© Mili Müdafaa Vekâ- letinden: I — 931 ve 932 senelerinde mazeretlerine binaen vaktinde mli- racaat ederek ikramiyelerini alamıyan malüllerle şehit ve yetimlerinin istihkaklarına ait bordroları Maliye Vekâletine ve cetvelleri de Askerlik şubelerine gönderilmiştir. Buna göre eshabı istihkakın Askerlik şubelerine müracaat etmeleri. İşbu tevziattan sora müracaat edeceklerin paraları 933 tevzlatında verileceğinden beyhude yere M. M. vekâletine müracaat edilmemesi, 933 senesinde vaktinde müracaat etmemiş olanlar için ayrıca bir tevzi yapılamıyacağından malâllerle şehit yetim lerinin bebemehal 1 Nisan müracaatla kayıtlarım yaptırmaları, bu tarihe kadar kayıtla” rini yaptırmıyanların müracaatlarının bilâhare kabul edik miyeceği ilân olunur. GRİPE TUTULMAYINIZ Her sabah bir kaşe NEOKALM Aldığınızda Vücudunuza gripe karşı en kuvvetli ve kalbi kat'iyyen yormaz. 6 ve Galatasaray Lisesi Müdürlüğünden: 1 — Mektebimiz talebesinin Mart 933 üçüncü taksit ücretlerinin tahsiline başlanılmıştır. Bu günü akşamına kadar devanı edecektir. 3 — Tahsil olunacak bu ücretlerden tenzile tabi olanlar be bemehal babalarının Devlet memuru olduğunu ve Barem- 933 tarihine kadar şubelerine İNA silâhı vermiş olursunuz. Mideyi 12 kaşelik kutuları isteyiniz. muamele nihayet Martın onuncu deki derecesini gösterir gayet açık ve mensup bulunduğu dairece musaddak ve pullu bir vesika Getirmiyenler veya getirip getireceklerdir. te istenildiği şekilde vesikaları yanlmamış olanlar tenzilâttan istifade edemiyeceklerdir.. 3 — Taşradan gönderilecek paraların ve vesikaların şimdiden irsaline başlanılması icabeder. —— SON POSTA Tetanbul BORSASI 18-2- 1933 Paralar isalişi Kuraş Kuruş 1 atarim 718,—| 30 Kuron 2— 1 dolar 21200) İ çilin Avum 2700 20 fr. Franma O İM, 1 pezeta 1— 10 Yret M1, ) 1 Mark 51,00 M0 ir. Belçika TIBMİ O slei 400 20 drahmi 70) 1 Pengö 32, M0 fr, İsviçre o B0,—| ley 3,— 2 Vevn 26,00) 20 dinar Sö 1 lerim 85,—| 1 Çervoneçş —— Çekler Lendra 726,00 | Praş 15,9025 Nev - yerı — 0,1745 | Viyana 4,1759 Paris 203 Madrit 573 Milano '. Berlin 1,9850 Birtiksel 3,3801 | Varşova © 422620 Atina 12,179. | Peşe 2,8650 Cenevre 24475 | Bükreş 80,7450 Sofya Belgrat 3,0573 Amatardam O 1,I770 | Moseovn o 105550 Hisse senelileri Mra Lira İş Bank.(Nama)*lO,İ5 | Anado'u 1 100V. 3780 » (Hâmilej) *11,— | Şerk DX. “dü » (Miemsis)il6— | ist Tramvay 510 pe Mele ve Üsküdar su Oi Birketi Hayfiye 150) | Terkos 4050 | Mahi, 0,00 | Mavsgani D.— Anadolu W60V. “260 | Telefon 146) » MÜPP. 275) Bomonti "0,25 Esham ve Tanvilât b Lra Liza Yatfkranı Dahili *D5,75 | Reji PN ram Mu. o 6300 | Tramvay 4g | Ru Seydi maht a Özrü .. e Bağdat tertip 1 925 | Terkos 41,50 SİNDİ Bakanın BORSA HARİCİ Tahvilât- Meskükal Lira Tira Yük Atımı 924 | #Raşat) 1,50 m. 10,0 | ahir) 4525 ğü . İnce beşli'rilk altın Mecidiye Mado | (Gürhariyeti di (ilam ) armalı S0,ğ Banknot (On. &.) .