l Dünya Haâdisetleri I [ İngiltere'de Esrarengiz Bir Tevkif Londranın meşhur bir kulesi 'ngiliz Hü- vardır ve asırların ». | yadigârıdır. Bu kümüti Bir ıulııîıiı muhafız- ları, tıpkı eski zamanlarda oldu- ğu gibi garip bir kıyafet taşırlar, ellerinde yine eskisi gibi teberler vardır. Bu kule şimdi, kısmen müze, kısmen askeri hapishane- dir ve bir müddetten beri, kule- nin hapishane ittihaz — olunan bahçesinde esrarengiz bir zabit dolaşmaktadır. Senelerdenberi bu bahçede kimse görünmediği için birdenbire bir zabitin beliriver- mesi, dışarıdan içerinin m<nzara- #nı gören halkı meraklandırım ş, bahçe parmaklıklarına yüzlerce insanın birikip içerisini bergün seyretmelerini mucip - olmuştur. Vaziyetin tuhaflığı şuandadr ki bu zabit yalnız değildir. Yanında, diğer bir zabit daha vardır. Fakat biri kılıçlı, öbürü kılıçsızdır. Kılıçsız. zabitle kıl çlı zabit konuşmamaktadırlar. Yalnız, biri öbürünü gölgesi gibi takip et- mektedir. l!oıdrı gazetelerinin bu esrarengiz — hâdiseyi dana vyurmalarına rağmen giliz hükümeti uzun zaman bu hususta ağzını açmamış, niha- yet gayet kuvvetli objektiflerle gabitin dışarıdan reşmi alınınca, kısa bir surette vaziyeti efkârı umumiyeye izah etmiştir. Bu ma- lümata göre, esrarengiz rabit İskoç alaylarna mensup bir mü- lâzimdir. Adı Bayyi Stuard'dır ve devlet esrarını faş etmekten maz- nuvdur. Fakat bu dır. Kime ifşa edilmiştir? Burası meçhuüldür. x* omanya'nın dahill varziye- tinde karışıklıklar devam ediyor. Bunun ne- esi ol Kargaşar g:n ’;ll.ı)ı,"B.okl'grsı: lıklar tan Bükreşe gelen kıralın anası Kıraliçe Mari'ye kar- gı da bir takım nümayişler yapıl- meşlır. Kıraliçe, Bükreşe gelmiş ye busus! vagonu bir kenara kildiği bir sırada beş yüzden azla nümayişçi amele vagonun etrafını alarak iş ve ekmek isteriz diye bağrışmıya başlamışlardır. Vaziyetin fona bir şekil almasın- dan korkan hükümet bir tabur askerle nümayişçileri dağ tmıştır. Bundan başka kıral n karısile ay- rılmas na sebep olan vehalk ara- sında kırala karşı için İçin mu- habbetsizliklerin uyanmasını İn« eden meşhur madam Lüpes- # da alelâcele Romanyadan ay- rılmış, Nise çitmiştir. Kıraliça Marinin, oğlu Kıral Karola, tah- tını oğlu Mişele bırakmasını tav- siye ettiğine dair bir takım riva- yetler dolaşmaktadır. * « merika Reisicimhuru M. Hoover, beş martta mev- Şey Söyle- mivor mey- Romanya'da kılri M. Roozyelt e. H”"._ bırakarak uhı: İşTeklifleri| daşları arasına yi- ne basit bir vatandaş gibi dahil olacaktır. M. Hoover mühendis- tir. Reiscümhur mevkiinden ay- rıldıktan sonra tekrar eski mesle- ğine döneceğini zanneden birçok müesseseler, daha şimdiden, ken- disine vazifeler teklif etmektedir- ler. Fakat M. Hoover bu teklif- lerden henüz hiç birini kabul etmemiştir. Maksadı, bir müddet, umumt siyas! vaziyeti takip etmek ve sonra bir karar