— huzur ve istirahati temin — bayram — birlikte SON POSTA D Ş TU GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Sult“an Salâhaddin Gül Hanıma Yazan: Ömer Rıza Ülkeler Tevcih Etmişti Fakat, başka bir yere korku yüzünden — nakletmek, Duman Beyi sinirlendiriyor, onun gibi binbir. macera — geçiren bir kahramanın şundan, bundan kor- karak yerini, yurdunu - değiştir- meğe mecbur olması, içinde is- yanlar uyandırıyordu. Nihayet Duman Bey yerli ye- rinde kalmağa karar verdi ve konağını daha sıkı bir muhafaza altına aldı. Gül Hanım,ahiç bir — yere muhafazasız çıkmıyacak, ko- — naktan ve çiftlikten uzaklaşmı- yacaktı. Bundan başka çiftlikte otu- ranların hepsine silâh verilmiş, imdat istendiği zaman, bütün bunların- yetişmeleri- için tertibat alınmıştı. Bu tedbirlerle beraber, herkes en küçük şüphe ile kar- şıladığı her hali, derhal haber verecek, ona göre tahkikat yapı- lacak ve bu suretle konağın p. edi- — kecekti. K Günler geçiyor ve büyük yaklaşıyordu. — Köyün imamı Hasan Efendi İskenderi- yeye giderek kurban koyunları alacak, köylülerin sipariş ettikleri eşyayı ve bayramlıkları beduikl edecekti. İmam Hasan Efendi Duman Beye müracaat ederek izin istedi ve bir emri olup olmadığını sordu. Duman Bey sordu : — İskenderiye — limanmdani bize de öteberi almaz mısın ? — Emredersiniz.. — O halde Kurt Beyi de beraber al da ne münasip gö- — rürseniz alınız ! — Başüstüne efendim! Kurt Beyle imam Hasan Ef. İskenderiyeye — gittiler. Zaten Kurt ta vaktini hep çift« Kikte geçirmekten usahmıştı. İs- kenderiyeye kadar uzanmak bile onu yeknesaklıktan kurtarmıya kâfi idi. Doğan ise kitap merak- ksı olduğu için okuyarak - vakit geçiriyor ve hayatın yeknaklı- ğından şikâyet etmiyordu, Doğan, odasının bir tarafında oturup kitabını okurken odanın içinde — dönüp dolaşan Gül Hanımı temaşa ediyor. Fakat onula da pek fazla konuşmuyordu. Kurt ta öyle idi. —— © da, Gül Hanıma talip olduk- — ları akşamdan beri arada hiçbir şey. geçmemiş gibi görünmekle beraber lüzum hasıl olmadıkça K Gül Hanımla karşılaşmamıya onunla — konuşmamaya dikkat ediyordu. Nedense iki kardeş ile Gül H. arasında bir perde gerilmişti. Üçü bir araya geldikleri zaman, — eski samimiyet ve eski hararetle — konuşamıyorlardı. Gül Hanım da — bunun sebebini anlamıyor değildi. Artık bu iki genç, onun yalnız iıkıı:ıudılul olmaktan çıkmışlar, isi de onun 'dı. Şd e İi ai tercih ettiğini göstermemek - için fazla dikkat göstermiye mecbur- du. İki kardeş de amcalarının - kızını eskisi gibi telâkki etme- mekte idiler, Çünkü Gül yalmz bir hanımdan ibaret değildi. 