ö. (Reşat) 40,50 İ Kalin bepibir ike altar Min İç vabi) 0 ! Çöhriyer; 405 Mumar KE Fe, pm yi Möy25 » <8 Sas re. 5 » BM aa () Yaldız işaretliler buğün muamele | İ müddei j salı TAKVIM ün PAZAR Kasım 28 19 ŞUBAT 933 iw Arabi Rumt 3 - Şaval 6 - Şubat - 1345 > 1.1 Vakit | Ezani vasati | Vakit (Ezanl İvasa'? Gümeş | 1 GEİM SI JAkşam | 12—/ 17 47 Öğle |6 siliz yam (1311917 İleimdi | 4 38 | 15. 25İ İmsak ua)si2 Ereğli Sulh hukuk hâkimlil. dinden: Müddei Ereğlinin Süleyman» lar mahallerinden Hacı Derviş zade Remzi Efendinin Düzce Akçeşebir Az izli mahallesinden Deli Mustafa oğlu Recep mahtumu Ahmet aleyhine İkams eylediği «lacak dava kılınan wuha emesinde ma metinin meçbul olması aleyhe © iünen kararı tebliği (o ka:argir dan muhakeme yünlü olan 19-333 günü saat l4fte (bizzat veya biivekâls müddefaleyh bu'un- madığı takdirde bir daha mahkemeye ım İcra ika dolayısile giyap oldutun- kabul edilmiyeceği" Hultuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 405 indi maddesi «e tevf'kan tebliğ makamına kaim olrak üzsre İlâs o unur. ———— İstanbul 5 inci İcra Memur. luğundan: Yahcuz olup satılmasına Kk rar verilen ev eşyası O Yeniköyde Sakim.0ps sokağında 19 numarah hösede 18-3 - 933 tarihine müsadif İmal; günü saat on bir buçukta (11,30) #çik arttirma İn swlarağından talip rin yevini mezkürde müracaatları iân olunur. — Yeni çıktı BİSMARK Nasıl düştü? i Meşhur tarihçi Emil Ludvig'in bir tiyatrosu Tercüme Haydar Rifat Beyin Her kitapçıda 75 kuruş Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan maada hergün (2,30- istanbul Divanyolunda No. £ rd, » sizetdiie'eE Ş ear | gösterdiğini İİ yoktur ae yel SON POSTA 19 Şubat Tanınmış Doktorların Günleri Nasıl Geçer? ( Baştarafı 9 uncu saylsğs ) yır duası Operatör Jaka sabahtan beri çektiği yorgunluğu unutturan en değerli mükâfattı. Gözleri derin bir hazla parlıyordu. Bazı yatakların o başuçlarında mezar kitabelerini andıran levha» lar vardı Üzerlerinde bir isim, doğduğu ve öldüğü tarihler yazılı idi. Zeki doktof onlara dikkatle #lişmiş gözlerimdeki istifbamı 867- - mişti, / — Bunlar bayır sahibi zengin ailelerin ölülerinden biri namına satın aldıkları yataklardır. Onların 300 liraya aldıkları bu yataklarda bedava tedavi gören bastaların sevabı levhada İsmi yazılan zatın ruhunu şadeder. Bir diğer koğuşta idik, Burası Ücretli hastalara mahsusmuş. Ya- taklarda, badanalı bem beyaz dir varlarda en müşkülpesent insan ları bile yadırgatmıyacak bir te- mizlik göze çarpıyordu: — Burası kaçıncı sınıf ücret- lilere mahsus! — Üçüncü snıf. Birinci, ikinci sınıf #cretlilere mahsus odalarda tek tük hasta vardı. Müessesenin ak saçlı genç ve sevimli müdiresi! — Bu smflara çok az hasta geliyor demişti. Üçüncü sınıf servisin bu te mizliğini gördükten sonra day namadım müdireye: — Eh, dedim, birinci ikinci sın.fa yatmıyanların hakkı var, sizin Üçüncü upıf oyataklarınız hastalara bu kadar temiz bir ku- cak açtıktan sonra doğrusu allak saklasın amma; bön”de hasta ol sam birinciye, ikinciye yatmıya lüzum görmem. Doktor koğuşlarda işini bitir- dikten sonra; Poliklinikte bek- leyen hastaları muayeneye baş- ladı. Bu hastalar yirmi beşer kuruş