Bir Talâk Davasının İki Garip Maznunu Paris'ia on altıncı hukuk Te | mahkemesi, adli “'ıl..df He tarihte ııi;li pek müdafan seyrek görülebilir gaptılar | bir talâk devası- nn halli vazifesini Üzerine almış- tır. Hemen her talâk davası gibi, bunun mevzuu da sadakatsizliğe istinat ediyor. Fakat muhkemeyi müşküle ve tereddüde sokan, maznunların müdafaasıdır. Ve fik hakika davanın mazounu ikidir ve hâdise şöyle cereyan etmişlir: Bir kadınla bir erkek ayrı ayrı evlidirler. Fakat her ikisi de mes'ut bir yuva kuramamışlar ve biri karısını, öbürü de kocar sını bırakarak gitmiş, müşterek bir apartman tutmuş ve birlikte oturmuya başlamışlar. Fakat bu apartmanda, başka kimselerle ni- kâhh olan. bu kadınla erkeğin adaları ayrıdır. Netekim, kadının kocası tarafından xabıtaya şikâ- yet edilip te evde usulen araş- fırma yapıldığı zaman vaziyet böyle tespit edilmiş ve maznun- lar gu ifadede bulunmuşlardır: *— Biz Çocukluğumuzdanberi ftanışırız. Aile hayatında mes'ut olamadık. — Evlerimizi — bıraktık, müştarek bir ev tuttuk. Fakat bir çatı altında yaşamamızın her- bangi bir hususi manası yoktur. Yekdiğerimize karşı kalbi alâka- mız mevcut değildir. Sadece dert ortaklığı yapıyoruz. ahkeme, bu müdafaa tarzını ik akla yakın bulmamış ve bir adınla bir erkeğin — evlerini, barklarını bırakarak bir çatı alb- tında dert ortaklğı yapmaları iddiasını kuvvetli bulmamışsa da bir karar da verememiştir. * 'elemenk Hindistanında İş- yan ederek içindeki Fele- menkli — zabitleri bağlayıp — denize açlan “Yedi Vi Mâyet isimli harp gemisinin akibeti nihayet anlaşık miştir. Bu gemiyi zorla denize &çan yerli mürettebat, açık de- nizden İngilizce ve Felemenk li- sanile neşrettikleri bir telsiz tel- grafta, maaşlarının indirilmesin- den dolayı ve protesto nümayişi yapmak Üzere bu süretle ha- rekete mecbur kaldıklarını, bir gün sonra tekrar karaya avdet ederek gemiyi kaptanına teslim edeceklerini bildirmişlerdir. Bu suretle, mühim bir hâdisa hâlin- de dünyaya akseden ve bir nevi kurunu vusta korsanlığını andıran hâdise, kendiliğinden ehemmiye- tini kaybetmiş oluyor. Esasen #on haberler, bu geminla takip kuvvetlerine teslim olduğunu, atı- lan tayyare bombalacı ile müret- tebatından bir kısmın'n yaralanıp bir kısmının da öldüğü öğrenil- miştir. Amuiln tayyarecilik âlemi, bir müddettenberi gayet gizli bir surette t:l“cmbı ı::lın yeni ef em bir tayyare bir inki- | Va çok ıllk:âu lâp mı? | olmaktadır. Eğer bu tecrübeler matlüp olan neti- ceyi verecek olurlarsa, tayyare- cilik sanaylinde büyük bir inkilâp vukua gelmiş olacaktr. Yeni tip tayyarede pervane yoktur. Per- yane yerine, dingilli dört tane tekerlek vardır. Bu tekerlekler, tayyare uçarken havaya öyle bir temas etmektedirler ki Adeta, tayyareyi, havada hareketsiz bir hale bile getirebilmektedirler. Bu tayyareyi İnşa edebilmek için birkaç sene tecrübe yapmak İll- zumu