'- ' Dünya Hâdiseleri ı Yerden Göğe Çıkmak İstiyenler Aya kadar yükselmek - için Yeni Bir l'""l". bî;[ kov:ı-ı nın ine kuvyel Mermi Da- fîşıklçıı yerleşti- rerek bir. nevl mermi imal eden Alman mühenm- disi Zuker, geçenlerde bu âletini tecröbe etti, fakat muvaffakiyet- siz bir netice aldı. Çünkü mermi, ancak yirmi metreye kadar yük- seldi, sonra patladı va yere düştü. Alman mühendisi bu mu- vaflakiyetsizlikten ümitsizliğe düşmedi, tekrar çalışmıya ko- yüldu. Aylar süren bir mesaiden sonra sistemini bir parça de- ğiştirerek yeni bir mermi daha yaptı. Bu âlet, tekerlek üstünde bareket etmekte — ve istenilen yere — götürülmektedir. — İçinde, merminin yükselmesini temin et- mek için içinde birtakım Fişekler yardır ki bunlar, sırasile patla» mak Üzere tertip ve yerlerine konmuşlardır. Bir fişek patlayıp mermiyi harekete — getirdikten Scnra onun verdiği hareket ka- biliyeti tükenmek Üzere iken diğer fişek ateş almakta ve bu suretle fişekler bitinciye kadar mermi havada yükselebilmekte- dir. Bu, işin nazariye kısmıdır. Yakında yapılacak tecrübe, bu tasavvurun — fiil sahasında nasıl bir netice vereceğini ve aya ka- dar yükselmeain mümkün olup olmıyacağını göstereceklir. Aynı zamanda mühendis Zuker bu merminin iİçine otomatik surette ha Yavıldı , çalışır bir de fotoğraf makinesi yerleştirmiştir. Bu makine, mermi bavada yükselirken icap eden resimleri alacak, merminin yük- selme kuvveti tükenip te yere düşüceği sırada açılacak olan bir paraşüt onun zararsız bir surette karaya dönmesini temin edecek- tir. Tecrübeler, birkaç güne ka- dar Almanyada başlıyacaktr. * Aııı—ikıııı başına gelen felâket, — şimdiye kadar dünyanın — hiçbir tarafında — görül- müş bir şey de- ğgildir. — Federal cümhuriyeti teşkil eden 48 hi- kümetten 47 si maratoryom ilân ediyor ve bir günde, bu memle- ket doların düşmesi yüzünden 116 milyon a'tın dolarlık zarara giriyor. Bunun ne müthiş bir şey olduğuna —tasavvur — edebilmesi için insanın bir parça rakamdan anlaması kâfidir. Amerika, bir kredi memleketidir. Orada, he- men hiç kimse Mzerinde rara taşımaz. Her şey çek ile yapılır. Hatta beş dolarik bir tediyeyi bile çek ile öderler. Binaenaleyh bankacılık muamelâtı bu derece genişlemiş olan bir yerde emtmi bir moratoryom (lân, zengin im sanları bile açlı ğa mahküm ede- bilecek bir hâdisedir. Netekim meşhur artist Moris Şövalye todariksiz ve tedbirsiz davrandığı içim moratoryom ilân edilmesi Üzerine beş parasız kalmış ve sabah kahvealt sını, garajnın hizmetçisinden — aldığı birkaç kuruş ile temin edebik miştir. Eskicilik Bir, Örücülükİki,Boyacılık Üç Vatan Kaçkınlar Tornistancılık Dört Ve Daha Neler!.. Eskiden Hanımın Elbisesi Rengini Attı Mı, Süprüntü Tene- kesine Veya Hızmetçı Sandıgına Gırerdı. Halbukı Şimdi... Harbı. umum! içinde para dar- hığanın, inkişafına yard m ettiği bir takım zanaatlar çok ileriye gitti. Bu zanaatlar, daha evvelce de vardı. Fakat — mahdut kimseler, bu işle uğraşırlardı. Me- selâ, eskicilik hiç bir zaman bugüne köü kadar incek memiş, eskici bas balar — bukadar çoğalmamıştı. Şimdi her kö- şe başında bir eskici.. Yeni ayak kabı mağazalarında - cinler — cırıt oynıyor. Fakat eskiciler, mükeme mel — gündeliği — doğrultuyorlar. Hele lâstik tamirciliği aldı, yürü- dü; Kapal çarşıda Beyazıtta, Sir- kecide, lâstik tamir eden bir çok dükkânlar peyda oldu. Bun'ar yetişmiyormuş gibi seyyar tamir- ciler, sokak sokak dolaşıyorlar. Bir kıratbanede arkadaşlarınızla oturmuş — konuşuyorsunuz. Tan- madığınız. bir adam, nazikâne bir reveransla karşınızda eğiliyor. Sonra elindeki kocaman bir lâstik tekini burnunuza yaklaştırarak mırıldanıyor? — Yeni