SON POSTA f —— e— —ei Matmazel Tma Mucevher- İSTAN BULDA Ankarada Geçen Gü l Bir Ölünün Hâtıra Dılterind;n E İNGİLİZ CASUSLARI nler Greta Mütemadiyen Esrarengiz Mek- tuplar Yazıyor Ve Benden Saklayordu. ai0 İsrarım casus kadıni — biraz telâşa düşürdü. Bu mevzu Üzerin- de artik tolâş etmemekliğim İçin: — (Fikri) nin karşısındaki Ermenidir. On beş senedenberi emrimize çalışan, birçok ve pek çok işler gören ağzı sıkı, çok zeki bir memurumuzdur. Fakat meslek Icabı olarak burada aşna- hk tarafeyni mahvede bilir. Bu bahsı kapatalım. Demek ki casuslar dört bir tar kol salmışlardı. Hayret, dehşet ve korku içinde kalmıştım. Bu tesadüf, casusların faaliyeti hakkında daha geniş bir fikir vermiş oluyordu. demek ki (Entelijens servis) emrinde on beş yıldan beri çalışan bir Ermeni casusu da şimdi Eskişehir'de yine casusluk yapmak suretile varife- sine devam ediyordu. İstasiyonda (Greta) ile birer punç içtik, hare- ket etmek Üzere bulunan trene döndük. Gazinodan — çıkarken, lâkayt bir tavurla (Fikri) ile Ermeni casusun yanından geçmiş- tim, Ermeni casusu, koyu bir Ermeni — şivesile ve hızlı, hızlı (Fikri) ye bir şeyler söyliyordu. Trenimiz yoluna devam edi- yardu. (A.F.) Bey Eskişehir'den sonraki istaayonlardan birisinde inmişti. Biz de du suretle marak- tan kurtulmuştuk. Zaten karşılıklı tesadüflerde Gretaya karşı gösterdiği çapkın bana, alâkasile emniyeti umumiye me- | murundan şüphemiz kısmen zail olmuştu. lef bir memurun, takibi altındaki bir kadına çapkinlik edemiyece- ğini tahmin etmiş ve müsterih olmuştum. Maamafih büsbütün gaybubeti — bizi best ve rahat bırakmıştı. * Taşhanpalas'ın sakin bir odası, korkunç faaliyetimizin merkezl olmuştu, Greta ile uzun bir mü- zekere yaptık. Her şeyden evvel, ticart birkaç teşebbüse karar verdik. Bu süretle Ankaraya ticaret ve para kazanmak mak- sadile gittiğimiz hissini verecektik. Bu mevzu Üzerinde casus ka- | dınla tamamen mutabık kaldıktan sonra muvasaletimizin hemen er- günü, Ankarada tanınmış birkaç tüccar ile temasa başla- dım ve bunlarla iş Üzerinde ko- nuşuyor, müşterek — teşebbüsler için kararlar veriyorduk. Bütün bu bazırlık teşebbüslerimde, Greta ciddi, beni hakikaten düşünen bir hayat arkadaşı gibi hareket ediyordu. Onun gösterdiği alâka, vazi- yet ve zekâ temas ettiğim iş adamlarının da takdirini kazanı- yordu. Hattâ çapkın düşüncelerle Gretayı baştan çıkarmıya uğraşan safdiller bile vardı. Bu teşebbüls- lere karşı ben tamamen bigâna adeta hissizce hareket ediyor, en ufak bir kıskançlık bile göster- miyordu. Maamafih casus kadına tesi Takip vazifesile mükel- | tamamen ser- | | şallahsız bakmâzdı. karşı — beslenen emeller hep seme: siz kalmıştı. Bir sinema yıldırı kadar parlak ve cazip olan Greta için fahiş ikramlara, masraflara katlananlar vardı. Güzel kadının maksat ve meslekini bilmiyen safdil tüccar- ların, para kuvvetile o kadını elde edeceklerini ümit etmeleri gülünç olüyordu. Greta olgun ve pişkin bir tavırla bütün bunlarla eğle- niyordu, Bu — tarıda ki teşebbüsler birkaç gün devam etti. Vaatler bütün — ümitler, siz ve netice- ve tetkiklerden sonra yavağ yavaş | bir intizar devresine