belir- birer Reisin — birdenbire mesi, bizmetçileri sanki taş parçası — yapmıştı. — Hepsi sustular ve eğilerek — arzu'arını beklediler. Ahmet reis bunlardan ikisini işaretle yanına çağırdı, ka- ranlık bir köşede kendilerine ta- limatlarını verdi ve sonra, tek- rar geniş traçalı büyük — salona döndü. * Anneleri yanlarından ayrıldık- tan sonra iki kırz. kardeş adeta merak ve endişe kesilmişlerdi. Evde yükselen en ufak bir gürültüye — bile kulak N kabar- tıyor ve heran bir facianın doğmasını bekler gibi helecan ı içinde — yaşıyorlardı Maddalena- nn ye'si, bilmediği bir akibetin ruhunda uyandırdığı — esrarengiz endişeden geliyor, Lükrezya ise, bayatı anlamış bir insan sıfatile kıskançlıkla — karışık bir hid- detin tesiri altında bulunuyordu. L Çünki, tercih sırasında birinciliği kaybetmişti. O derecede ki, an- | nesinin ayrılmasını, şahsi bir izzetinefis meselesi yapacak kadar kalbi fırtınalı idi. Cenevedeki evleri ani surette | baskına uğradığı zaman, o da, | herkes gibi kuvvetli bir korkuya mağlöp olmuş, fakat etrafında | gördüğü simalar ve nakledildiği î Cezair gemisi, bu endişelerini yarı yarıya azaltınıştı. Çünki, vak'anın kim tarafından tertip edilmiş olduğunu anlamıştı. Za- man İle içinden yenilmez- ve büyük bir gurur yükselmiş, kendi güzelliğine mağlâp olan bir nda- muin böyle senelerce sonra ken- disini hatırlaması ve batırladığı için hayatını tehlikeye koymasını kadınlığını okşgıyan ve ona karşı yükseltilen bir tazim eseri telekki etmişti. Düşünüyordu ki bir za- manlar adi bir bahç vandan başka bir şey olmıyan Ahmet, mrf - kendi temasının tesiri ile fradesini kaybetmiş, sonra sene- lerce denizlerde dolaşarak bu- günkü erişilmez şöhretini yapnış ve bihayet merbun - vakti bekli- yerek ta kendisine kadar gelmiş idi. Çok defa Ahmet Recisin menkıbelerini annesile babasında ve bazı dostlarından dinlemiş, elde ettiği yüksek mevkie varmak için atıldığı maceraları öğrenmiş, hattâ bir akşam Üstü, rıhtım Üze- rinden geçerken, bir denizcinin ona dair anlattiğı bir hatırayı durup - dinlemişti. Bu adam, bir gece vakti, elli kişi ile Midilli adasına baskın veren Ahmet Reisin koca bir köyü nasıl bir ! yığın enkaz haline getirmiş ol- duğunu anlatıyordu. Dona Lük- rezya bu denizcinin anlattıklarını uzun, uzun dinlemiş ve bir gece ! San- Piyer-Darena'daki evlerininin kapısı paramparça edildiği zaman beklenmez bir hâdise karşısında bulunmamıştı. Dona Lükrezyanın kanaatine göre, Ahmet Reiş #nnesile küçük kardeşini bera- tesadüf ahıp kaçırmışda, bu, bir everi idi. Çünki hep Onlar, asıl vak'anın teferrda- tındandılar. Halbuki asıl hedef kendisi idi ve sırf vuklile güzel- liğinin sihrine kapıldığı için bu- günkü —macerayı çöze almıştı. Fakat bir gece evvel, hizmelçi- lerden biri çelip te Markix di Kastro'yu reisin yanına davet İstikbal Ml'tlîka,_ Bizimdir! ( Baştarafı B inci saylada ) merasimde bulunanlar idiler. Merasimi Halkevi Reisi Hâ- mit Bey canlı bir nutukla açtı. İljlmit Bey nutkuna şöyle baş- dir arasında “— Sevgili kardeşlerim; Halk- evlerinin kuruluşu yıl dönümünü kutlulamak, bu evlerden bekle- nebleri belirtmek için