ONLA Ve Di ii yk ek ın keten, az ant, yaln üzerine dağılmış karı- saçlarıle annem ne kadar eN yarabbi hiçbir kadınmn kadar güzel. — iye sen misin? - Diye seslenmişti. : — Evet anne im Çok ölirdüğünüzü dey İm a - in k Niş ag ihtiyacınız var © diye : Dez yanında yakınında im yordum ve gözlerinin bir memnuniyetle gözleri- me Kk aliiğımı anlıyordum. Annem beni kendi odasında ve hastalığına alâkadar görmek- ten pek bahtiyardı. uyuyamıyorum dedi. Birşey istiyor musunuz? — Evet, orada konsolun üze p rinde öksürük ilâcım var. ora- da.. evet, küçük şişe.. ondan | bana ver, i & Kulaklarım u; Me ei İlâç şişelerinin üzerinde dizi küçük konsolun yanına er i evvelâ bir kibrit çaktım mumu yaktım, mumun ışığı kâfi geldiği halde bir kör gibi ilâç şişesini bardağı ellerimle arıyordum. Nihayet buldum mumun i- ğinda şişenin üzerindeki yazı yı okudum. Günde üç kere on beşer damla verilecek. “on beş damla şüphesiz böyle bir inatçı öksürü- f çi eçirmiye kâfi değildi. Mu- z kkak daha fazla alması lâzım- © du Çok dafa fazla o öksürük : kesilince ben de uyuyacaktım beynimdeki fena düşünceler de b benimle uyuyâcaktı. Bütün şişeyi bardağın içine boşalttım. Sonra onun yanında duran üstü kırmızı etiketli kırmızı etiketin üzerinde bir ölü kafası sırıtan bir başka şişenin belki yarısını da bardağın içine koy- © dum. Surahiden su boşalttım. “5 — Orada me yapiyorsun Sa- diye şişeyi buldun esi — Evet anne b eğ bile, altı, yedi, seki Bir gürültü oldu. ileride. Ne kadar korkaktım. Bu gürültüyü ben yapmıştım. Kendi yaptığım gürültüden korkuyordum. Masanm üzerine şişeyi bırakırken hızlı © bırakmıştım. Titreyen ellerime artık tamamile hâkim değildim. Annemin yata d is derken yirmili la Li bire tevakkuf ettim. İçimde garip bir endişe doğmuştu. Beni biri e e Ar- mi geliyordu. N mı arkaya çevirdim. Odada yil apayalnızdım. nızdım. Yi Annemin öksürükleri yeniden başlamıştı. Beni kendine a » Ona ilâç vermemi is- Yanına a z Genç *kız, derle bir ba kovmak i > Gözlerime ir çe veli o hiç ör — — mıyacağım. Kendisini affettiğimi, kendisini yeniden sevdiğimi zannediyordu. b tahammülüm — Evet ik öksürüyorum ve Annemin Ölümü Ve Babam.. doğru -| Bayadere, 19 Dans wusikisi, 20 haberleri, İm) Kalmanıştı. Hi Harap ölmüşse sabursuz ve hain ylizüne bağırdım. — Yeter anne haydi çabuk ol, iç ilâcmı.. İç haydi.. * Annemin odasile benim odamı biribirinden ayıran kapıdan geçer- ken arkamda bir ayak sesi düy- dum. Korku ile başımı çevirdim. evet yanılmamıştım. Sofadan an- nemin odasına giren kapının önünde beyaz bir gölge vardı. Ben mumu annemi tanıdım. Tam kapıdan geçmek üzere idim onun ihtiyar gözleri bu alaca karanlıkta beni seçmişmiydi. Her- halde daha iyi görmesin diye heman odama girdim. Kalbim korku ile çarpıyordu. Yatağımda sonsuz dehşetle kendi kendime: — Acaba beni gördü mü diye soruyordum. Beni görüp