gibi yapıyoruz beyim! Fena çıkarsa para yok ! Lâstiklerinizin altı su aldığını ancak o zaman hatırlıyorsunuz, fakat ayağınızdan çıkarıp tamirci- ye vermek, alışmad ğınız. bir iş olduğu için tuhafınza gidiyor. Derken etrafınıza bak yorsunuz. Lâstiklerini uzatan uzatana: — Çabuk getir hal! — Benimkine sade pençe ww rulacak, — Geçen seferki üç gün içinde ayrıldı. — İyi yapıştırmıyacaksan hiç alma 1. Artık tereddilde mahal yok. Siz de ötekiler gibi sıkıca bir tenbible Aayağınızdaki gevşemiş lâstikleri tamircinin önüne frla- tıyorsunuz. Ben şeçen gün saydım: Bir kahvebane halkı içinde tam en kişi, ayni adama lâstiğini tamir ettirdi. Otuzar kuruştan küçük bir hesap yaptım: İki saatin içinde herif Üç yüz kuruş para aldı. Eh. A'lah bereket versin.. Kısa günün kârı bukadar olur. Tan dığım birçok ayakkabı mağazaları.” işi tamirciliğe dök- tüler. Hepsinin camekânları Üs- tünde birer levha: * Lüstik ökçeler, tamir edilir. Belirsiz. yama, dikişsiz. penço yapılr.. » İlerliyen zanaatlardan biri de örücülük... Çiviye takılıp yırt lan elbiseyi, güve yiyen halıyı, yer yer eriyen kumaşi artık ne at- yoruz, ne sat yoruz, Der top edip Gücüye götürüyoruz. Bazı örü- €Ü er, bu yırtıkları okadar usta- lıkla kapatıyorlar ki, tamirden sonra elnize aldığınız zaman örülen yerini, mikroskopla arar san.z bulamazsınız. Çarşının - Örücülerkapısındaki dükkânların herhalde işleri tıkı : rında... Bundan başka, kendi & - lerinde örücülükle uğraşan h- nımlar var. Konuda komşuda örülecek eşya arıyorlar. Ve elle- rine aldıkları kumaş', okadar be- lirsir. örüycrlar ki, sahibi bile onları tanıyamıyor. Ya boyacılığa ne dersiniz ?.. Ben, kendi hesabıma kumaş bo- yacıl ğinin bizdeki — İnkişafından memnunum, Eskiden neydi o... Han mın elbisesi, bir parça ren- gini attı m, ya değruca ılprlı— tü tenokuıno. yabut bizmetçi kı- zın saad.ğına girerdi. Artık böyle hcevardalıklara hiçbir aile bütçesinde yer kalma- dı. Bir isfim boyası, kumaşın bütün ayıplarını örtiyor. Hanımlar memnun, kocalar memnun — ve bunların ikisinden ziyade boyacr lar memnun... Geçen gün, bir boyacı dük- kân nın tezgâhında Üstüste yığ lan elbiselere şöyle bir göz atayım dedim, Aman, me Trenkler.. Ne renkler... Boyaci izahat verdi: — Bu sena en fazla “kok dö ruj, gidiyor. Geçen sene jandar- ma rengine rağbet vardı. Hanım- larım za renk beyendirmek dün- yanın en zor işiair, bizde yüze yakın açıklı koyulu renk var. a— A M eee / B a -— TAKVİM —— SALIİ 81 14 MART D Arabt M - Zikade 1351 - Vaktt | Eranl Günce | VI 58 Öze |& &8 akindi | g 20 Kanım 933 17 - Rumt Mürt - 1349 —. İvasa'i | Vakit JEzanl İvasa'l Ka İoraceta| denme a 6 Makşaa | —| 18 4 32 | vam D1 31 | 1946 15 43 | lmsak | 1020 | 4 35 Hepsini birer bi- rer gösteririz; en sonunda yine so- rarlar: — Başka ne retükleriniz var? — Siz nasıl bir renk istiyor sanuz — Hamme- Fendi.. Akla gelme- dik bir isim ortaya atarlar: — Kedi gö- zül. Yahute — Mandalina göbeği... — İstee diklerini söylerler. *“Bizde bu renkten yokl,, di- yemeyiz. Çünkü bir daba dük- kândan içeri ayak atmazlar, | “Vardı amma, kalmadı, demiye ı de dilimiz varmaz. Açıkça yâlan söylemiye mecbur oluruz. Man- dalina göbeği diye meselâ pur- takal sarısını çıkarıp: — İşte aradığınız... Deriz. Hemen beğenirler: — Evet.. ta kendisi.. Mahmu- renin yaptirdığı sabahlık... Hanımlarımız, hergün yeni yeni renk icat ediyorlar. Geçen gün bir hanım “su sünbülü,, ar- yordu. Ömrümde su sünbülü gör- medim ki rengini nasıl olduğunu bileyim. Rastgele bir renk bulup gösterdim; daha açığı olacakmış. Boş atıp dolu tutmuştum. Bir katmer daha açığını — verince mesele balledildi. Boyacılık, çok güç bir