giriyorduk. Kış mevsiminde Ankara ne yaman bir şehir oluyor. İstanbul- | da sokakları dolduran kar, Am- karada adeta insanları donduru- xcı!du Arllk Çıeîı ile ığlıncı mektebi talebesinin harekâtı var Ölnrurken eksatiya tavünükbükü yor, ellerini dizleri üstünde bağ- layor, hafifçe öne doğru kanbur- laşıyor ve ayaklarını sandalye al- | tına çekerek yere ancak ayak uçlariyle basıyor.. Soruyorum : — Sizin şu uzun dinlesek.. Huriye — Hanımın kıt... Kelimeleri tüuyor, bazan — da kırıyor: — Bende yok bir şay.. 86 söyledim hepsini.. Polis versin ya... — Canım efendim, bana anlatınız. — Yok, bende bir şey yok. — Nasıl yok efendim. On iki sene vatandan uzak kaldınız. Si- ze Ermeniliği nasıl kondurttular. Elbette bu işin bir iç yüzü var- dir. Odada bizimle beraber olan büyük hanımın kanı bana çok çabuk isindi. Hüriye .H. in ina- dına dayanamadı ve kendi lattu türkçesi bazen yu- parçalayıp, Poli- size biraz da ane — Evlâdım, bu kızcağızı on | ikisinde görmelidin... Bir saçları vardı, dizlerine dökülürdü. Soka- ga çıksam göz dikecekler diye ödüm kopardı. Kar gibi beylz, bıldircin gibi etli idi. Âlem ma- Bak - zavallı- Demin lohu- konukomşu *“ayol bu kıza ne olmuş cık ne hale gelmiş.. saya gölürdüm de, şaştılar, | böyle?,, diye parmak ısırdılar. biliyor | — Nasıl kaçırmışlar musunuz hanımteyzeciğim?. — Evlâdım, on iki sene evvel, bir akşam nur içinde yatsın Hamza Bey bizim Huriye'yi bakkala gön- | dermiş. Bekle, bekle, kız ortada yok.. Aramışlar, taramışlar, kara- | kola müracaat etmişler, gidiş o gidiş. Bir türlü bulunamamş... Aradan on, on bir sene geçti, Huriyenin, nedir oranın ismi?.. ; On İki Se Mmaceranızı | | yerlerine, ’ gidiyor, uğraşıyorduk. larımızla yeni ahbaplar, barlara, zahiren — neş'elenmiye dostlar temin ediyorduk. Yeni dostlarımız | Kevı, Kalisaaşleri içinde filhakika, emniyet plânla- inde bulunduran mühim re mensup — kimseler de vardı. Tedricen tekâmül eden bu çalışma ve nüfuz tarm, Gretayi cidden sevindiriyor, o da kendi | şuh ve cana yakın varlığile bu | yeni dostların bana daha fazla bağlanmalarını temine uğraşıyor- du. Filbakika casus kadının gü- zelliği, bol para, nildiği şekilde | casusluk vazifesini teshil ve hattâ temin — edebilecekti Bu ruhiye Entelicens servis'in eski bir memuru ve çok korkunç bir ca- susu olan Greta'yı şüphesiz — bir | Omitle yaşatıyordu. Âk var ) vmemamz e ne Sonra.. — İltalya.. — Hah, İtalya'daki mektebi kapanmış, kız zaten Türk olduğunu | iddia ettiği için Hamza Beyi ha- berdar etmişler.. — Peki, kim kaçırmış biliyor- mosunuz?, — Yooook.. Kim kime, tuma.. Huriye hanıma döndüm: tum neler hissettiniz?.. Boynunu kırdı, ellerini oğuş- turüdu, güldü; ve “ çıkkk! mırıldandı Büyük Hanım sinirlendi; — Akızm, ne saklıyorsun.. Bak evladım, vapur İstanbula ge- ce girmiş.. Kız epeyce baygın- lıklar geçirmiş.. geçirira.. Nereye giriyor ayol.. .O dallı budaklı minareli İstanbul kimin içine bay- ginlıklar baskın etmez kl. Bu sırada Huriye Hanım dışa- ri çıkm şti.. Firsat bü büyük hanıma sordum: —Dinle alâkası nasil efendim? —A. O nasl söz evlâdım. Bizlm kızımız. müslümandır. Dün akşam yatarken odasına uğradım “ sakın