A n PN İSTANBULDA SON POSTA l Bir Ölünün Hâtıra Denorindon—l | # İNGİLİZ CASUSLARI | Kadın Usta Bir Casustu Mustafa Sagir Gibi Korkunç Adamlarla Yıllarca Beraber Çalışmıştı —20— — Fabrikalada bizi şimdilik ! alâkadar eden bir vazife var mı? | V© |* | bir ticaret yapmak maksadile ge- Bu sualim, Greta'yı birdew bire şaşırttı. Bir müddet gözleri- min içine manidar bir baktıktan sonra: — Hayır, dedi. — O halde siz ne İçin bun Tarla alakadar kimselerle teması Fazla tercih ediyorsunuz ? Casus kadın tamamile soğuk- kanlılığımı — takınm ştı - İüzumsuz bir sual sormuşum gibi cevap verdi : — Yalnız plânlarla alâkadar kimselerle — temasımız, — şüphe uyandırıp aleyhimize bir netice vermez mi? — Bunu şüphe uyandırmıya- cak şeki'de idare edebiliriz. Fakat diğer taraftan fabrika memurlarile bilhassa sizin tema- maiz, aleyhimizde daha mühim bir şüphe uyandırabilir. Casas - kadının, en — mühim silâhı, güzelliği, İşvesi id. Bana karşı, zayıf ve çaresiz zamanla- rında bundan azam! istifadeye lüzum görüyordu. Bu tavırla bana: — Ben sizi düşündüğüm ve hattâ biraz da Ffazlaca sevdiğim için bunu yapıyorum. Mesleğimde yılların — tecrübesine Merak etmeyiniz, benim bu tarz mesalm sizin için hiçbir zaman tehlike teşkil etmez. Buna mu- kabil daima tehlikeyi ortadan kaldırır.. Greta hakikaten meleke ve tecrlübe sahibi idi. (Mustafa Sagir ) gibi tarzda | Bir ailenin efradı imişiz gibi kay- naşıyorduk. Münasip bir çevirme ile (S...) Beye Ankaraya mübim diğini hemen bir aydan beri orada bulunduğumu söyledim, ticarl te- şebbüslerimi birer, birer anlattım. Fakat daha hiçbir. semere elda edemediğimi ilâve ettim. (S...) B. samim! bir alâka ile muvaffakiyet | tememi etti. Masamıza ( S... ) Bayin arka- | daşlarından ve bizim işimize ya- malikim. | | yordu, | tebe yeni casuslukta | korkunç | adamlarla birlikte yıllarca çalışmış | ve yakasını hiç ele vermemişti. (Greta) nın bu korkunç şahsiye- | tidir ki beni her hususta kuşku- | landırıyordu. Milt biz. müesi verilen bir baloya Ankarada da artık günler geçir- miş, muhite alışmış, kendiliği- mizde hiçbir yabancılık . duymu yorduk. Baloda mühim şahsiyetler yard. Bu meyanda asker ve tüccar birçok dostlarımız da bu baloda bulunuyorlardı. Bilhasa Grotaya karşı herkesin zaafını ve hattâ meylini sezmemek için çok saf olmak lâzımdı. se — şerefine Casus kadının korkuünç hüvi- | yetinden bittabi hiç kimse haber- dar değildi. Yaptığım ticari te- | şebbüslerden, bol bir — israfla döktüğüm paradan ziyade dostla- rın bana karşı yakınlığını, Gre- tanın varlığı temin ediyordu. Baloda İstabuldaki dostumuz Kaymakam (S...) Beye tesadüfü- müz hakikaten şahane bir iş oldu. Yıllarca hasret çekmiş, eski ve çok samimi birer dost gibi, biri- birimize sarıldık ve öj ük. İstanbulun, kasa ve samiml dostu bize ciddi bir yakınlık ve samimiyet gösteriyordu. Müşterek bir masaya