İş... Avrupanın renk modalarını her üç ayda bir takip etmek lâzım... Eunu yapmazsak İstanbul hanım- ları yanında mahcup kalrız. Çün- kü, Hanımefendiler, her mevsimin moda rengini bizden evvel öğre- niyorlar. — Bazıları da, boyaya sokmakla kumaşın bütün kusur- ları örtülecek sanıyorlar. Meselâ, terden alacalı bula- calı olmuş — bir kumaş, istenilen renge boyansın, yine lekelidir.. Yine lekeli.. Fakat bunu — hanmlarımıza atlatmak kabil mi? Kumaşı boz- duğumuzdan bahsederek bizden tazminat bile istemiye kalkarlar.,, Bir kumaş, altı yedi dafa, ayrı ayrı boyaya veren “hanımlar bi- lirim. Tevekkeli mi, İstanbulda bu kadar kumaş boyacısı açıldı. Yak nız Beyoğlunda altmıştan fazla boyacı dükkânı var.,, Boyacının anlattıklarına fazla birşey ilâve etmiyecektim. Hatırmma geldi ki Harbi Umu- minin İakişafına yardım ettiği hir işcilikten bahsetmeyi unut- tum: Tornistancılık!.. Eskiler, bir elbiseyi yalmız bir yüzünden es- kitmeyi bilirlerdi. Orta yaşlı nesil birşey daha keşfetti: Elbiseyi, iki yüzden es- kitmek.. Böylelikle altı ay ömrü olan bir kumaşı, bir sene, bir ömrü olan kumaşı iki sene giy- mek mümkün oldu. Bu buhran, devam ettikçe bakalım daha ne rzanaatlar peyda olacak?.. *A TARR A Arap Âleminde rının Talepleri Reddedildi Berut, ( Hususi ) — Türkiye» den firar eden vatan kaçkınlar rndan bazıları Suriye tabiiyetine geçmek istemişler ve müracaat larda bulunmuşlardır. Fakat ba müracaatlara ret cevabı verih miştir. Bunlar burada kimsae ta- rafından iltifat görmemektedirler. Suriye -İrak Hududu Berut, (Hususl ) — Suriye ile Irak arasında ki bududu tespit etmek Üzere bir taraftan Bağdat Polis Müdürü Sabih Necip ve Mister Edmons, diğer taraftan da kumandan Bonö tayin edilmişlerı dir, Ba müşterek heyet nisandan itibaren — bilfül budut — Üzerinde faaliyete başlıyacaktir. İranın Protestosu Bağdat, ( Hususl ) — İngiliz bükümeti Bahreyn mıntakası Üze- rinde manda ilân etmiştir. Bu bâdise İran mahafilinde pek fena bir tesir bırakmıştır. Haber alıne dığına göre İran bükümeti key- fiyeti protesto edecektir. 40 Yolcu Soyu!du Şam, (Hususi) — Halep İle şam arasında pusu kuran bir çete 40 yolcuyu — soymuştur, Soyülan yolcular içerisinde kar dınlar da vardır. Evulardan ik! kadın çete efracı tarafından - bir müddet — alakonulmuşlar, sonra pek bitkin bir vaziyette serbest bırakılm şlardır. Bir Çete Tenkil Edildi Bağdat, (Hususi) — İran hwr dudunda bir Kürt çetesi İrak arazısine tecavüz — elmiş — ve Irak muhafızları ile çete ara- sında bir müsademe vukubuk muştur. Müsademe neticesinde müte- caviz çeteden 23 kişi öldürülmüş, 20 kişi yaralanm'ş mütebaki eş- kiya da hudutlarına ric'at ılılr lerdir. İran Ve Suriye Arasında Berut (Hususi) — İran hükü- metinin İraktaki — sefiri Mirza Bâkır Han İskenderun, Hayfa ve Berut limanlarında tetkikat ya- parak İran ticareti için bir mah- raç aram ştir. Yapılan bu . tetkk kat neticesinde mahreç olarak Berut limanı muvaf.k — bulum muştur. İran Konsolosu bu hur susta bir muahede aktetmek özere Fevkalâde Komiserle mü- zakereye - girişmiştir. Suriyelilerin Türkiyedeki Emlâki Berut ( Husust!) — Türkiye » Suriye - itilâfnamesini tenkit ede- cek olan daire reisi vıhH. beyıııımıdı dımmım — Suriye ve Liübnanlıların anklyıdı bulunan emlâkini tes bit etmekle| meşgul bulunuyoruz. Türkiyede emlâki bıılıınıılııl_ tasarruf — vesikaları (: Bur- lar gelince ben veyahut muavinim Ankaraya gidecek ve bu emlâki ayrıca Türkiye hükümeti ile bir llkh de tesbit edeceğiz.,, İhtiâl Bitti Berut, ( Hususl ) — Hicaz ve Necit şehbenderlik'erinin verdiği malumata nazaren Asir ibtilâli hitam bulmuş, ihtiâi reisleri kâmi len dehalet etmişlerdir.