kzım, dedim, istavroz çıkarayım deme.,, Maşallah kızcığar * Lâilâhe illâllah ,, dedi de öyle yattı. Güldüm ve sordun: — Peki teyzeciğim, —acaba bu kız sizin kaybettiğiniz kız mı? — Elbette evlâdım. Kııcığıı daha ayak basar basmaz boynu- » diye ma sarıldı ve: diye haykırdı. Evdekilerin hepsi- ni tanıdı ve eski tanıdıkları, merhum beyi ayrı ayrı sordu. Huriye Hanım tekrar içeriye girdi, sandalyaya oturdu ve dan- telâ örmiye başladı. Ne sorduysam hepsine: “ Bilmem ki... Ne bile- yimi,, diye cevaplar veriyor ve Hıhhhhi diye başını sallıyordu. ** inol | KDA Jrı derhal İtalyan konsolosh: Hesapsız masraf- | | hâkimiyeti haleti | — İstanbula girdiğiniz zaman | fırsattır | yatarken | “— A benim Azize teyzeciğim.,, lerini De Götürmüştür ( Baştarafı | İnci sayfada ) babasına bu cevabı. — verdikten sonra şunu ilâve etmiştir: *— Fakat Mösyö, — kızınız | Yunanistana sahte bir pasaportla girdiği için Atina'da tevkif edik | mesi ve mahkemeye — verilmesi Tâzımdır. Ancak kızınızın hapse atılmıyarak hudut haricine çıka- rılması için bir teşebbüs yapıla- bilir. ,, İtalyan Konsoloshanesinde M. Oktov Şor Yunan Konso- losundan bu cevabı aldıktan sou- esine itmiştir. Çünkü M. Şor ve kızı talyan — tabilyetindedir. M. Şor İtalya — konsolosuna — şöyle bir * — Kızımın Yunani | alınarak bana iade edilm: Atinadaki İtalyan sefarethanesi vasıtasile teşebbüste bulunmanızı istirham ediyorum. , İtalyan konsolosunun bu rica« ya karşı verdiği cevap “ maale- sef , — kelimesile — başlamış ve şöyle bitmiştir: Mösyö bu, mümkün de- Çünkü Yunanistan Yunan altındadır. İtalya se- firi böyle işlere müdahale etmek selâhiyetine malik değildir. Atina'ya Telgraf M. Şor bu müracaatlardan sonra Atina'ya müstacel işaretli birçok telgraflar çekmiştir. Bu telgraflardan bir kısmı selâhiyet- tar Yunan resmi makamlarına, bir kısmı da M. Şor dostlarına yetanıdıklarına çekilmiştir. Tek graflarda neler yazıldığını uzun uzadıya anlatmaya zannederiz ki lüzum yoktur. Filhakika M. Şor gerek Yunan resmi makamların- dan ve gerekse doitlarından, kızının — Atina'da yakalamp — ilk posta ile İstanbula gönderilmesini rica etmiştir. Ayrıca İstabul za- bıtası Atina zabıtasına telgraf çekerek hâdiseyi bildirmiş ve kı- zın iadesi imkânlarının tetkik edilmesini iİleri sürmüştür. lik Ümit Muhtelif kollardan yapılan bu- teşebbüslerin nasıl bir netice ve- receği dakikada kat"! olarak kestirilemez. Fakat son dakikada aldığımız bir habere göre, Mat- mazel Tina'nın sahte pasaport meselesinden Atinada yakalanıp hudut haricine çıkarılmı vetle muhtemeldir. Filhakika M. Şor Atinadan bu Ümidi veren bir haber almıştır ve betbaht aile şimdi bu haberin hakikat sahası- na geçmesini büyük bir ümit ile beklemektedir. Mücevherat Ve Para Dünkü Son Posta'da hâdisenin tafsilâtını verirken demiştik ki: * Matmazel Tina sabahleyin soka- ga çıkarken elinde küçük bir se- yahat çantası vardı. ,, Bu çantanın içinde ne bulun- ğildir. | duğunu şüphesiz merak etmişiniz- dir. Bunu söyleyelim: Genç kız bu küçük çantı kiymeti kırk bin lirayı bulan Ütün mücevhe- ratını koymuş ve ayrıca iki bin lirada nakit para yerleştirmiştir. Matmazel Tina