vermektir. Eğer yeni Reisicümhur M. Roozveltin İdaresinde her bangi bir aksaklık görecek olursa siyasi hayattan ayrılmıyacak, aksi halde mühem disliğe koyulacaktır. DG SĞ o e Zd v Himetx a j ESKİ WATFE — Mani Çekmek, Gece Topluluklarının -SON POSTA Ö ĞRAĞARE ae lli Ha * &e « S ARDI HAYATI Başlıca Eğlencesi İdi! Mani Nasıl Çekilirdi? “Ahtım: Mı Büyük, Bahtım Mı Tanıdıklardan —yaşı — yetmişi geçkin bir haminne vardır. Ge- çen akşam, bana dert yandı: — Ah, oğlum.. nerede o eski toplantılar? Nerede o eski eğlen- celer?.. Şimdiki gençlere, Allah vermiş bir zıplama.. vermiş bir adam çekiştirmesi... Vermiş bir boppalık... - Bizim — zamanımızın eteği belinde tazeleri, aralarında ne güzel geceler geçirirlerdi. Haminneyi söyletmek için iyi bir fırsattı bu.. — Peki, dedik, siz nasıl eğle- nirdiniz bakalım? Şakaklarının iki yanına dökü- len knalı saçlarını elile düzelte- rek gülümsedi: —— — Nasıl eğleneceğiz? Tatlı tatlı maniler söylerdik. “ Elim Üstünde kimin eli var. « * Tural,,, * Kovuklardan balık kaçtı ,, * Kaldır Kaldır yine vur ,, * Üzün uzün urğan ,, * Turşucu başı »» “ Alaylar, alaylar ,, “ Şeytan ölüsü ,, Daha böyle ne oyunlarımız vardı. Büyük hanım, başıni manalı manalı salladı: — Hele © manilerimiz, hele © manilerimiz... Sonra, izahat verdi: — Efendim; mani söylenecek mi, ev halkı iki bölük olurdu. Gençler bir tarafa, yaşlılar bir tarafa... Maniler, ceviz Üstüne sedefle İşlenmiş bBir kutuda durur bazı evlerde kutu yerine çömlek kullanılırdı. Kutu, yahut çömlek ortaya gelince tazeler arasında bir fıkırtı başlardı, İlk maniyi kim “çeke- cek? Bu iş, bayağı mesele olurdu. Uyuşulamazsa, rifa çekilirdi. Siz buna kur'a diyorsunuz galiba.. Rifa, şöyle çekilirdi: Toplant.da bulunan yaşlı ha- mnımlardan Üç kişinin isimleri ayrı ayrı kağıtlara yazılıp tabağa konur, tazelerden biri, bu kâğıt- lardan rastgele birini açıp okur- du. Kâğıtta kimin ismi yazılı ise, ilk maniyi o çekerdi. Malüm ya, bizdeki maniler... Hepisi aşka meşke dair... Bunların için- de halo pek münasip düşenleri olurdu. Meselâ nişanlısından zorla ayırtılmış bir kıza, sevgilisi sitem ederdi: « Köprünün altı diken, Yaktın beni gül İken, Bot ellerle uyuştun. Bön olduüm kahır çekea.. » Kendisine — böyle bir mani Büyük,, Diyip Nasıl Niyet Edilirdi ? odadakiler, el çır- parak bir ağızdan çığlığı basınca, utanc ndan kıpkırm zi kesilirdi. çıkan - taze, Kocası, Üstüne evlenen bir kadıncağıza — şeytanın işi yok, şöyle bir mani düşürüverirdi: Fırın üstünde fırın, Duyun komşular, duyun, Yar üstüme evlenmiş, Yüreğime taş koyunl.. Banı sitemle — dolu idi: Giderim elinizden Kurtalam dilimizden, Yeş lbaş ördek olsam, BSu içimom gö'ünüzden.,. Yahut bahttan şikâyet olu- nurdu: Elli sonden, yüz benden, Dertli mi Üksüz bendon, Gam yardan vefalıdır, Hiç çevirmez yüz bonden! Kendini dirhem difhem