'ı'- Sultan Salâhaddin onu prenses — yapmış ona ülkeler tevcih etmişti. Sonra, dediğimiz gibi, bütün çiftliğe ve konağa korku sim- mişti. Bütün — tedbirlere, bü- tün ihtiyatlara —rağmen umr tulmıyan bir şey, bu korku idi. Sultan Salâhaddinin bu sakin, bu asude, konakla meşgul olması, bu konağın melikesini yanına al- mak iştemesi, herkesin huzurunu bozmuştu. Salâhaddin, - isteseydi, Gül Hanımı, yanına almak işten değildi. Onun kuvveti, kudreti her şeye kâfi idi. Fakat sultan bu işi, iyilikle başarmak fikrinde idi. Onun için bhediyeler, behiye- ler göndermekle, gönül almakla kız karedşinin kızını yanına almak istiyordu. Fakat - son Zamanlarda vaziyet değişti. Sultan üç gece arka arkaya Tüya âleminde, ken- dini hep harp ederkea görmüş, ve bu üç gecenin üçünde de Gül Hanım, onun yanında- bir zafer perisi gibi mevki almıştı. Sultan Salâhaddine göre bu rüyada, muhakkak ki bir mana vardı. Mukadderat Gül Hanıma belki bir vazife tahmil ediyordu. Onu bu vazifeyi ifadan mahram etmek doğru olamazdı. Onun için sultan Salâhaddin kat'i kararını vermişti. Gül Hanımı herhalde yamına ala- caktı. Salâhaddinin. Duman Beye gönderdiği son mektup, onun bu apaçık maksadımı göstermekte idi. İhtimal ki koy hâdisesi de onun — Ööyle tertip — olunmuştu. Bu bâdiseyi, yeni' hâdiseler takip edeceğinde şüphe yoktu. Bu böy- le olduğuna ve olacağına göre vaziyet mühimdi. Vahimdi. Bu yüzden bütün konağa hu- zün çökmüştü. En çok muztarip olan şahsiyet te, ihtiyar Duman Beydi. Zaten kendisi hastaydı, zayıftı. Bu yeni endişelerse onu büsbütün — yıprandırmıştı. Konağın içini kaplıyan neş'e- sizlik, keder ve ıstıraptan kısa bir zaman için kartulmak - bile Kurt Beyi sevindirmiş, o da imam Hasan Efendi ile birlikte İsken- deriye yolunu tutmuştu. İkisi de atlarına binerek adım adıma iler- lediler. İskenderiyeye vardıkları zaman, bayram — hazırlıklarının azami dereceye vardığını gördü- ler. Sokaklar, kurban sürülerile, lman, uzaktan, yakından gelen gemilerle dolmuştu. — Gemilerin hepsi mallarını dökmüş, içerilere sevketmiş, limanda satmış, akın akın gelen müşterilere — devret- mişlerdi. Kurt ile imam geç bile İki üç akşam sonra imam Hasan Ef. Kurt Beye gayet iyi bir tacir bulduğunu, bu tacirde bir- çok kıymetli eşya bulunduğunu haber verdi. O da ayni handa oturuyordu. Ondaki hediyelik eşya bir kimsede yoktu. Bayram- hk koyunları da mükemmeldi. İkisi birlikte kalktılar, tücca- rin odasına gittiler. Kısa boylu, şişman bir adamla karşılaştılar. Karşısında yığın yığın ipekliler, ve işlenmiş vardı. Kuürt Beyle İmam Hasan Efen- diyi son derece hürmetle karşı- layan yabancı tacir, derhâl kah- veler, nargileler ismarlamış, on- ları izaz için herşeyi yapmış, ue emrettiklerini sormuştu. P ajana haberleri. | Enden). İmam Efendi sekiz on kur- banlık koyunu daha evvel siparış etmiş ve bunların çiftlikte tesli- mini kararlaştırmıştı. Tacir, en- güzel koyunları onun için seçti- ğini söyledikten sonra önündeki bütün malları birer birer göster- miş Kurt bir hançer seçmiş bun- dan başka altından yaldızlarla işlenmiş - bir. başörtüsü alarak bunu Gül Hanıma hediye etmek istemişti. Kurt bunu da satın aldıktan sonra kardeşini hatırla- mış, onun namıina altm ve gü- müşten çiçeklerle işlenmiş bir maşlah almıştı.. Fakat — bunlar © kâadâr bahali