oturduk. gitmiştik. | rar, Ümeradan birkaç kişi daha gelmişti. Bunlarla tanışmak hemen bir aydan beri, ilk hatve addolu- nabilirdi. Filhakika Greta nâdir görülen bir salon kadını idi. Bilâ kaydüşart herkesi teshir edebili- Greta ile dans etmek herkes için mazhariyetti. Çok eğlenceli geçen balo, he- sabımıza mühim bir muvaffaki- yetti. Çünkü (S...) Beyle tam ir- tediğimiz gibi buluşmuş, bu me- | yanda bizce matlup olan bir çok teminine muvaffak olmuştuk. (S...) Beyle dalma bu- luşmak ve eğlenmek için karar- lar vermiştik. Asker! kırathanede yeni dostlar hergün muayyon zamanda şabilecektik. Gece yarısı çoktan geçmişti. Bol, yapışkan ve karlara karışan bir çamur deryasını geçerek ote- limize geldik.. Greta memnun, ben memnun... Odamıza Ben : — Masrafı çok geniş yapıya- ruz. Elde movcut para bitmek Üzere dedim. girince — soyunduk. lkııı var Ş hesız Kı Her Meslek | Hormete ( Baştarafı Tinci sayfada Bunu ispat etmek, doktorlara | | hücum edenlerin — maksatlarını anlamaktan çok kolay ve onlara cevap vermiye kalkışmak kadar özumsuzdur. Daktaorluğun diğer mesleklerle saydığım cihetlerden mükayese bileceğini iddia etmek, mek- başlıyan — subyanların bile akıl erdirebildikleri, meselâ dünyanın yuvarlaklığı meselâ dünyanın beş kıt'adan mürekkep olduğunun aksini İddiaya kalkış- mak kadar gülünçtür. Muhterem doktorun ilk sua- Hme verdiği bu cevapları kâfi görmemek imkânı yoktu. Cerrah- paşanın çalışkan baş doktoru doktorların — kazançlarına — düir olan ikinci sorguma: cevaplarını kafı — Bu sualinizin da diğer derecede ilâve etti: — Yalaız meslektaşlar m vermişlerdir bizde doktorların kazançlarına “karışı şey değildir. Vaktile — Süleyman — Nümaa Paşanın da, — Feyzi Paşanın da, Asaf Derviş Paşanın da Ahmet Nureddin Beyin de, Hacı Kemal Beyin de hastularından topladık- ları — dünyalıkların bolluğundan dem vuran diller eksik değildi. sası yeni bir Herkes bilir ki bu zevat yaşa- | dıkları müddetçe kumarhanelerin, meyhanelerin, — barların — yalnız isimlerini duymuş kimselerdi. Kazançlarını seyahat yolları- nada serpiştirmediler. Öyle olduğu halde, çok canlar kurtardıkları dünyadan el etek çektikleri xa- man dünyada kaç dikili ağaç, ve Gzt üste kaç taş bıraktıklarıDda sanırım ki kimsece meçhul değil- dir. Bilmiyorum ©o üUstatların bu akıbetleri doktorların çok karan- dıkları iddiasında olanların yürek- dedi. Ve | | p'âs, 17 keza, - Şayandır lınnı su serpecek mi? Çok meşru bir kazançla yükseltilmiş bir iki apartiımanla kamaşmış gözlerin sahipleri senelerce emek verdik- leri meslekleri sayesinde lâyıkile karınlarını bile doyuramıyan bin- « doktoru görselerdi kalemle- rini çalakamçı sürmezlerdi sanırım. Sözlerini bitiren doktora te- şekkür ederek ayrıldım. | — RADYO —— 25 Şubat Cumartesi İstanbul — (1200 metre ) 18 Mük görrol H. 18,45 Örkestra, 19,55 Fran> sızca dera (müptedilere