satan aşıklar şöyle söylerlerdi: Yarim yar ise .gelsin, Duağlar kar ise gole'n, Bura yar ımı buluünmaz' Aklı var ise gölsini Bazı manilerde kız oğlana, oğlan kıza bilğiçlik taslardu Yemenim allı idi, Ortası dallı idi, Benin yar olmudığın Evvelden belli idi... Bazılarında da — kıskançlığın eseri vardı: Bön sövmişim, e'ze ne Vurubilsem izine, Va'laki kan ederim Yarimle çift gesenel... Kiminde pişmanlık - sezilirdi: Yeşil muma saldırdım, $ımdanıma doldurdum, Eloğlu neyim idi, Gül benzimi soldurdum?.. Hasılı ber maninin kendine göre hoşa gider bir tarafı var- di Maniler, çekilirken kime me düştüğünü —öğrenmek için herkeste bir merak uyanırdı. Odadakilerden manisi çekilmiyen kimse kalmadığı zaman orada bulunmıyan hısım akrabaya konu- komşuya eşe dosta sra gelir, bunlar için de ayrı ayrı maniler çekilirdi. Eski hanımlar içinde, gayet güzel mani düzenler vardı. Baş- ta öyalı hotox, arkada dört peşli entari, mindere çörekleme otu- rup arka arkaya yirmi otuz mani sralayanları — bilirim. Hiçbirinin ne okuması vardı, ne yazması.. Fakat söyledikleri manilere değme kâtipler kusur bulamazdı. Benim çocukluğumda bir Hat- çe Hanım vardı. Tamam beş bin mani düzdüğünü söylerdi. Kalın sesli, lâfımı sakınmaz, erkek gb bi bir kadındı, Bu Hatçe Hanımdan dinledi" ğim manileri, bir araya topla- mıştım. Büyük Vefa yangınında hepsi yandı. Şimdiki manileri görüyorum, dam Üstünde saksa- gan, beline vurdum kazmaylan.. Başı belli değil, kuyruğu bek li değil.. Geçen gün, bir yerde bize küçük çikolatalar dağıttılar. İçlerinde mani varmış meğerse.. Amma, ne maniler, ne maniler.. Elini alnında gezdirerek bir müddet hafızasını zorladıktan sonra buldu: Aç gözünü İşine İâyikile kıl nazar, İş işten geçerse, etineyesin Ahüzar!.. Şimdi bu da mani mi allah- mnızı severseniz.. Dedim ya, ne o eski maniler kaldı, ne de o eski maniciler... Hiçbir ev yoktu ki, Hıdrellez için evinda mani toplamasın. Toplanan maniler, bir toprak çömlek içine konulur, çomleğin ağrzı aımsıkı bağlanırdı. Hidrellez sabahı. erkenden gül ağacının dibine gidilir, çömleğin başına, küçük bir çocuk oturtulur, ma- nileri besmele ile o çekerdi. Herkes, kendisi için çekilen maniyi, senesine kadar saklamı- ya mecburdu. Bundan başka Hıdrellerde de- nize istida vermek adeti de “Arzıhal sundum deryaya, Derya sunsun mevlâya!,, Denizin dalgaları kâğıdı alıp götürünceye kadar çoluk çocuk sahilde bekleşirdik. Kâğıdın yazı olan tarafı, denizin Üstüne gelirse bu, istidamızın kabul olunduğuna işaret sayılırdı. Bir Adet daha vardı: : Y Hidrellex gecesi kismet açık- lığı için toprı ekili duran iki baş sarm:sak, tepelerinden ayni boyda kesilirdi. Bu sarmısakların birisi' aht, öteki de bahttı. Geceden: — Ahttım mı büyük, hah- tım mı büyük? Diye niyet edilir- di. Sabaha kadar baht sarmısağı aht sarmısağından fazla