idiki Kurdun üze- rindeki para yetişmemiş, imam- dan ödünç almak istemiş, fakat yabancı buna meydan verme- Mişti: — Acelesi yok efendim, di- lediğinizi almız. Ben ya bir ada- mımı — gönderir, yahut kendim gelir, matlubumu tahsil ederim ! — Pekâlâ! ( Arkası var ) —— RADYO—- 26 Temmuz Çarşamba İstanbul — 18 Gramofon, — Ko- lombia, DF 61 — Kolombia DF 878— Sahibinin Sesi, DB 928, 18.80 Doktor Ali Sükrü Bey tarafından (çocuk bil- yütmesi hakkında) konlerans, 19 saz (Mabımnre H, 1945 Hâzım B. T. ka- ragöz, 2030 udi Salabaddin B. ve Nobar Efendinin — refakatile Hamiyet H., 21.30 gramofon Sahibinin Sasi, K 66244 — Odeon w.T.0. 16 — Odeon O — 470622 Anadolo ajansı, borsa hâberleri, saat ayarı. Ankara — 12.80 gramofon, 18 Salon orkestrası: Rossini Ouverture Semiramis Verdi Fantaisie La Travi- ata Sirana — Valse Dü ünd dü. Padilla Surenade, 19 dans — musikisi, 20,15 Varşova — 20.10 Plâk, 9045 gi- irler, — 2) taganbi, 2210 — piyano ile taganni, 23.24 dans i8i. Peşte — 2045 Lehar ve Kalman' m operetlerinden parçalar, 22.20 Bu- lo'dan naklen balo musikisi, Viyana — 2145 Angust Lax'un kendi eserlerinden konseri; 22.25 son haberler, 22.40 plâk ile akşam konseri. Milâno - Torino - Floransa 2100 Haberler, sözler, 2145 ope- ret temsili. Prag — 2115 solo flüt, 20.50 ilk- bahar Gırtınası — isimli gşarkılı temsil, 2295 satılmış zevce operasımın ikinci perdesi (plâk), Bükreş — 18 Haberler, plâk, 138 45 plâk, 18 caz, 20.90 Romen musikisi, 21 piyano besteleri, 21.256 keman kon- geri, 22,10 solo boynuz aleti, — 2240 CaZ 27 Temmuz Perşembe Varşova — 91 Kalman'ın eserle- Finden mürekkep konser, 22.10 deva- mi, 28 kahbvehane konseri. Peşte — 2140 — Haberler, — caz, 24.30 sıgan musikisi, (Donspaluta ote- Viyana — 20 Senfonik — konser, 21.20 halhtanın baberleri, 21,560 aakeri konser, — 23 İtalya propaganda koafe- ransı, 23.90 aksam konseri. Milâno - Torino - Floransa 21 Haberler, plâk, 23.45 Barilli'nin amiral operası müteskıben Casavolanın Halifenin — kanburu operası, müteakı- bea Lunldinin: Küle üzerindeki şeytan isimli epera. Prag — 21.50 Neşeli trio konseri, 21.30 promenat Kkonseri, 22.30 piyano kooseri, 28,20 konser. * Bükreş — 21 Taganni, 2125 sen- focik konser, 22 konser. Ç d ) | ' ; İ f |Kimler Evlegmelî. Kimler Evlenm emeli Delilerin Zürriyetlerine Mani O_lm_ş_k _!.âzımdır ( Baştarafı | iaci sayfada ) hasına fevkalâde riayet etmeleri elzemdir. Hele delilik nöbeti geçirmek- te olanların kat'iyen evlenmeme- meleri icabeder. Fakat meselâ hayatlarında bir tek defa Akse geçirmiş olan- ların evlenmelerine mani olmak ta doğru değildir. Fakat bu aksenin iyeti de ayrıca tetkika muhtaçtır. bir sinir hıfrıssıhhasına dikkat şar- tile böyle nesillerden gelecek çocukların tevarüs edecekleri asa- biyetlerden bir dereceye kadar kurtarılabilmeleri temin edilebilir. * “Asabi ve akli hastalıklardan meselâ erken bunama gibi gayri kabili. tedavi — illetlere müptelâ olanlarin