi murahhasları epeyce müşki- lâta tesadüf etmişlerdi. Evvelâ Kâmil Paşa bu zevatı - istihfaf etmişti. Lâlelide, Ziya Paşanın da iştirak ettiği müzakerelerde takar- rür “eden Yamzetlerin “listesini Kâmil Paşaya vermek ve cemi- yet namına kendisile münasebata irişmek üzere Kâmil paşanın onağına giden Cemal ve Talât Beyler, adetâ — istiskale yakın bir muamele görmüşlerdi... Ken- dilerini intizar salonuna almışlar- dı. Bu salona muttasıl olan diğer salonun kapısı açıktı. Bu salonda, henüz yirmi iki yaşlarında - bu- lunan genç bir amiral -Kâmil paşanın oğlu Sait paşa- ellerini pantalonunun ceplerine - sokmuş, ıslık çalarak dolaşıyor.. - Kapının önünden gelip geçerken, mağrur ve müstehzi nazarlarla Talât ve Cemal Beylere bakıyordu. Yarım saatten fazla bu suretle geçmiş; ba iki inkılâpçı, fena halde sinir- lenmişti. Bu uzun intizardan son- ra Kâmil paşanın huzuruna - çık- tıkları zaman da ayni hal husule gelmiş.. Onlar süylemiş, Kâmil paşa sadece dinlemiş.. Söz - ib- tince, bu koca Vezir başını pen- cereden tarafa çevirmiş.. Sadece çenesini oynatmakla iktifa ct- mişti, Apdülhamitten gördükleri parlak iltifatı ne Sait ve ne de Kâmil paşalarda bulamıyan inkı- lâpçılar, rencide olan gurur ve azemetlerinin — teessürile — avdet ederlerken Cemal Bey, acı acı şikâyete başlamıştı: ( Arkası var ) Kimler Evlenmeli, Kimler Evlenmemeli ( Baştarafı 12 inci sayfada ) ekmeğinizi kaleminizden - yediren ona müstait doğmanızdan değil midir ? Kasaları kıran hırsızların icat ettikleri dehşetli - usuller kabına sığamıyan zekâların eseridir. O adamlar ayni zekâyı başka saha- larda kullansalardı muvaffak ola- mazlar mıydı? Muhakkak olurlar- dı. Fakat-onlar,» zekâlarını fena : sahalarda — kullanmak — istidadile doğmuşlardır ve aksini yapmazlar. İngilizler ve Almanlar uzun sene- ler emekler, güç ve ı.ımıf!ı tecrübelerle kimlerin zürtriyetleri- nin yok edilmesi İTâzım geldiğini tesbit etmişlerdir. Bana kalırsa, bizim için yapılacak y:iîıne hare- ları taklit ve takiptir. A :nlönnı" l:ımî:n * sterilize ,, ediyorlar? | | — İlerlemiş dejenereleri — ve irsen malül olanları! Epi zamandır hastasını bekle- ten doktora suallerimi sormuştum. Mütevazı operatör: — Sizinle - konuştuk, yazma- sanız çok memnun olurum! di- yordu. Kuvvei iknaiyesi kuvvetli olan üstatla fazla beraber bulunmak yazmamıya razı olmakla netice- lenebilirdi. Kendisine teşekkür ve veda ettim. Şimdi, arzusunu yerine getire- mediğimden dolayı da affımı rica ederim. Fakat, bunda biraz da yazma- mıya kıyacağım sözler söylemekle benim gazetecilik damarımı tahrik eden muhterem doktor da mes'ul değil midir? ** Sultanahmette Garip Bir Hâdise ( Baştarahı 1 inci ııyf-dııhı B sçüi ıkan dört tane al 'a küpeyi gnn verdi. Derlken fera- inin başka bir kenarından bir demet banknot Çıkardı. Mesele sokak ortasında halle- dilecek gibi değildi.. Memurlar | kadıhi merkeze