veriyorlardı, Doktor: — Bu para hastahaneye ka- lr. Bu hastahanenin muayyen yüklü bir geliri yoktur. Zengin lerin lütüflerile kendini idareye çalışır. Dedi, Deftere baktım. Bir senede tam altı bin hasta muayene ol müştu. Asistanlardan biri: — Bu, yalnız Jak Barbutun muayene ettikleridir. Dahili has talıklarla malül olanlar ve yirmi kuruş bile veremiyecek Okadar fakir olup ta biç parasız muâyehâ olunanlar bu rakamdan hariç. tir. Dedi. Muayeneye gelenler içinde her cinsten, her yaştan, her sınıftan, her milllesta ayrı ayrı tabiatlarda kılıklarda, zihniyetlerde çeşit çe- şit insan vardı. İçlerinde: — Bitiyorum, ölmek Üzereyim! diye sıhhatli ın her ok- lasıtidan şikâyet eden birinci sınıf mütemarızlar, mübalâgacılar vardı, içlerinde: — Hafif bir sancım var! diye illetine ehemmiyet vermiyen ihmal- kârlar da vardı ki hastalıkları tedavi olunması imkânı olan devri çoktan aşmıştı. Müteassıp (Obir kadincağzn her tarafını örten çarşafından yak nız kenarları karışmış, feri sönük gözleri görülebiliyordu: — Şuram ağriyor! diyordu. Çarşafının altındaki elile nere ini anlamak — imkânı Bir diğer kadın: — Yaşınız kaç? Sualine : — 271 cevabini veriyordu. Buruşuk yüzü, çökmüş vücudü, yorgun halleri, yer yer ağarmış saçları kadının bu cevabının ya- lanlığını bağırıyordu. Kadınlara, yaş saklamak bar talığını hiçbir hastalık unuttura miyordu, t Bir diğer kadin kucağında Üç yaşında çocuğunu getiriyor, Ço- cuk durmadan ağlamakta. Anası çocuğunun derdini anlatıyor. DF. soruyor — Çocuk dışarı çıkıyor mu? Kadın ayni suali üç yaşındaki çocuğa tekrarlıyor : — Oğlum, söylesene, dışarı çıkıyor musun ? Buyurun cenaze namazına. Ak sakallarI memesi hizasına kadar uzamış çökük bir ibtiyar geldi midesini gösteriyor: — Buram, buram! — Ağrıyormu? — Hayır! —E? — Sancıyor! Doktor evire çevire muayene ediyor. Teşhis: midesinde yara var, — Baba hastaneye yatman lâzım! — Hastahane istemeğ! — Ne İster! — Tedavi. Bu mabav r beni güldü rüyordu. Fakat, bilseydimki sora- cağım suale alacağım cevap be- ni, tesiri hâlâ geçmiyen bir fa- cia İle karşılaştıracak, kopası di- limi tutardım: — Baba dedim, hastaneye yatmayı neden İstemiyorsun! — Oğul, oğul, mubarebeden şehit düşen oğlumun iki yetimine bakıyorum. Ben bir gün çalış- maz yatarsam,onlara kim baksın!!, Bir genç kız geldi. Halleri yumuşak sesi bafif bir hıçkırık kadar kırıktı, Kömür kadar siyah gözlerinde derin bir acınm eze liyeti okunuyordu. — Doktor Bey, başımda befif Ne yapsanız Pudramız sabit kalır LAWf Wa nerwlu çehrelerin teshir ettiği erkekler pek çoktur. Bu sırra vâkıf olan kadınlar ber vakit krem köpüğü He karıştırılmış pudrayı kullanmağa Mina ederler Rüzgârlı ve yağmurlu ba zalarda veya pek sicak bir balo #alo- vunda saatlerce baki kalır. Krem kö- pöğü, p odrayı gayet yapışkan ve gay- sılmakla beraber parlak, yağlı ya gösteren burun kıranılığını da izale «der. Tokalom pudrasında, krom köpüğü busasl bir usul dalreşin- de buvalandırılmış en mükemel pudra ilg feni bir surette o karıştırılmıştır. .. “Tokalon