evlendirilmeleri kat'iyen doğru değildir. Delilerin Üremesine Manl Olmalı! Bunlariın salâh haline geldik- leri zaman da evlenmeleri doğru değil midir? — O takdirde, Almanya'da ve Amerikada tatbik edilmekte olan usule müracaat etmek lâ- zımdır. — Bu usul nedir? — Temasül ve cins hatlarına zerre kadar mani olmamak şar- tile zürriyetlerine mani olmak.. Bu sayede, hem onun evlenme- sine mani olmamış, hem de be- şeriyete yeni hastaların yetiş- mesinin Önüne geçmiş Oluruz. Nüfusu taşkın olan memleket- lerde evlenme ve bilhassa doğum meselesi tahdide uğramıştır. İngilterede “doğum kontrolu,, ve Fransada doktor Toluzun ri- yasetindeki “akıl ve nesil hıfzıs- sıhhası,, cemiyetleri iyi ve sağ- lam nesil yetiştirme — için do- ğgumün — tahdidi lâzım geldiği fikrini müdafaa ederler. Muhak- kakki bir akıl mütahassısının baş- hca vazifelerinden biri, cemiye- tin içtimai selâmeti noktai naza- rından delilerin ve yarım akılbıla- rın üremelerine mümkün olduğu ikadar mani olmıya çalışmaktır. Mücrimlerin Zürriyetini Kesmeli mi? “Ana baba koruk yemiş ço- cukların dişleri kamaşmış,, , “Di- riler mezardakilerin ahlarım çe- kerler, darbı meselleri bu kanu- nun halk arasında yayılmış canlı bhükümleridir. Bu meselelerde en isabetli hareketin hangisi olduğu birçok memleketlerde henüz aka- demik münakaşalar halinden çı- kamamışlardır. Hatta bam — memleketlerde, anadan doğma ve gayrı kabili ıslah mücrimlerin bile zürriyet- lerine mani olunması fikri müda- faa ediliyor. Fakat bu meselede; “cürmü — itiyat,, bilmiştir. Demek ki, öjenik bir disiplin tesisi için, cemiyeti koru- ma noktai nazarından onların bile zürriyetlerine mani oluyorlar. Bu itibarla söylemek - isterim ki, nesil hıfzıssıhhasına — azami dikkat etmek gençler için çok mühim bir vazifedir. Memleketi- : vukuflu ağızlardan çıkacak cevap- lar daha istifadeli olacaktır. da, mütehhassısı — tak- dir etmemek elimden gelmiyor. ,4 Dil Cemiyeti Kılavuz Müzakerelerine Başlıyor İstanbul, 25 — T. D. Tetkik Cemiyeti umumi kâtipliğinden : Türk Dili Tetkik Cemiyeti omumi merkez heyeti bugün saat 14/30 da umumt kâtip Ru- şen Eşref Beyin reisliği altında Dolmabahçe sarayında - toplan- Cemiyetin büro tertibatı ik- mal edilmiş, karşılıklar kılavuzuna esas olan anket kelimelerinin Ankaradan yola çıkarılması temin edilmiş olduğundan 27/7/933 per- şembe günü saat 14 te top- lanılarak doğrudan doğruya kla- vuz müzakerelerine başlanması tekarrür etmiştir. Kızkulesindeki Vapur Kurtarıldı İstanbul, 25 (A.A) — Madenci Arif Beyin sahip bulunduğu Türk bandıralı Abuslah vapuru Ayan- cıktan kereste hamulesile İzmire giderken dört evvel Gülce- mal vapuru ile lümanında müsademe neticesinde sancak kıç omuzluğundan yaralanarak su al- mıya başlamış ve batmak tehlike- sinden kurtulmak için Kızkulesi önünde kayalıklara oturmuştu. Matbuat Cemiyeti tarafından tertip edilen 1933 MATBUAT ALMANAĞI çıktı. Her kitapçıda bulunur. Fista 1 lizadır.