götürdüler. Kadin 'orada pamuklu hırkasını, sökmiye ve her köşesinden az çok bir para, çıkarmıya başladı, bunları muha- faza edilmek üzere merkeze teslim ediyordu. Fakat- tam işin biteceği Hanım bu paralarının çocuklarına verilmesine razı değildi: — Hükümetlte kalsın, sonra kızlarım harcarlar, aman verme- yiniz diyordu. Nihayet otomobil geldi, Kadın bindirildi ve gönderildi. * | Sokaklarda önünüze çıkarak el açan genç ihtiyar ve sakat insanlar arasında belki merhamete lâyık olanları vardır, Fakat” bu sırada kadının ikinci kızıda çıka | şekilde görünenleri de mevcuttür. geldi. , Maamafih —ihfiyar Fatma Bursa Soyguncuları Bursa Yolunda işte size bir nümune! j İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Korkunç Bir Rüya idi... Reşit Galip Beyin Çocukları Başlarından Geçen Kazayı Anlatıyorlar ( Baştarafı | inci sayfada ) bnğınm_n. Bereket versin o esna- da Musiki Muallim mektebi tale- belerinden birkaç kişi sandalie geçiyorlarmış, bizi görünce dü- meni çevirdiler, babam da ceke- tini çıkararak deni, t kurtulduk. KZ N Hikâye — bitmemişti, küçük hanım devam etti: — Daha bitmedi, ikinci bir kaza daha var, o ki işte en bü- yüğü: Biz yelkenliye bindik. Babam, dedi ki. — Çocuklar elbiselerimiz kuruyuncaya ıkadar denizde yel- kenli ile gezinelim ve elbiselerimiz kuruyunca gideriz. t Artık Modaya gidip geliyor- duk. Fakat üçüncü -dönüşümüzde rüzgâr çıktı. Yelkenlimiz sancak ibi sallanmıya başladı. Nasvet de orktu: — Çok sallanıyoruz amca devrileceğiz, diyordu. Hakikaten yelkenli çok sallanıyordu. Beyba- bam yelkeni çevirmiye uğraşırken nasıl oldu bilmiyorum.. bir de baktım çok sevdiğim deniz suları şimdi beni boğmak için üzerime hücum ediyor. Korkmıya başla- dım, Etrafıma baktım.. Leylâ da yanımda çırpınıp duruyor. Babamın sesini işittim: İmdat, diye bağırın diyordu. Ve hepimiz İmdat!! İmdat, diye bağrışmıya başladık. Fakat ben artık yoâııdb:uşt;:l Yd".. avaş denizin dibine gidiyordum. )iıte“bu zaman bir kayıkçı imdada yetişiyor ve beni kayığına alıyor, Ben karaya çıkıcaya kadar ken- dimi bilmemişim. Kendime geldiğim zaman ba- şıimın - döndüğünü, kulaklarımın müthiş uğultusunu ye yeni aşı- lııın'ıol thııuıı ıe-ııy ıınd: Ablaları anlatırken küçükler tasdik ederek dinliyorlardı. Söz bitince onlara döndük: — Ya siz ne dersiniz? Leylâ: — Deniz suyu bana limonata bi geldi, yudum yudum içiyor- lum. Kendimi kaybetmek üzerey- dim. l"ıkıtı kıyııçılır yetiştiler, ip attılar. başımdan geçti, be- li';ne kadar P'mdi. beni p!