yanına bunlardan başka bir şey almamıştır. Genç kin kaçıran M: Papasın yasında biç para olmadığı da anlaşılmak- tadır. Tehdit Meselesi Son dakikaya kadar yapılan bütün tahkikat Matmazel Tina'nın kendi arzusile kaçtığı neticesini yermiştir. Ancak genç kızda bu arzuyu doğuran bazı gizli sebep- ler de yok değildir.. Hüdisenin malüm taraflarından birisi şudur: Genç kız, beraber kaçtığı adamı sevmiştir ve sevmektedir. Fakat || Ötle ileri sürüldüğüne göre, Matmazel Tina bu sevdayı İstanbulda mep- | ru bir neticeye bağlamak, herhan- gl bir maceraya 'atılmamak kara- rını vermiş ve bu kararını sevgi- lisine de şöylemiştir. Ancak M. Papas her nedense genç kızı Atinaya götürmek hu- | susunda mrar etmiştir. Bu 1srar- ların tehdit şeklini bile aldığı söylenmektedir. İşte matmazelin sevgilisile kaçması sebeplerinden birinin de bu olduğu İleri sürül- mektedir. Hâdiseden Evvel Buraya kadar verdiğimle taf- silât hâdisenin vukuundan sonra- ki safhalardır. Kaçma veya ka- çırılma hâdisesine tekaddüm eden günlerin de meraklı tarafları vardir, Evvelâ şunu söyliyelim ki Matmazel Tina mükemmel bir tahsil görmüştür. * İngilizce, ab manca, — fransızcayı çok — güzel konuşmaktadır. Tenise çok me- raklıdır. İki senedenberi birçok İtalyan — musevileri — matmazelin izdivacına talip olmuşlar, fakat genç kız bu taleplerin hepsinl reddetmiştir. Bir. gün Şor bir dostile görüşürken kızının kendi- sine endişe verdiğini söylemiştir. Bu endişenin ne olacağı sualine karşı da M. Şor, kızının İpsiz sapsız bir herifi sevmesin- den korktuğunu anlatmıştır. M. Papas'a Gelince.. Dün anlatmıştık ki genç kız Yunan tiyatrosunun temsillerine gittiği zaman M. Papas'ı beğen- miş ve sevmiştir. Kuvvetle tah- min edildiğine göre Matmazel Tina'yı bu adamla ilk - tanıştıran şahsiyet, genç kızın bir ar- kadaşıdir — ve bu arkadaş Balkan Ticaret —Odası Yunan Mümessilinin — kız. — Matmazel Smiryotis'dir. Nitekim Matmazel Tina'nın elindeki sahte pasaport bu kızın namiına — çıkarılmıştır. Genç kız bu tanışmadan sonra birçok — defalar M. Papas ile buluşup görüşmüş ve bu buluş- malar çok gizli bir şekilde de- vam etimiştir. M. Papas maruf bir Yunan ailesine mensuptur. Babası vak- tile Yunanistanda Matbuat Mt- dürlüğü yapmıştır. M. P: tah- silini Fransa'da yapmış ve Ziraat Mektebinden çıkmıştır. Fakat M. Papas Yunanistana döndükten ziraatla uğraşmamış — ve iyatroya intisap etmiştir. Kendi- sinin evlendiğini, fakat geçimsiz- lik yüzünden şimdiki halde ke- rısile ayrı yaşadığını dün haber vermiştik. M. Papms tiyatrodan aldığı para — ile yaşamaktadır. Ayrıca hiçbir varidatı yoktur. Son Dakika M. Şor Ve Zevcesi Atinaya Gidiyor Son dakikada mevsuk olarak aldığımız — bir habere göre M. Oktav Şoör kızımı bulup buraya getirmek — için zevcesile birlikte Atinaya gitmeğe — karar vermiş ve dlün pasaportlarını çıkartmış- tır. Bugün veyahut yarın Atinaya gideceklerdir. -— TAKVİM —— Gün ÇARŞAMBA Kasım 28 22 ŞUBAT 933 107 — Mabi Rumt —— 25 - Şeval — 1851 8 - Şubat - 1348 Vakit (Ecanl |caneil ı 50 1921 | 507 Vıhll Exanl |vasatf 6 talAkşam | 12— 12 77 | Yatan ! v S1 15 28| tasak |ti 17 6 397 Güneş | 1256 'u xT Ticine