bhâsıl olmuştur. Bu tecrü- beler sou safhasına gelmiştir, Kaçırılan harp gemisi meselesi Tayyareci - likte yeni — BON POSTA ŞAYANI DİKKAT B İR CE e ——— - < MİYET eaaamne Reisi, Kâtibi, Merkezi Umumisi Yok, Yalnız Faaliyeti Var... İçki düşmanları cemiyeti gibi, tes- Bir Karg nın İnsan Oğluna çil edilememekle beraber İstan- bulda kendi kendine reissiz, ki- tipsiz ve merkezi umumlisiz bir ce- miyet peyda oldu: Karga düş- manlari cemiyeti.. Memlekette ne kadar eli silâh tutan, kesesi mangır tutmıyan adam varsa, hep- si bu cemiyetin azası.. BHavalarımızda, kara birer leke gibi dolaşan bu çirkin sesli kuş- ların ekinlere, meyva ağaçlafına verdiği zarar, saymakla bitmediği için bükümet, bir kanunla karga Avına resmen cevaz verdi. Her karga ölüsünün galiba 25 kuruş diyeti var. Bu züğürt- Hikte 25 kuruş az para. değil. Meteliğe kurşun atanlar, nal gibi yirmi beşliği görünce kargaya kurşun atmayı eğlenceli bir apor haline getirdiler. Hele şu soen günlerde karçalara karşı olan husumet pek ziyade arttı. Adım başında karga öldürülüyor. Ben dikkat ettim : Kargalar şehir üze- rinden günda iki defa geçiyorlar. Biri sabah güneş doğarken... Biri akşam, güneş batarken... Sabahları ne iso amma, ak- şam ortal.ık kararırken kargaların bagırışına tahammül — edilmiyor. Bazı kenar mahallelerde karga- ların geçişi, akşam zamanının yaklaştığına alâmet sayıldığı için evlerde bir telâş başlar: — Kır, koş bakkala... gaz aldırmağı unutmuşuz. Nerdeyse ezan Allahüekber diyecek,., Geçen gün Sarayburnuna g- den park yolunda — dolaşırken, ağaçların arasından bir karga türüsü havalandı. Ve akabinde Üst Üste iki silâh sesi duyuldu. Yüksek bir servinin dibina patır. patır dökülen Üç siyah cisme yaklaştım. Bunlar, karça ölüleri idi, Üçü de karılarından yidikleri birer kurşunla cansız yere düş- müşlerdi. Bir tanesini ayagınıla dürttüm. Hafifçe kımıldandı. Belliki henüz ölmemişti. Mini mini na'şını, yere serdiğim bir gazete kâğıdı e- tünde muayeneye başladım. Hayretinden bir kat daha açılmış gibi görünen gözlerinde derin bir hüzün vardı. Sanki hal dili ile: — Ey zalim avcı.. Ne gü- nahim vardı. ki, bana kıydın? Diye tazallüm ediyordu. Hiçbir tarafından beyaz bir nokta bulamadığım bu siyah ku- şun karar taliine acımamak el- de değildi. Bana öyle geldi ki yargacık, yavaş yavaş yerinde doğrulıyor. Ve karga lisanile ba- na dert yanıyor: İ — Ne yapalım ki hilkat, be- ni karga, sizi de insan yaratmış. Ben karga, siz insan oldukça, bende bu zaaf, sizde bu kuvvet bulundukça, her zaman siz hak- hamniz, ben baksız., Pekâlâ amma, karga yaratı- mamak benim elimde mi idi? Karga yaratıldıktan sonra da zararlı bir mahlük olmamak müm- kün mü idi? Bana pisboğaz — derasininiz. Kendiniz için hazırladığınız ni- metlere, sizden evvel el uzattı ğım için bana diş biler, kin güder, rastladığınız yerde gök gemi kazımağa kalkarsınız. Ben KKD