Mmahswus), 20 90,30 Hafız Ahmet B. saz, gatra, ajanu ve borsa haberi, SAt ayarı. Ankara — (1598 moire ) 12,80 Ankara Palas orkestrası, 18 orkestra, (Askeri senfoni, Serenat ve melodi), 19 ajana haberleri, 19.15 Şehnaz faslı, 20 hava raporu, 20,05 caz. (1411 metre) 19,10 19.28 kahve konseri, 2i Karaaval musikisi, 28,10 Chopi'nin esorlerinden piyano konsori, £4 Caz, Peşte — (550 metre) 18.45 Ma. cür müsiki dostlarının konseri, 20,45 müsahabeler ve salire, £9 Şandor Bura #lgan müsikisi, 24 çaz. Münih — Varşova — (682 metre) iİ8 kon. ser, 19410 (Kan ve aşk) islimli bir piyss, 19,50 — Muhtolif aşk valaları (Brahms'ın eserlerinden), 3i karışık, nepriyat, haberler, 28,45 plâk (danalar), 24,96 Londradan cazband. Viyana — (517 metre) 17T.18 man- dollu konseri, 18 Karnaval müsahabesi, 18,85 Hafif musiki, (Kuatro ile taganni höyeli), 19,45 Gençlik masıl yotiştiril- moli?isimli konforana — ( Berlinden ), 20,25 Karuzo (Caruso) nun plâkları, 21,30 (Moonun Therez) İslmli operet, 28,35 (tagaanili). Bükreş — (904 — metre) 18 plâk, 14 keza, 18 karığık konser, 19,26 de- vamı, 20,40 plâk, 21 radyo orkestrası, 21,46 tağannill musiki, 2,08 piyano ile eaz, 2220 radyo orkasteası. bulur | | tur. | Terine uixâvn Bu Sütunda Hergin Nakili: Naci Sadullah DİPLOMA Maceraperestlikte misli me- nendi yoktur. Yemediği halt, girmediği — kalıp kalmamıştır. Sekiz isim almış, pasa- portl z yüz memleket gez- miş, sekir yüz memleketin - her birinde sekiz yüzer dalavere çe- virmiş, sekiz yüz defa ölümü kokluya koklıya genzi, ağzı, gönlü yanmış bir adamdır. Onun, rültü — yoktur. işlere bayılır. Eğer burada olmuş - olsaydı kıraliçesi intihabı münakaşalarına da burnunu sokardı. Sözü uzat- miya ne hacet, maceraperestlikte yamandır. vesselâm. seksen içine karışmadığı gü- Bilhassa karışık bugünlerde güzellik | paradan bir miktar şıkırdattınız mı idi elinize derhal sahteliğini kimsenin anlayamayacağı kadar mükemmel taklit edilmiş bir dip- loma veriyorlarmış. Bizim ağa durur mu?... Der- hal gitmiş. Sormuş soruşturmuş yerini bulmuş, nih: lar kumpanyası reisi şıya gelmişı — Ben bir mühendis diplo- matı istiyorum efendimi.. — Verelim Beyim, dünyanın itibarlı hem de en İmühendis | mektebinden diploma verelim size Tarihlerle başım hoş değildir, | bilmem kaç senesinde o, Avrı- panın bir kenar şehrinde idi. Anlıyorsunuz ki size onun bir | | bikâyesini, bir macerasını anlata- cağım. Ve bu macera da © ha- yatında ilk ve son defa olarak matolmuş, pes demiş, bozulmuş- Son defa demiyeyim, rira kendisi el'an hayattadır. Ne diyordum, ha, o günlerde gizli membalardan kulağına bir havadis çalındı. Bir kumpanya tü- remişmiş ve bu kumpanya, bu sah> tekârlar güruhu para mukabilinde ber mesleğin sahte diplomasıni satıyormuş. Avukatlık diploması mı istediniz. Listede tayin edil- miş fiatı ne ise, yahut pazarlıkla