söylenen gözleri dinledik. - Geçen yıldan- beri fizerinde yürünen yol buşün daha ziyade aydınlanmış oldu. Siyast kurtuluş ve inkilap yolunu gösteren büyük şefin eli, geçen yıl bu evlerinede kurulma yolunu göstermakle bize yeni bir ufuk daha açmış, milli ülkümüz için yeni bir kaynak daha yaratmıştı. , Hâmit Bey bu başlangıçtan sonra Halkevinin yaptığı işlere temas etti: o İçtimat Muavenet şubesi üçyöz kadar yüksek tahsil gencine yar- dim etmektedir. Ecnebi lisan kurslarında 1500 den fazla talebe ders görmekte- dir. Güzel san'atlar şubesi yakın- bir sergi açmağı düşünmektedir. Ev, okuma odaları açacaktır. Köy- cülük şubesi bazı köylerde de- ğerli tetkikler yapmıştır. Neşriyat şubesi gençliğe rehber olmak üze- re bir mecmua neşretmektedir, Evin açtğı kitapçılık sergisinde yeni harfle basılmış 1800 den fazla kitap teşhir edilmiştir. Hâ- mit Bey muhtelif selâhiyet ma- kamlarından ve — bilhassa Vali Mubittin Beyden görülen yardıma teşekkür etmişlir. ' Hâmit Beyden sonra kürsüe gelen Vali Muhittin Bey İstanbul Hlakevinin — ümidin — fevkinde muvaffak — olduğunu ve kendi- siala İstanbul halkı namına eve yardım ettiğini söyliyerek teşek- kürün İstanbul halkına ait oldu- ğonu söyledi. Muhittin Beyi takiben söz alan Cevdet Kerim Bey Halk Fırkası- nn esas — prensiplerini — anlattı ve fırkanın bir vatan fırkamı ok duğunu söyledi. Cevdet Kerim B. bundan sonra İstanbul Halkevinin büyük muvaffakıyetini tebrik ve en nihayet Türk Milletinin remzi olan Gazi Hazretleri namına aya- ğa kalkılmasınt teklif etti ve teklif alkışlar arasında kabul ve İlcra edildi. Bundan sonra Ankara Halke- vi İle diğer muhtelif Halkevlerin- den gelen tebrik telgrafları okun- du, bunlara cevap - verilmesi ve Gazi Hazretlerile Başvekil Paşa- ya ve Meclis Reisi. Kâzım Paşa- Yazan: ÂAhmet Markizi ——— eee — — Ç_agll' lnC.a_q Tepesinin Behemehal E Güzel Lükrezya'nın Kalbine Derin Bir İğne Batar Gibi Olmuştu Piyer Melon ettiği zaman güzel Lükrezya'nın kalbine derin bir iğne batar gibi olmuştu. Düşünüyordu ki, eğer, yar.n annesile yüz yüze gelecek olsa, ona eski evlâtlık muhabbe- tini gösteremiyecek ve belki bir rakibe gözile bakacaktı. Ara'ası ver) ya birer tazim telgrafı çekilmesi kabul edildi. Müteakiben Yaşar Nabi, Beh- çet Kemâl Beyler Halkevinin yıl dönümü — münasebetile yazılmış birer şiirlerini okudular. Bu arada Şehir Bandosu da bu münasebet- le bazırladığı güzel parçaları te- rennüm etti, Yeni Açılan Evler Sivas, 25 (Hususi) — Şehrimiz Halkevi dün büyük merasimle açildı. Rize, 25 (Hususi) — Halkev- lerinin kuruluş yıl dönümü bütün balkın - iştirakile ve samimi bir beyecan havası içinde kutlulandı. —— IA(Nİana 'da Kır Koşusu Adana (Hususi) — Geçen cuma günü büyük spor günlerinden birini daha yaşadık, ilk defa kır koşusu yapıldı. Bu koşuya yalnız iki ku- Hüp iştirak etti. Toros spor, İd- man yurdu. Köşu çok heyecanlı oldu. Baştan — nihayete kadar zevkle seyredilen koşuda koşu- cular birbirini bırakmadılar. Koşunun — kalıramanı — Toros spordan — Cumali B. — olmuştur. Aynmı kulüpten Hulüsi (istil) itiba- rile bütün halkın nazarıdikkatini celbediyordu. — Koşuda — birinci Cimali, ikinci Hulüsi ve fiçüncü ldman yurdundan Hasan Beyler olmuş ve saat birde — futbol müşabakaları başlamıştır. Evvelâ Askert alay takımila Seyhan spor takımı askeri bandosunun terem nümleri arasında oyuna başlamış, oyunu bakem Lütfi Bey idare etmiştir. Bu — oyunda — askeri alay — takımı — Seyhan — spor- cularını — bire iki ile mağlüp etti. Torros ve Mersin yurtları askeriden Reşit Beyin idaresinde ikinci oyuna başladı. Bu oyunda da sıfıra karşı İki ile Mersinliler galip geldi. Otomobil Yarışları Daytona Beah 23 (AA,) — (Mavi Kuş) otomobilini sevk ve idare eden sir Malholm Kampbeli, bız almak süretile yapmış olduğu mil ve kilometre yarışında 437 kilometre 908 metre ile İngiliz mili yarışına ve 427 kilomeatre 140 metre ile kilometre ait dünya rekorlarını kırmıştır. Mumaileyh, ayni zamanda sa- atte vasati 414 kilometre 129 metre sür'atle 5 kilometre kate- derek yeni bir rekor tesis etmiş- tir. ğ İkic TSRERE ASN AA LA SESEN çi NML V KYŞ KA AOA PESEN C Ç ST “telefat ANAKKALE * —220— Ü Sayfa 9 İrgitere . Füktmeti tarafından Casi Gz.mo bediye edilen eserin tere'insı Yazan: Ceneral Oglander Zapted Tmesi Lâzımdı Öğleden sonra ateş hiç kesil- medi. Ancak Yeni Zelandalıların mütemad! mukabil taarruzları sa- yesinde Türklerin Conk bayırı tepesinde mevzi almalarının önüne geçilebiliyordu. Bu hücumlardan birinde.Kolonel Malone de telef oldu. Karanlık bastıktan sonra bu- raya biraz takviye kıtaatı yelişti ve vaziyeti kurtara bildi. Welling- ton taburundan sağlam — olarak 2 zabitle 47 nefer kalmıştı. 8 inci Welch taburu 17 zabitle 400 ne- fer kaybetmiş, 7 inci Gloucertere- hire taburu da 350 nefer kadar vermiş ve yaralı veya maktül olarak bütün rabit ve çavuşlarını kaybetmişti. O Tepesinin Zaptı ve Zıyaı Conkbayırını yandan — ateşe alan O tepesinin behemehal zaptedilmesi icap ediyordu ve Jeneral Cox bu vazifeyi 38- iaci liva kumandamı — Jeneral Baldwin'e tevdi etti. —Jeneral Baldwin'in kuvvetleri bu sırada Çaylakderede — bulunuyordu — ve karanlık basar basmaz hareket emrini aldı. Fakat daha bida- yette bir sürü müşkülâta maruz kald. Zaten gayet dar olan Çaylakdere — sahile türülen yaralılarla ve Jeneral Gohnston livasının mekârelerile tıklım tık- ln dolmuştu. Yol bulmak istiyen kuvvetler dağıldılar, irtibat bo- zuldu ve bu yüözden gece yarısım dan sonra kolun baştarafı Rods- dern sırtlarına gide asıl yoldan yola saparak dar bir dereyi takip ettiler, Fakat bir müddet sonra bu derenin hiçbir yere çıkmayıp bir uçurumla nihayet- lendiğini gördüler. Sapacak baş- ka bir yol yoktu ve rebhberler de yollarını şaşırdıklarını nerede bulunduklarını bilmediklerini it- raf ediyorlardı. Pek fena bir vaziyette kalan Jenaeral Baldwin çarnaçar bir mil kadar geriye gidip orada bildiği bir yoldan Ağıl dereye goçmiye karar verdi. Fakat buda kolay değildi. Daracık dere efrat ile tıkanmış, kolay kolay hareket etmek kabil olamıyordu. Sabah olduğu balde Jeneral Baldwinin dört taburu hâlâ Ağıl derenin içinde idi, 5,15 de herüç koldan yapılması kararlaştırılan taarruz artık suya düşmüş ve muvalfaki- yet ihtimalleri tamamen zail