aĞ ” <— alekke ö ZeaR e b , — FU K M G A gAĞA Anlattıkları.. — | ne düşmanınız.. Daba kanınızı emen sivri sineklerle bile başa çıkamadınız. Kargalara gelinceye kadar ne zararlı kuşlar, ne zararlı böcekler var. Onların hakkından gelmeden kargalara niçin saldı- rıra.n 1? Açılan gagasından iki damla kan toprakların üstüne aktı: — İşte ölüyorum... Bir karga daha ölüyor! me — duruyorsunuz, şenlik yapsanız a... Kargacık, bakikaten son söz- lerini söylüyordu. Gittikçe kuvs veti kesildiği sık #ık nefos alışım belli idi. Ölmeden evvel son arzusu nö olduğunu sordum. - e agaşını şaklatarak acı acı lümsedir — Bir karganın son arrusul! Benimle alay mı ediyorsun İnsan oğlu?.. Biz ki dünyada sizin çibi bilerek kimseye fenalık etmedik. kimsenin ahımı almadık. Hatta arzu ne olduğunu bilmedik. Yiyip içip gezip tozmaktan başka kay- ğusu olmayan mahilukun #on ar- zusu sorülür. mu?, Brak ki, rabatça öleyim...., WE sağını — bava — ile — dolduran yemez, —içmez — melâiko — s- mıfından mısiniz? Yağlıca etleri, kaymaklı baklavaları, lenger do- lusu pilâvları gövdeye indiren ben miyim? Bana rararlı mahlük dersiniz. Evet, öyleyimdir. Fakat zararım hiç olmazsa kargalara dokunmaz. Halbuki, siz asıl ken- di cinsinizden olanlar için teh- likelisiniz. Ankara'da İki Sinema Var — Fakat... Ankarada halkın temaşa ihti- yacını karşılıyan iki sinema var dir. Fakat bu iki sinemada da Oturulacak yerler iyi değildir. Somyalı koltuklar — seyircilerin elbiselerini yırtıyor, düz koltuk- lar açılırsa kapanıyor, kapanırss- açılmıyor. Sinema idareleri hu mahzurları kaldırsa müşterilerine en büyük bizmeti yapmış ola- caklardır. Ankara Ziraat Enatitüşü İnşsatında Makinist Farak Gelibolu Türkçe Konuş- turma Birliği Milâs Türkçe konuşturma Ce- miyeti Reişi Yakup Kemal Beye: Türkçe Müzüm ve faydası hakkında birliğimize hita- ben Milliyet gazetesinde neşrek tiğiniz makale birliğimiz azaları Üzerinde çok derin bir tesir bırakmış, bütün azalarımızın mim- net ve şükranlarını mucip olmuş: tür. — Bütün — Türk — Müsevileri - türkçe- konuşacak ve Türk har« sını e Birliğimiz bu gaye ile teşeks $ O mrada, dalların birinden â Ey medeni geçinen İnsan! ırada, kül etmiş ve sizin kıymetli teş- Du.nnı ki ben nihayet bir ltkı!* ’d:::k bir'foryat yükseldi. Sor- cilerinizden kuvvet almıştır. Mo- gayım! Ateş olsam cürmüm ka- Z hakkak ki gayesinde vaffak dar yer yakarım. Halbuki, sizin | — ; Bu ağlayan kimdir? odt 7 e b eliniz erer, gücünüz her şeye Bapını g S Gelibolu Türkçe - Konuşturma yeter. Havada, karada, denizin geşitli silâhlarımız var, Ben yesem yesem bir dönüm tarlanın ekinini, altı ayda yerim. altında Sizse, bir har, Ha... Söyleyin bana.. Yekakdar h.mf;n.::;%f:' bikaş Büsbütün takati kesilmişti. 