veriyorlarmış. Dişçiliğinizi dspat edecek hir vesikaya mı sahip olmak istedi- niz; İsterseniz A nın fıkara ça- tısının ocak bacası zannedecek kıdır cahil olun_ tatlı yüzlü fakat, mühendis pahalılardandır! Parandan diploması en çekinme yana pek | Pazarlıkta uyuşuldu. Para ve- rildi, diploma on dakika içinde hazırlanıp verildi. Bizim kahramanımızın aklınr- dan şeytan! bir fikir geldi geçti. Şu adamları bozmak. Relse! — Efendim, daha var! dedi bir ricam — Buyurunuz efendim! — Lütfen benim uşağıdaki atım İçin de bir avukatlık diplo- ması verir misiniz!... Rolsin zekâ ile dolu ve dalma güneşe tutulmuş tenekeler gibi parıldayan gözlerinde bir kıvılcım yandı. söndü, —Etli dudaklarını müstehziyane büktü: — Maalesef efendim arzunu- is'afa Imkân yokl — Sebep! — Zira biz, yalnız eşeklere diploma vulyoruı İYarım Milyon Kıymetinde ürk Çinisi Çalınmış! sayfada) tiyonda bulunan çini . parçaları bizim müzelerimizde yoktur. Bun- ların tanesi için en ax iki bin |- ra tahmin ediliyor.,, Sabık müzeler müdürü Türkk- ye'den çalınan ve çaldırılan kıy- metli çinilerin miktar ve cinsleri- ni Berlin müzesinin resmi katalo- gundan çıkararak sıralamaktadır. Kataloğda bunların birçoklarının Elyövm Ber- (Baştarafı —1 inci resimleri de vardır. lin müzesinde duran bu Türk çinilerini 25 sene evvel mem- leketimize gelen Dorinyi isminde bir dişçi çaldırmıştır. Bu adam ozaman camilerde ve türbelerde ki tamire memur edilmiştir. Diş- çi, bu fırsattan İstifade ederek kıymetli çinileri çaldırmış ve yer- alçıdan yapılmış boyalı lâvhalar — koydurmuştur. — Diğer bir scnebi dişçi'de Eyüpsultan türbesindeki çinileri yine bu şe- kilde aşırmıştır. Berlin müzesinin kataloğunda memlaketimizden a- şırılan çiniler şöylece sıralanmak- tadır: Bursa'da Yeşilcami ve Yeşil- türbe'deki kıymetli çinl parçaları Lstanbul'da Peyalepaşa camlinin büyük pencere üstü çinileri, Şeh- zade ve Yavuz türbelerinde ki çini panolar, Ayasofya'da ikinci Selim ve üçüncü Murat türbele- rinden iki, Eyup türbesinden bir pano, Takyeci camlinden bir bi- yük kenar süsü ve büyük bir pa- no, Sultanahmet camiinden gayet mühim büyük bir pano, Yenlca- miden ve Topkapı sarayındaki Bağdat köşkünden tekmil panc- lar ve çini kenarlar. Bizim tahkikatımıza göre bu çinilerin kıymeti yarım milyou liradan çok fazladır. Halil Bey uzun seneler müze müdürü olduğu için ortaya attığı bu meseleyi doğru bulmamak biraz müşküldür. Bu — sebeple Bağdat köşkünden çalınan çiniler hakkındaki iddiasını tahkik et- mek için Topkapı müzesi müdürü Tahsin Beye müracaat ettik. Fa- kat Tahsin Bey, Halil Beyin #öz- lerini reddetmiş ve şunları söyle miştir: “—Bağdat köşkünden ne evvelce ve ne de şimdi tek bir çöp bile çalınmamıştır. Köşkün çinileri ve panoları yerinden bile oynamamıştır.,, Bununla beraber böyle bir hırsızlık yapılıp yapılmadığı - bir tahkik neticesinde meydana çıka- bilir.