tanıdı mı? Artık annem öksürmüyordu. Fakat saat beni rahatsız ediyor, onun bu muntazam işleyişi de beni uyutmuyordu. Yâtaktan yeniden fırladım bir iskemleye çıkarak duvardaki saa- tın rakkasını çektim, kopardım. O da sustu, Oda karanlık, sessiz- lik derindi.. fakat kalbim, kalbi- min atışları kulaklarımda ötüyor. Bu gürültü beni uyutmuyordu. “ Onun ölümile evimize sükün ve sandet gelecek, felâketler bitecek zannetmiştim. Halbuki ne yalnış bir düşünüş imiş!.. Bilâkis, o ölüm yatağında, | beyaz çarşaflar içinde sakin yat- | tığı dakikadan itibaren, içimizde artık hiçbir kimse saadetin göl- gesini bile bir daha göremedi. * Onun ölümü, saadetimiz için kalbimde beslediğim bütün ümit- leri de mahvü perişan etmişti! Ba- : ADYO Mi ; 5 Temmuz Çarşamba İstanbul (1200 m.) — 18 Gramofon, 19 Alanırka saz (Mahmure 1L), 19,45 Karagöz (Hazım B. tarafından), 20,80 Alaturka saz (Udi Salâhaddin ve Nüzi Efendi), 21,40 Gramofon, 22 Ajans, Boran haberleri ve sast ayan, Ankara (1035 m) — 12,0 Grime- fon, 18 Salon orkestras: Thomas Ouvertare Raymond, Beethoven Fun- tnisie Mosaiguc, Kalmaz Potpoümi Ajans Viyana — 18.90 konser, 19.16 ikt konferanı, 20.05 konser, 20.85 hava dis'er, ,40 baflf musiki parçaları, 21.35 bavadisler, © 21.5) ekeç, 28.15 havadis'er, o 28.30 Fr. bir konferans, 25.40 akşam sadri, Bükreş — 18.0$ radyo orkestra” 8ı, 29.05 konferana, plâklar, 21.05 saksofon sole, 21.35 piyano © solo mez keman ol; 22.35 mubtelif kon- Kami is5 Askeri orkestra kon- seri, 19.5) musahabe, 20.30 elgan mu sikisi, 22.05 keman konseri, 23.95 ha vadisler, *200 cazbant, 23.35 sigan orkestrası. Varşova — 1805 munahabe, 19.40 koman solo, 21.45 tefrika, 21.05 bar (if musiki, £2.15 keman solo. 23.05 ingilisen konferanı, 18.10 kale kow- sor.! Roma — 21.05 havadisler, © plâk neşriyatı, wusahabe, 21.50 bir opâra temsili müteakiben kıraat ve bava- Pisler, üzüntüler, | BEN ÖLDÜRDÜM! İ: Yazan: Suat Derviş «mn snuun; İ söndürmüştüm | beni ezen dehşetli bir günahın fakat” kandilin ışığından büyük | Ba ârtık bir insan “değil; “bir | insan külçesi idi. Onda artık | hayattan hiçbir şey kalmamış gibi idi. Bu müthiş kederinde, “ felâketinde ona yaklaşmıya onu teselli etmiye cesaretim yoktu. Onu bu hale sokan, böyle can- sız bir kukla (şekline koyan dünyada en sevdiği şeyi bir be- bek gibi kırıp atan bendim. Hayır, artık babama yaklaş- maklığım imkânsızdı. Gönlümde yükünü saklayarak ona nasıl 80- kulmıya cesaret edebilirdim? Ar- tık onünla aramızda geçilmesi muhal olan bir uçurum vardı.. Artık onunla biribirimize yaklaş- mamıza ihtimal yoktu. İl * Onun cansız vücudünü yata- ! ğından alıp, kiymetli şallarla süs- | lenilmiş tabutundan evden gö- türdükleri zaman, ben evin en kuytu, en sessiz bir köşesine çekilmiş ve korkumdan titreyerek: — Aman Allahım, diye düşü- nüyordum, Ya onu öldürdüğüm meydana