Pudrası, kadınlara, erkek- Terin wazari tabdirini “eeibeden taze ve narin bir cile ve genç bir Şüz te- deu yegâze pudradır. bir ağrı varl.. muayene hetice- sinde ikinci ve daha feci bir faciş hortlak yüzü kadar müthiş dişle- rini gösterdi: Bu on altı yaşındaki kızcağr zın başındaki hafif ağrı neydi biliyor musunuz?. Üçüncü dere cede veremi... Muayeneler o bittikten sonra ameliyat vardı. Takyeler giyildi, maskeler takıldı, beyaz gömlekler giyildi. o Ameliyathaneye girdik. Hiç bastalığı yök gibi sıhbatle dolu yüzlü bir genç kadın ame Miyat masasının Üzerine yüzüstü yatırıldı. Amudu fıkarisinde kemik vereminden mütevellit bir kam buru vardı. Ameliyathavede hazır» lıklar vardı. Hususl bir motör ve onunla işliyecek makap, testere, daha birçok aletler ameliyat ma sası etrafına dizilmişti. Asistan ların ellerinde lâstik eldivenler vardı. Hasta eterle bayıltıldı. Sırtın da kambur eti yarıldı. Kemiklere kadar gidild. Doktor Jak bir taraftan çalışıyor, bir taraftan asistanlara izahat veriyordu. Çe kiç ve makasla kemikleri yardılar. Akan kanı sıcak seromla, gaz bezlerile tazyik ile kestiler. Ve yara öylece bırakıldı. Bu sefer hastanın sol bacağı- na bususl bir vaziyet vererek başka bir masa Üzerine uzattılar. Dizkapağın altından © yardılar. Görünen kemikten büyük motör- lü destere ile bir parça kestiler, kemiği bir bez içinde bir köşeye koydular. Ve © yara dikildi. Kestikleri kemik parçasını belke- miğindeki yara içersine, yarılmış kemiklerin arasına yerleştirdiler, Yara dikildi. Ve bu, bir saattan farla sür- müştü. Ameliyatı biten hasta araba ile yatağına gönderildi. Ben bitmiştim, eğer gördük- lerimin tesirleri beni tıkamamış olsaydı, açlıktan karnımın il çal dığını ve maddi yorğunluğumu duyacaktım. Fakat doktor Jakın işi daha bitmemişti. Dinlenmeder otomobille Şişliden ilerde, Bulgar hastahanesine gittik, Doktor Bulgar hastanesindeki hastalarını da birer birer gezdi Burada Bulgar bastanesi ser tabi- binin kibarlığından vazifeşinas- lığından Bulgar hastanesinin ve; Marmaradan kopan, vadilerden elenerek gelen havasının temiz- liklerinden bahsetmeden © geçe- miyeceğim. Hastaneden Mösyö Jak Barbu- tun Perapalâs karşısındaki ika- metgâh na ve muayenehanesine geldiğimiz zaman saat dörde geliyordu. Ve daha yemek yeme- miştik. Muhterem doktor: — Ben, yemeğimi aşağı yukarı İ her gün bu saatlerde yerim! Di- yordu. Yemeği beraber yedik. Teşekkür ederek ayrıldım. Bu satırları © karalarken, (ihtiyarın beyar sakalı mütevekkil yüzü ve feci sözleri, (o dakikadan dakikaya ölmekte olan ince yüzlü biçare kızcağızın sabür ve titrek sesi, mubayyelemde ve kulağ mda bütün acı canlılığile hâlâ yaşavor. htimal İşimdi ölmüş olan vücu- dunda derisinden ve kemiğinden başka herşeyi tükenmiş bir bar tanın sesini de hiç unutamıyacağım. Bu İnsan sesine benzemiyordu, kupkuru şöğsönden, havası bit- mek Üzere olan balonlu bir dü- dökten ç kan ses gibi duyuluy: rdu: 5 — Hayır yok benden! diyordu. Ge laüilkke iz Öze yani, kğ e in ede « Ka iii ee eni öt ğin ğin, lola eceiekie,