ok muştu. Jeneral Gödleyin plânı, bom- barduman durur durmaz - Cox'un soldan, Jobnsonun sağdan — ve Baldwinin de merkezden ayni za- manda taarruza geçmeleridi fakat du plân Jeneral Baldwinin teeh- hurü yüzünden tamamile bozul- muştu. Sağda Couk bayırının altında bulunan — taburlar - ortalık ağarır ağarmaz giddetli bir bomba taar- ruzuna maruz kaldılar. Bulunduk- ları siperler Conk bayırının zir- vesine gayet yakın - olduğu için buraları bombardıman etmek te kabil olamıyordu. Binnenaleyh saat 5,15 te her tarafta bombardıman — durduğu halde burzadaki yeni Zelant ef- radı hâlâ şiddetli bir ateş ab çati e BK ÜN tında bulunmakta idi. Jeneral Baldwinden de henüz bir haber alınmadığından — bittabi taarrus da edemiyorlardı. Çiftliğin şimalindeki Hindistan taburile 39 uncu İivanın kısmı azamı da geceki mevkilerinde bulunuyorlar ve onlar da Jeneral Baldwinin — vürüduna — intizaren hiçbir harekette bulunmuyorlardı. Ancak sol taraftaki kuvvetler G tepesinin eteklerinde bulun- makta ve taarruz vaktini bekle- mekte idiler. Binaenaleyh bom- bardıman durur durmaz buradaki kıtaat tepeye tırmanmıya başlar dılar ve biçbir mukavemete ma- ruz kalmıyarak tepeye vasıl ok dular. Fakat burada bombardı- man kesilir kesilmex siperlerine avdet eden Türk — kuvvetlerile karpılaştılar ve kumandanlarının da telef olduğu mütbiş bir süne gü muharebesinden #sonra bu tepenin bir kısınında yerleşmiye muvaffak oldular. Bu muvaffakıyetten manevk- yatı bir kat artan efrat tepenin Türklerin elinde bulunan yama- cına doğru indiler, Fakat yar- dımdan mahrum olduklari - için bir şey yapamadılar. Birkaç da- kika O tepesi tekrar bombar- dıman edilmiye başladı. Orada bulunan bazı neferler — ellerini, kollarını sallıyarak meseleyi izah etmek istediler. Fakat muvaffak olamadılar ve çarnaçar, tepeyli terkederek eski mevzilerine döne düler ve takviye kıtaatı gelince tekrar tepeye hücum etmek Üzee re bütün gün orada beklediler, Ancak ferdası gün ric'at etmek emrini aldılar ve tamamile çe- kildiler. Sabahın saat 6 sında Jeneral Baldwinin ilk kıtaatı çiftliğe doğe ru ilerilemiye başladı. Fakat bu zamana kadar Türkler Conk ba- yırının şimalindeki tepeyi büyük kuvvetlerle takviye etmişler, hatta çiftliğin şark tarafındaki bir ekim tarlasına bir de mitralyoz müfres zesi — yerleştirmişlerdi. — Jeneral Baldwin öyle şiddetli bir ateşe maruz kaldı ki çiftliğin düzlük yerine çekilip orada yerleşmiye karar verdi, Bu sırada, uzakta ve şimal tarafında — Türkler Damakcalın sırtlarında — bulunan - İngiliz ve Avusturalya — mevrilerine taarraz etmekte idiler. Burada şunu da izah etmek lerinde karaya çıkan İngilir kuve vetlerinin hedefinin Kocaçimen- tepe olduğuüba-üve Damakcalın sırtlarında bulunan kıtaatıa da Jeneral Stopford'un kuvvetlerinin bir cüz'ü olduğuna kani bulun- makta idi. | (C Arkası var ) | TAKVİM 5—- CUMARTESİ — Kasım 25 ŞUBAT 933 (10 | Arabi Rumt İ da 98 - Şaval Şubat * 1348 Vakit JEzani (vasatt 1351 " | Vakit | Eranl|vasatl a ea | Güneş | 1248 ı7 54 Özle |& &4 »4 ikümdi | ) 36 5o3 && aa | 12z — 2 27 181 15 20f kansak ( üü 12 lâzımdır ki, 7 ve 8 ağustos güne ğ