çıkarsa.. Ya bunu öğ- renirlerse ne olurum? * Onun Bu gayritabii ölümü nazarı dikkati celbetmişti. Bunun hakkında yapılan tahkikattan ne netice çıktığını bilmiyorum. Çün- kü ben bu şeyle hiç meşgul ol- muyor, kimseye bir şey sormuyor, | ve biç kimse de bana bu hususta bir * kelime bile o söylemiyordu. Benden şüphelenmek hiç kimse- nin aklına bile gelemezdi. Ben daha bir çocuktum, fazla olarak ta ölenin kendi kızı idim! Yalnız beni hayrette bırakan şey büyük annemin bu husustaki inanılmıyacak sükütu idi. O beni hastanın (odasından (o çıkarken germüştü! ( Arkası var ) ; eeressese 6 Temmuz Perşembe Viyana — 15,30 konser saati, 19,10 konferanslar, 90,05 hafif mMüsiki, 20,40 havadisler, 20,45 hafif musiki Programı devam ediyor, 21,20 tefrika, 2145 sarkı ve orkestra konseri, 23,25 hava- disler, 23,40 gramo'on plâkları, Bükreş — 18,05. muhtelif konser, “20,05 konferans, plâkları, 21,05 senfo- nik orkestra, 21,45 şarkılar (kadın â€- sile) 23,05 almanca bir konferas, Bodapeşte — 18.55 sigan musikisi, 1935 muhtelif prorram, 80,95 radyo orkestrası, 21,25 tiyatro, 23,25 havadis- ler ve plâk neşriyatı, Varşova — 19,20 mmüsahabe ve gra mofon plâkları, 2045 tefrika, 2105 konser, 28,05 dans wusikisi, Roma — 2105 havadisler, 21,36 (Siv) Volt-Ferrarinin oparası, sonra: musahabeler, havadisler, edebiyat ba- hisleri. Matbuat Cemiyeti tarafından tertip edilen 1933 MATBUAT ALMANAĞI şıktı, Hor kül bulunur. Fin 1 Ürsd İ ten sonra Bizans tarihine geçtim. İ tarihine dadandım. İslâm tarihin- | de nifak - Allahın belâsı Yezit - | sini karilerin sever. hrler Ne Küzuhirlar ?” cabında Duvarcılık Yap. mış Bir Muharrir sivri -öllek Küğit buruşuk olmu” yacak, Acele ve iri yazarım, Ya- zılarımı değme mürettip okuya- maz. Kemalettin Şükrüye muharrir olmasaydı ne olurdu sualini sor- ( Baştarahı 1 inci sayfada ) sin, dedi.. hazır olanlar var. Ha- zırlanacak olanlar var. Ke çe şit.. hangisinden istersen.. hazırları şimdi daha işime gelir. Hazırlanacakları hazırlamıya vak- tk bek madım. Çünkü onu iş başında — Şimdiye kadar kaç tefrika güriniştüm. Füketz dın? — Bu işin de olmasa ne ya- Kemalettin Şükrü (yüzüme emi bk — Ne olursa.. dedi. Benes en — Tastamam listesini istersen | 4Y'P şey yapamamak değil yap- sana şimdi yapıvereyim. mam, ; — Yok 'canım.. Liste filân Sana bir şey söylesem inan- uzun sürer. Tahmini olarak. MAZSIN belki, fakat doğrudur. Fakat dinlemiyordu bile.. he- men önündeki kâğıda yazdığı tefrikaların isimlerini durmadan biribiri ardına sıraladı: — Tamam elli iki tefrika şunu da söyleyim ki matbuata ilk defa tarihi tafrika illetini aşt layan benim. (Son Saat)ta (Yedi- kule zındanının esararı) adlı eser- den çvvel yevmi gazetelerde tek bir tarihi (tefrika çıkmamıştı. Ondan sonra artık çorap söküğü gibi “hem ben hem arkadaşlar çala kalem bu geniş mevzuların dardın gaz tankları var