sON POSTA İlk Defa Sokaklar Ne Zaman Sulandı ? Şehircilik ve belediye işlerin- y jde ilk adımı atan ?I:J:ı;:l.::. şehir, denilebilir ki Paristir. bulun Ge- | kakların sulanma- riliği —| sı da ilk defa orada düşünülmüş ve tatbik mev- küne konmuüştür. Paris sokakla- rının ilk sulanışı 1750 tarihinde başlar, O zaman, bunan için bü- yük - fiçilar kullanılır, bu. fıçılar dört adam tarafından - taşınırdı. Paris' sokakları, bundan 25 - 30 sene evveline kadar bu şekilde sulanmakta devam etti. Sokak ve duvarların hergün sulanmasını bir ihtiyaç haline getiren hâdise ise, kaldırım kenarlarına dikilen ağaçlar olmuştur. Pariste, kaldı- rım » kenarlarına - ağaç dikmeyi ilk düşünen Piyer Utröken ismin- deki belediyecidir. Bu yeniliği ile şehir mütehassısı isnini almış ve Parisin Güzelleştirme Müdiri- yetine etirilmiştir. O tarihlerde, yani 1791 senesine doğru nüfusu 700 bini geçmiyen Paris için, şehrin bütün bentleri ve tulum- baları ancak günde 3,645,000 litre su temin edebiliyordu. Halbuki bugün, medeni hayatın bir icabı olarak bir insana günde 25 litre su elzemdir. Viyana, be- her adama 50 litre su * temin ediyor, İstanbul, bugün ancak beş Kitre veriyor, Paris ise, bundan bir buçuk asır evvel nüfusunun 700 bin olmasına nazaran yine beher adama beş litreden biraz fazla su temin ediyordu. Buhâl, su bahsinde şehrimizin ne kadar geri kaldığını gösterir. » Çelik ve demir eşyanım pas- lanmaktan korunması ba- kikaten bir me- b?emlr seledir. Çok de- şyanın — | Fi bek kiymetli Rutubetten eşya, — muhafaza Muhafazası | imkânsızlığı — yü- zünden hedrolur, gider. Halbuki, bu nevi eşyayı, bazı tedbirler almak suretile zamanın ve rutu- betin tahribatından mubafaza et- mek zor birşey değildir. Bunun için de bu gibi eşyayı vazelin veya petrolyom denilen maddeye ba- tırmak kâfidir. Eğer elde bu nevi mevat yoksa, muhafaza edilmek istenilen şeyler sımsıkı kapalı bir witrin dolaba konmalı, bu dolabın içinde asid sulfrik dolu bir kap bırakmalıdır. Ayni zamanda asid sulfrik yerine klorür dö kalsiyom da kullanılabilir. Bu mevat, do- laba girecek rutubeti kapar ve muhafaza edilmek - istenen eşya da böylece tertemiz kalır. * Bırçok memleketlerde — ehli hayvan miktarı azalmıya, bu hâdise ise, umumi bir telâş | ve endişe doğur- başlamıştır. Çünkü, bir mıya memleketin tabil addohunabilecek servetlerinden biri de hayvan şep- telidir. Sebep : Çoban yoksullu- ğudur. Hizmetçilik gibi çobanlığa da, birçok yerlerde rağbet eden yoktur. Onun içindir ki bazı mem- leketlerde, pratik çoban kursları açılmıştır. Bu kurslarda, çobanlı- En vzifeleri, sürüye bakmak ve yvan yetiştirmenin ilmi usulleri öğretilecektir. Ayrıca, çobanlara verilen paralar da az olduğu için mevcut rağbetsizlik hasıl olmak- tadır. Bu cihet te islâh edilerek çobanlara kanuni ve muayyen üc- ret tayin olunacaklır. So- | İstanbulun ? Köşebucağı ——— Çiçek Pazarında “Bu küpeyi al, kızınla dımıdımn bışucunn koy.. Kırk sene bir yastıkta kocarlar, seni temin ederim hanım!.,, “Haltetmışsın Bend '1 .f leDişiÇiçekYoktur,, Cevdet Kerim B. Eyi Bir