îıet gibi ekip kayığa aldılar, diyordu. ğ ıu-'-’- YZI gıeıı küçük .lîınıııı ne aptın? y plı:mel cevabını şarta talik etti: — Söylerim amma, çocuk sayfasına yazmak şartile, zira ben etenizin hep o sayfasına anım. — Hığ hay! — © halde söyliyeyim: Ben babamın boyşun sarıldım, sonra omuzuna, sarıldım, fakat nasılsa elim /kaydı. az kaldı boğulacaktım, , bereket versin sandal tez yetişti, Şimdi, Reşit Galip Beyin ye- ğgenlerine dönmüştük: — Sıra sizin küçük hanımlar! Nasvet: $ ü —-“Biz gezmek için amcamıza gelmiştik. Kardeşim — Ayşe ile bana deniz dokunduğu için san- dalda kalmıştık, ilk kazaya uzak- tan şâahit olduk, ikincisine gelince, sandal devrilince evvelâ kenarina tutunmaya çalıştık, ellerimiz kay- dı, denize düştük, bilmem nasıl oldu, batmadık, yanımda amcam bedelin yüzde yedi larile birlikte ihale , Salı günü saat 15 ilân olünür. — —« S ödik. Bugün | Balıkçı Şükrü Efendi, Fehime H. vardı, hemen boynuna sarıldık, sonra sandal i, bizi kurtardı, — gıhıle çıl . Orada Günar isminde bir hamm dürbünle ka- zayı müş, geldi bizi evine götürdü, hepimize konyaklı çay verdi. Ayaklarımızı suya soktu.,, Yavruların hakkı var: Bu bir rüya idi, geçti. Geçmiş olsun! Sandalcı ne diyor? Bu muhavereden sonra ço- cukları kurtaran Rumelikavaklı balıkçı Şükrü efendiyi gördük dedi ki: — 11,30 ile 12 arasında sa- hilden 200 metre açıkta bir san- dalın devrildiğini gördüm. Der- hal sandalımı denize indirerek açıldım. Kaza mahalline geldiğim zaman çocukların Reşit Galip Beyin üzerine abanmış bir vazi- yette ve onun üzerine çıkmağa uğraşmakta olduklarını gördüm. Derhal sandalımla bunların ara- larına girdim. Çocukları sanda- hma aldım. Beş kiş idiler ve bu esnada da Reşit Galip Beyin başı denize batmış, doğru indşilğini gördüm. Ve .J:rğ'hı! Şı- kalamağa teşebbüs ettim. Pan- talonunun - paçasından yakalıya- bildim. Hareketimi — ilerleterek ceketinden ve koltuk altlarından tutarak başım sudan - çıkarabil- dim, Ve bu- anda da burnundan su boşandığını. gördüm. Sanda- hma almıya teşebbüs ettim, Mu- vaffak olamadım. Diğer sa ğ lar geldiler. Onlmîı yı:]dı::şllg kazazedeleri -Eyubun sandalına yerleştirdik. Sahile çıkardık en fazla Reşit Galip Bey kazadan müteessir ;[l; un'i teneffüs ve ; masaj ile dakika ödine! Yeleblldi. "Bü canı F Hanım da ” bize 'yardım ediyordu. Kazazede “ayildiğ M0 gı zaman kendi ; sinin ' Maârif veküi .:,ıdu;:d söyledi; bizi evine davet Kendisini arabâya kıd:ıei— el indb - idü ıldılu.:t— ıl'ıınıkoldııı iade- x Bu kazada batan sandal M ; d.ı iskelesine ait Salih iamindeî.i bir _kıyıkçmın Selâm ismindeki _l;;yâgıdı'r.v ı:yııi sandal cuma gü- 'e içinde 3 müşteri j İ İ S Müşteri ile yine pek oyîıak bir sandaldır, ——'—'———-——ı—_—___— Ziraat Vekâletinden: ; Ankara serom- darülistihzarı Â vzviyyei hayvaniyeyi 40 derecelil asepsiye muvafık olarak kurudacı zarf usulile 21 gün müddetle mi Vekâlet Levazım Müdüriyetindedi çin kıyılmış Dalak gibi mevaddı. k bir hava çereyanı altında ve ak bir cihaz ahnacaktır. Kapalı ünakasaya konmuşlur. Şartnamesi ir. Talip olanlar teklif edecekleri bu_çuk nisbetinde teminat muvakkate mektup- günü “olan 15 Ağustos 933 tarihine müsadif — ;;ağckjüet nübıy.ııl koıı.ıııy!.ıı'ıw ;ıl"'-“dşn z y ci esnada Fehime * batmıştır. Anlaşıları * t T Üi