ya. O tankların istinat ettikleri duvarları ben yaptım. Kuruçeşmede Saba- hattin Beyin arsasında yine Stan- dardın depoları yaparken rıhtımın betonunu ben attım. Elimde du- varcılık bonservisim mükemmel. Mükemmel de ( raspacıyım. Ne yaparsın azizim. O Hayat bu. Adamın eline kâh kalem verir. Kâh mala.. Şimdi iş |becerenin.. — Neden yazıcılık hayatından uzakta kaldın? — Uzaktâ kalmadım amma ardı sıra yürüdük ve sürttük N — Tarihi o mevzuları o nası) | Zaman uzaklaştırdı. Eskiden tef çe M7 rika yâzan muharriler serbest muharrirlerdi. Bunlar adetâ gaze- telerin erkâmbarbi idiler. Zaman bu gibileri temelli olarak aylıkla gazetelere kapıladı. Artık bir muharrire üç beş tefrika birden — Bir sistem dahilinde. Ben evvelâ (Yedikule zındanının esra- rı) ile işe başladım. Bunu (Os- manlı sarayının içyüzü) takip etti. Bunlar üçer yüz tefrikalık eserler oldu. Osmanlı tarihini temizledik- > Bizansı temizledikten sonra İlâm aramıya mecbur olduk. * Takas Primleri Azalmak Üzere ( Baş tarafı birinci sayfada ) Aynı sayımızda bazı kahve tacirlerinin Kahve Limitet şirketi- Kan davası - Kerbelâ - Türkler | nasıl müslüman oldular - İslâm tarihinde Türkler - Harunürreşit - Ölüm çenberinden kurtulan adam hep islâm tarihine ait eserlerdir. Oradan Endülüse geçtim, Firavu- nu yazdım. Yahudilerin tarihini yazdım. Daha sonra.. İ — Kâfl,. Eserlerinin içinde hangisini çok seversin ve hangi- Hi — Ben, (İşgal facialan) m severim. Çünkü o eseri yazmak için tam üç sene e Halk (İslâm tarihinde nifak) adh e€se- | tarafından takas © mukabilinde rimi sevdi. gümrükten çıkarılan on bin — Matbu kitapların o meka | çuval için her me kadar yüz dar? de beş alınmışsa — Tefrikalanmın hepsi basık | da bunun yüzde ikisi omub- madı. Tefrikalardan başka eski | telif masraflar karşılığıdır. Şirke- ve yeni yazı ile altmış sekiz kita- | gin bu işten kân okkada 1,5-2 bım var. Bunların içinde Jül Ve- | kuruştur, ruden, Viktor Margritten, Zeva- Diğer taraftan öğrendiğimize kodan olan tercümeler de dahil, göre çay ve kahve takas prim- vel vr lale e mele İn vasati on kahve caktır. beher telrikası yüz ellişer satırdan | "“©* 7 “DS — ve vasati yüz yirmi beşer tefrika | | Evkafın tear namla yazdığım yazılar, fık- | deki zeytinliklerinin mahsuller ini ralar, şüunlar dahil değil aynen satarak yağ baline getir. — Ne kazandın? mişti. Dün bir muharririmiz Ev- — Tefrikalarım için otuz bin | kaf Umum Müdürü Rüştü Beye liradan fazla para aldım. Kitap- | bu zeytinyağlarını sormuştur. Rüş- larım için ise birkaç bin hira. tü Bey gülerek şu cevabı vermiş- — Kaç paran var? tir: “Zeytinyağı işinde evkaf tüc- Gülerek cevap verdi * car ir. — Kitaplarımı basan kitapçı İlyas Efendiye bir hayli borcum- dan başka bir şeyim yok. — Nasıl yazarsın ? — Mutlaka nargile olmalı, Kurşun kalemle yazarım. Fakat kalem en iyi cinsten ve ucu | e