çiçek meraklısıdır Yaz İstanbula hâkim olmaya | çeklere insan baka baka doya- başlayınca İstanbullular da Çiçek- pazarına hücum ettiler, her pa- zartesi, Çiçekpazarı mahşer gi- bidir: Tâ Adadan, Kartaldan çiçek almıya gelenler bile o kü- | çücük, kısacık sokakta saatlarca dolaşıp kucaklarında boy boy saksılarla Ada vapuruna koşu- yorlar.. İşte, şu dasdaracık elbiseli, ince uzun genç kız, kuceğiındaki saksıyı oynatarak titizlendi: — Hadisene büyük anne.. Bir çeyrek saat kaldıi. On iki buçuğu kaçırırsan, iki saat tepinir durursun.. Hem ben de dersten olurum.. Göğsü bağmı açık . çiçekçi, ihtiyar Hanımefediyi hâlâ kafese koymakla meşguldü: — Hanımcığım... Şu küpe saksısınf al diyorum sana.. İnan olsun ki, uğurludur. Hele evlen- direcek kızın, oğlun varsa.. — Varya, varya eh ne ola- cakmış?. — Bu küpeyi al, kızınla da- madının başucuna koy.. — Ehhb? — Kırk sene bir yastıkta ko- carlar da, hani daha da yaşayıp koklaşmak isterler.. Büyük Hanımın gözleri parla- mıştı: — Deme?.. Ver öyle ise şunu. Nasıl bunları taşıyorsak onu da taşırız.. Kaça bu? Genç kız büyük annesine çı- kışmak istedi. Suratını astı. Fakat tabii büyük Hanım, saksınınfö0ku- ruş olan bedelini verdikten sonra mesele kalmamıştı.. ayrılırken çi- çekçi yarı aliy, yarı da ciddi seslend: — Büyük hanımcığım.. saksıyı baş ucundan düşüreyim demeyin tılsım kaçar. Sonra maazallah iş- ler fenaya varırhal!.. * Çiçek pazarında yalnız başına dâ gezmek bir ömür... Bin bir koku, bin bir renk, hep bu ka- labalık içine dolmuş.. sağda, sol- da duvar diplerini dolduran çi- mıyor.. bu sırada kolumdan - biri çekti.. döndüm. Eski bir arkadaş.. — O 000, merhaba?, Nere- lardesin?. hiç görünmez oldun?.. Yüzü hafif bir hicapla kızardı: — Evlendim, bu ara hefes alıp sana gelemedim.. — Çiçek mi alacaksın?. — Evet, bizim küçük hanım çiçeğe bayılıyor... — Desene ki zevkli bir kadı- na düştün?. — Çok amma.. yaptı, bayılırsın.. © yumuk — yu- mük ellerle toprağı eşelemesi, çiçeyleri okşayıp, düzeltmesi öy- le hoşuma gidiyarki.. haydi, gel.. seninle birkaç çiçek bakalım.. * Koluma girdi, yürüdük.. arka- daşım bir çiçek sergisi önündeki gülleri gösterdi: bir. bahçe — Nefis.. boylarına bak. He- le ne açış açımışlar... Muhibbe bunları görse, ha- yılır, deli olur.. baksak - hemşe- rim.. şu güllerden ikisini almak istesem kaç parami alırsın?,. Hani çiçek pazarında gül alış- verişi de bir mesele.. meraklılar derhal üşüşüyorlar.. — Cins bir Arap atı müzayedesi gibi etraf- tan, müşterisi olmadığı halde, Çiçek pazarında her kısımghalkı görebilirsiniz ! fiat arttıranlar var. Arkadaşın fiat isteyişi büyük — bir alâka uyandırdı: Çiçekçei Uraşsız yüzünü s- vazlıyarak ciddi ciddi baktı: — Alacak mısın?. — Tabii.. — Boş yere çene çalmıyalım. — Canım sen hele söyle.. Çiçekçi vakurane omuzlarını kaldırdı : — Ben, dedi.. Şu çiçekleri bu boya getirene kadar akla | karayı seçtim.. Şunlara bak beyim.. Hani on sekiz yaşındaki gelin bunun kadar olmaz.. Evinde, ocağında gül kokusu almak is- tersen ver şunlara yedi buçuk | lira.. — Hangilerine ?!.. — İkisine.. Kalabalıktan — biri — gülerek atıldı : — Ne diyorsun bel. Şimdi yedi buçuk lira ile gül üstüne gül koklanır da, daha da gerisi kalır.. Çiçekçi çapkın çapkın göz kırptı : — O senin dediğin güllere çayır gülü derler.. Biz elhamdü- lillâh namuslu kimseleriz. Komis- yon almayız. Arkadaşım yedi buçuk lirayı duyunca derhal bir iki kelime ile işi atlattı. Bir başka sergiye gittik |. !U * Genç - bir dizi saksılara eğilmiş, * bir şeyler muayene Çiçekçi sordu : hanımefendi dizi dikkatle ediyordu. — Aradığmnı söyle de bulalım | hammefendiciğim.. — Akşam safası efem!.. Dinleyenlerden biri ırkadıp— nin kulağına iğilerek kıs - kıs güldü : — A benim canım efendim.. O safayı sen bizden iste.. Üste ciğerimi söker de sana veriririm, dedi. Çiçekçiler içinde az çap- ( Devamı 10 uncu sayfada) arıyorum t M , Mübadele İşleri Ne Zaman Bitecek ? İskeçe ( Hususi ) —Uzun se- neler Türk-Yunan hükümetleri arasında muhtelif mülkiyet mese- lelerinin halli için uğraşan müba- dele heyetlerinin işleri son gün- lerde esaslı bir surette azalmıştır. Şimdi, komisyonun vazifesi beş kısma ayrılıyor: 1 — Etabli vesikası vermek, 2 — 150 bin liralık tazmina- tin taksimi. 3 — İadesi veya sahiplerine 15 bin liradan tazmini icap eden arazi meselesi. 4 — Yunan hükümetine inti- kal edecek emvalin tesbiti. 5 — Dağılmış olan köylere ait meseleler. bulunan Türk Gümilcinede murahhas lıeu i müşaviri Fuat lerin ne zaman Beyden bu akkında fikrini hitam bulıcıgı sordum, Dedi ki: “— Arada buı pürüzlü mese- leler vardır. Bunlar halledilmeden bir zaman ve tarih tayini müm- kün değildir. ,, Şu hale gon. işlerin daha bir müddet devamı tabit addolunmak gerektir. İntihabat Davaları Son meb'us seçimi esnasında propaganda neşriyatı yaparken biribirine karşı çok ağır kelime- ler kullanan, hatta aile içine ka- dar dil uzatan ve maalesef ikisi de Türk olan gazeteciler hakkın- da açılan dava Gümilcine Ceza mahkemesinde bu hafta görülmüş her ikisi de mahküm olmuşlardır. Büyük bir halk kütlesinin huzurile yapılan muhakeme celseleri, Garbi Trakyada fazla alâka uyandırmış- tır. Verilen karara göre gazete- cilerden biri 15, diğeri bir a hapis cezasına mahküm ıdılııı,î lerdir. Muş'ta Hükümet Konagımn İnşas, Nihayet Buldu Muş, ( Hususi ) — — Geçen sene inşasına başlanılan hühümet konağmın inşaatı ikmal edilmiştir. Resmi dairelerin bu yeni binaya nakline başlanmıştır. Şimdiye ka- dar dağınık olarak kira evlerinde buluman hükümetin muhtelif dai- relerini dolaşıp iş takip etmekte olan halk artık müşkülâttan kur- tulmuş bulunmaktadır. Bir binanın içerisinde bütün devlet daireleri toplandığı için iş takibi daha ziyade kolaylaşmıştır. SON POSTA IKM AAAT Yıvıl. Slyıd. llıvılı ve Halk ““' lıülıılı lıâhı Çıhlçq 'Telefanı Posta ’40 Telgraf lstanbul SONPOSTA —— ABONE FİATİ 'I'oı.ıclYl ECNEBİ | 7400 Kr. TE700Kr Galen evrak yeri verilmez NAanlardan mes'üliyet alınmas cevap İçin moktupl ara (6) kuruşluk Sul Hüvssl Tâzımdır. Adres doğiştirilmes! (20) kuruştar. Gazetemlede çıkan resiim ve yazılana bürün hakları malıfan ve gazetemize alitle,