3"_':_ “ı-t" ku:pgnyı- yaği bin kişinin başını yersinizl — — | Kendini gazete kâğıdının Üstüne | *lt üre dinla ee <A Bir karga daha dünya yüzün- | biraktı. Bir karga değil, sanki aydanberi “ maalesef — Çirkin — bir den eksik olmakla ne çıkar sanki? Hem efendim diremediğim bir nokta var; de- min bana silâh çeken adamı öm- rümde bir kere bile görmüş de- gilim. Aramızda bu husumet ne- vakit peyda oldu? Siz insanlar, anlaşılmaz mah- lüklarsınız. Na Dünyanın En Garip Güzellik Müsabakası Amerikada Köy İşlerini En İyi Yapan En Güzel Köyl Şimdiye ka- dar güzellik mü- sabakaları şehir güzelleri arasın- da yapılırdı. Hal. buki bir milletin asıl bozulmamış güzel tipleri köy- lüler — arasında bulunur. Bunu ilk defa yine — Amerika« hlar düşünmüşler ve et güzel köylü kızını huls mak Üzere, Ame- rika birleşik dev- letlerini — teşkil eden 48 devlet içinde büyük bir müsabaka açmığ- kada yalnız en güzel köylü kızı değil, fakat köy işlerini en İyi ya an kiz aran- mıştir. Bu kazın #it sağması, yağ | dirması, misir toplaması — şart 4, derin derin içini çekti: — Kim olacak eşim... Dür- ada eşine bir karga kadar sadık iılııı kaç dişi insan gösterirsinir?.. Birliği Röisi Vitali M. Varan Tiyatrocuyuz Diye Gezenler Bir adam yanına üç beş kadın tarzda çalışmıya, gençler arasında hoş görülmiycek hâdiselere mey- dan vermiye başlamıştır. Tiyatre sanayli nefisedendir. ve her gün kıymeti yüktelmektedir. Halbuki bu gruplar tiyatronun da kaymet ve ehbemmiyetini küçültmektedir. Bu gruplara bari müsaade edi- mese... ” Dörtyolt Sabri, Nurl, Abdtirrahman, lârle, Nuri, A, Ralımi Kırkağaçlıların Teşakkürü Merhum şair Eşrefin hanında çıkan yangının itfası hususunda alay 64 itfaiyesinin gösterdiği cansiparane gayret cidden her türlü takdirin Fevkindedir. Ateş karşısında yılmadan çalışan bu vatan çocukları Kırkağacı muhak-« kak bir tehlikeden kurtarmışlar: dır. Kendilerine Kırkağçlılar na- mına teşekkür ederim. Kırkığaçı Ahmet koşulmuştur. . Müsabakaya elliden fazla köy- Ji kızı iştirak etmiştir. Bunların içinde Henrietta güzelliğile Ame- rikan köylü güzelleri arasında derhal nazarı dikkati celbetmiştir — | Sonra tecrübelere başlanmıştır. Henrietta rakipleri ve seyircileri karşısında yarım — saat — içinde inekten sütü sağmış, sütten yay çıkarmış ve ayranımı balka dağıtı mıştır. Sonra harmanda şaman kak dırmak, misir. kirmak tecrübeleri — yapılmış Henrietta ba işlerde de birinciliği muhafaza etmiştir. a Fakat müsabakanin garip te- Ş rafı şudur ki, birinciliği kazanan kızın Amerikalı olmadığı anlaşık — mıştır. Henrletta Holanda köylür südür. Birkaç sene evvel Ameri* kaya gelerek Kaliforniyada bi çiftlikte yerleşmiştir. rahat döşeğine uzanmış bir insan ölüsü karşısında idim, Şapkamı çıkararak siyah na'şını selâmla- diım. Ben yanından çekilirken ağaçtaki kargalar, birer birer yere indiler. Kocasız kalan eşine taziyete mi * geliyorlardı, yoksa taze ölünün etini yemiye mi? bu, pek anlaşılmadı. yf benim akıl er- dostunuz — belli, ü Kızı çıkarmamı, harmanda saman kak