büyü- müşse, genç kızın kısmeti açıldı.. Giüti.. Yok, aht sarmısağı daha fazla buy atmışsa, O sene için- de kıza kıiszmet met çıkmıyacak demekti, ,, Büyük hanımın, eskl gece topluluklarındaki — oyunlara dair anlattıklarını gelecek — yazımda bekleyiniz. * Kari Mektupları Kuruçeşme'deki Kömür Depoları Kurüçeşmede ilk önce Şirketi Hayriye sahile pek yakın olan adacıkta kömür tozu yığdı. On beş metre yüksekliğinde yığılı olan bu tozları, yazın mütema- diyen esen meltem, — sahildeki evlere, yallara getirmiye başladı. Penceroleri açık kalan odalarda oturmak ve döşemeleri muhafar za etmek imkânsız oldu. Belediyemizin — müsaadesile Sarrafburnundan Defterdar bur« nuna kadar sahilde yirmi bir depo peyda oldu. Yüzlerce ev kömür tozu —yağmuru altında kaldı. Yüzlerce aile bu depoların kaldırılmasını veyabut fenni bir sürette muhafaza altına alınması ni istediler. Bü talep nedense henüiz bir netice vermedi. Ancak yeniden depo tesisine müsaada edilmedi. Fakat on altı deponun arkasında yüzlerce ev bulunuyor Bu halk mütemadiyen kömüre tozu yutarak ölmiye mahkâüm bur lunuyorlar. Bu biçareler mahke» meye müracaata mecbur oldular. Mahkemeden alımnan karar Üzerk ne haklı oldukları sabit olan halk, fırkaya müracaat — etti. Fırka yaptığı tetkikat netice- sinde bu depoların uzak olan arsalara — nakledilmesi münasip olduğunu bildirdi. Sarraf bure nundan — Kurüçeşme — iskelesine kadar yüzlerce evde oturmiya mahköm olan aileler bu müthiş felâketten ne zaman kurtulacak, Kurüçeşme ahalisinden: Necmi, * Kâmiran, Halim. Kemal Radyoda Nülli Marş Türküm. Türk barsının muha- fazasında her Türk gibi kıskancım. Kazamızda Halk evinde ve hi kümet tabibi Remzi Beyin evinde birer radyo var. Bütün kaza ve gençi radyodan istifade ediy, < Türk milli marşının radyoda Çalınmasını ve bu yüke sek marşın bu cihanda dinlem- mesini -istiyoruz. — İstanbuldaki darllifünun gençlerinin fikirlerine iştirak ederim. Söğüt: M .Rahmi | Cevaplarımız | Antalya'da Ziıya Beye: Söylediğiniz sinemanın böyle bir. film göstermemesi, tcaret endişesinden ileri gelmektedir, Halk maalesef aşk ve macara filmlerini tercih ediyor. Sıhhi ve ahlâki filmlere rağbet göstermi: yor. Bu vazifeyi devlet ve be- lediye müeesseseleri yapmalıdir. —— e e B Türkiyede Arap Gazetesi Kudüz, (Hususi) — Geçenler- de İçtima eden Arap kongresk nin İttihaz ettiği kararlar ara- sında Arap milletinin naşiri ef- kârı olacak büyük bir güzete neşredilmesi de vardır. Kongre Arap — memleketleri — ecnebilerin tahakkümü altında olduğu için bu gazetenin Türkiyede neşre- »dilmesini de karar altına almış- tır. Kongre namına Türkiye hü- kümetine müracaat edilmesi ve bu gaz&tenin neşri için müsaa- de istenilmesi için bir beyet seçilmiş ve müracaat yapılmıştır. Türkiye bükümetinin — vereceği — cevap büyük bir alâka ile bel- | lenmektedir. k » aa